Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/1942 E. 2022/1894 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1942
KARAR NO: 2022/1894
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
NUMARASI: 2020/242 Esas, 2021/837 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili ile yaptığı 21.06.2010 tarihli protokolde müvekkili şirketteki hisse payı olan %49’luk oranla sınırlı kalmak kaydıyla müvekkiline karşı bir kısım taahhütlerde bulunduğunu buna göre müvekkiline karşı ikame edilen veya edilecek her türlü davaya bağlı olarak müvekkilinin uğraması muhtemel zararların %49’unun davalı tarafça ödeneceğinin taahhüt edildiğini, protokolün c.5. maddesine göre davalının kendi dönemine ilişkin işçilik ve tazminat alacaklarından sorumlu olacağını ve bu hususta kendisine yazılı olarak yapılacak bildirime müteakip en geç 3 gün içinde ilgili tutarın müvekkile ödeneceği, yine protokolün c.6 maddesinde ise müvekkili aleyhine açılmış ve açılacak her türlü hukuk davalarının sulhen veya dava sonucu neticelenmesi durumunda 3.kişilere yapılacak olan ödemelerden hissesi oranında sorumlu alacağının taahhüt edildiğini, bu taahhüdün kısmi karşılığını temin etmek üzere davalı 98.000 Euro tutarındaki bedeli taahhüdü gereği … Bankası Ortaköy şubesindeki dava dışı … ile olan müşterek hesaba yatırdığını, protokolün imzalanmasından evvel müvekkili aleyhine açılmış derdest 22 adet dava dosyasının davalının bilgisi ve onayı dahilinde Av. …’a tarafından takip edildiğini, bu dava dosyalarını takip edene Av. …’a verilen vekaletnamede davalı imzasının da bulunduğunu, 22 adet dava dışında protokolden sonraki dönemde de başkaca taleplerle müvekkili aleyhine yeni davalar açıldığını, Fethiye mahkemelerinde müvekkili aleyhine açılan bir kısım davaların ise Av. … tarafından yürütüldüğünü, dolayısıyla davalının sorumlu olduğu döneme ilişkin davalar nedeniyle müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretleri, mahkeme masrafları ve diğer masrafların %49’luk kısımının protokol gereği davalı tarafından ödenmesi gerektiğini ancak ödemekten imtina ettiğini, 13.05.2011 tarihli yazı ile bunun talep edildiğini, ancak davalının bu talebi reddettiğini belirterek şimdilik toplam 91.925,45 TL’nin müvekkiline ödenmesini, bu tutarın 35.164,85 TL’lik kısmına 13.05.2012 tarihinden itibaren bakiye kısmına da 06.09.2019 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 21.06.2010 tarihli protokolün 6.maddesine dayanarak Beşiktaş … Noterliğince gönderilen ihtarnameye müvekkili tarafından Kadıköy … Noterliğinin 13.06.2011 tarihli cevabı ihtarında talep edilen hususun yasaya aykırı olduğunun bildirildiğini, ayrıca Beyoğlu … Noterliğinin 14.06.2012 tarihli ihtarnamesinde de müvekkilinin davacı şirklet vekiline yapmış olduğu vekalet ücretine ilişkin bedeli ve yine haricen verilen mahkeme masraflarını ödemeyeceği beyanında bulunduğunu, protokolün 36.bendinin açık olduğunu, söz konusu maddede belirtilen 3.kişiler ifadesi şirket aleyhine açılan davalar neticesinde yapılacak olan ödemeleri ifade ettiğini, bunun davacı şirkete izah edildiğini, davacı şirketin vekilinin 3.kişi sıfatında bulunmadığını, protokolde belirtilen müvekkilinin sorumluluğu şirket ile anlaşmazlığa düşen işçilere işçi alacakları için yapılacak ödemelere ilişkin olduğu, 6.maddedeki 3.kişilerden kasıt şirket ile anlaşmazlığa düşen işçiler olduğunu, dava konusu protokolde davacının kendi avukatına yapacağı vekalet ücretinin de müvekkili tarafından payı oranında ödeneceğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, yine 5 ve 6.maddeler incelendiğinde 3.kişilerin işçiler tarafından açılan davalara ve yine işçilerin vekillerine ödenecek yasal vekalet ücretlerini ve yargılama giderlerini kapsadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; Davanın kabulü ile 35.164,85 TL’nin temerrüd tarihi olan 13/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 56.760,60 TL’nin temerrüd tarihi olan 06/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin ortağı olan davalının, 21.06.2010 tarihli protokol ile şirket ortaklığından ayrıldığını, ortaklık döneminden kalan işçilik alacaklarının akibetinin de protokolde belirlendiğini, davacı şirketin işçilik alacakları ile ilgili üçüncü kişilere yapılacak olduğu ödemeler ise hissesi oranında davada müvekkiline yüklendiğini, davanın davacı şirket avukatı olan Avukat …’a maaş olarak ödenmiş olduğu ücretin protokol kapsamında kalıp kalmadığının ihtilaf konusu olduğunu, davacı şirketin davalının onayını almaksızın ortaklığın sona ermesinden çok önce 15.01.2010 tarihinde vekâlet düzenlenmiş olup, ortaklığın sona ermesinden sonraki süreçte davalının kabulünün alınmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun doğması için, yapılan ödemenin hukuka uygun ve yerinde olması gerektiğini, tek taraflı olarak Avukat … için davacı şirketin belirlediği aylık 4.500 TL maaşın hukuka uygun olmadığını, davacı tarafından avukatlık ücretine ilişkin protokolde açıkça hükme yer verilmemiş olması ve müvekkilinin sorumluluğunun gerektirmediğini, davacı şirketin avukatına ödenen maaşın sözleşme kapsamında değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, avukatın üçüncü kişi olarak değerlendirilmesi üzerine hüküm kurulduğunu, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılması sebebiyle şirketin kararları üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığını ve Asgari Ücret Tarifesinin 5,5 katı fazla oranda ücretten sorumlu tutulamayacağını, Türk Borçlar Kanun’u 23. maddesi gereğince sözleşmenin davacı lehine değerlendirilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde davalının iddialarının son derece net ve doğru biçimde irdelenerek gerekçelendirildiğini, davalının istinaf talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı şirketin ortağı olan davalının ortaklıktan ayrılma protokolüne göre davacı şirketin dava dışı avukata ödediği vekalet ücretinin protokol kapsamında davalının hissesine düşen miktarın rücuen tahsiline ilişkindir. Protokolün 6. maddesinde “şirket aleyhine açılmış olan ya da devir tarihinden önce ve devir tarihinden önceki döneme ilişkin olmak kaydıyla devir tarihinden sonra “şirket“ aleyhine açılması muhtemel işçilik alacağı, işe iade ve sair her türlü hukuk davalarının veya bu anlaşmazlıkların Sulh veya dava sonucu neticelendirilmesi durumunda üçüncü kişilerin yapılacak olan ödemelerden hisseleri oranında şahsen sorumlu olacaklarını “takip edenler” gayri kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt etmişlerdir. Taraflar arasındaki protokol gereğince davalının ödemeyi üstlendiği şirket aleyhine açılması muhtemel işçilik alacaklarına ilişkin davalar da dahil olmak üzere devam eden davalarla birlikte devir tarihine kadar olan süreyle sınırlı ve kendi dönemleriyle ilgili olmak kaydıyla, hisseleri oranında şahsen sorumlu oldukları kabul edilmiştir. Dava dışı avukatın protokol kapsamında işçilik alacaklarına ilişkin takip ettiği davaların tespit edilerek, bu davalara ilişkin davacı şirketin sorumlu olduğu miktardan davalının hissesi oranında sorumlu olacağı miktarın tespiti gerektiğinden, dava dışı avukat ile şirket arasında yazılı avukatlık ücret sözleşmesi bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. Öncelikle avukatlık ücret sözleşmesinin celp edilerek, bu sözleşme kapsamında ve protokole göre, davalının sorumlu olduğu miktarın tespitine ilişkin ticaret hukuku konusunda uzman, vekalet ücreti konusunda uzman ve mali müşavirden oluşan heyetten, davacının talep edebileceği alacağın tespiti konusunda rapor alınması gerekir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. 22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca “ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir. Bu değerlendirmeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda; davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m.353/1-a-6 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen kapsamda yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurularının KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 11/11/2021 tarih, 2020/242 Esas, 2021/837 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında gereği yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davalının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 01/07/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.