Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/1824 E. 2021/1569 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1824
KARAR NO: 2021/1569
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI: 2020/4 Esas, 2021/135 Karar
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Taraflar arasındaki sözleşmenin uyarlanması davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 08/07/2015 tarihinde aralarındaki sözleşme gereğince 890.000 ABD doları karşılığında taşınmaz alımı konusunda anlaştıklarını, taşınmazın imar durumunun yapılaşmaya uygun olmadığının tespiti akabinde taraflar arasındaki sözleşmenin haricen fesih edildiğini, sözleşme bedelinin davalıya iadesi için 30/09/2018 ödeme tarihli 100.000 ABD doları bedelli, 30/10/2018 ödeme tarihli 100.000 ABD doları bedelli, 30/11/2018 tarihli 300.000 ABD doları bedelli ve 30/12/2018 ödeme tarihli 390.000 ABD doları bedelli 4 adet senet verildiğini ancak 13/09/2018 tarihli resmi gazetede yayınlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanı kararına göre “Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri sözleşmelerde, sözleşme bedelleri ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden kararlaştırılmayacaktır.” şeklinde yayınlandığını ve yürürlüğe girdiğini bu nedenle sözleşmenin 1 USD doların=3.7776 TL olarak uyarlanmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya hüküm edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu belgelerin senet(bono) olduğunu, kambiyo niteliğine haiz olduğunu TTK’nu gereği görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini ve esasa ilişkin beyanlarında ise taraflar arasındaki ilişkinin tebliğ kapsamında olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 08.07.2018 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilin maliki bulunduğu taşınmazın satışı karşılığında davalının 890.000 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, taşınmaz satış bedelinin ödenmesi ile birlikte taraflar arasında imzalanan 08.07.2015 tarihli sözleşme gereği …’ın talebi ile damadı … adına tapuda tescil edileceğinin kararlaştırıldığını, satış bedelinin ödenmesi ve taşınmazın … adına tescilinden sonra imar durumu değiştirilerek yapılaşmaya uygun alandan çıkartılması üzerine davalı tarafından sözleşmenin feshedilerek ödediği bedelin iadesinin istendiğini, davalının sözleşmeyi feshetme talebini kabul ettiğini, taşınmazın müvekkiline devrinin yapılmadığını, müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu, sözleşmenin feshine ilişkin olarak müvekkiline davalı tarafından takip konusu senetlerin imzalandığını, davalının müvekkiline verdiği ikinci grup senetleri imha edileceğini söylediğini, ancak icra takibine konu yapıldığını, müvekkilinin hileli işlemlerle kandırıldığını, müvekkiline imzalatılan iki grup senettin de aynı hukuki ilişkiden kaynaklandığını, müvekkiline imha edileceği bildirilen senetlere dayalı uyarlama davası açılmış ise de, dava açıldıktan sonra gerçekleşen maddi olaylar ve sonradan ortaya çıkan ikinci grup senetler karşısında iki takım senet düzenlendiğini ve ikinci grup senetlerin icra takibine konu edildiğinin ortaya çıktığını, yerel mahkemece incelemenin icra takibine konu edilen ikinci grup senetlerde dahil edilmek üzere inceleme yapılması gerektiğini, müvekkili ile … arasında imzalanan 8.07.2015 tarihli sözleşmeye bağlı olarak verilen senetleri ödeme tarihlerinin 30.09.2018 – 30.10.2018 – 30.11.2018 – 30.12.2018 tarihli olduklarını, davaya konu senetlere 02.01.2018 tarihli merkez bankası efektif satış kurunun uygulanması gerektiğini, bu nedenlerle birinci grup senetlerin iptaline, ikinci grup senetler bakımından Cumhurbaşkanlığı Kararı ve Tebliği uyarınca senet bedellerinin 1 $ karşılığı 3.7776 TL olarak tespitine karar verilmesini, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, taraflar arasındaki sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun alacağın kaynağının ortadan kalkması nedeniyle, alınan bedelin iadesine ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki 8.07.2015 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinin iptali nedeniyle düzenlenen dört adet dolar bazlı senetlerin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı olarak müvekkiline olan borcunu ödemek amacıyla verildiğini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin Türk parasının korunması hakkındaki Tebliğ kapsamında olmadığını, Cumhurbaşkanlığı kararının uygulanabilmesi için devam eden bir sözleşmenin olması gerektiğini, taraflar arasında devam eden sözleşmenin bulunmadığını, bu nedenle davacının hukuki yararının olmadığını, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı adına tapuda kayıtlı taşınmazın davalıya 08.07.2015 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesi ile 890.000USD karşılığı satıldığı, sözleşmenin feshi nedeniyle düzenlenen senetlerdeki dolar kurlu bedelin Cumhurbaşkanlığı Tebliği gereğince 02.01.2018 tarihli merkez bankası efektif satış kurunun uygulanması için açılmış sözleşmenin uyarlanması davasıdır. Taraflar arasında 07.08.2015 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanmıştır. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi Tapu Kanun’u ve Noterlik Kanun’u hükümleri gereğince resmi şekilde yapılması gerekir. Ancak taraflar edimlerini yerine getirerek davacı gayrimenkulün tapuda devrini sağlamış, davalı alacaklı ise gayrimenkul bedelini davacıya ödemiştir. Bu nedenle taraflar arasında geçerli gayrimenkul satış sözleşmesi yapılmıştır. Ancak tarafların sözleşmenin feshini kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi nedeniyle davacı satıcı almış olduğu 890.000 USD tutarındaki dört adet senetle ödemeyi kabul etmiş ve senet düzenlenmiştir. Davacı dolar kurundaki artış ve Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanunda yapılan değişiklikten dolayı senetlerdeki bedelinin uyarlanmasını talep etmiştir. 85 Sayılı Karar’ın 1. Maddesine göre; “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ın 4. Maddesine (g) bendi eklenmiştir: Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarında menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.” 85 Sayılı Karar’ın 2. Maddesi’ne göre “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” a Geçici Madde 8 ile şöyle bir madde eklenmiştir: Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.” Düzenlemesi getirilmiştir. Somut olayda dava konusu senetlerin düzenlenmesi satış sözleşmesinin feshedilmesi sebebiyle iadesine ilişkindir. Bu nedenle Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” a Geçici Madde 8 ile bir madde eklenmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında değildir. İlk derece mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davacının dava konusu senetlere ilişkin döviz cinsinden bedelinin uyarlanmasını talep ettiği göz önüne alındığında hukuki menfaati bulunmakta olup, tarafların delillerinin toplanarak esastan karar verilmesi gerekmektedir. O nedenle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Davacı istinaf talebinde haklıdır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; HMK m. 353/1-a-4 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının istinaf talebinin kabulü ile yukarıda belirtilen kapsamda yargılamaya kaldığı yerden devam edilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-4 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/02/2021 tarih, 2020/4 Esas, 2021/135 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiğinden peşin olarak yatırılan 59,30TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/09/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.