Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/3311 E. 2022/3 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3311
KARAR NO: 2022/3
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2019/638 Esas, 2019/1059 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit ve Senet İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit ve senet iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin toplamda 560.000,00 TL senetle ödeme borcu altına girdiğini, müvekkilinin verdiği peşinata rağmen sözleşmede belirtilen süre olan 10 gün içinde tapu devrini gerçekleştirmediğini, müvekkilinin davalıya verdiği senetlerin akıbetinin meçhul olduğunu belirterek, davalı ile müvekkili arasındaki 20/02/2019 tarihli sözleşmenin sona erdiğinin kabulü, sözleşme nedeniyle davalıya verilen 24 adet 18.750,00 TL bedelli toplamda 450.000,00 TL lik senetler yönünden müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti, dava sonuçlanıncaya kadar bu senetlerin ödemelerinin tedbiren durdurulmasını talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın, 6325 sayılı yasanın 18/A, 6100 sayılı HMK.nun 114,115 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE” yönelik karar tesis edilmiştir. Karar süresinde davalı vekilince, süresinden sonra da davacı vekilince katılma yoluyla istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin usul ekonomisi ilkesini göz önünde bulundurarak söz konusu dava her halükarda arabuluculuğa başvurunun gerçekleştirilmemiş olması sebebi ile reddolunacağı için görevsizlik kararı değil arabuluculuk müessesine başvuru gerçekleştirilmediği için usulden red vermesi gerektiğini, görev dava şartını yerine getirmediği için reddolunacak bir davayı arabuluculuk dava şartını yerine getirmemesi sebebi ile reddetmek usul ekonomisi ilkesine, yani doğrudan hukuka ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, somut olayda zaten görev dava şartı yerine getirilmediği için reddedilen iş bu davanın arabuluculuk dava şartı noksanlığı giderilip açıldıktan sonra da görev şartı yerine gelmediği için tekraren usulden reddolunacağını, bu durumda davalı taraf olarak usul ekonomisi ile birlikte değerlendirilmesi gereken adil yargılanma hakkının ellerinden alınacağını, somut olayımızda zaten görev dava şartı yerine getirilmediği için reddedilen iş bu dava arabuluculuk dava şartı noksanlığı giderilip açıldıktan sonra da görev şartı yerine gelmediği için tekraren usulden reddolunacağını, bu durumda davalı taraf olarak ayrıca usul ekonomisi ile birlikte değerlendirilmesi gereken adil yargılanma haklarının elinden alınacağını, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece arabuluculuk yoluna başvuru dava açıldığından bahisle usulden reddedilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6050 Esas, 2021/4519 Karar nolu ilamında ve benzer şekildeki yerleşik Yargıtay içtihatları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2891 Esas, 2021/4366 Karar nolu ilamında belirtildiği üzere, menfi tespit davasında arabuluculuk dava şartı olmadığından davanın esasa girilmeksizin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle, katılma yoluyla istinaf taleplerinin kabul edilerek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, satış vaadi sözleşmesi gereğince davalıya verilen senetler nedeniyle açılan menfi tespit ve senetlerin iptali talebini içermektedir. Mahkemece 6325 sayılı yasanın 18/A delaletiyle 6102 Sayılı Kanunun 5/A maddesi gereğince arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekilinin istinaf taleplerinde de belirttiği gibi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2891 Esas, 2021/4366 Karar nolu ilamında açıklandığı üzere, menfi tespit davasında arabuluculuk dava şartı olmasa da, bir özel hukuk yargılamasında görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olmaz. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un (TKHK) Amaç Başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanımlar başlıklı 3. maddesi (1) Sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi, (k) Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi (1) Tüketici İşlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” düzenlemeleri bulunmaktadır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Yapılan incelemede her ne kadar sözleşme adi yazılı şekilde yapılsa dahi, dava konusu taşınmazın davacı tarafça barınma amacıyla alındığı, davacının herhangi bir yatırım ve kazanç saikinin bulunduğu yönünde beyanı bulunmadığı ve aksini ispat eder mahiyette delil de olmadığı, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler kapsamında davacının tüketici olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla; tarafların istinaf taleplerinin usulen kabulü ile HMK m.353/1-a-3 uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevsizliğine, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu (Nöbetçi) Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Tarafların istinaf taleplerinin usulen KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 14/10/2019 Tarih, 2019/638 Esas, 2019/1059 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin GÖREVSİZLİĞİNE, 3.Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren, taraflarca 6100 s.HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesine DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ İÇİN müracaat edilmesi halinde, davanın esastan görülmesi için DOSYANIN görevli İSTANBUL ANADOLU (NÖBETÇİ) TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dairemiz kararının ilk derece Mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, ilk derece mahkemesince dosya esasa kaydedilerek 6100 s.HMK’nın 20.maddesi gereğince işlem yapılmasına ve karar verilmesine, 4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca taraflar lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.Davacı tüketici harçtan muaf olup, yatırmış olduğu istinaf harçlarının talep halinde iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6.Davalının yatırmış olduğu 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 7.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 19/01/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.