Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2021/1486 E. 2022/1162 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1486
KARAR NO: 2022/1162
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2021
NUMARASI: 2021/69 Esas, 2021/118 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davalılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti dava dışı … Bankası A.Ş’den kredi kullandığını, davacının da bu krediyi teminen Muğla Bodrum’da bulunan taşınmazına davalı şirket lehine ipotek tesis ettirdiğini, şirketin krediyi ödememesi üzerine bankanın öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile davacı hakkında takip başlattığını , bilahare evin satılarak borcun ödendiğini, davacının evin bedeli yanında sair maddi ve manevi zararlarının da bulunduğunu, kullanılan krediye davalılar borcun ödenmesinin temini maksadıyla bono verdiğini avalist sıfatıyla bunlara imza attıklarını, kredi kullanan dava dışı şirket yanında bankaya olan asıl borçtan asıl borçlu gibi sorumlu olan davalıların müvekkilinin zararını da karşılamaları gerektiğini, davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malların mahkemece tespit edilerek ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiğini, davacının malvarlığındaki eksilmeye gidermeye yönelik tazminat niteliğindeki taleplerinin kabulüne, bu nedenlerle, davacının uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400.000 TL olmak üzere davalılar tarafından müteselsilen ve müştereken yasal faizi ile beraber tahsiline ve davacıya verilmesi,yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE, 2.Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine” yönelik karar tesis edilmiştir. Karar süresinde davalılar …, … ve …vekilince istinaf edilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davacının tarafın tacir olup olmadığının ve davanın mutlak ticari dava olup olmadığının yeterince araştırılmadığını, bu konuda davacı tarafın beyanda bulunulmasının dahi istenmediğini, davacının tacir olup olmadığı konusunda tereddüt edilmesi halinde, öncelikle davacı tarafa bu hususun sorulması ve davacı tarafın beyanı ve sunacağı belgelere itibar edilmemesi halinde davacı tarafın tacir olup olmadığının tespit edilebilmesi için başta vergi dairesi olmak üzere ilgili kurumlarla yazışma yapılması gerektiğini, bankadan kredi kullanılması ve verilen bononun avalist sıfatı ile imzalanmasının ticari faaliyet olduğunu, sorumluluk gerektiren aval işleminin mahiyeti gereği ticari iş olduğundan, davaya ticaret mahkemesinde bakılması gerektiğini, ayrıca davanın konusu tazminat talebi olup, davalılar üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasının talep edilmesinin de HMK’nın 389.maddesine aykırı olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, kefalet sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat davasıdır. Davacı, davalılardan …Ltd Şti’nin kredi borcu için, kendisine ait mesken vasfındaki taşınmazın kredi veren banka lehine ipotek verildiği, davalı …Ltd Şti’nin kullandığı krediyi geri ödememesi üzerine, davacı hakkında başlatılan icra takibi kapsamında, davacıya ait taşınmazın satıldığını, bu nedenle maddi ve manevi zararının doğduğunu, zararının satılan evin değeri kadar, ayrıca dava ve yargılama masrafları ve ferilerine ilişkin de olduğundan bahisle, zararlarının davalılardan tazminini talep etmiştir. Mahkemece her ne kadar davalılar arasında şirketler var ise de davacı tacir olmadığı gibi iş bu davanın mutlak ticari dava da sayılamayacağı, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi; “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar sayıldıktan sonra devamında bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5.maddesinin 2.fıkrasında ise bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir. İlk derece mahkemesi kararında da değinildiği üzere, bir hukuki işlemin veya fiilin Türk Ticaret Kanunu kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Dosya kapsamından davacının gerek dava dilekçesinde gerekse mahkemenin somut bir talebi üzerine tacir olup olmadığı ile ilgili bir açıklamada bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak her ne kadar mahkemece davacı tacir olmadığı gibi davanın mutlak ticari dava da olmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de davacının tacir olup olmadığı konusunda mahkemece gerekli araştırma yapılmadan karar verilmiştir. Bu nedenle, davalıların istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK m.353/1-a-3 uyarınca verilen kararın kaldırılarak VUK’un 177.maddesindeki izahata göre davacının tacir olup olmadığının tespiti açısından öncelikle davacının beyanı alınarak bilahare ilgili vergi dairesine, esnaf sanatkar ve ticaret odalarına müzekkere yazılarak sonucuna göre görev hususunun değerlendirilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davalılar …, …, … Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 08/02/2021 Tarih, 2021/69 Esas, 2021/118 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 4.Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 27/04/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.