Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2126
KARAR NO: 2023/347
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2013/91 Esas, 2020/61 Karar
BİRLEŞEN DAVA (İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava yönünden ve birleşen dava yönünden davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı, davalılardan … ile kardeş olduklarını, diğer davalıların davalı …’in oğlu ve gelini olup, davalı kardeşi adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerine davalıların işyeri kurmak için inşaat yapmaya karar vermeleri üzerine kendisinden borç para istediklerini, 27/05/2002 tarihli geri ödemeye ilişkin protokol ile davalılara 66.312 Euro ve 5.804dolar borç verdiğini ayrıca davalıların bankadan kredi almaları için nakdi kefalet verdiğini, davalılardan … adına çekilen kredi borcunun geri ödenmemesi nedeniyle bankanın alacağını 109.891.000,00 TL olarak hesaplarından tahsil ettiğini, davalıların borçlarına karşılık verdikleri çekleri ödemediklerini iddia ederek 66.312 Euro, 5.804 Dolar, ödenmeyen çekler ile 109.891.000,00 TL’nın 07/11/2002 tarihinden faizleri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar davacı ile aralarında düzenlenen protokol ile alacağın nasıl ödeneceğinin düzenlendiğini, protokolde yazılı olmamasına rağmen davacının çekler ile takipler başlattığını, hem protokol düzenlenip hem de protokoldeki ödeme tarihleri ile aynı tarihli çekler verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer alacak kaleminin dayanağı bulunmadığından davanın reddini; talep etmiştir. Birleşen davada davacılar vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi olan …’in sağlığında abisi olan davalılardan … ve yeğeni … ile onun eşi …’e duymuş olduğu güvenle kendilerine borç para verdiğini, kredilerinde kendilerine garantör olduğunu, ancak borçların geri ödenmediğini, müvekkillerinin murisinin davalılara 27.05.2002 tarihli protokolde belirtilen 66.312 Euro ve 5.804 Amerikan doları borç verdiğini, faiz miktarını belirleyip borcu taksitlendirdiklerini, bu borçların da ödenmediğini, murisin davalıların bankadan kredi almalarını sağlamak amacıyla bankada mevcut toplamda 74.500 USD döviz hesaplarına rehin konmasına muvafakat ettiğini, fakat borçluların murisin bütün ikazlarına rağmen bankadan alınan ve murisin garantör ve rehin veren olduğu bu kredi borçlarını ödemediklerini, sonuçta murisin bankada davalıların kredisine karşılık rehin tutturduğu dövizler 31.10.2002 tarihinde Türk parasına çevrilerek muristen 109.891.000.000.TL. davalıların kredi borçlarına mahsuben tahsil edildiğini, tüm bu borçların bugüne kadar ödenmediğini, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesine 2013/91 sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, ancak dava dilekçesinin sonuç kısmında ” tüm davalılardan 109.891.00 TL nin ticari avans faiz oranı üzerinden müştereken ve müteselsilen tahsil” talep edilmiş fakat hangi tarihten itibaren faiz istendiği hususun sehven yazılmadığını, esasen dilekçe içeriğinden garanti edilen paraların TL ye çevrilme tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğunun anlaşılmakta ise de, daha sonra bir ihtilafa mahal vermemek için iş bu ek davayı açmak durumunda kaldıklarını iddia ederek, iş bu ek davanın İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/91 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, mal kaçırma şüpheleri ve daha önce benzer girişimleri de dikkate alınarak tüm davalıların menkul ve gayrimenkul malları üzerinde dava miktarını karşılayacak şekilde ihtiyati tedbir/haciz konulmasını, müteveffa …’in davalılardan alacağı olan 109.891,00 TL nin, paranın muristen tahsil edildiği 31.10.2002 tarihinden, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava tarihi olan 14.07.2010 tarihine kadar olan dönemde işlemiş ticari avans faiz miktarı olarak …’den 201.649,96 TLnin, … ve …’den 252.939,19 TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsilini, bunun kabul görmediği takdirde ihtarname tarihi olan 30.12.2002 tarihinden İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava tarihi olan 14.07.2010 tarihine kadar olan dönemde işlemiş ticari avans faiz miktarı olarak …’den 196.062.08 TL.nin, … ve …’den 247.351,31 TLnin müştereken ve müteselsilen tahsilini, bunun da kabul görmediği takdirde ilk davanın açılış tarihi olan 29.01.2003 tarihinden, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava tarihi olan 14.07.2010 tarihine kadar olan dönemde işlemiş ticari avans faizç miktarı olarak …’den 190.281,51 TL’nin, … ve …’den 241.570,74 TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama gideri, vekalet ücreti ve diğer giderlerin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “1-Asıl dava yönünden;-Davalı … Otomotiv yönünden davanın, taraf ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,-Davalı … yönünden davanın kesin hükme ilişkin dava şartı nedeniyle usulden reddine,-Ana davaya konu 109.891 TL’ye ilişkin talebin davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine -Ana davaya konu; … tarafından kullandırılan krediden davacılar murisinin ödediği meblağın tahsiline ilişkin talep yönünden sübut bulmadığından reddine, -Ana davaya konu 66.312 Euro ve 5.804 USD alacak yönünden; davalı …’in pasif husumetinin bulunmadığı değerlendirilerek … yönünden talebin usulden reddine, – Ana davaya konu döviz alacağı yönünden davanın kısmen kabulü ile; 96.699,15 Euro ve 10.449,39 USD’nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalı … terekesinden tahsili ile miras payları oranında davacılara verilmesine, aşan istemin reddine, 2-Birleşen dava yönünden; -Davalı … yönünden davanın kesin hükme ilişkin dava şartı nedeniyle usulden reddine, -Birleşen davanın davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,…” karar verilmiştir. Karar süresinde davacılar vekilince istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konuları daha önce Kadıköy 2. Ticaret Mahkemesi’nin 203/105 Esas sayılı dosyasında karara bağlandığını, kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2007/738 Esas sayılı dosyasından bozma kararı verildiğini, yerel mahkeme kararında 109.891,00 TL alacağın davalılar, … ve …’den tahsiline karar verdiğini, ancak Yargıtay kararının sonuç bölümünde bir ayırım yapılmadan tüm davalıların temyiz itirazlarının reddine karar verdiğini, yapılan ödemelerin TL veya döviz alacağından kaynaklanan borca karşılık verildiğine dair beyanın olmadığını, Kadıköy İTM dosyasında ” takip konusu çeklerin dava konusu olan bu borçlara karşılık verildiği, açıkça kabul edilmiştir.” denmiş olup, döviz ya da TL hangi borca karşılık verildiğine dair bir iddia, beyan veya kabul bulunmadığını, bu nedenle ödemelerin dövize çevrilecek, döviz borcundan mahsubunun hatalı olduğunu, mantıklı ve hakkaniyetli olan TL olarak yapılan ödemelerin TL borcundan mahsubu gerektiğini, davadan … aleyhinde hükmedilen miktarın değişmesine sebep olacağından …’nın karar neticesinin belli olduğundan yani … hakkındaki kararın kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğini, Yargıtayın bozma kararından sonra Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/939 Esas dosyası üzerinden bozma ilamına uyarak … hakkındaki yargılamaya devam ettiklerini, bilirkişi raporunda 109.891,00 TL’nin davalılar …, … ve …’den tahsil edilmesi gerektiğini belirttiğini, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/939 Esas dosyasının 18/06/2009 tarihli karar ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararının kesinleştiğini, bu nedenle … hakkında daha önce açılan bir dava kalmadığını, mahkeme kararının husumet açısından değerlendirildiğinde, bilirkişi raporunda davalı …’in TL ve dövizler yönünden de borçlu olduğunu belirtildiğini, 07/02/2012 tarihli duruşma da davalı … vekili “davacı vekilinin beyanında geçen hususlar doğrudur. Müvekkilimin gerçek borcu 109.891,00 TL iken bunu da peyder pey ödemiş” dediğini ve zaptın imzalandığını, yerel mahkemenin … ve … yönünden pasif husumet yönünden davayı reddetmesinin hatalı olduğunu, bu borç yönünden üç davalının müteselsilen sorumlu olduğunu, döviz alacağına konu sözleşmede … asıl borçlu, … ise borcun kefili olması sebebiyle iki davalının da müteselsilen sorumlu olduklarını, lehe hükmedilen miktar ve faiz açısından mahkeme kararında müvekkillerinin murise ödenen 23.212,37 TL’yi EURO’ya çevirerek, 43.476 EURO tutarındaki dava tarihine kadar olan faiz talebinden 13.070,76 EURO’yu mahsup etmesinin hatalı olduğunu, müvekkillerin murisine TL ödenmiş ise alacağın 109.891,00 TL’den bu paranın mahsup edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, asıl alacak 109.891,00 TL’nin faizin başlangıç tarihi 31/10/2002 tarihi olup ödemelerin öncelikle faizlerden mahsup edilmesi gerektiğinden faiz alacağının 258.912,44 TL olması gerektiğini, 6.312Euro açısından borcun vadesi 30/08/2002 olup ölüm tarihi olan 26/4/2010 tarihine kadar işlemiş faiz alacağını, 48.314,65 Euro olması gerektiğini, 5.804 dolar borcundan dolayı borcun vadesi 30/10/2002 tarihi olup, ölüm tarihine kadar işlemiş faizin 4.922,11 TL olması gerektiğini, kararda müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücretinin karar tarihindeki kur rakamları dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini, reddedilen kısım üzerinden … terekesi yetkili lehine, hükmedilen vekalet ücretinin yüksek olduğunu, yargılama giderinin de kabul ve ret oranına göre hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … terekesi tasviye memuru tarafından verilen istinafa dilekçesinde özetle; Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2002/105 esas sayılı dosyasının yargılanması sırasında Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararın esas alındığını, davacılar tarafından istenen 109.831,00 TL’nin bütün davalılardan tahsiline ilişkin istemin bu borcun kredi sözleşmesine bağlı olarak yapıldığı, muris …’in davalılardan …’in çekilen krediye kefil olması sebebiyle muris …’in pasif husumetinin bulunmadığını, davaya konu … Bank tarafından kullandırılan krediden davacılar murisi …’in ödediği meblağın tahsili talebiyle ilgili borçtan sorumlu olmadığından talebin reddi kararının usulüne uygun olduğunu, dava konusu döviz borcu yönünden ödeme planı protokol başlıklı 22/05/2002 tarihli belge incelendiğinde, protokolün borçlu … ile alacaklı … arasında yapıldığı, söz konusu borca karşılık …’in borç tutarı kadar bir gayrimenkulünü …’e ipotek edeceğinin kararlaştırıldığını, borcun anlaşarak sona erdiğini, borca karşılık 29/07/2004 tarihinde 23.212,37 TL ödeme yapıldığı, Yargıtay ilamı ile de tespit edilmiş, bu tutarın döviz borcundan mahsubu suretiyle karara varıldığını, protokolde borçlu … alacaklı … olup bu döviz borcundan davalı …’in pasif husumeti bulunmadığı kararının yerinde olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olup davacıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar … mirasçılarının açtığı asıl dava Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/557 Esas sayılı dosyasında, davalılar aleyhine 66.312 EURO, 5.800 DOLAR vade tarihinden itibaren fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığını davalı … ve …’den tahsilini 109.891,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği görülmüştür. Birleşen İstanbul Anadolu 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/714 Esas, 2013/275 Karar sayılı dosyası ile davacılar … mirasçıları, davalılar aleyhine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/91 Esas sayılı dosyasında esas alacak miktarının müteveffa …’in hesabından tahsil edilen 109.891,00 TL’nin tahsil edildiği, 31/10/2002 tarihinden esas alacak davasının açıldığı, 14/07/2010 tarihine kadar faiz alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/91 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı … tarafından davalılar …, … ve … aleyhine 66.312 EURO, 5.804 DOLAR ve 109.891,00 TL’nin tahsiline ilişkin açılan davada, mahkemece kısmen kabulüne karar verildiği, davalılardan … yönünden döviz alacağına ilişkin talebin tümden reddine, Türk parası yönünden alacağın davalılardan … ve …’nin zincirleme sorumlu olarak tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2007/738 Esas, 2007/6360 Karar sayılı ilamı ile “davacının ve davalılardan …’nin tüm diğer davalıların sayir yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddine; davacı davalılara 27/05/2007 tarihli protokol ile verdiği borcun ödenmediğini ve davalı … adına alınan krediyi ödemek zorunda kaldığını, verdiği paraların davalılar adına yapılan iş yerinde kullanılmasına rağmen geri ödemesinin yapılmadığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur. Davacının Kadıköy İcra Tekik Hakimliği’nin 2003/58 Esas sayılı dava dosyasına verdiği dava dilekçesinde, takip konusu çeklerin dava konusu olan bu borçlara karşılık verildiği açıkça kabul edilmiştir. Her ne kadar davalılar cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasında çeklerin sahte olduğunu, bunlardan dolayı borçlu olmadıklarını savunmuşlar ise de yine de bu çekler nedeniyle ceza davasından kurtulmak için ödeme yaptıklarını bildirdiklerinden, davacının çeklerin bu borçlar karşılığı verildiğine dair kabulüne göre, çekler nedeniyle ödeme yapılmış ise bu ödemenin borçtan mahsubu gerekir. Bu durumda mahkemece çekler nedeniyle yapılmış bir ödeme varsa araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken… Davalılar … ve … yararına bozulmasına ” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Davacının dayanağı olan 27/05/2002 tarihli ödeme protokolüne göre,davacıların murisi … tarafından protokolde adı geçen davalılara 66.312 EURO, 5.804 DOLAR borç verildiği, borcun aylık taksitlerle ödenmesi kararlaştırıldığı, ödemelere hitamında EURO için yıllık %9,25 faiz üzerinden, DOLAR için yıllık %11 faiz hesaplanarak çıkan rakamın en geç üç ay içinde kapatılacağını belirtilerek sözleşmenin …, … ve … tarafından imzalandığı bu protokol belgesine tarafların karşı çıkmadıkları anlaşılmaktadır. Alacaklı davacıların murisi tarafından 08/11/2002 tarihinde Kartal … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden alacaklı … tarafından 79.304 DOLAR ve 66.312 EURO alacak ilişkisi, 07/11/2002 keşide tarihli 58.000 USD, 07/11/2002 keşide tarihli 15.500 USD, 07/11/2002 keşide tarihli 5.804 USD, 07/11/2002 keşide tarihli 66.312 EURO’luk çeklere dayalı olarak kambiyo senedine mahsus … ve … aleyhine takip yapıldığı, alacak fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığı tahsilini talep edildiği, borçlular da takip konusu çeklere ilişkin yaptıkları imza itirazı sonucunda Kartal 3. İcra Mahkemesi’nin 2003/48 Esas ve Kartal 2. İcra Hakimliği’ne 2003/58 Esas sayılı dosyalarında imzaları borçlulara ait olmadığı tespit edilerek takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 27/05/2002 tarihli protokol ile belirtilen borç ve ödeme planına göre ödenmeyen borçlar nedeniyle 23.212,00 TL ödeme de bulunulduğu, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/939 Esas sayılı dosyasında davacı …’in beyanları ile sabittir. İpotek hakkının kurulmasına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Söz konusu protokolün 5. maddesinde “söz konusu borca karşılık … yukarıdaki meblağ değerindeki bir gayrimenkulü …’e ipotek edecektir” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. Sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında başkasının edimini taahhüt niteliğinde bulunup, …, borcun ödenmemesi durumunda zarardan sorumlu olup, bu davalı yönünden …’in pasif husumetinin bulunmadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. … Bankası’nın 18/11/2002 tarihli yazısı ile, …’in kullanmış olduğu nakit kredi tarafından ödenmemiş olması nedeniyle borcu 109.891.000.000,00 TL olarak 05/12/2001, 02/01/2002, 08/04/2002 ve 25/04/2002 tarihli blokaj taahhütnamelerine istinaden … tarafında ödendiği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesinde “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için; her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde açıklanmıştır. Madde metninden; bir kararın maddi anlamda kesinleşmesi için öncelikle şekli anlamda kesinleşmesi gerektiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/939 Esas sayılı dosyasında ilk verilen kararın Yargıtayca bozulması üzerine bozma kararındaki ilama uyulması halinde, taraf için usulü kazanılmış hak teşkil etse de, işbu dava için kesin hüküm ve usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından, kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden, davalı … yönünden davanın kesin hükme ilişkin dava şartı nedeniyle usulden reddine ilişkin kararı usul ve yasaya aykırıdır. Belirtilen gerekçelerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.Bu değerlendirmeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m.353/1-a-6 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilerek sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 29/01/2020 tarih, 2013/91 Esas, 2020/61 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında gereği yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacılar lehine vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davacıların yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/02/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.