Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2020/1865 E. 2021/1643 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1865
KARAR NO: 2021/1643
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2014/873 Esas, 2018/1113 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı müteveffa … vekili ve davalı … ile davalı karşı davacı … vekli tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif ile davalı … arasında, müvekkili kooperatife ait inşaatlara ruhsat alınması işi ile ilgili olarak 07.12.2007 tarihli bir protokol imzalandığını, işin yapılması halinde …’e 200.000 TL ödeme yapılacağı kararlaştırıldığını, protokolün 4. maddesi gereğince; lehdarı …, keşidecisi müvekkili kooperatif olan, 07.12.2007 keşide tarihli, ödeme tarihi bulunmayan, 200.000 TL bedelli bir teminat senedi davalı …’e teslim edildiğini, …’in ise, protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmediği halde ve aradan ortalama 6 yıl geçtikten sonra, Kadıköy … Noterliği’nin 14.06.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini müvekkili kooperatife göndermiş olduğu protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirdiğini iddia ederek, 200.000 TL’nin kendisine ödenmesini talep ettiğini, …’in ihtarnamesindeki haksız taleplerine karşılık taraflarınca gönderilen ihtarname ile cevap verildiğini ve protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı kendisine borçlu olunmadığı, herhangi bir ödeme yapılamayacağı ve teminat senedi ile ilgili hukuki işlem başlatma hakkının bulunmadığının bildirildiğini, Ancak …’in müvekkili kooperatife gönderdiği 14.06.2013 tarihli ihtarnameden tam 4 gün sonra, diğer davalı ile işbirliği yaptığını ve mezkur teminat senedinin ödeme tarihi kısmını 09.12.2010 şeklinde doldurulduğunu ve senede kooperatif temsilcileri … ve …’nun da isimleri eklenerek senedi komşusu olan 20 yaşlarındaki … isimli şahsa cirolamış gibi gösterildiğini, … da Gebze … icra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından 18.06.2013 tarihinde müvekkilleri aleyhinde icra takibi başlattığını, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine takibe konulan 07.12.2007 tarihli senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu, senedin vadeden sonra cirolanması, senette teminat kaydının bulunması ve cirantanın kötüniyetli olması sebebiyle teminat senedi definin davalı cirantaya karşı da ileri sürülebileceğini, …’in protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinin ve senet bedelini haketmediğinin, dolayısıyla kendisine herhangi bir borç olmadığının, senede sonradan yapılan eklemelerin geçersiz olduğunun, senedin görüldüğünde vadeli senet hükmünde olduğunun, senedin zamanaşımına uğradığının, müvekkilleri … ve …’nun isimlerinin senede sonradan eklendiğinin, şahsi sorumluluklarının olmadığının ve nihai olarak müvekkillerinin davalılara borçlu olmadığının tespitini, takibin iptalini, ödeme yapılması halinde davaya istirdat davası olarak devam edilmesini, davalılar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve takibinin karar kesinleşinceye kadar teminatsız olarak ihtiyaten durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı (Karşı dava)… vekilinin cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesinin müvekkilinin adres kayıt sisteminde kayıtlı bulunan adrese, Tebligat kanununun 21. maddesi hükümlerince, tebliğ edildiğini, uyuşmazlık konusu bononun dayanağının müvekkili … ile S.S. Duru Kent Konut Yapı Kooperatifi arasında 07.12.2007 tarihinde akdedilen protokol olduğunu, sözleşmenin konusu olan 200,00-TL bedel karşılığında sözleşmenin madde 1.de belirtilen temel ve temel üstü ruhsatlarının çözümüne ait, Darıca ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinden müspet meclis kararının alınması hususunu teşkil ettiğini, Müvekkilinin sözleşmeyle üstlendiği şekilde İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nce S.S. Duru Kent Konut Yapı Kooperatifi’nin lehine düzenlenen 23.10.2011 tarihli İmar Komisyon Raporu hakkında Darıca Belediye Meclisi’nden 01.11.2011 tarihinde kabul kararı çıkmasını sağladığını ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, Davacı Koopretif ile Müvekkili arasında 20.12.2011 tarihinde yapılan prokolle Müvekkili …’e kooperatifin 300.000-TL borç olduğu kabul ve taahhüt edilmiş olduğunu ve borcun nasıl ödeneceği hususu maddeler halinde yazıldığını, taraflarca ıslak imza ile imzalanarak anlaşmanın tamamlandığını, 20.11.2011 tarihinden itibaren davacı Kooperatif Müvekkilinin fazla yaptığı emek ve masraflarına karşılık 2007 tarihli protokolü yenilediğini, böylece sözleşme konusu toplam iş bedelinin 300.000-TL’ye çıktığını, bugüne kadar Kooperatif’in bu edimini yerine getirmediğini Müvekkilinin davacı Kooperatiften 300.000-TL alacaklı olduğunu, Bu bedel için 200.000-TL bono alındığını, davacı tarafından ödenmediğini ayrıca 100.000-TL daha alacağı olduğunu, Müvekkilinin alacakları için kendisine Duru Kent Konut Yapı Kooperatifince verilen 200.000-TL bononun Kooperatif yetkilileri … ve … tarafından da ayrıca aval olarak şahsi imzaları ile tekeffül ettiklerini, davacılar … ve …’nın borçtan şahsi imzaları gereği sorumlu olduklarını, Müvekkilinin bonoyu diğer davalı …’a olan borçları için ciro yoluyla teslim ettiğini, Davanın davacı Kooperatif açısından esastan reddine, Davanın diğer davacılar … ve … ‘nın bonodaki imzaları nedeniyle borçtan şahsen sorumlu olduklarından her iki davacı yönünden de davanın esastan reddine , Davacıların haksız açılan dava nedeniyle %20 haksız çıkmaz tazminatına mahkum edilmesini, Karşı davada; karşı davalı Kooperatiften 100.000-TL alacağının tespiti ile tahsil edilmesine karar verilemesini, Kadıköy …Noterliği 14.06.2013 tarih ve … yemiye nolu ihtar gereği bu tarihten itibaren karşı alacak davaya ticari faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkiline adres kayıt sisteminde kayıtlı bulunan adrese, Tebligat kanununun 21. maddesi hükümlerince, tebliğ edildiğini, senedin bono vasfında olduğu Yargıtay kararıylada sabit olduğunu, uyuşmazlık konusu bononun … ile davacı Kooperatif arasındaki hukuki ilişkiden mücerret olduğunu, müvekkili …’a söz konusu hukuki ilişkiye dayanılarak def’ilerin ileri sürülemeyeceğini, senet metnine sonradan eklemeler yapılmış olunması senedin tahrifi niteliğinde olmadığını, müvekkilinin ticaret erbabı olduğunu, Davalı … ile … arasındaki borcun bazı işler sonucu elden peyder pey alınan paralar karşılığı doğduğunu, müvekkilinin …’e de borcunu ödemesi ihtarında bulunduğunu takip konusu bononun müvekkiline bu şekilde verildiğini, Müvekkilinin …’in komşusu, akrabası yahut iş ortağı olmadığını, aralarında sair hukuki ya da fiili hiçbir yakınlığın olmadığını, Uyuşmazlık Konusu Bonoda vade tarihinin yer almadığını, ödeme Tarihinin Bulunduğunu, bu iki Kavramın eşanlamlı olmadığını, Uyuşmazlık konusu bonoda yer alan 09.12.2010 ödeme günü kaydını … müvekkili ciranta … için düşmüş bulunduğunu ve bu kaydın düşülmüş olması göre tahrifat sayılmadığını, 18.06.2013 tarihinde başlatılan takibin yasal süreye uygun olduğunu, Müvekkilinin alacakları için diğer davalı …’ten aldığı bononun diğer davalı …’e Duru Kent Konut Yapı Kooperatifince verilmiş 200.000-TL bonoya Kooperatif yetkilileri … VE … tarafından da ayrıca aval olarak şahsi imzaları ile tekeffül ettiklerinden davacılar … ve …’nın da borçtan şahsi imzalan gereği şahsen sorumlu olduklarını, Bono alacaklarından dolayı davacılar hakkında Gebze … İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosvası ile takip açıldığını ve davacılarca takibin iptali için Gebze İcra Mahkemesi … E sayılı dosyasından dava açıldığını, 2013/807 K. Sayılı Davacılar tarafından açılan bu takibin iptali davasının red olduğunu, davacıların temyizi talebi neticesinde Yargıtay 12.Hukuk Dairesince 2014/5911 E.2014/8715 K. Sayılı İlamı ile “Senedin keşideci bölümünde şirket temsilcisinin elinden çıkmış iki imzanın bulunması halinde imzalardan şirket kaşesi üzerine atılanın şirketi, açığa atılan diğer imzanın ise imza sahibinin sahsı adına atılmış olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, Zira senetteki borçtan sorumlu olmak için keşidecinin tek imzası yeterli olup birden fazla imza atılmasına gerek bulunmamaktadır.” denildiğini, Kararın bu yönden bozularak açığa imza atan tarafların mahkemece tespit edilmesinin istendiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile davacıların açtıkları menfi tespit davasının esastan reddine, davanın diğer davacılar … ve … ‘nın bonodaki imzaları nedeniyle borçtan şahsen sorumlu olduklarından her iki davacı yönünden de davanın esastan reddine, mahkememizce verilen %20 teminat karşılı takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı itiraz etmekle bu tedbir kararınızın ivedilikle kaldırılmasına karar verilmesini, Davacıların Menfi tespit davası açmada kötüniyetli olduklarından %20 İcra inkar tazminatına mahkum edilmelerini, Dava masraf ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Asıl dava yönünden, Davacı …’nın açmış olduğu davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’nun açmış olduğu davanın kabulü ile, davacının Gebze … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası kapsamında davalılara borçlu olmadığının tespitine, karşı davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekiller ile davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı (müteveffa) … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme her ne kadar davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı müvekkili aracı davalı vekilince Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile satılıp ve parasının tahsil edildiğini, yasa gereği davacı müvekkilin borçlu olmadığına dair hüküm kurulurken araç satış bedelinin de istirdadına karar verilmesi gerektiğini, menfi tespit davası ve reddedilen karşı dava yönünden ilam vekalet ücretinin nisbi vekalet ücreti olarak belirlenmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kambiyo vasfındaki bonoya atılan imzanın aval olduğunu, tarafları aynı olan davada verilen Yargıtay kararı olmasına rağmen dikkate alınmaması ve aval hakkında açık hukuki normlara aykırı karar verildiğini, senedin bono vasfında olduğunun Yargıtay kararı ile sabit olup, bono da şirket kaşesi dışında atılan imzaya aval imza sahibi …’nun avalist olduğuna karar verildiğini, yerel mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmede davacının kefil veya aval verdiğine ilişkin sözleşmede açık bir ibare olmadığı gerekçesinin hatalı olduğunu, kambiyo senedi dışında verilmiş bir teminatın aval olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, avalin gerek üçüncü bir kişi gerekse poliçeye imza koyan diğer bir kişi tarafından verilebileceğini, yerel mahkemece kambiyo taahhüdü sözleşmeye bağlanmış, münhasır kılınmış olması ve sözleşmede aval olduğuna ilişkin açık bir hüküm olmaması nedeniyle kambiyo taahhüdündeki imzayı aval saymadığını ve bu nedenle menfi tespit davasını kabul ettiğini, bono da vade tarihi gibi ciro tarihi de bulunmadığını, davalı … tarafından müvekkiline yapılan cironun alacağın temliki hükümlerine tabi olacağını, bu nedenle şahsi defilerin müvekkili …’e karşı ileri sürülebileceği gerekçesinin hukuken kabul edilebilir olmadığını, davacı Kooperatif yetkililerinin borçtan şahsen sorumlu olduklarından menfi tespit davası açmakta haksız olduklarını, dava konusu bononun diğer davalı …’e Duru Kent Konut Yapı Kooperatifince Kooperatif yetkilisi … tarafından ayrıca havale olarak şahsi imzaları ile verildiğini, …’nun bu borçta şahsi imzaları gereği ayrıca şahsen sorumlu olduğunu, açığa atılan imzanın davacı … adına kayıtlı olduğu sabit olup, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı Karşı davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava bakımından davacı kooperatifin iflas aşamasında olmasından bahisle davanın tefrikine karar verildiğini, ancak kendileri tarafından açılan karşı dava bakımından tefrik kararı verilmediğini, karşı davanın davalısı olan Kooperatif yönünden de değerlendirilmemesinin usule aykırı olduğunu, ihtilaf konusunun çözümünde bilirkişi raporuna ihtiyaç olmadığını, davacı …‘nun alacağa konu senedi Kooperatifi temsilen imzaladığı kefil veya aval veren sıfatı ile imzalamadığı yönündeki davacının kendi beyanlarına itibar edilerek karar verildiğini, Yargıtay kararlarında açığa atılan ikinci imzanın aval hükmünde olduğuna ilişkin içtihatların oluştuğunu, müvekkilinin edimlerini ifa ettiğini, bu nedenle asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı dava bakımından davaya konu 20.12.2011 tarihli protokol uyarınca davalı Kooperatifin müvekkiline ödenecek tutarı ne şekilde üyelere paylaştırılacağının protokole yazdığını, bunun kooperatifin kendi iç ilişkisini ilgilendirdiğini, dosyada var olan ve hiçbir zaman inkar da edilmeyen borç ikrarı olan 300.000 TL lik belge ile davacı Kooperatifin borç yükü altına girdiğini, müvekkiline 2011 yılında yapılan bu tarifle ödeme gerçekleştirilmediğinden karşı dava açıldığını, bu belgeyle borcun doğumu ve alacağın sabit olup olmadığı açısından değerlendirme yapılması gerektiğini, müvekkilinin bu alacağı 300.000 TL’yi üyelerden 6.000 TL eşit oranda alacağını, sözleşme davacı Kooperatif ile yapıldığında müvekkilinden dava dışı üyelerden 6.000TL tahsil etmesinin hukuken mümkün olmayacağını, davacı bu konuda ki edimini yerine getirmediğinden, müvekkiline olan borcunu ödemediğinden davanın reddi gerektiğini, müvekkiline protokolle üstlenen edimlerini ifa etmediğine dair herhangi bir ihtarname gönderilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl dava, davacılar Duru Kent Konut Yapı Kooperatifi, …, … tarafından aleyhlerine açılan Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu olan senedin teminat senedi olması sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin menfi tespit davası, karşı dava ise; davacı … tarafından davacı karşı davalı Duru Kent Konut Yapı Kooperatifi aleyhine 20.12.2011 tarihli protokol gereğince 100.000 TL alacağın tahsiline ilişkindir. Mahkemece 08.11.2018 tarihli celsede “davacılardan S.S. Duru kent konut yapı koop. Hakkında Gebze ATM‘nin 2015/317 esas sayılı dosyası ile bu davacının iflasına karar verildiği, mahkememizce bugüne kadar yapılan yazışmalar ile bu davacı yönünden taraf teşkilinin sağlanamadığı anlaşıldığında, dosyanın daha fazla sürüncemede kalmaması için davacı S.S. Duru kent konut yapı Kooperatif‘i yönünden davanın tefrik edilerek, ayrı bir esasa kaydedilmesine“ şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece esas dava yönünden davacı S.S Duru Kent Konut Yapı Kooperatifinin iflas etmesi sebebiyle dosyanın tefrik edildiği, ancak … tarafından açılan karşı davada davalı olarak Kooperatifin gösterildiği anlaşılmaktadır. Tefrik kararının davanın esasını çözmeye yönelik olmadığı, usul ekonomisi yönünden olduğu, uyuşmazlığın mahiyetine göre yeniden gözden geçirilmesi gerektiği, davacının taleplerin sağlıklı sonuca ulaşabilmesi için birlikte değerlendirilmesi gerekir. İİK’nun 194. Maddesinde “Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarında tatbik olunmaz.”hükmü düzenlenmiştir. Davalı kooperatifin Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/317 Esas sayılı dosyasında iflasına karar verildiği anlaşılmakla, İİK 194. madde hükmünde belirtilen usul uygulanmadığı göz önüne alındığında iflasına karar verilen kooperatif yönünden taraf teşkili yapılmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. O nedenle taraflar istinaf taleplerinde haklıdırlar. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; tarafların istinaf istemlerinin kabulüne, HMK m.353/1-a-4 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen kapsamda taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Tarafların istinaf başvurularının KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-4 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2014/873 Esas, 2018/1113 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda işlem yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca vekalet taktirine yer olmadığına, 4.İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş olduğundan tarafların yatırmış olduğu istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas dosyada verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 23/09/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.