Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/2214 E. 2023/956 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2214
KARAR NO: 2023/956
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2019/549 Esas 2020/540 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl davada hüküm kurulmasına yer olmadığına, karşı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, heyetçe yapılan müzakerede incelemenin HMK m.356 uyarınca duruşmalı olarak yapılmasına karar verildiğinden, açılan duruşmaya binaen Dairemizce yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 2011/418 Esas 2012/70 Karar sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının dizi ve film oyuncusu olduğunu, halen “…” isimli dizide rol aldığını, dizi yayınlanmaya başlamadan önce dizinin bağlı olduğu yapımcılık şirketi olan dava dışı … Filmcilik A.Ş. ile davacı ve o dönem davacının menajerliğini üstlenen davalı … Hizmetleri Ltd. Şti. arasında 03.11.2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, ancak davalı şirketin yapılan Menajerlik Sözleşmesinden kaynaklanan taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle Beyoğlu … Noterliğinin 02.05.2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin feshinin ardından yapımcı şirket … Filmcilik A.Ş.’ye gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 02.05.2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile davalı şirket ile davacı arasındaki menajerlik sözleşmenin feshedildiğini ve 02.05.2011 tarihi itibari ile artık davacının yasal menajerinin … Tic. Ltd. Şti. olduğunun bildirildiğini, davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken ücretin toplam 98.825,00TL olduğunun bunun 25.350,00 TL’sinin ödendiğini, kalan 73.475,00TL’sinin ödenmediğini, davalı şirket ile sözleşmenin feshedilmesine rağmen 09.05.2011 tarihinde de 30.998,10TL daha davacıya ait alacağı tahsil ettiğini, bu parayı da ödemediğini, … Filmcilik A,Ş. tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 10.05.2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile dizinin 17’nci bölüme kadar olan ödemelerinin davalı şirkete ödendiğinin bildirildiğini, bu nedenlerle davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı nedeniyle davalının itirazının iptalini talep etiştir. Davalı karşı davacı … Hizmetleri Ltd. Şti. vekili verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; sözleşmeye aykırı davranılmadığını, menajerlik hizmetinin eksiksiz yerine getirildiğini, davacının ise başka bir menajerlik şirketi ile sözleşme imzalayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmenin ancak karşılıklı anlaşarak feshedilebileceğini, bu nedenle de menajerjik sözleşmesinin halen yürürlükte olduğunu, sözleşme süreci içerisinde davacı karşı davalıya iki adet ev kiralandığını, emlakçı ücretleri ile kira bedellerini ödediklerini, dava dışı … Filmcilik A,Ş,’den vadeli çeklerle ödeme almasına rağmen davacı karşı davalıya peşin ve nakit olarak ödeme yaptıklarını, davacı karşı davalının böyle bir alacağının bulunmadığını, davacı karşı davalıya ödenen paralarda KDV tevkifatının uygulanmakta olduğunu, ilgili sirküler gereği % 30 komisyon ve stopaj dahil oyuncu ücretinin üzerine % 18 oranında uygulanacak KDV’nin % 10’unun eklendiğini, kalan % 90’ının … A.Ş. lehine tevkif edilerek faturaların düzenlendiğini, faturalardaki KDV hariç, % 30 komisyon ve stopaj dahil oyuncu ücretleri toplamının 97.150,00 TL olduğunu, bu miktarın % 30’unun ise 29.145,00 TL davalı karşı davacı komisyon alacağı olduğunu, % 70’inin ise 68.005,00 TL stopaj dahil oyuncu ücreti alacağı olduğunu, ayrıca, davalı karşı davacı adına emlakçılara ve ev sahiplerine, emlakçı, depozito ve kira bedeli olarak 14.800,00 TL daha ödeme yapıldığını, bu ödemelere ek olarak harçlık olarak 15.500,00 TL daha para verildiğini, bu ödemeye ilişkin ellerinde yazılı bir belge bulunmadığını, bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Karşı dava yönünden; davalı karşı davacının taraflar arasında yapılan menajerlik sözleşmesinin feshi ile sözleşmenin 6’ncı maddesini ihlal etmiş durumda olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki menajerlik sözleşmesi uyarınca davalı karşı davacının bölüm başı komisyon alacaklarının doğduğunu, bu alacakların sözleşme gereğince muaccel hale geldiğini, toplam komisyon alacaklarının 66.555,00 TL olduğunu belirterek her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 2011/418 E 2012/70 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, mahkemenin Görevsizliğine karar verilmiş, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/398 E 2016/817 K sayılı sırasına kaydının yapılarak, yargılamaya devam olunmuş, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/398 E 2016/817 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, asıl davada davanın kısmen kabulüne, karşı davada davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulduğu, taraflarca kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelenmesi sonucunda 2017/1125 E. 2017/1424 K. sayılı ilamı ile ; “İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığına göre, uyuşmazlık taraflar arasındaki menejerlik sözleşmesinden doğmuştur. Menejerlik sözleşmesi 6098 sayılı TBK’nın 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesi özelliği taşıyan ve TBK’nın 226. maddesinde düzenlenen sürekli edimli bir sözleşmedir. Davacının fesih ihbarında bulunduğu tarihten önce davalı menejerin davacı adına dava dışı yapımcı şirketten tahsil etmiş bulunduğu oyunculuk ücretlerinin tamamını davacıya ödememiştir. Bu husus dikkate alındığında, davacının menejerlik sözleşmesini feshetmesinin haklı olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, davalı menejer ile dava dışı yapımcı şirket arasında yapılan sözleşmenin 10.4. maddesinde, sözleşmenin her zaman fesih edilebileceği, ücretin de fesih tarihine kadar olan kısmın ödeneceği kararlaştırılmıştır. Asıl davaya konu edilen alacak miktarı da ayrıntılı bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir. Bu durumda, asıl davanın kısmen kabulüne kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, asıl dava yönünden her iki tarafın istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır. Bu nedenle, asıl davaya yönelik her iki tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Karşı davaya ilişkin davacı-karşı davalının istinafına gelince menejerlik sözleşmesinin feshinin haklı olduğu hususu ile sözleşmenin sürekli edimli olduğu hususu gözönünde bulundurulduğunda, feshin ileriye etkili olması dikkate alınarak karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. O nedenle, karşı davaya yönelik davacı karşı davalının istinafı haklı bulunmuştur. Bu itibarla, karşı davaya yönelik istinaf talebinin esastan kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, ispatlanamayan karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçe ile Asıl davaya yönelik davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacının istinaf başvurularının 6100 s.HMK:nun 353/1-b-1.m.si uyarınca esastan reddine, Karşı davaya yönelik davacı/karşı davalının istinaf başvurusunu kabulüne 6100 s.HMK.nun 353/1-b-2.m.si gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ispatlanamayan karşı davanın reddine ” dair hüküm kurulmuştur.Dairemizin 2017/1125 E 2017/1424 K sayılı ilamının davalı-karşı davacı vekili tarafından yasal süre içinde temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/393 E 2019/7835 K sayılı ilamı ile “O halde, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık bila tarihli menajerlik sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalı-karşı davacının ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığına karar verilebilecektir. Davacı-karşı davalı; davalı-karşı davacıya gönderdiği 02.05.2011 tarihli ihtar ile davalı-karşı davacıyla olan menajerlik sözleşmesini feshettiğini belirtmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda feshin haksız olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş, raporda ise genel anlatımlar yapılmakla birlikte taraflar arasında değişik tarihlerde birbirlerine gönderdikleri ihtarnameler, davalı-karşı davacının delil olarak sunduğu mailler, yine davalı-karşı davacının kendisine yapılan ödemelerin çekle yapıldığı ve vadesi gelmeden davalıya ödeme yaptığına ilişkin savunması da değerlendirilmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise, davalının savunması dikkate alınmadan davacı-karşı davalının fesih ihbarında bulunduğu tarihten önce davalı-karşı davacıya davacı adına yapılan oyunculuk ücretleri dava dışı yapımcı şirketten tahsil edilmiş bulunduğu halde oyunculuk ücretlerinin tamamının davacıya ödenmediği gözetilerek feshin haklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Oysa ki, davacı-karşı davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklılığı tarafların tüm delilleri, iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor da alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçesiyle Dairemiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılması için Yargıtay 13.Hukuk Dairesince dosya ilk derece mahkemesine gönderildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince dosya yukardaki esasına kaydedilerek yeniden yapılan yargılama sonuda; “Davacı karşı davalının asıl davası yönünden; davacı karşı davalının açtığı Mahkememizdeki asıl dava hakkında İstanbul BAM 18. H. D.’nin 2017/1125 esas, 2017/1424 karar sayılı kararında her iki tarafında İstinaf taleplerinin esastan reddedildiği, davalı karşı davacının İstanbul BAM 18. H.D.’nin kararına karşı temyiz başvurusunda bulunduğu Yargıtay 13. H.D.’nin asıl dava hakkında hüküm kurmadığı ve karşı dava hakkında feshin haklı olup olmadığı konusunda gerekli araştırmanın yapılması gerektiği gerekçesiyle İstanbul BAM 18. H.D.’nin kararının bozulmasına karar verdiği, bu nedenle de asıl davanın kesinleştiği anlaşılmakla, davacı karşı davalının asıl davası yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Karşı Davada: Davalı karşı davacının açtığı karşı dava yönünden; a)Davanın KABULÜNE, 66.555,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalı …’dan alınarak, davalı karşı davacı … Hizm. Ltd. Şti.’ye verilmesine,” karar verilmiş, bu karara karşı davacı-karşı davalı vekili süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay 13. Hukuk dairesince bozulan karar İstanbul Bölge adliye Mahkemesi 18. Hukuk dairesinin 22.11.2017 tarih ve 2017/1125 E, 2017/1424 K sayılı esas hakkında verdiği karar olduğunu, asıl dava bakımından verilen kararın kesin olduğunu, temyize tabi olmadığını, karşı dava bakımından yeniden esas hakkında karar verildiğini, bu kararın temyize kabil olduğunu, bozma kararı, BAM’ın istinaf başvurusu esastan reddine ilişkin kararı hakkındaysa (yani, bam ilk derece mahkemesi kararı doğru olduğu için, istinaf başvurusunu reddetmişse), BAM kararı kaldırılarak, dosya, kararı veren ilk derece veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği BAM’a gönderildiğini, bozma kararının, BAM’ın düzelterek yeniden veya yeniden esas hakkında verdiği karara ilişkinse, dosya kararı veren bam veya uygun görülen diğer bir BAM’a gönderildiğini, mevcut ve emredici nitelikteki yasal düzenlemelere rağmen, Yargıtay 13. hukuk dairesince verilen bozma kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin yeniden esas hakkında verdiği karar (karşı davanın reddi) bozulmuş olduğu halde, bozmadan sonra dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekirken sehven İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, görevsiz mahkemece yargılamaya devam edilerek 05.02.2020 tarihli celsede bozmaya uyma kararı verildiğini, görevsiz mahkeme tarafından yargılama yapılarak haksız ve hukuka aykırı bir karar verildiğini, bu husutaki tüm talep ve itirazlarının istanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince reddedildiğini, esas kararda asıl davanın kesinleştiğini kabul edilmek suretiyle kendi içinde çelişkiye düştüğünü, aslen istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep ettiğini, bu kararın yok hükmün olduğunu, kararın esas bakımından usul ve yasalara aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin bir kelepçeleme sözleşmesinin hukuka aykırı ve yok hükmünde olduğunu belirterek, öncelikle kararın icrasının istinaf incelemesi neticelenen kadar tehirine, HMK 373 maddesinin emredici düzenlemesi karşısında yargılama yetkisi ve görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi iken bu yöndeki itirazların reddedilerek görevsiz mahkeme tarafından verilen hükmün bu bakımdan kaldırılmasına, sözleşmeyi haklı fesih tarihi olan 02/05/2011 tarihi itibariyle müvekkili adına yapımcı şirketten tahsil ettiği 14.394TL’nin müvekkiline ödemediği tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu halde böylesine sabit ve muhakkak veriler yok sayılarak; müvekkiline menajerlik hizmeti verilmediğine ve müvekkilimin ismi kullanılarak internet siteleri üzerinden haksız kazanç elde edildiğine dair dosyada mevcut deliller ile tanık beyanları yok sayılarak kurulan açıkça haksız ve hukuka aykırı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/549 E, 2020/540 K sayılı kararın kaldırılmasına; fesih tarihi itibarıyla tahsil edip müvekkiline ödemediği ücret olduğu gibi bir de fesih sonrası dahi tahsilat yaparak ve müvekkiline ödemeyerek kötü niyetini ve güvenilmezliğini açıkça ortaya koyan karşı davacı menajer ile müvekkilimin çalışmaya devam etmesi kendisinden beklenemeyeceği gibi; müvekkiline hiçbir zaman tam anlamıyla menajerlik hizmeti vermeyen, müvekkilinin adını kullanarak haksız kazanç elde eden, müvekkiline açıkça sömürmek üzerine kurulunun sözleşme imzalatarak özgürlüğünü kısıtlayan karşı davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından bozma sonrası verilen karar usul ve yasaya uygun nitelikte olup onanması gerektiğini, davacının taraflar arasındaki sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi olduğu iddiasının geçerliliği bulunmadığını, davacı- karşı davalı bu gerekçelerini doğrulayacak delilleri dosyaya sunmadığını, yerel mahkemenin haksız kazanç iddiasına yönelik yapmış olduğu inceleme sonucu vermiş olduğu karar hukuka uygun olduğunu, belirterek, asılsız ve mesnetsiz, somut dayanaktan uzak, yerel mahkemenin gerekçesine ilişkin her hangi bir itirazın mevcut olmadığını, HMK’da esasları belirlenen, iddianın genişletilmesi yasağına ve istinaf safhasında yeni iddiaların ileri sürülmesi yasağına açıkça aykırılık teşkil eden, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini ve dosyada mübrez belgeleri çarpıtarak, gerçeğe aykırı olarak ileri sürülen belgelere dayalı davacı – karşı davalının istinaf iddialarının reddi ile, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/549 Esas, 2020/540 Karar 23.09.2020 tarihli kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.6100 s.HMK.nun 373.m.sinde Yargıtay tarafından Temyiz incelemesi sonunda verilecek kararların usul ve esasları ” (1) Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.(2) Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.(3) Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.(5) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.54 (6) (Ek: 17/4/2013-6460/1 md.) Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (7) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesi İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/398 E 2016/817 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, asıl davada davanın kısmen kabulüne, karşı davada davanın kabulüne ilişkin verilen kararın taraflarca stinaf edilmesi üzerine, Dairemizce yapılan istinaf incelenmesi sonucunda 2017/1125 E. 2017/1424 K. sayılı ilamı ile Asıl davaya yönelik davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacının istinaf başvurularının 6100 s.HMK:nun 353/1-b-1.m.si uyarınca esastan reddine, Karşı davaya yönelik davacı/karşı davalının istinaf başvurusunu kabulüne 6100 s.HMK.nun 353/1-b-2.m.si gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ispatlanamayan karşı davanın reddine ” karar verilmesi üzerine, Dairemizin 2017/1125 E. 2017/1424 K.sayılı kararının davalı/karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/393 E 2019/7835 K sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiş olması nedeniyle 6100 s.HMK.nun 373/2.m.si uyarınca Dairemizce yapılan istinaf incelenmesi sonucunda verilen 2017/1125 E. 2017/1424 K. sayılı ilamının Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/393 E 2019/7835 K sayılı ilamı ile BOZULMASINA Karar verilmesi nedeniyle; Yüksek Yargıtay tarafından TEMYİZ İNCELEMESİ SONUCUNDA Dairemizin 2017/1125 E. 2017/1424 K. Sayılı kararının BOZULMASI NEDENİYLE Dosya Temyiz incelemesi sonunda DAİREMİZE GÖNDERİLMESİ GEREKİRKEN, Yargıtay Temyiz incelemesi sonunda dosyanın ZUHULEN ilk derece mahkemesine gönderilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesince de TEMYİZ İNCELEMESİ SONUCUNDA Dairemizin 2017/1125 E. 2017/1424 K. Sayılı 6100 HMK.nun 353/1-b-2.m.si uyarınca ilk derece mahkemesi kararını KARIŞ DAVA yönünden kaldırılarak YENİ HÜKÜM KURULDUĞU ve Dairemizce verilen bu ilamının Yüksek Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2018/393 E. 2019/7835 K. sayılı BOZULDUĞU 6100 s.HMK.nun 373/2.m.si uyarınca esasa kaydedilmeksizin dosyanın DAİREMİZE GÖNDERİLMESİ gerekirken 6100 s.HMK.nun 373/2.m.i hükmüne dikkat edilmeksizin; İlk derece mahkemesince Yargıtay TEMYİZ İNCELEMESİ sonunda verile Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/393 E 2019/7835 K sayılı BOZMA İLAMI yukardaki ilk derece mahkemesi esasına kaydı yapılarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/393 E 2019/7835 K sayılı BOZMA İLAMINA UYULMASINA karar verilerek YENİDEN yapılan yargılama sonunda YARGITAY TEMYİZ İNCELEMESİ SONUNDA YENİDEN DAVANIN ESASI HAKKINDA karar verilmiş olması nedeniyle 6100 s.HMK.nun 373/4.m.sinde ki ” (4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” yasal düzenlemeye göre ilk derece mahkemesince YARGITAY BOZMA İLAMI SONUNDA VERİLEN Yeni kararın 6100 s. HMK.nun 373/4.m.si uyarınca ancak TEMYİZİ KABİL OLDUĞUNDAN oybirliğiyle Dairemiz esasının bu şekilde kapatılmasına ve Dosyanın TEMYİZ İNCELEMESİ için Yüksek Yargıtay’a gönderilmesine karar verilmesi kanaatı hasıl olmuş ve aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/393 E 2019/7835 K sayılı bozma ilamının 6100 sayılı HMK 373/1 maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 27/11/2017 tarihli 2017/1125 E 2017/1424 K sayılı kararının kaldırılmasına ve kararın davalı -karşı davacı yararına bozulmasına karar verilmiş olunması nedeni ile ilk derece mahkemesince verilen 2019/549 e 2020/540 K sayılı kararına karşı istinaf yolu değil, Yargıtay yolu açık olduğundan dosyanın Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (13. Hukuk Dairesi kapatıldığından) Başkanlığına gönderilmesine, Dairemiz esasının bu şekilde kapatılmasına, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK m. 361 uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/04/2023