Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2022/2080 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/659
KARAR NO: 2022/2080
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2018/218 Esas, 2019/173 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; tarafların öz kardeş olduğunu, müvekkili ve davalının eşlerinin de öz kardeş olduğunu, İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, …, Pafta no:… ve … parsel numaralı taşınmazın 1/6 payının müvekkili ile davalı tarafın birlikte satın alındığını, bedelinin birlikte ödendiğini, bu arsa üzerinde bulunan binayı birlikte inşa ederek uzunca bir zaman taşınmazda aileleri ile beraber yaşadıklarını, tarafların ortak murisinden kalan taşınmazdaki hak ve hisselerin devri için davalı ve diğer kardeşleri ile müvekkiline vekalet verdiklerini, müvekkilinin bu vekaletname ile intikal işlemlerini yaptırdığını, vekil olduğu için taşınmazın mülkiyetini kendi üzerine alamadığını, bu nedenle taşınmazın mülkiyetini eşine satış şeklinde devrettiğini, davalı tarafından müvekkili ile eşi aleyhine İstanbul 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 esas sayılı dava dosyası üzerinden vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası ikame ettiğini, müvekkilinin davalı abisinin kendisine söylediklerine istinaden devir işlemini yaptığını, söz konusu davada davalının müvekkiline dava konusu çeki vermesi karşılığında davayı geri çekeceğini beyan ettiğini, dava konusu çekin protokolle davalı vekiline teslim edildiğini, çekin bedelsiz ve teminat amacıyla verildiğini, müvekkilinin yapılan sulh protokolü gereğince davanın geri çekilmesi kayıt ve şartıyla çeki keşide ederek davalı tarafa teslim ettiğini, davalı çeki haksız ve herhangi bir hakkı olmadığı halde sırf müvekkilinin iyiniyeti ve akrabalık bağlarının kuvvetli olmasını suistimal ederek müvekkilinden aldığını, taraflar arasındaki 03/02/2017 tarihli “sulh protokolü” başlıklı sözleşmeye göre; müvekkilinin sözleşme konusu teşkil eden taşınmazın davalı hissesine tekabül ettiği belirtilen 125.000,00 TL’lik kısmının … bank Çekmeköy şubesine ait, 125.000,00 TL bedeli 15/02/2018 vade tarihli çek ile ödenmesine, avukatlık ücretinin 2.000,00 TL’sinin iş bu protokolün imzalanması halinde nakit olarak, kalan 10.000,00 TL’sinin 03/02/2017 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli, 15/03/2017 vade tarihli bir senet ile ödenmesine rağmen davalı tarafından sözleşmeye konu İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasına devam edildiğini, davanın halen derdest olduğunu, davanın hem derdest olmasının hemde iş bu dava konusu 125.000 TL bedeli çekin davalının elinde bulunmasının mükerrerlik teşkil ettiğini, sulh protokolü başlıklı sözleşmenin 7. maddesine göre protokolde müvekkili ile müvekkilinin dava dışı eşi …’in vekillerinin imzalarının bulunmadığını, kambiyo senetlerinin kayda ve şarta bağlı olamayacağını, dava konusu çekin teminat amaçlı verilmesi nedeniyle kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmadığını belirterek, çekin bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmesinin önlenmesi için çekin ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, olmadığı taktirde müvekkili aleyhine çekin takibe konulmasını ve çeke dayalı olarak icra ve haciz işlemlerinin yapılmasının önlenmesi amacıyla çekle ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu çekten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, muris babalarından kalan taşınmaz hissesinin ödenmesi hususunda davacı tarafça verilen çek sebebi ile davacının borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına giren davalardan olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davacı ile müvekkilinin kardeş olmaları ve hatta eşlerinin de öz kardeş olmaları dışındaki tüm beyanlarının gerçekliğe uygun olmadığını, hukuki dayanağı da bulunmadığını belirterek, davanın görev yönünden reddi ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, hukuki menfaat yokluğundan dolayı davanın usulden reddine karar verilmesini, İstanbul ili, Şişli ilçesi … mahallesinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın tarafların babası … adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmaza karşılık İBB tarafından 2 adet bağımsız bölüm verilerek …’ın tüm mirasçılarına devredildiğini, müvekkilinin Ordu’da ikamet etmesi nedeniyle İBB tarafından tahsisen satışı yapılan taşınmazlardan 39 nolu bağımsız bölümün (mirasçılardan …, … ve … adına tescili yapılacak olan) 1/3 hissesinin müvekkili adına mirasçılardan …, …, … ve …’dan alınması ve belirtilen mirasçılar adına devredilecek taşınmaz üzerindeki kendi hissesinin bu mirasçılara satışı için davacı …’a düzenleme şeklinde vekaletname verdiğini, davacı …’ın vekalet görevini kötüye kullanarak 39 nolu bağımsız bölümün doğrudan kendi adına tescil ettirdiğini, daha sonra da müvekkilinin bilgisi olmaksızın muvazalı olarak kendi eşi …’a satışını yaptığını, müvekkilinin söz konusu taşınmazın kendi hisselerine düşen satış bedelini alamadıklarını, bu nedenle davacı ve davacının eşi … aleyhine İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı davasını açtığını, bu dava sırasında taraflar arasında 03/02/2017 tarihinde sulh protokolünün imzalandığını, dava konusu … nolu çekin sulh protokolü kapsamında davacı tarafından müvekkiline verildiğini, teminat olarak veya şarta bağlı olarak verilmediğini, davacının müvekkiline olan borcuna karşılık söz konusu çekin verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki beyanlarını aynen tekrar ederek, davalının müvekkili ve eşi aleyhine İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/275 Esas sayılı dosyası üzerinden vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile dava açtığını, bu davanın geri alınması kayıt ve şartı ile dava dilekçesi ekinde yer alan “Sulh Protokolü”nü imzaladıklarını ve Protokol nedeni ile dava konusu 125.000,00 TL’lik çeki müvekkilinin davalı …’a teslim ettiğini, davalının “Sulh Protokolü” gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek davaya konu edilen teminat amaçlı verilen çeki aldığını, çekin tahsilinden sonra da davadan feragat dilekçesini İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğunu, dolayısıyla davalının bu davada hukuki yararının bulunmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, davalının mahkemeye sunduğu beyanların yanıltıcı olduğunu, beyanlarda bahsi geçen taşınmazın müvekkili ile davalı tarafından birlikte satın alındığını, bedelinin beraber ödendiğini, ancak davalının müvekkiline herhangi bir pay vermediğini, bedel ödemediğini, müvekkilinin vekalet görevini kötüye kullanmamak amacı ile muristen kalan taşınmazın mülkiyetini eşine teslim ettiğini, davaya konu çekin teminat amaçlı ve davanın geri çekilmesi kayıt ve şartı ile keşide edilerek davalı tarafa teslim edildiğini, bu nedenle kambiyo senedi vasfında kabul edilemeyeceğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, bu çekin feragat şartına bağlı olarak düzenlenip verildiğini, davalının açıkça kötü niyetli olduğunu, menfi tespit istemlerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davanın reddine karar verilmesi yönündeki kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak lehlerine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığını, bu yönden kararın düzeltilmesi gerektiğini, çekin bedelsiz olmadığını, müvekkilinin taşınmazdaki 1/3 hissesine karşılık verildiğini, dolayısıyla çekin teminat çeki olmadığını, bedelsiz de kalmadığını, Protokol hükümleri gereğince İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesin’in 2016/274 Esas sayılı dosyasına sunulan “Sulh Protokolü” uyarınca; 125.000,00 TL bedelli çek ödendikten kısa bir süre sonra bu dosyadaki davada müvekkilinin feragat ettiğini, müvekkilinin kötü niyetinin söz konusu olmadığını, bu dava açılmasa dahi çek bedeli ödendikten sonra müvekkilinin İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyasından feragat edeceğini, bu nedenle mahkemece dava reddedilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılarak, davanın reddine, müvekkili lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacının düzenlediği çek nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı vekili; davalının kayden maliki olduğu taşınmazın 1/6 hissesinin davalı ile birlikte satın alındığını, babalarından kalan miras hisseleri sebebi ile davalının bilgisi ve vekaleti doğrultusunda taşınmazı eşine devrettiğini, bu sırada davalının müvekkili ve eşi aleyhine vekalet görevini kötüye kullandıkları iddiası ile İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dava dosyası üzerinden vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu davadan davalının feragat etmesi için dava konusu çekin davalının vekiline müvekkili tarafından teslim edildiğini, söz konusu çekin aslında bedelsiz ve teminat amacı ile verildiğini, davanın geri çekilmesi kayıt ve şartı ile verildiğini, ancak müvekkilinin taşınmazdaki davalı hissesine tekabül eden 125.000,00 TL’lik kısmını ödemesine rağmen davalının sulh protokolüne aykırı davranarak İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/274 Esas sayılı dosyasındaki davadan feragat etmediğini, bu dava dosyasının halen derdest olduğunu, çekin teminat amaçlı olduğunu, kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde olmadığını belirterek, davaya konu edilen çekten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise; davanın tarafların ticari işletmesi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, babalarından kalan taşınmaz hissesinin ödenmesi hususunda davacı tarafça verilen çek sebebi ile açıldığını, davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, hukuki yarar şartının oluşmadığını, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasının halen derdest olduğunu iddia eden davacının aynı zamanda çekten dolayı mükerrerlik oluştuğunu iddia etmesinin doğru olmadığını, belirtilen tapu iptali ve tescil davasında sulh protokolünün taraflarca imzalandığını, söz konusu çekin de teminat amaçlı olmadığını, müvekkilinin hissesine ilişkin olduğunu, çekin karşılığının davacı tarafından gününde ödendiğini, bu nedenle sulh protokolünce çekin gününde ödenmesi halinde İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasından feragat edileceği ve feragat edilecek olması halinde tarafların birbirlerinden yargılama gideri talebinde bulunmayacaklarının açıkça belirtildiğini belirterek, öncelikle davanın görevsizlik nedeni ile reddine, hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; iş bu davanın açıldığı tarihte İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasından davalının henüz feragat etmediği, bu dosyanın derdest olduğu, ancak dosyamızın yargılamasının devam ettiği sırada, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasından davalı …’ın feragat ettiği, iş bu dava tarihi itibari ile çekin henüz bedelsiz kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine, yargılama sırasında diğer dava dosyasından feragat edilmiş olması sebebi ile sulh protokolü uyarınca davacının dava açmakta kusuru bulunmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/274 Esas 2018/131 Karar sayılı dosyasının gerekçeli kararının incelenmesinde; davacının …, davalının … ve … olduğu, davanın vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle açılmış tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel tazmini davası olduğu, davacının ortak murise ait tapu tahsis belgesine göre İBB tarafından verilen İstanbul ili, Kağıthane ilçesinde bulunan … Ada, … Parsel’de kayıtlı … Blok … Kat … nolu bağımsız bölüm nitelikli taşınmazın devri için davalı …’a vekalet verdiğini ve taşınmazın muvazaalı olarak diğer davalıya satıldığını belirterek tapu kaydının iptali ve tescili, olmazsa bedelin tazmini için dava açtığı, davacı vekili tarafından davalı tarafla sulh olmaları ve sulh protokolü gereğince davadan feragat etmesi nedeniyle 03/04/2018 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davacı …’ın öncesinde 09/02/2017 tarihinde taraflar arasında sulh protokolü imzalanması nedeniyle dava konusu taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 03/02/2017 tarihli “Sulh Protokolü” başlıklı belgede; … vekilinin, …’ın ve …’ın isim ve imzalarının bulunduğu, söz konusu protokolün İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyası kapsamında imzalandığı, 39 nolu bağımsız bölümün emlak serbest piyasa fiyatları baz alınarak bedelinin 375.000,00 TL olarak belirlendiği, bu bedelin …’ın 1/3 hissesine tekabül eden 125.000,00 TL’sinin … ve … tarafından ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı, buna karşılık … tarafından …’a … Çekmeköy şubesine ait, … nolu 125.000,00 TL bedelli ve 15/02/2018 tarihli çekin verildiği ve bu çek karşılığında İstanbul 15 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas sayılı dosyasında … tarafından feragat edileceğinin belirtildiği görülmüştür. İddia, savunma, dosya kapsamı, istinaf nedenleri ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili taraflar arasında imzalanan 03/02/2017 tarihli Sulh Protokolüne konu olan 125.000,00 TL bedelli çek nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve bu çek bedelinin ödenmesinin tedbiren durdurulması yönünde eldeki davayı açmıştır. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/274 Esas sayılı dosyası ile dosyamız davalısı …, dosyamız davacısı … ve … aleyhine vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili yönünde dava açmıştır. Belirtilen tapu iptali ve tescil davasının yargılaması devam ettiği sırada tarafların imzasını içerir şekilde 03/02/2017 tarihli “Sulh Protokolü” düzenlenmiştir. Sulh Protokolünde; tapu iptali ve tescil davasına konu olan Kağıthane ilçesindeki … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın 1/3 hissesine karşılık olarak davalı taraf 125.000,00 TL çek bedeli ve 12.000,00 TL avukatlık ücretini ödemeyi kabul etmiş ve Protokol uyarınca teslim edilecek olan çek ve senedin davacı tarafa teslim edilmesi üzerine davacı taraf vekilince İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/274 Esas sayılı dosyasındaki ihtiyati tedbir kararının kaldırılacağı, ayrıca ödemelerin yukarıda gösterildiği şekilde yapılması halinde tarafların birbirlerinden hiçbir alacak ve haklarının kalmadığı ve birbirlerini ibra etmiş sayılacakları, tapu iptal ve tescil davasından feragat edilmesi halinde tarafların birbirlerinden yargılama gideri talep etmeyecekleri açıkça belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanunu kapsamında kıymetli evrakın kayıtsız şartsız borç ikrarını içermesi gereklidir. Belli bir sözleşmenin yerine getirilmesinin teminatı için düzenlenen kıymetli evrak niteliğinde çek ya da bono düzenlenmesi halinde bu belgelerin kıymetli evrak olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”. Dosyaya ibraz edilen çek metnine göre; çek alacaklısının …, düzenleyenin … olduğu, 125.000,00 TL bedelli, 15/02/2018 keşide tarihli olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/274 Esas, 2018/131 Karar sayılı ilamı ile; davacının feragat beyanı üzerine davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Toplanan delillere göre; sulh protokolünde bahsi geçen çekin İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/274 Esas sayılı dosyasında taraflarca düzenlenen 03/02/2017 tarihli sulh protokolü uyarınca düzenlendiği açıktır. Yani söz konusu çek teminat çeki olarak düzenlenmiş olup, TTK m.757-765 maddelerinde düzenlenen kıymetli evraklardan değildir. Tarafların tacir olmadığı da gözönüne alındığında, TTK.m.4 ve m.5 uyarınca dava ticari dava olarak kabul edilemez. Davaya bakmakla görevli mahkemeler genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla; ilk derece mahkemesi tarafından göreve ilişkin dava şartı yokluğu davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yargılamanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle; tarafların istinaf taleplerinin kabulüne, dava konusu çek Sulh Protokolüne göre düzenlenmiş olduğundan, çekin teminat senedi olup olmadığını değerlendirme görevi genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK m. 353/1-a-3 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, göreve ilişkin dava şartı yokuluğu sebebiyle davanın usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu (Nöbetçi) Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.Tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜNE, HMK m.353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/02/2019 Tarih, 2018/218 Esas, 2019/173 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2. Göreve ilişkin dava şartı yokuluğu sebebiyle DAVANIN USULDEN REDDİNE, 3.Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren, taraflarca 6100 s.HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesine DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ İÇİN müracaat edilmesi halinde, davanın esastan görülmesi için DOSYANIN görevli İSTANBUL ANADOLU (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dairemiz kararının ilk derece Mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, ilk derece mahkemesince dosya esasa kaydedilerek 6100 s.HMK’nın 20.maddesi gereğince işlem yapılmasına ve karar verilmesine, 4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca taraflar lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,5.Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6.Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 7.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 14/09/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.