Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/434 E. 2019/2302 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2019/434
KARAR NO : 2019/2302
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2018
NUMARASI : 2015/1224 Esas, 2018/1251 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E,sayılı dosyasından müvekkilin mali müşavirlik hizmetlerinden kaynaklanan alacakları için, borçlu şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin ilamsız takip olduğunu, takip kesinleştikten sonra borcun ödenmediğini, borçlu şirket yetkilisi …ile görüşmelerinde dosya borcunda indirim istediğini, indirim konusunda anlaşma sağlanmayınca, usulsüz tebligat davası açtığını, bu davanın İstanbul 14 İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/925 E. sayılı dosyası ile görüldüğünü, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi davayı reddedince, alacağın tahsili için davalı (borçlu Şirkete )hacze gittiklerini, borçlu şirketin dosya borcunu ödediğini, bu arada usulsüz tebligata ilişkin ret kararını temyiz ettiklerini, Yargıtayca kararın bozulduğunu, bozma üzerine yapılan yargılamada tebliğ tarihinin 04.11.2013 olarak kabulüne karar verildiğini, mahkeme kararının 20.11.2015 tarihinde onandığını, borçlunun itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itiraz ettiğini, borçlunun itirazlarında haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibine konu 01.03.2013 tarihli sözleşmede (iş anlaşmasında) bu sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, HMK’nın 10.maddesine göre” sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” sözleşmeden doğan para borçlarım düzenleyen TBK’nın 89/1 hükmüne göre, “taraflar arasında aksine bir anlaşma bulunmaması halinde para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerinde ödenir” biçiminde düzenlendiğini, bir davada genel yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğunun belirtildiğini, bu da özel yetkiye dair bir düzenleme olduğunu, para alacağına dair davalarda aksi kararlaştınlmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden, alacaklının bulunduğu yar mahkemesinin de yetkili olduğunu, borçlunun Konya İcra Dairesinin yetkili olduğu hususundaki itirazını kabul etmediklerini, borçlunun itirazında haksız olduğunu, müvekkilinin mali müşavir olduğunu, icra takibinin konusunun da mali müşavirlik hizmetinden kaynaklanan alacaklar olduğunu, alacakları takip talebinde 3 kalem olarak belirttiklerini, birinci kalem alacağın 01.03.2015 tarihli sözleşmede(iş anlaşmasında) belirtilen işverene danışmanlık takip ücreti, İstanbul ofisinin genel anlamda ticari takibi vs. hususları yapması karşılığında davacı müvekkiline aylık 1. 650,0-USD +KDV ödeme yapılacağının kararlaştırıltığını, müvekkilinin kendi üzerine düşen işlerini yapmış olmasına rağmen davalı şirketten bu iş için kararlaştırılan ücretini alamadığı için biriken 4 aylık (Mart-Nisan-Mayıs-Haziran) 7788-USD + KDV alacağını icra takibine konu ettiğini, takip tarihinde TL karşılığının 14.547,98-TL olduğunu, ikinci kalem alacağının 2. 950,00- TL. yabancı ortaklı şirket kurulum ücret alacağı olduğunu, şirketin kuruluşu için gereğini yapmış olmasına rağmen,kararlaştırılan ücreti alamadığını, kurulacak şirketin şehir dışında olması sebebiyle ücretin Mali Müşavirler Odasının belirlediği ücretten fazla olduğunu, üçüncü kalem alacağı aylık 250,00TL.+KDV’ den 8 aylık muhasebe işletim ücreti olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin muhasebe işletim işlerini yaptığını, serbest meslek makbuzunu kestiğini ancak ücretini alamadığını, müvekkilinin mali müşavirlik hizmetinden kaynaklanan bu alacaklarını alamadığını, İcra takibi sonucu aldığıkları paranın da tebligatın usulsüzlüğü sebebiyle müvekkilinden geri istendiğini, evinde haciz işlemi uygulandığını, bankalara 89/1 gönderildiğini, belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra İnkar tazminatına, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından müvekkilinin malları üzerine konulan hacizlerin kaldırılması ve bu davadan verilen karar kesinleşinceye kadar icranın durdurulması için ihtiyati tedbir karan verilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusuz kaldığını, taraflarınca açılan İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/925 E. Sayılı usulsüz tebligatın iptali konulu dosya kapsamında, davacı tarafın usulsüz tebligat yapılmış işbu sebeple müvkekilinin itiraz süresini kaçırdığını, dava mahkemece red edilerek temyiz edildiğini, ve Yargıtayca bozulduğunu, netice olarak şikayet ve itirazlarının kabulüne karar verildiğini, davanın yargılama süreci devam ederken müvekkili hakkında icra işlemleri yapıldığını ve müvekkilinin icra tehdidi altında borcunu ödediğini, ilgili icra takibine dayanak miktar müvekkili tarafından icra dosyasına ödendiğini, kabul edilen itirazlarına binaen İstanbul … İcra Müdürlüğünün davacıya muhtıra gönderdiğini ve İİK m.361’e göre ödenen miktarın iadesini istediğini, davacının muhtıranın iptali ile ilgili olarak İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/200 E. sayılı davayı açtığını ve halen devam ettiğini, müvekkili tarafından ödenen miktarın geri ödenmediğini, haksız olarak alınan birm para mevcutken itirazın iptali davası açılmasının karşı taragfın kötü niyetine karine teşkil ettiğini, davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili tarafından ödenen paranın tahsili amacı ile davacı hakkında haciz işlemleri yapıldığını, ödemenin sağlanamadığını belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davacının HMK m. 84/1-b gereğince ödeme güçlüğü içerisinde olduğundan uygun bir teminat göstermesine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; Dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karar süresinde davalı vekilince istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, İstanbul 14. Hukuk Mahkemesi’nin 2014/925 Esas, 2015/238 Karar sayılı ilamı ile davalı şirkete yapılan ödeme emri tebligatın usulsüzlüğü ile tebligatın ıttıla tarihi olan 14/11/2013 tarihinde tebliğ yapılmış sayılmasına karar verildiği, yargılama devam ederken müvekkili hakkında icra işlemleri yapılmış olduğundan müvekkili şirketin icra tehdidi altında borcu ödediğini, davacının şikayeti üzerine İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/200 Esas, 2016/464 Karar sayılı ilamı ile ödenen paranın iadesi için icra müdürlüğünce çıkarılan muhtıranın iptaline karar verildiğini, itirazın iptali davasının açılmasındaki amacın itiraz sebebiyle borçlunun borcun tamamını ödemesini sağlamak olup, bu amaç gerçekleşmiş olması durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın 23/12/2015 tarihinde açıldığı, ödemenin 10/12/2013 ve 19/03/2014 tarihlerinde yapıldığı, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağına ilişkin yapılan takipte itirazın iptali davasıdır. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde, davacı ile davalı arasındaki 01/03/2013 tarihli hizmet sözleşmesi gereğince ücret alacağına ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, borçlu davalının usulsüz tebligat nedeniyle İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1076 Esas, 2013/937 Esas sayılı dosyasına yaptığı şikayetin reddine karar verildiği, 02/12/2013 tarihinde yapılan haciz sırasında borçlu şirket yetkilisi tarafından dava hakkı saklı kalmak kaydıyla dosya borcunun hesaplanarak, ödemeyi kabul ve taahhüt edip, 14/03/2014, 02/12/2013 tarihlerinde ödemede bulunduğu, bu paraların alacaklıya 19/03/2014 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır. Davalı borçlunun dosya borcunu 02/12/2013 tarihinde asıl alacak ve ferileri ile birlikte dosya hesabı doğrultusunda ve verilen taahhütlere uygun olarak alacaklı adına icra dosyasına yatırıldığı, davacının İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/925 Esas, 2014/238 karar sayılı ilamı ile usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulüne, borçluya ödeme emrinin tebliğ tarihinin 04/11/2013 olarak belirlenmesine ilişkin kararı nedeniyle, itirazın iptali ve takibin devamı talebine dair 23/12/2015 tarihinde davanın açılmış olduğu anlaşılmış ise de, dava tarihi itibariyle dava konusu olan borcun ödenmiş olduğu, bu nedenle davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kalmış olması sebebiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi usule aykırıdır. Bu nedenle ilk derece mahkeme kararının HMK m. 353/1-b-2 uyarınca oybirliğiyle kaldırılmasına, davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaati hasıl olmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;A.İstinaf Başvurusu Yönünden;1.Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/11/2018 tarih, 2015/1224 Esas, 2018/1251 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet takdirine yer olmadığına, 3.Davalı istinaf başvurusu sırasında yapmış olduğu masraflar olan 44,40 TL istinaf karar harcı, 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı toplamı 165,70 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,2.Davanın Esası Yönünden;1.Davanın HUKUKİ YARAR YOKLUĞUNDAN REDDİNE,2.Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin olarak yatırılan 332,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 288,15 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3.Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesap ve takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleşince yatıran tarafa iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 26/12/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.