Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/491 E. 2020/895 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/491
KARAR NO : 2020/895
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2019
NUMARASI : 2019/333 Esas, 2019/987 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/07/2020
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalının müvekkili şirkette uzun seneler çalıştığı ve akrabalık ilişkisi nedeni ile halen ikamet ettiği taşınmaz için çektiği ev kredisinin geri ödemesine yardım ettiğini, kendisine borç olarak … Bankası’ndan onun adına hesaba ödeme yaptığı davalının, ödeme yapıldıktan sonra müvekkiline geri ödeme geliştirmediği gibi rakip şirket kurarak şirketten ayrıldığını, bunun üzerine icra takibin başlatıldığını, borca itiraz etmesi üzerine itirazın kaldırılması davası açıldığını, esasa girilmeden davanın reddedildiğini, söz konusu ödemelerin müvekkili şirketteki hizmet akdine dayalı olarak ödenmesinin mümkün olmadığını, 162.263,75 TL’lik bedelin asgari ücret ile arasında kıyas kabul edilemeyecek fark olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesiyle; öncelikle usule itirazlarının olduğunu görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi değil İş Mahkemesi olduğunu; esasa ilişkin olarak da davacının iş yerinde 1991-2018 arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığını aylık net 6.500,00 TL kazandığını, davalı şirket aleyhinde İş Mahkemesi’nde halen davasının devam ettiğini, davacının yaptığı ödemelerinin borç belgesi değil ücret ödemesi söz konusu olduğunu, iş davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; davacının yazılı bir sözleşmeye dayalı olmayan ödünç para verme ilişkisinden kaynaklı alacağı olduğu iddiası ile takip başlatıldığı ve davanın takibe itirazı üzerine de iş bu davanın açıldığını, dava konusu hukuki sebep taraflar arasında yazılı olmayan ödünç para verme ilişkisinden kaynaklı olduğu, davalının tacir olmadığı ve davacı firmada işçi olarak çalıştığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş karar süresinde davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkillinin, davalı şirkette hizmet akdine istinaden mekanik-elektrik ustası olarak 27 yıl çalıştığını, aylık net 6.500,00 TL ücret aldığını hizmet akdine haksız son verilice 2018 yılında İstanbul 28 İş Mahkemesi’nde işcilik haklarının tahsili için dava açtığını ve halen devam ettiğini, davacının ücretin asgari ücret bölümünü … Bankası’ndaki hesaba yatırdığını, bakiye kalan kısmını da elden ödeme yoluna gittiğini, 2010 yılında bankadan çektiği kredinin her ay ödemesinin haricen ödeme maaş ödemesi ile işverence bankaya yatırıldığını, bankaya yapılan aylık kredi ödemelerinin haricen ödenen maaş ödemeleri olduğunu, ortada işverenin verdiği bir borç bulunmadığını, 2010 yılında verildiği iddia edilen borcun 2018 yılına kadar maaştan kesilmemesinin de hayatın akışına uygun düşmediğini, işverenin müvekkilinin kredi borcunu 2010-2012 yılları arasında bankaya yatırdığını, aralarında hizmet akdi devam ederken haricen maaş ödemesi yerine banka kredi borcunun ödenmesi olduğunu, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava; ödünç sözleşmesi nedeni ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı her ne kadar cevap ve istinaf dilekçesinde davacı şirkette mekanik-elektrik ustası olarak çalıştığı dönemde net aylık ücreti 6.500,00 TL’nin asgari ücret kısmının davacı işveren tarafından bankaya, geri kalanının haricen elden ödendiğini ve elden ödenen kısmın kendisinin bankadan çektiği kredi geri ödemesi için bankaya davacı tarafından yatırıldığını, ancak bunun borç olarak değil hak ettiği işçilik ücreti olduğunu ileri sürmüşse de, işçi alacakları için davacı aleyhinde daha önce İstanbul 28. İş Mahkemesine açtığı 2018/214 Esas sayılı davanın devam ettiği bildirilmiş olup, dava konusu alacak ödünç verilen paranın iadesi talebine ilişkin olduğundan, iş bu ihtilafı çözmekle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mahkemesince asliye hukuk mahkemesine verilen görevsizlik kararında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 01/07/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.