Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/1974 E. 2023/220 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1974
KARAR NO: 2023/220
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2018/109 Esas, 2020/79 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/02/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili İstanbul 12. Tüketici Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; yanlar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili şirketin site yönetimi hizmetini sunduğunu, ancak hizmet bedelini davalıdan alamadığını, davalının borcu vadesinde ödememiş olması sebebi ile vade farkı faturası düzenlendiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı icra takibi başlattıklarını, davalının haksız şekilde tamibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevli mahkemelerin ticaret mahkemeleri olduğunu, davacı şirketin sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yanlar arasında site yönetimi sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme içeriğinde yüklenicinin sorumluluklarının belirlendiğini, davacının Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödenmeyen faturalar bedeli 388.794,05 TL’nin tahsilini talep ettiğini, sonrasında ise 01/12/2015 tarihli aynı Noterliğin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödeme yapılmadığından hizmete devam edilemeyeceği yönünde ihtarname gönderdiğini, kendilerinin de Bakırköy …Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtildiği şekilde sözleşmeden kaynaklı edimleri yerine getirmediklerini davacı şirkete bildirdiklerini, icra takibine dayanak yapılan 11 adet sıralı fatura bulunduğunu, takip talebinde takip dayanağı olarak 13 adet fatura gösterildiğini, 2 adet faturanın dosyada mevcut olmadığını, icra dosyası takip çıkış miktarı 462.669,31 TL iken dosyada mevcut fatura bedellerinin toplamının 414.648,42 TL olduğunu, fatura içeriklerini kabul etmediklerini, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin oluşmadığını, vade farkına ilişkin fatura bedelini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “…1-)Davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine,2-)Davalının İstanbul …İcra Dairesinin … sayılı dosyasında ki icra takibine itirazının 414.648,42 TL alacak yönünden iptaline ve bu miktar alacak yönünden takibe devam edilmesine, (-davcının işlemiş faize ilişkin istemi ve fatura ile tevsik edilmeyen icra takip talebinde ki alacak istemi yerinde bulunmamıştır-) fazlaya dair istemin reddine,3-)Alacağın % 20 si oranında (82.929,68 TL) tazminatın davacı yararına davalıdan tahsiline,…” karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağının eksik belirlendiğini, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi üzerine alınan kök ve ek raporda müvekkilinin alacak bedelinin 444.881,42TL olduğunun belirlendiğini, davacının fatura içeriklerine itiraz etmediğini, faturaları ticari defterlerine kaydettiğini, müvekkilinin işlemiş faiz alacağının bulunduğunu, taraflar arasında düzenlenen 01/10/2014 tarihli hizmet görme sözleşmesinde faturaların 30 gün içerisinde ödenmesi gerektiğinin kararlaştırıldığını, kaldı ki dosyaya sunulan ihtarnamelerden görüleceği üzere müvekkili şirketin davalıdan alacağının 20/11/2015 tarihinde ve daha sonraki tarihlerde gönderdiği ihtarnameler ile talep ettiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesince faiz alacağının reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, icra inkar tazminatının yeniden hesaplanması gerektiğini, müvekkili şirketin davalı site yönetiminden takip tarihi itibari ile toplam 462.669,31TL alacaklı olduğunu belirterek istinaf taleplerinin kabulüne, kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın tümü ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, sulh hukuk mahkemelerinin davaya bakmakla görevli mahkemeler olduğunu, müvekkili site yönetiminin taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacının edimlerini yerine getirmediğini, fatura içeriklerini kabul etmediklerini, faturaların müvekkili site yönetimine tebliğ edilmediğini, bu faturaların davacı şirket tarafından istihdam edilen personellere tebliğ edilerek kesinleştirildiğini, davacı tarafın çalıştırdığı personele ilişkin özlük kayıtlarını müvekkiline ve mahkemeye sunmadığını, bu hususun sözleşmenin 1.6.2 maddesine aykırı olduğunu, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı şirket ile davalı site yönetimi arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi uyarınca faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itiraz edilmesi nedeni ile açılan itirazın iptali davasıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının dosyamız davacısı, borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, icra takibinin sıralı şekilde düzenlenmiş olan 12 adet fatura alacağı ile işlemiş faiz alacağından oluştuğu, toplam takip miktarının 462.669,31TL olduğu, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplanmış, sözleşme örneği dosya arasına alınmış ve tarafların defter kayıtları temin edilip kök ve ek raporu alınmıştır. Mali müşavir bilirkişi kök ve ek raporunda; takip konusu alacağa ilişkin 12 adet toplamda 439.170,42TL tutarlı faturanın mevcut olduğunu, bu faturaların davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalıdan 444.880,42TL tutarında alacaklı olduğu yönünde görüş bildirmiştir. İlk derece mahkemesince; davalının itiraz etmemesi ve defterlerine kaydetmiş olması sebebi ile davacının fatura ile tevsik ettiği ve icra takibine konu olan, davalının itiraz etmemesi nedeniyle kesinleşen ve davalının ticari defterlerine kayıtlı, … no lu 31/1/2015 tarihli, 42.168,28 TL bedelli, … no lu 28/2/2015 tarihli, 37.701,15 TL bedelli, … no lu 31/3/2015 tarihli, 36.652,59 TL bedelli, … no lu 30/4/2015 tarihli, 37.873,52 TL bedelli, … no lu, 31/5/2015 tarihli, 37.384,91 TL bedelli … no lu 30/6/2015 tarihli, 43.646,28 TL bedelli, … no lu 31/7/2015 tarihli, 49.302 TL bedelli, … no lu 30/9/2015 tarihli, 36.941,54 TL bedelli, … no lu 31/10/2015 tarihli, 32.891,78 TL bedelli, … no lu 30/11/2015 tarihli, 32.586,87 TL bedelli, … no lu 30/11/2015 tarihli 27.499,50 TL bedelli faturalar toplamı olan 414.648,42 TL miktarında davacının davalıdan alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İddia, savunma, dosya kapsamı ve istinaf nedenleri hep birlikte değerlendirildiğinde; dosyada mevcut bilirkişi kök ve ek raporu karar vermeye elverişli ve teknik değildir. Şöyle ki; davacının icra takibine konu etmiş olduğu hizmet bedeline ilişkin 12 adet fatura ile 1 adet vade farkı faturasının tarafların ticari defter ve kayıtlarında ne şekilde kayıtlı olduğu ve tarafların kayıt ve belgelerinin delil niteliğinde olup olmadığı raporlarda açıkça belirtilmemiştir. Mahkemece yapılması gereken yanlar arasındaki ihtarnameler ve cevabi ihtarnameler dikkate alınmak suretiyle temerrüt tarihi belirlenip, buna göre icra takibine dayanak yapılan sıralı faturaların ve vade farkı alacağına ilişkin faturanın tarafların ticari defterlerinde ne şekilde kayıtlı olduğu, defter kayıtlarının birbirleri ile uyuşup uyuşmadığı ve buna göre temerrüt tarihi belirlenerek varsa alacak miktarının tespiti konusunda teknik, denetime ve karar vermeye elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır. Bu itibarla, eksik inceleme ile karar verilmiş olması sebebi ile her iki taraf vekili de istinaf taleplerinde haklıdır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulüne, HMK m.353/1-a-6 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, raporda yazılı eksikliklerin giderilmesi için 2 nitelikli hukukçu hesap bilirkişi ve 2 mali müşavir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Tarafların istinaf başvurularının KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/01/2020 tarih, 2018/109 Esas, 2020/79 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 4.Davacının yatırdığı istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.Davalının yatırdığı istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 01/02/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.