Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/154 E. 2023/925 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/154
KARAR NO: 2023/925
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2018
NUMARASI: 2015/354 Esas, 2018/1013 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı kanıtlanamayan davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 18/11/2013 tarihli sözleşme ile müvekkilinin davalıya … Otelinde bir dizi toplantı organizasyonu yaptığını ve müvekkilinin yükümlülüklerini yerini getirdiğini, davalının ödemelerinin bir kısmını geç yaptığını, bir kısmını da halen yapmadığını, davalıya 26/12/2013 tarihinde yapılan ödeme ihtarında ana sözleşmeye ilişkin 134.358,80 TL borç kalmışken 64.519,94 TL sözleşme fazlası iş yapıldığı, beyan edildiğini, fakat taraflar bir araya gelerek yapılan görüşme sonucu müvekkili tarafından 55.022,34 TL’lik fazla iş yapıldığı konusunda bir sonucu varıldığını, müvekkilinin buna göre fatura keserek davalıya gönderdiğini, davalının da dava ettikleri kadarı dışındakini ödediğini, ödediğinde sözleşme fazlası olan kısmın da olduğunu, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında başlatılan takibe itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının hem sözleşme bedelini, hemde sözleşme kapsamında alınan ilave hizmet bedelini davacıya ödediğini, davacının, davalının hakkaniyet konusundaki titizliğini, suistimal etme yoluna gittiğini, davacının gönderdiği faturanın 05/01/2013 tarihli olduğunu, davaya konu sözleşmenin imza tarihini 18/11/2013 olması dikkate alındığında davacının işindeki dikkatsizliğini ve samimiyetsizliğini ortaya koyduğunu, faturaya konu taleplerin tutarsız ve afaki olduğunu, kendilerinin misafirlerinin sözleşmede belirtildiği üzere otele 21/11/2013 tarihinde giriş yapıp 25/11/2013 sabahı çıkış yapacaklarını bu anlaşma doğrultusunda 200 geceleme esas alındığını fakat davalının aynı otelde kendileriyle ilgisi olmayan ve başka toplantıya katılanları da kendilerinin misafiri olarak kabul ettiğini, davacının 21,22,23,24 Kasım 2013 tarihlerinde yapılan … Yönetim ve Genel Kurul Toplantılarının organizasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti dışından gelecek üye ülke misafirlerine konaklama hizmetini organize ettiğini, davacının sözleşme kapsamındaki taahhütlerini tam olarak yerine getiremediğini, örneğin genel kurul toplantısının sözleşmede taahhüt edildiği gibi … Otelinde değil daha az prestijli ve daha ucuz başka otelde yapıldığını, bu durum için sözleşme hükümlerini ihlalden dolayı karşı tarafın ödemesinin yapılmaması veya hale münasip indirimin yapılmasının o dönem istenmediğini, ancak davacının bu kötü niyeti karşısında buna ilişkin indirim ve karşı dava haklarınıda saklı tuttuklarını beyanla davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince;”..1-Kanıtlanamayan davanın reddine,2-Koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine,…” karar verilmiştir. Karar süresinde davacı vekilince istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK 23/2 fıkrası hükmü ile faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, fatura adına düzenlenenin aleyhine, karine getirildiğini, dava konusu olayda faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediğini, fatura sözleşme içeriğini değiştirmemekle ve ilaveten ek işler nedeniyle ek bedeli de kapsadığından davalının ilave işler hususunda kabulü olmakla bu konuda ödeme yaparken itirazi kayıt koymadan ödeme yaptığı vaki iken işbu fatura müvekkili lehine kuvvetli delil iken ilk derece mahkemesince yetersiz bulunması hukuken yerinde olmadığını, sekiz günlük süre içerisinde faturaya itiraz edilmediğine, bu süreden sonra yapılan itirazların faturanın içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ispat yükünü faturayı alana geçtiğini, dava konusu olayda ispat yükü davalıda olması gerekirken müvekkiline yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının ticari defterlerini delil niteliğinde bulunmadığını, 2013 yılı yevmiye defteri kapanışının yapılmadığını, bilirkişi raporunun düzenlenmesine ilişkin otel kayıtlarının incelenmesinde hazır bulunma talebinin bilirkişi tarafından reddedildiğini, tarafların yokluğunda yapılan inceleme sonucu rapora göre karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, dava tam aydınlatılmadan karar verildiğini bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında 18/11/2013 tarihinde hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davacı … Oteli’nde düzenlenecek yönetim ve genel kurul kapsamında gelen yabancı misafirlerin karşılanması ve otele sevki, konaklanması ve de toplantıların tanzimi konusunda organizasyon hizmeti vereceğini, bu hizmete karşılık 259.358,80 TL ödeme yapılacağı konusunda anlaşıldığını, müvekkilinin bu bedeli ödediğini, ayrıca ilave alınan ek hizmet bedeli olarak 25.279,14 TL ödendiğini, bir süre sonra davacı taraf 05/01/2013 tarihli faturayı müvekkiline gönderdiğini, davacının geçmiş tarihli fatura tanzim ederek faturanın 31/04/2019 tarihinde müvekkiline ulaştığını, faturaya 02/04/2014 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, müvekkilinin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, davacının iddia ettiği alacak kalemlerinin gerçek olmadığını, davacı tarafın misafir listesine ilişkin raporu hatalı olup kendi beyanları ve bilirkişi raporlarında yer alan liste ve konaklama süreleri ile uyuşmadığını, yönetim kurulu üyelerine dört gece genel kurul üyelerine ise üç gece konaklama hizmeti sunulacağı konusunda anlaşma olduğunu, anlaşmaya rağmen davacı 25 Kasım ve sonraki günlerin konaklama bedelini talep ettiğini, müvekkilinin toplantılarının hemen ardından aynı otelde TSE toplantısı yapılmış olup bazı misafirlerin bu toplantıya katılarak 25 Kasım ve sonraki günlerde de konaklama hizmeti aldıklarını, bu konaklama hizmetinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacı otel ile ayrı ayrı sözleşme yapmak yerine karma sözleşme yaparak ortaya çıkan karışıklıktan yararlanmak suretiyle mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, sözleşmenin onuncu maddesinde işin bitiş tarihi olarak 25/11/2013 tarihi kararlaştırıldığını, bu tarihten sonra konaklama bedellerini müvekkilinden talep edemeyeceğini, bilakis raporunun son derece yerinde olup ayrıntılı şekilde alınan hizmetlerin gösterildiğine, davacının kötü niyetli olması sebebiyle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davacının istinaf talebinin reddi ile kötü niyet tazminatı yönünden ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak hüküm kurulmasını talep etmiştir. Dava, taraflar arasında 18/11/2013 tarihli davalı ya ait … Otel’inde yapılacak organizasyon için hizmet sözleşmesi gereğince düzenlenen faturaya ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan takibe ilişkin itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine göre, davalıya ait toplantı ve 50 oda dört gecelik konaklama yani 200 geceleme üzerinden toplam 259.358,80 TL bedel karşılığında organizasyon düzenlenmesi konusunda anlaştıkları, davalı tarafından sözleşme bedeli ve ek hizmet bedeli olarak 25.279,14 TL ödeme yapıldıktan sonra, davacı tarafından 31/01/2014 tarihinde gönderilen ek hizmet bedeli talebine ilişkin faturaya davalı tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile itiraz edildiği, fatura bedelinin tahsiline ilişkin İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının vaki itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında ihtilaf konusu, hizmet alım sözleşmesi kapsamı dışında davacının düzenlediği faturanın ödenip ödenmeyeceğine ilişkindir. 6102 sayılı kanunun 21. maddesinde “1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Faturayı alan kişi 8 gün içerisinde faturanın kendisine ya da fatura içeriğine itiraz etme hakkına sahiptir. Faturayı alan kişi bu itirazı gerçekleştirmişse bu takdirde ispat yükü fatura düzenleyen tacire geçerek, düzenleyenin faturanın sözleşme koşullarına göre düzenlediğini ispat etmesi gerekecektir. Faturayı alan kişi 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz etmemişse kanun hükmünde faturayı alan kişinin fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı belirtildiğinden bu durum düzenleyen lehine karine teşkil edecektir. Ancak bu karine aksi ispat edilebilir bir nitelikte olup, fatura içeriğinin mutlak kabul edildiği olarak adlandırılmamalıdır. Faturayı alan kişi süresi içerisinde faturaya itiraz etmemişse mahkemede fatura içeriğinin doğru olmadığını yazılı delilerle, ticari defterlerle, taraflar arasındaki sözleşme yazılı şekilde gerçekleştirilmişse bu sözleşmenin sunulması ile de gerçekleştirebilecektir. Faturaya itiraz edilmemiş olması, düzenleyen lehine kesin delil oluşturmaz. Taraflar arasında ihtilaf konusu olan faturanın sözleşme kapsamı dışında ek hizmete ilişkin olduğu anlaşılmakta olup,yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmez.sözleşme konusu işin yapılmış olduğunun davacı/alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir ve faturanın ticari deftere kaydedilmiş olması bile yalnızca karine teşkil etmekte olup her zaman aksi ispat edilebilir. Yapılan bilirkişi incelemesinde davacının vermiş olduğunu iddia ettiği ilave hizmetlerin verildiği ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız yapılması nedeni ile AAÜT m. 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin olarak yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/04/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.