Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/761 E. 2021/792 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/761
KARAR NO: 2021/792
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2020
NUMARASI: 2020/639 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafa ait olan .. plakalı 2003 … model aracın 01.02.2018 tarihinde Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile kayıtlı satış sözleşmesi ile müvekkiline satıldığını, söz konusu aracın 01.02.2020 tarihinde müvekkil tarafından … Ltd. Şti.’ye satılarak devredildiğini, aracın 09.03.2020 tarihinde seyir halindeyken çevirmeye girdiğini, polis sorgusunun hemen akabinde aracın change araç olması nedeniyle muhafaza altına alındığını, bu olaylar akabinde … İnş. Danışmanlık ve San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkil şirketten araçta ortaya çıkan ayıp nedeniyle zararının karşılanması talebinde bulunduğundan müvekkilinin 20.03.2020 tarihinde 200.000,00 TL ödeme yaptığını, araçta bulunan ayıpların müvekkili şirketten kaynaklanmadığı gibi müvekkilinin aracı satın alırken böyle bir ayıbın varlığından habersiz olduğunu, araçta mevcut bulunan ayıplı durumdan müvekkilin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmamakla birlikte bu ayıptan kaynaklı zararların davalı tarafın karşılaması gerektiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapmadığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek; öncelikle teminatsız, aksi takdirde makul bir teminat karşılığında davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarına dava değerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının dava dilekçesindeki ihtiyati haciz talebinin İİK 257.maddesi gereğince şartları oluşmadığı ve alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edildiği anlaşılamadığından reddine dair karar verilmiştir. Karar süresinde davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, davacının dava konusu araç yüzünden ödemiş olduğu bedeli davalıdan geri almak üzere söz konusu bedelin ödenmesine sebebiyet veren silsile halindeki rücu hakları çerçevesinde ihtarname keşide ederek alacak talebinde bulunmuş olup, davalının bu ihtarnameye cevap dahi vermediğini, bunun sonucunda dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davalının bu takibe de haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiğini, yargılama sonunda haklı çıkmaları halinde telafisi imkansız zararlara sebep olmamak adına borçlunun menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı konulması gerektiğini, davalıdan satın alınan aracın change araç çıkması durumunun yasalarda anılan ayıba karşı tekeffül nedeniyle örtüştüğünü, başlatılan icra takibi ve arabuluculuk aşamasında borcun ödenmemiş olmasının ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeni olacağını beyan ederek, verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, davacının, davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğu iddiasıyla araç bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve ihtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece İİK 257 ve 258.maddelerindeki yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı kanaati ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Karar süresi içerisinde davacı tarafça istinaf edilmiştir. İİK’nin 257.maddesi gereğince hakkında ihtiyati haciz kararı istenilen alacağın para alacağı olması, alacağın rehin ile temin edilmemiş olması, alacağın vadesinin gelmiş olması şartlarının birlikte oluşması gerekmektedir. Ayrıca İİK 257.maddesi gereğince vadesi gelmemiş borçtan dolayı borçlunun muayyen yerleşim yeri olmaması ya da borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunmaya çalışması halinde ihtiyati haciz kararı verilebilir. Mahkemece ihtiyati haczin reddi dair verilen ara kararda da değinildiği üzere; İİK 257. maddesi 1.fıkrası uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde ve üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malllarını ve diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiş olup, dosyaya sunulan 01/02/2018 tarihli Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye nolu satış sözleşmesinde davalı tarafın davacıya dava konusu aracı sattığı, davacı tarafın da 01/02/2018 tarihli Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye nolu satış sözleşmesi ile dava dışı … Ltd. Şti.’ye sattığı, araçtaki ayıp nedeniyle dava dışı şirkete yapılan ödemeyi davalıdan talep ettiği anlaşılmakla davalının noterde satış işleminin gerçekleştirdiği, İİK m. 257 gereğince ortada vadesi gelmiş bir para borcunun bulunmadığı, muaccel alacağın varlığı hususunda dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde olmadığı, talep olunan alacağın davalının kabulünde olmadığı, muaccel alacağın var ise yapılacak tahkikat neticesinde belirleneceği sonuç ve kanaatine varılmış olup, ayıp iddiasının yargılama sırasında incelenerek alacağın oluşup oluşmadığı belirleceğinden, İİK m.258 gereğince ihtiyati haciz sebeplerinin yaklaşık olarak ispat edilemediği anlaşıldığından, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu, davacının bu yöndeki istinaf nedenlerinin reddi gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davaya konu icra takip dosyası içerisindeki araç satış sözleşmesi incelendiğinde; satışa konu aracın hususi amaçla kullanılan araç olduğu, davacı tarafından davalıya satıldığı, davalının cevap dilekçesinde tacir olmadığını ve mahkemenin görevli olmadığını beyan ettiği, esas itibariyle de davalının tacir olmaması, aynı zamanda TKHK kapsamında satıcı ve sağlayıcı da olmaması, aracın hususi amaçla kullanılan araç olması ve araç satışının ikinci el araca ilişkin olması hususları dikkate alındığında, tarafların her ikisinin de tacir olmadığı ve 6102 sayılı Kanun’un 4 ve 5.maddeleri gereğince de davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, bu şekilde asliye ticaret mahkemesinin de bu davada görevli olmadığı anlaşılmakla; ihtiyati haciz talebinin bu yönüyle de reddi gerektiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 22/04/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.