Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/2889 E. 2021/2626 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2889
KARAR NO: 2021/2626
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2021
NUMARASI: 2020/189 Esas, 2021/342 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Bahar Küçükali tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisinin ve ailesinin geçimini inşaat işçiliği yaparak sağladığını, 21.11.2019 tarihinde halen kullanmakta olduğu … no’lu kendisine ait cep telefonundan aranmak suretiyle kendisine telefondaki kişinin ” sizin bireysel emeklilik sigorta primlerinizi hesabınıza iade edeceğiz” denildiğini, kendisinin de koç finanstan kullanmış olduğu kredi nedeniyle ödenen sigorta primlerinin iadesi yapılacağı düşüncesiyle hareket ederek telefondaki kişinin yönlendirmesi ile … Bankası’nın internet şubesine giriş yaptığı anda davalı … Bankası A.Ş. ‘nin bilişim sistemleri kullanılarak müvekkilini dolandırmak suretiyle müvekkiline 85.000,00 TL tutarında kredi kullandırdığını, müvekkilinin kendisine kredi kullandırımını görür görmez kendisinin böyle bir talebi olmadığını bu işlemlerde bir olağan dışılık olduğunu düşündüğü sırada telefondaki kişiye yanında bulunan arkadaşı …’in telefonundan aranmasını isteyerek kendi telefonundan davalı … Bankasını aramak suretiyle gelişen olayları anında … Bankası’a bildirdiğini, bu esnada müvekkiline kullandırılan 85.000,00 TL tutarındaki kredinin yine sistem üzerinden dava dışı … isimli başka bir şahsa havale edildiğini, müvekkilinin bankaya yapmış olduğu bildirim üzerine bu para henüz çekilmeden başka bir kişiye de gönderilmeden paranın üzerine davalı banka tarafından bloke konulduğunu, müvekkilinin kendisinin dolandırıldığını anlayınca bu defa aynı gün ve derhal Milas Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğüne başvurmak suretiyle durumu yetkili mercilere ihbar ettiğini ve kendisini dolandıranlardan şikayetçi olduğunu, mahkeme kararı olmadan bu kredi borcundan kurtulamayacağı düşüncesiyle, bu defa 23.12.2019 tarihinde Milas Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetine başvuru yaparak, kullandırılan kredinin bankaya iadesini ve kredinin iptalini istediğini, ayrıca BDDK’ya … şikayet kodu ile 26.12.2019 tarihinde davalı hakkında şikayet başvurusu yaptığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla öncelikle kredinin iptalini, kredi taksiti olarak ödenmiş olan 2.200,00 TL’nin en yüksek kredi faiziyle müvekkiline iadesini, müvekkilinin uğradığı 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi zararların da ayrıca telafisi gerektiğini, yine müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramaması için evvelemirde ve teminatsız olarak iş bu dava kesinleşinceye kadar müvekkili hakkında iş bu dava konusu edilen kredi nedeniyle icra takibi başlatılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkili aleyhine açılması muhtemel icra takiplerinin “teminatsız olarak” dava kesinleşinceye kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu kredinin ve krediye bağlı tüm işlemlerin iptalini, bu krediye bağlı olarak davalıya ödemesi yapılmak zorunda kalınan 2.200,00TL’nin en yüksek reeskont faiziyle birlikte müvekkile iadesini, davacının sistemlerinde gerekli önlemleri almamış olması tüm süreçte basiretli bir tacir olarak davranmaması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararların telafisi için 10.000,00 TL maddi 10.000,00TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddia ettiği kredi çekme ve havale işlemlerinde müvekkili bankanın hiçbir sorumluluğu olmadığı gibi müvekkili bankanın iş bu davada taraf da olmadığını, ayrıca işlemlerin davalının kendisine ait kullanıcı kodu statik şifre ve telefonuna gönderilen tek kullanımlık şifre ile gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, şayet davacının iddia ettiği şekilde bir dolandırıcılık işlemi var ise bu durumda zarardan dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren şahsın sorumlu olacağını, müvekkili bankanın … adına yapılan havale sonrasında davacı yanın yapmış olduğu bildirim üzerine…’nın hesabındaki tutarı da bloke ederek işlem güvenliğini koruduğunu, iş bu sebeple dava konusu talebin müvekkili bankaya yöneltilmesinin mümkün olmayıp husumet itirazında bulunduklarını ve dava şartı eksikliği nedeniyle müvekkili banka yönünden usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafın davaya konu işlemler nedeniyle Milas Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü Milas Cumhuriyet Başsavcılığına ….Suç Numarası ile suç duyurusunda bulunduğunu, iş bu soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, hiçbir şekilde davacının alacak iddiasının haklı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının iddia ettiği alacak miktarının belirsiz olmadığını ve davacının zarara uğradığını iddia ettiği alacak miktarının hesap ekstrelerinde açıkça yer almakta olduğunu, iş bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacı yanın dilekçesinde 20.11.2019 tarihinde … no’lu cep telefonundan aranmış olduğunu telefondaki kişinin kendisine “sizin bireysel emeklilik sigorta primlerinizi hesabınıza iade edeceğiz” demesi üzerine … kullanmış olduğu kredi nedeniyle ödenen sigorta primlerinin iade edileceği düşüncesine kapılarak telefondaki kişinin direktiflerine uyup müvekkili bankanın internet bankacılığı sistemine giriş yaptığını iddia ettiğini, davacı tarafın “internet bankacılığı şifresi” ile müvekkili bankadan 20.11.2019 tarihinde … müşteri numarası ile 85.577,00 TL tutarında tüketici kredisi çektiğini, daha sonra paranın davacının … numaralı hesabından dava dışı…’a havale edildiğini, davacı yanın müvekkili bankaya yapmış olduğu bildirim sonucunda havale edilen paraya müvekkili banka tarafından bloke konulduğunu ve paranın hesaptan çıkışına engel olunduğunu, davaya konu işlemlerin sisteme kayıtlı telefon numarası üzerinden gerçekleştirildiğini ve bu durumda müvekkili bankaya kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, davacının uğradığını iddia ettiği zararın müvekkili bankanın müşteri güvenliğine yönelik bir ihlalinden kaynaklanmadığını, müvekkili bankanın internet bankacılığına ilişkin alınması gereken bütün önlemlerin alındığını, davacının kusuru sonucu oluşan zarara müvekkili bankanın katlanmasının söz konusu olmadığını, davanın manevi tazminat talebi şartlarını taşımadığını ve davanın tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, iş bu sebeple manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacı yanın müvekkili banka ile ilişkisi bulunmayan üçüncü bir kişinin yönlendirmelerinin dikkate alınması sonucunda bankaya kusur izafe edilemeyecek şekilde dolandırıldığını ve davacının müvekkili bankanın bilişim sistemlerinin kullanılarak dolandırıldığı yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, hal böyle iken ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesinin müvekkili bankayı zarara uğratacak olduğunu ve telafisi imkansız zararlara sebebiyet vermemek adına şartları oluşmamış ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı tüm dava ve talep hakları, davacının dava sırasında ileri süreceğe hususlara karşı itiraz cevap ve belge sunma hakları saklı kalmak kaydıyla Mahkemece resen gözetilecek nedenlerle birlikte; davacının iş bu usul ve yasaya aykırı davanın esas incelemesine geçilmeden davaya ilişkin usul itirazlarının değerlendirilerek usulden reddini, aksi kanaat halinde ise ilgili ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, davacının kanunda sayılı şartları taşımayan ihtiyati tedbir talebinin reddini, aksi kanaat halinde ise esas incelemesine geçilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davacının davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, Mahkememizin görevsizliğine, Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu uyuşmazlık da görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, ticari işlerden doğan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğini, bu nedenle görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı da olması sebebiyle kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davacının dolandırıldığı gerekcesiyle davalı bankadan kullandırılan tüketici kredisine İlişki açtığı menfi tespit davasıdır.Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi 6502 sayılı kanunun üç / K maddesi uyarınca tüketicidir. Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan ya da mal sunan adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişileri de 6502 sayılı yasa 3/1 maddesi uyarınca satıcı sayılır. Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya bunun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem 6502 sayılı yasa 3/1 maddesine göre tüketici işlemi niteliğindedir.Somut olayda davacıya kullandırılan kredinin tüketici kredisi olduğu, davacının tüketici davalının ise sağlayıcı olup, işlemin tüketici işlemi olması sebebiyle tüketici Mahkemesi görevli olup, mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istinaf talebinde haklı değildir.
Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 22/12/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.