Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1046
KARAR NO: 2020/748
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2020/89 Esas
DAVANIN KONUSU: İpotek
KARAR TARİHİ:11/06/2020
Taraflar arasındaki davada; kararda yazılı nedenlerden dolayı verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, dava konusu taşınmaz üzerinde hukuka aykırı tesis edilen ipoteğin fekki talebinden ibarettir. Dava dosyası içerisinde mevcut dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde; dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında kira şerhi ve ipotek şerhleri bulunduğu sabittir. Dava konusu taşınmaz davacı adına tapuda kayıtlı olup davacının tapu iptali ve tescil talebi veya sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebi bulunmamaktadır. Davada istem, davacı ile davalı … İnş. arasında imzalanan Konut Satım Sözleşmesi gereğince satışı vaad ve taahhüt edilen ve davacı adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapu kaydındaki haciz ve ipoteklerin hukuki ayıp nedeniyle kaldırılması talebine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı bulunduğu dosya içerisinde mevcut tapu kaydı ile sabittir. Davacının tapu iptali ve tescil talebi bulunmamaktadır. İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi; ”davalı …’tan ve … Kiralama’dan kullanılan kredilerin tarafı değildir. Bu nedenle, uyuşmazlığın banka kredi sözleşmesinden doğduğu söylenemez. Davacı, ileri sürdüğü hukuki sebeplerle ipotek tesis işleminin geçersiz olduğunu, müvekkilinin satın almış olduğu bağımsız bölüm taşınmaz üzerine, satıcının satış işleminden sonra kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak tesis edilen ipoteğin müvekkilini bağlamayacağını, davalıların işbirliği içinde hareket ettiklerini iddia ederek, usulsüz tesis edilen ipoteğin fekkini istemektedir. Buna göre, uyuşmazlığın bankacılık mevzuatı yada genel kredi sözleşmesiyle ilgisi yoktur. Davalılar arasında akdedilen kredi sözleşmelerinin geçerliliği yada borcun miktarı, faizin oranı vs. tartışılmayacaktır. Davacı, usulsüz tesis edilen ipoteğin fekkini istemekte olup, talep, münhasıran sınırlı ayni hakka ilişkindir. HSK tarafından ilan edilen iş bölümünde, 7. HD’nin görev alanını düzenleyen tablonun 1. sırasındaki düzenlemeye göre, “Sınırlı ayni haklara (TMK m. 779 vd.) ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar”ın istinaf incelemesini yapma görevi ve aynı tablonun 7. bendine göre, “Karz (ödünç) ipoteklerinin kaldırılması ile ilgili davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar”ın istinaf incelemesini yapma görevi 7. HD’ne aittir.” şeklinde karar vermiştir. İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesi özetle; yukarıda yazılı gerekçeler doğrultusunda uyuşmazlığın çözümünde Dairemizin görevli olduğundan bahisle aidiyet kararı vermiş ise de; 7. Hukuk Dairesinin isabetli olarak tespit ettiği gibi dava konusu taşınmazın tapuda davacı adına kayıtlı olduğu sabit olup, taşınmazın mülkiyeti uyuşmazlık konusu değildir. Yine 7. Hukuk Dairenin isabetli olarak tespit ettiği gibi, davacı adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapu kaydındaki haciz ve ipoteklerin hukuki ayıp nedeniyle kaldırılması talebine ilişkindir. Ancak, somut uyuşmazlıkta sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebi yoktur. Ayrıca, ipotek ve haciz lehtarı bankalar ile davacı arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, kaldırılması istenen takyidatların davacı ile davalı müteahhit arasında imzalanan gayrimenkul satış sözleşmesinden bağımsız olarak, davalı müteahhit ve diğer davalılar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklandığı, temel ilişkinin satış vaadi sözleşmesi olduğunun söylenemeyeceği açıktır. Konusu bire bir aynı olan Dairemizin 12/12/2019 tarih, 2019/3222 Esas, 2019/2198 Karar sayılı ilamıyla 7. Hukuk Dairesine verilen görevsizlik kararımız sonrasında anılan dosya 7. Hukuk Dairesince 09/01/2020 tarihinde 2020/62 Esas, 2020/20 Karar sayı ile esastan incelenerek hüküm altına alınmıştır. Konusu bire bir aynı olan bir başka talep 7. Hukuk Dairesince 20/02/2020 tarihinde 2020/352 Esas, 2020/284 Karar sayılı ilamıyla esastan incelenmiştir. 05/06/2020 tarihli Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda benzer nitelikte dosyaların 7.H.D görev alanında kaldığı kabul edilmiştir. Bu tespitler doğrultusunda, davacı davasını tapuda adına kayıtlı taşınmazı esas alarak mülkiyet hakkına dayalı açmıştır ancak tapu kaydıyla sabit olduğu üzere mülkiyet taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir, uyuşmazlık tapuda yazılı şerhin ve ipoteğin kaldırılmasına yöneliktir. 21/06/2019 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince 14. Hukuk Dairesinin 7. Hukuk Dairesinin görev alanını düzenleyen tablonun 1. ve 7. Bendine göre ilgili Dairenin görevli olduğu tespiti Dairemizce de benimsenmiş, buna ek olarak 7. Hukuk Dairesinin görev alanını düzenleyen tablonun 11. Madde ”Mülkiyet hakkına dayalı olup, mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmayan tapuda yazılı şerhin ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar” düzenlemesini içermekte ve somut uyuşmazlık bu madde kapsamında 7. Hukuk Dairesinin görev alanına girmektedir. Bu itibarla, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi öncesinde Dairemize aidiyet kararı tesis etmiş olduğundan, Daireler arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü hususunda dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2.Daireler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi ve görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kuruluna gönderilmesine, Dair, HMK’nın 352 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 11/06/2020 günü, kesin olarak, oy birliği ile karar verildi.