Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/1885 E. 2023/55 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1885
KARAR NO: 2023/55
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2018/891 Esas, 2019/1131 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında “… ihale numaralı Avrupa 1. ve 2. Bölge Atık Su Arıtma Tesislerinin İşletilmesi ile … İhale numaralı ile Asya 1. ve 2. Bölge Atık Su Arıtma Tesislerinin İsletilmesi”ne dair sözleşmeler imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimleri yerine getirdiğini, davalının 14/11/2017 tarihinde müvekkiline yazdığı yazı ile … kayıt numaralı ihale kapsamında müvekkili bünyesinde istihdam edilen personelin kıdem tazminatı ve diğer haklara ilişkin ödenecek 1.489.947,75-TL den 730.040,29-TL tutarını 24/10/2017 tarih ve … no’lu muhasebe fişi ile hak sahiplerinin iban numaralarına yatırdığını bildirdiğini, yazı ekinde hangi personele ne kadar kıdem tazminatı ödemesi yaptığına ilişkin listeyi sunduğunu, davalının müvekkili şirket alacağından ödenen kıdem tazminatlarının hukuki ve mali sorumluluğun davalıda olduğunu, 4734 sayılı Kanun’ un Kamu İhale Genel Tebliğ’ inin 1475 sayılı Kanun’ un, 4857 sayılı Kanun’ un ve sair mevzuat hükümleri gereğince ve gerek 6098 sayılı Borçlar Kanunun 27. maddesi hükmü gereğince ihale aşamasında müvekkilinden alınan kıdem tazminatı teminatının hukuksal alt yapısının olmadığını, 6552 sayılı Kanun ile yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde iş akdi feshedilen ve kıdem tazminatı almaya hak kazanan işçilerin kıdem tazminatlarının davalı tarafça ödenmesi gerektiğini beyan ederek, şimdilik 60.000,00-TL ‘ sinin işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, kısmi olarak açılamayacağını, davacının müvekkili aleyhine açmış olduğu İstanbul 2. Ticaret mahkemesi’ nin 2016/1070 Esas sayılı dosyasında da davanın reddine karar verildiğini, bu kararın eldeki dava dosyası için kesin hüküm niteliğinde olduğunu, davacının davasına emsal gösterdiği Kamu İhale Kurumu Kararının mevzuat değişikliğinden sonra olduğunu, davacının çalıştıracağı işçilere verilecek her türlü kıdem, ihbar vb. işçi alacaklarının bizzat kendisi tarafından ödeneceğini bilerek ihaleye katıldığını, davaya konu ihalenin personel çalıştırılmasına ilişkin olmadığını, hizmet alımına ilişkin olduğunu, söz konusu ihalelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 3/9 maddesi uyarınca Mal ve Hizmet Alımlarında Uygulanacak Esas ve Usullere Dair Yönetmelik kapsamında yapıldığını, ihale şartnamesinde ve ihale sözleşmesinde her türlü personel giderinden davacının sorumlu olduğunun belirtildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı sözleşmesi olduğunu, hizmet alım sözleşmesinin 36 – 1 ve ihale şartnamesinin 47-1 maddelerinin hiçbirinde tüm sözleşme ve eklerinde kıdem tazminatı ödemesinden dolayı alt işverenlerin sorumlu olduğuna dair herhangi bir hükme yer verilmediğini, dolayısıyla belirsiz düzenlemelere dayanılarak müvekkili şirketin personelin kıdem tazminatının yarısından sorumlu olacağı yönündeki mahkeme tespitinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; karşı yanın istinaf istemlerinin haksız olduğunu, hüküm ile gerekçenin çeliştiğini, karar gerekçesinde alacağın yarısından sorumluluktan bahsedildiğini, ancak hüküm kısmında davanın reddine karar verildiğini, alacağın yarısından diye bahsedilen bu hususun sehven yazılmış olduğunu düşündüklerini, bu kelimenin çıkartılmasının zorunlu olduğunu, bu açıdan kararı istinaf ettiklerini belirterek, kararın hüküm yönünden değil ancak kararla çelişen gerekçe ve değerlendirmeye ve dosya içeriğine aykırı olan “bedelin yarısından davacının sorumlu olduğu” kısmının “bedelden davacının sorumlu olduğu” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, asıl işveren ve alt işveren ilişkisinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.Davacı vekili, yanlar arasında asıl işveren ile alt işveren ilişkisi bulunduğunu, müvekkili firmanın çalıştırmış olduğu personelin kıdem tazminatı ve diğer işçilik haklarından davalının sorumlu olduğunu, müvekkilinin dava dışı çalışanlara kıdem tazminatı ödemesi gerçekleştirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 60.000,00TL’nin işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise; söz konusu işçilik alacaklarından müvekkilinin sorumlu olmadığını, rücu koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın yasal dayanaklarından 4857.s.İş Kanunun 112.m.sinde kamu kurum ve kuruluşlarında hizmet sözleşmesi ile alt işveren elemanı olarak çalışan işçilerin kıdem tazminatı düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeye göre;” Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurum ve kuruluşların haklarında bu Kanun ve 854, 5953, 5434 sayılı kanunların hükümleri uygulanmayan personeli ile kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat veya sözleşmelerine göre kıdem tazminatı niteliğinde yapılan ödemeler kıdem tazminatı sayılır. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, b) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü m.ne göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamukurum veya kuruluşu tarafından,işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermediği gibi, alt işveren tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunan ve bu şekilde çalıştırıldığı sırada iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçinin kıdem tazminatı, işçinin yazılı talebi hâlinde, kıdem tazminatının söz konusu kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları itibarıyla asgari ücret artış oranları dikkate alınarak güncellenmiş miktarı üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. Bu şekilde hesaplanarak ödenen kıdem tazminatı tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler dikkate alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı tutarından daha düşük olması hâlinde, işçinin aradaki farkı alt işverenden talep hakkı saklıdır. (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/8 md.) İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü fıkra uyarınca farklı kamu kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini gerçekleştiren son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının diğer kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesinde “bir işverenden iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet ürün üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerine sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren denir. Bu ilişkide asıl işveren alt işverenenin işçilerine karşı o iş yeriyle ilgili olarak bu kanun da iş sözleşmesinde veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu bulunmaktadır.” hükmüne yer verilmiştir. İhale sözleşmesi,teknik şartname,genel şartnamede dava dışı işçilere yapılan kıdem tazminatı ödemeleri yönünden alt işverenlerin sorumluluğunu belirleyici hüküm bulunmaması halinde 6098 sayılı TBKnun 167.nci m.de sorumlulukla ilgili iç ilişkisi; ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklıya halef olma 6098 s.TBK.nun 168.m.sinde;”Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında; alternatifli hesaplama yaparak sözleşme hükümleri uyarınca yüklenicinin iş süresi sonunda kendisi ile aynı ya da farklı iş kollarında çalışmayı istemeyen tüm personeline kıdem tazminatlarını vermek zorunda olduğuna ilişkin hizmet alım sözleşmesinin 36/1 maddesi ile ihale şartnamesinin 47/1 maddesinde açık hüküm bulunduğu hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, dolayısıyla bu maddelere göre kıdem tazminatlarından sorumluluğun davacı alt işverene ait olduğu kabul edilir ise, davacının her hangi bir alacağının bulunmadığı, ancak kıdem tazminatının yarısından asıl işveren diğer yarısından ise alt işveren sorumlu tutulduğu takdirde de davacının davalıdan işçilik alacaklarına yönelik herhangi bir alacağı kalmadığı, kıdem tazminatlarından davalı kurumun sorumlu olacağının kabulü halinde davacının alacak miktarının 730.040,29 TL olacağı yönünde alternatifli şekilde görüş bildirilmiştir. İddia, savunma, dosya kapsamı ve istinaf nedenleri hep birlikte değerlendirildiğinde; yanlar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 36/1 ve ihale şartnamesinin 47/1 maddesindeki hükümler doğrultusunda yüklenici tarafından ödenen kıdem tazminatlarından alt işveren sıfatı ile davacının sorumlu olduğu, buna göre dava dışı işçilere davacı tarafından ödenen kıdem tazminatlarından dolayı davalı kuruma rücu şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağından davacı yüklenici sorumludur. O nedenle, davanın reddine ilişkin verilen kararda netice itibari ile usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak ilk derece mahkemesince karar gerekçesinde ödenen bedelin yarısından davacının sorumlu olduğu belirtilerek, hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmış olması nedeniyle davalı istinaf talebinde haklıdır. Bu açıdan kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.Davacının istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m. 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine, davalının katılma yoluyla sunduğu istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-b-2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜ K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A.İstinaf Başvuruları Yönünden; 1.Davacının istinaf başvurusunun HMK m. 353/1-b-1 uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2.Davalının istinaf talebinin KABULÜNE, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 24/12/2019 tarih, 2018/891 Esas, 2019/1131 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davalının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.Davacıdan alınması gereken 179,90 TL karar harcının davacının peşin yatırdığı 1.025,40TL’den mahsubu ile bakiye‭ ‭845,5‬0 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, B.Davanın Esası Yönünden;1.Davanın REDDİNE, 2.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 9.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3.Alınması gereken 179,90 TL karar harcının davacının peşin yatırdığı 1.024,65 TL’den mahsubu ile bakiye‭ ‭‭‭844,75‬ TL’nin talep halinde davacıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4.Davacının yargılama aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5.Davalının yargılama aşamasında yapmış olduğu 60,50TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6.Bakiye gider avanslarının yatıran taraflara iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 18/01/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.