Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/1933 E. 2022/1414 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1933
KARAR NO: 2022/1414
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2021/320 Esas, 2021/421 Karar
DAVANIN KONUSU: Satışın İptali
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
Taraflar arasındaki davada, mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, Dairemiz Başkanı … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.05.2021 tarihinde talepte bulunarak pazarlık usulü satışta teklifte bulunabilmek için geminin bulunduğu Kamerun ülkesinin …’ndaki borçlarının listesi talep edilmesine rağmen cevap verilmediğini, İflas İdaresinin 20.05.2021 tarihli pazarlıkla satış sonuç tutanağında, satış bedelinden Douladaki tüm borçların ödenerek alıcıya borçlarından ari olarak teslim edileceğinin belirtildiğini, bu önemli husus satış şartnamesinde belirtilmediğini, satış şartnanesinde Doula Limanında borçların iflas idaresince ödeneceği açıkça belirtilmeden satış işlemin Douala Limanındaki borçların kendilerine ait olacak şekilde satış yapılması satış şartnamesine aykırı bir işlem olup, satışın iptali sebebi ve haksız bir satış şartları oluşmasına sebep olduğunu, müvekkili firma sözlü olarak Doula Limanındaki borçlar kendilerine ait olmak üzere USD 1.600.00 teklif etmiş ve bu pazarlık satış sonuç tutanağında belirtildiğini, iflas idaresince düzenlenen pazarlık satış sonuç tutanağında gemiyi, Doula Limanındaki tüm borçlar iflas idaresince ödenip borçtan ari olarak teslim etmek kaydıyla … Tic. A.Ş.firmasının USD 2.580.000 lık teklifi kabul edildiğini, müvekkilinin teklifi ise Doula Liman masraflarının kendilerine ait olmak üzere verildiğini, bu teklifi Doula Limanında tüm borçlar İflas İdaresine ait olmak üzere hesaplandığında müvekkilinin teklifi USD 3.231.271 olduğunu, bu durumda müvekkilinin teklifinin en iyi teklif olup, geminin müvekkiline verilmesi gerekirken farklı ve yanlış hesaplama ile gemi USD 2.580.000 fiyat teklifi veren … A.Ş.firmasına satıldığını, iflas idaresinin bu satış şeklinde hatalı bir işlem yapmış olup, daha düşük teklif ile geminin … Tic. A.Ş.firmasına satılması satışın iptali sebebi olduğunu, iflas idaresi ve İcra Müdürlüğünün kendisinin ele geçirmediği gemiyi İİK hükümlerine göre satması kanunen mümkün olmadığını, kaldı ki Kamerun ülkesinin Doula Limanında zaten hiçbir şekilde satış yetkisi de mevcut olmadığından kendi yetki çevresi dışında yapılan bu satışın yok hükmünde olduğuna karar verilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan kıymet taktiri raporu da Hollanda da bulunan bir ekspertiz firmasına yaptırıldığını, yabancı bir ekspertiz firmasınca yaptırılan kıymet taktiri raporu zaten İcra ve İflas hükümlerine göre kabul edilemeyeceğini, icra müdürlüğünün bilirkişi listesinde adı bulunan bir uzmana kıymet taktiri yaptırılması kanunen gerekli olduğunu, ayrıca icra müdürlüğü kıymet taktiri yapılabilmesi için de öncelikle gemiyi ele geçirmesi gerektiğini, satış işlemlerine devam edilebilmesi için rehinli takiplerde malı icra müdürlüğünün ele geçirmesi ve muhafaza altına alınması gerektiğini, icra müdürlüğü gemi muhafaza altına alınmadan İİK 103.maddesi uyarınca muhafaza tutanağı düzenlenmeden satış işlemine devam edilemeyeceğini ileri sürerek İstanbul Anadolu … İcra ve İflas İdaresi tarafından pazarlık usulü ile Kamerun ülkesi, Doula Limanında bulunan “…” gemisinin satışının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; HMK 119 ve 120. maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca davanın açılışında, dava türü, husumetin yöneltildiği taraf, davaya esas değer ve yatırılan harç miktarı bakımından usule aykırılıklar mevcut olduğundan davanın öncelikle usulden reddini, dava asliye hukuk mahkemesinde açılması gereken davalardan olmasına rağmen görevsiz mahkemede açılmış olduğundan davanın görev yönünden de reddini, davacının davada taraf olması mümkün olmadığı gibi davayı açmakta hukuki yararı da bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Mahkememizde pazarlık yolu ile (açık artırma) satış 6098 sayılı TBK’da 274-281 maddelerindeki düzenlenmiş, açık artırma yolu ile yapılan gemi satışının ve iptaline ilişkin davanın, taraflar tacir olmadığı gibi, TTK.da düzenlenen bir uyuşmazlıktan kaynaklanan bir dava söz konusu olmadığından, uyuşmazlığın genel hükümlere göre TBK 274-281 ve 6100 S.HMK 1 ve 2. Maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla, dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-2 ve 115 maddeleri gereğince dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın 6100 sayılı HMK’nın USÛLDEN REDDİNE” yönelik karar tesis edilmiştir. Karar süresinde davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK 119 ve 120. maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca davanın açılışında, dava türü, husumetin yöneltildiği taraf, davaya esas değer ve yatırılan harç miktarı bakımından usule aykırılıklar mevcut olup davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacının huzurdaki davada taraf olması mümkün olmadığı gibi davayı açmakta hukuki yararı da bulunmadığını, dava dilekçesi taraflarına tebliğ edildiğinde davanın esasına dair beyanlarını sunma hakları saklı kalmak kaydı ile davanın hukuki yarar yokluğu ve esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 16/07/2021 tarihli Ek Karar ile “Mahkememizin 2021/320 esas 2021/421 karar sayılı ve 27/05/2021tarihli kararı davalı vekili tarafından 25/06/2021 tarihinde istinaf edildiği, ancak istinaf gider avansının yatırılmamış olduğu, istinaf avansının yatırılması için davalı vekiline 28/06/2021 tarihinde muhtıra yazıldığı, muhtıranın davalı vekiline 05/07/2021 tarihinde tebliği edildiği, ancak muhtırada belirtilen eksik masrafın HMK 344 maddesinde belirtilen 1 haftalık sürede tamamlanmadığı anlaşımış olduğundan daval vekilince yapılmış olan istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına” yönelik karar tesis edilmiştir. Davalı vekili EK istinaf dilekçesinde özetle; muhtıranın gereğinin süresi içinde yerine getirilememiş ise de dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gitmesi için dosyada yeterli miktarda avansın zaten mevcut olduğunu, muhtırasından da ancak Ankara’ya döndüğü tarihte muttali olduğunu ve aynı gün 29 Temmuz 2021 tarihinde 150 TL daha avans yatırdığını, muhtırasının gereğini yerine getirememe gerekçesinin İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğü’nün tarafına tevdi ettiği görevi yurt dışında (Kamerunda) ifa etmek olduğundan son derece makul ve kabul edilebilir nitelikte olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin “Ek Karar”ının kaldırılmasına ve ilk istinaf talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 4 üncü maddesinin birinci fıkrası; “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a)Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme ile ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grup halinde düzenlenmiştir. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”. Dava konusu uyuşmazlık; İstanbul Anadolu … İcra ve İflas İdaresi tarafından pazarlık usulü ile Kamerun ülkesi, Doula Limanında bulunan “…” gemisinin satışının iptalli talebine ilişkin olup,6102 s.TTK. 4.m.sinden kaynaklanan ticari bir uyuşmazlık olduğu,davacı şirket ile müflis şirketin tacir sıfatının bulunduğu,bu nedenle davaya bakma görevinin Asliye hukuk mahkemesinin görev alanında kalmadığı,Asliye Ticaret mahkemesinin görevli olduğu açıktır. Bu itibarla; davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-a-3 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan işin esası yönünde yargılamaya devam edilerek, tarafların tüm delilleri toplanıp sonucuna göre esasa ilişkin karar verilmek üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 27/05/2021 Tarih, 2021/320 Esas, 2021/421 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek esas kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 16/03/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.