Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/2142 E. 2023/395 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2142
KARAR NO: 2023/395
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2018/349 Esas, 2019/1304 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
Taraflar arasındaki tazminat davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/08/2017 tarihli sözleşme ile kapı ve pencere doğramalarının imalatı işinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti. tarafından üstlenildiğini, işin süresinde tamamlanarak teslimi konusunda müvekkilinin dava dışı şirkete kefil sıfatıyla kefil olmayı kabul ve beyan ettiğini, bu kapsamda … Bankası’ndan verilme 25/08//2017 tarihli 350.000,00 TL bedelli teminat mektubunun verildiği, mektubun 200.000,00 TL sinin haksız yere tazmin edildiğini, ve müvekkilinin 12/03/2018 tarihinde bu bedeli muhatap bankaya ödemek zorunda kaldığını, anılan sözleşmede müvekkilinin kendi el yazısıyla müşterek borç ve müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğinin belirtilmediğini, eşinden muvafakat alınmadığını, geçersiz kefalete dayalı olarak alınan ve temeli hukuken sakat olan teminat mektubundan dolayı borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ödediği bedelin davalı tarafça müvekkiline ödenmesinin gerektiğini belirterek 25/08/2017 tarihli sözleşmeden dolayı müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı olmadığını ve geçersiz kefalet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini, bu geçersiz kefalete dayalı olarak alınan 25/08/2017 tarihli 350.000,00 TL bedelli teminat mektubunu ödemekten sorumlu olmadığının tespitini, haksız tazmin nedeniyle müvekkilinin muhatap bankaya ödemek zorunda kaldığı 200.000,00 TL teminat mektubu tazmin bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kefalet sözleşmesine el yazısı ile müteselsil kefil sıfatını kefalet tutarı ile yazdığını, 200.000,00 TL tutarındaki tahsilatın kefalet sözleşmesine ilişkin olarak tahsil edilmediğini, kefaletten bağımsız olan teminat mektubunun tazmini suretiyle tahsil edildiğini, dava dışı … İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin sözleşmede yazılan sürede işlerini teslim edememesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın karşılanması amacıyla teminat mektubunun tazmini yoluna başvurduğunu, davacının dava açmasının dürüst davranma ilkesine aykırı olduğunu, davacı ile dava dışı taşeron firmanın organik bağının bulunduğunu belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Davanın KABULÜNE; … Bankası AŞ.nin Gebze şubesince 703163 sayılı 25/08/2017 tarihli 350.000 TL bedelli teminat mektubunun 08/03/2018 tarihinde nakde çevrilen 200.000 TL lik kısmı yönünden 200.000 TL nin davacı tarafça ödenmek zorunda kalındığı 12/03/2018 tarihiden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Anılan bu banka teminat mektubunun nakde çevrilmeyen 150.000 TL lik kısmı yönünden de davacının borçlu olmadığının tespitine…” karar verilmiş olup, karar süresinde davalı vekilince istinaf edilmiştir. Dava, geçersiz kefalet nedeni ile borçlu olmadığının tespiti, geçersiz kefalete dayalı olarak alınan teminat mektubunu ödemekten sorumlu olmadığının tespiti, haksız tazmin nedeni ile ve geçersiz sözleşmeye dayalı olarak kefalet baskısı altında ödemek zorunda kaldığı 200.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince; taraf delilleri toplanmış, davacının kefilliğinin geçerli olup olmadığı yönünde inceleme yapılmıştır. Taraflar arasında 25.08.2017 tarihli sözleşme ile davacının kefil olduğu, bu amaç ile 350.000,00 TL tutarlı banka teminat mektubunun davalıya verildiği, imza inkarının olmadığı tespit edilmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda ;kefalet sözleşmesinin geçerli olmasının genel hükümler yanında TBK’nın m.583, 584’te öngörülen koşulların varlığına bağlı olduğunu bu koşulların mevcut ve geçerli bir borcun bulunması, kefalet sözleşmesinin yazılı olması ve evli ise eşin rızasının bulunmasına ilişkin olduğu,eşin rızasına ilişkin düzenlemeyle ilgili olarak 28.03.2013 tarihinde TBK m.584’e eklenen 3.fıkrada; eşin rızasının aranmayacağı hallerin belirlendiğini, hangi hallerde eşin rızasının gerektiğinin ayrıntılı şekilde hükme bağlandığını, davacının ticari işletme sahibi olup, bu sebeple kefil olduğuna dair dosyada bir belge bulunmadığı gibi bu yönde bir iddianın da ileri sürülmediği, mahkeme tarafından resen ve ticaret sicil kayıtları ile İTO kayıtları incelendiğinde davacının gerçek kişi tacir olduğunu gösteren bir kayıt bulunmadığı ve gerçek kişi olan davacının kefil olabilmesi için eş rızasının gerekli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam ile karar verilmiş ise de; Asliye Ticaret Mahkemesi eldeki davaya bakmak ile görevli değildir. Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir: “MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan davacı tarafın ticari işletmesi bulunmadığından ve dava konusu da maddede sayılan mutlak ticari davalardan olmadığından davaya bakmaya görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesi gereklidir.Bu itibarla; davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-a-3 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 04/12/2019 tarih, 2018/349 Esas, 2019/1304 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2. İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin GÖREVSİZLİĞİNE, 3.Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren, taraflarca 6100 s.HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesine DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ İÇİN müracaat edilmesi halinde, davanın esastan görülmesi için DOSYANIN görevli ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, ilk derece mahkemesince dosya esasa kaydedilerek 6100 s.HMK’nın 20.maddesi gereğince işlem yapılmasına ve karar verilmesine,4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.Davalının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 6.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 22/02/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.