Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/351 E. 2022/1631 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/351
KARAR NO: 2022/1631
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2018/483 Esas, 2019/975 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 1.İş Mahkemesinin 2013/88 Esas sayılı … tarafından müvekkili idare ve davalı … Tic. A.Ş aleyhine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açıldığını, yargılama sonucunda alacağın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, müvekkili idarenin 4734-4735 sayılı yasa ve ilgili mevzuat uyarınca yönetici asistanı hizmet alımı için ihaleye çıkıp ihaleyi kazanan davalı … Tic. A.Ş ile ihale sözleşmesi imzalandığını, kamu kurumu olan davacının iş bu alım ilişkisinde ihale makamı olup asıl işveren olmadığını, 11.754,00 TL’nin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına idareleri tarafından ödendiğini, ancak İstanbul l.İş Mahkemesinin 2013/88 E. Sayılı dosyasından verilen hüküm gereği davalı şirketin işçisine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından başlatılan icra takibi ile 11.754,00 TL ödemek zorunda kaldıklarını, bu nedenle Beykoz İcra Müdürlüğünün … E, Sayılı dosyasından ödenen bu paranın rücuen tahsili için ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı tarafça kötü niyetli biçimde takibe itiraz edildiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, itirazın iptaline ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının davaya cevap vermediği görülmüştür. İlk derece mahkemesince; Davalının Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 11.083,00 TL asıl alacak, 1.533,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.616,10 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, bakiye talebin reddine, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 11.083,00 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4734 sayılı Kamu İhale Kanun’una tabi personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatından doğan sorumluluğun 11.09.2014 tarihli 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 4857 sayılı Yasa’nın 112. maddesine ilave edilen hüküm ile asıl işveren konumundaki ilgili kamu kurum kuruluşuna yüklendiğini, Kamu İhale Kurumu kararında da açıkça belirtildiği üzere işbu dava ile müvekkili şirkete mevzuat ile yüklenmeyen bir külfetin rücu davası ile istenemeyeceğini, işbu dava da talep edilen söz konusu alacaklar ve diğer giderler için işçilik kalemleri üzerinden ödenecek %3 lük tutarın iddia konusu düzenlemeden kaynaklanacak parasal tutarı karşılayamayacağını, dava konusu sözleşmeyle yapılan işler ihaleye çıkartıldığında davacı tarafından bir idari şartname yayınlandığını ve müvekkilinin bu şartnameye göre ihaleye girdiğini, bu şartname gereğince “teklif fiyata dahil olan giderler” işçilik ücreti, altı gün ve 45 saat üzerinden belirlenmiş olup, yol ve yemek ücreti eklenmek suretiyle sınırlandırıldığını, ihale işlem dosyası içerisinde yer alan tekliflerin, maliyet analizleri, idari ve teknik şartname ve sözleşme incelendiğinde kıdem tazminatının maliyetleri içerisine konulmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi nedeniyle çalıştırılan dava dışı işçinin işçilik alacaklara nedeniyle açtığı İstanbul 1. İş Mahkemesi’nin 2013/88 Esas sayılı dosyasından verilen hüküm gereğince, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davacının ödediği 11.750 TL tazminatın rücuen tahsiline ilişkin Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibe ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davanın yasal dayanaklarından 4857.s.İş Kanunun 112.m.sinde kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet sözleşmesi ile alt işveren elemanı olarak çalışan işçilerin kıdem tazminatı düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeye göre;” Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurum ve kuruluşların haklarında bu Kanun ve 854, 5953, 5434 sayılı kanunların hükümleri uygulanmayan personeli ile kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat veya sözleşmelerine göre kıdem tazminatı niteliğinde yapılan ödemeler kıdem tazminatı sayılır. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, b) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü m.ne göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamukurum veya kuruluşu tarafından,işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermediği gibi, alt işveren tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunan ve bu şekilde çalıştırıldığı sırada iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçinin kıdem tazminatı, işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Bu şekilde hesaplanarak ödenen kıdem tazminatı tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı tutarından daha düşük olması hâlinde, işçinin aradaki farkı alt işverenden talep hakkı saklıdır. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde “bir işverenden iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet ürün üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerine sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren denir. Bu ilişkide asıl işveren alt işverenenin işçilerine karşı o iş yeriyle ilgili olarak bu kanun da iş sözleşmesinde veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu bulunmaktadır.” hükmüne yer verilmiştir. İhale sözleşmesi,teknik şartname,genel şartnamede dava dışı işçilere yapılan kıdem tazminatı ödemeleri yönünden alt işverenlerin sorumluluğunu belirleyici hüküm bulunmaması halinde 6098 sayılı TBKnun 167.nci m.de sorumlulukla ilgili iç ilişkisi; ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklıya halef olma 6098 s.TBK.nun 168.m.sinde “- Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise, sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yükleninci işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanun’una göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen borç ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin, yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının da dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında, davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Anayasa Mahkemesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nda (“İş Kanunu”) yer alan, kamu kurumları ile alt işveren arasında akdedilen taşeronluk sözleşmesinde, idare tarafından işçilere ödenen kıdem tazminatlarının alt işverene rücu edileceği yönünde hüküm bulunmaması hâlinde rücu yoluna gidilemeyeceğini belirten 112. maddenin 6. fıkrası ile derdest rücu davalarının düşeceğini belirten geçici 9. maddenin 1. cümlesini, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle iptal edilmiştir. Bu nedenlerle, ilk derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 861,81TL harçtan peşin olarak yatırılan 216,00TL’nin mahsubu ile bakiye 645,81TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 16/06/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.