Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3442
KARAR NO: 2022/1209
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2017/1102 Esas, 2019/607 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasındaki tazminat davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi özetle; müvekkilinin 2013 yılında davacı şirketin … plakalı 2013 model … marka araç satın aldığını, ilgili aracın 25/10/2015 tarihinde motor arızası verdiğini, müvekkilinin arızanın aracın üretiminden kaynaklanan bir hata olduğunu öğrendiğini, aracın 80.000 km’de iken motor arızası vermesinin sebebinin kullanımdan değil, motordan kaynaklı olduğunu, müvekkilinin 26/10/2015 yılında aracı şirkete götürdüğünü ve tüm periyodik bakımının yapıldığını, müvekkilinin davalı şirketten motorun değişimini talep ettiğini ve bu konuda davalı şirkete ihtar gönderdiklerini ancak davalıların ihtara rağmen motor değişimini kabul etmediklerini, motorun tamir edilebileceğini beyan ettiklerini ve müvekkilinin günlük kazanç kaybına mahrum kalamamak maksadıyla uğrayacağı kazanç kaybını önlemek için motorun tamir edilmesine rıza gösterdiğini, tamirden sonra aracın çalışma kalitesinde belirgin bir düşüş olduğunu, dava konusu araç motor arızasından dolayı değer kaybına uğradığını ve müvekkilinin bu hususu da belirterek aracı değerinden çok daha düşük bir fiyata satmak suretiyle elinden çıkarttığını beyan etmekle şimdilik belirsiz 600,00 TL değer kaybı bedelinin aracın satış tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte 300,00 TL mahrumiyet zararının servisten çıkış tarihi olan 03/12/2015 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin asıl adresinin Maslak/İstanbul olduğunu ve adresin bulunuğu mahkemelerde davanın açılması gerektiğini, dava konusu aracın satış tarihinin 24/07/2013 olması nedeniyle dava müvekkili şirket yönünden zamanaşımına uğradığını, davada iddia edilen ayıbın ihbar edilmediğini, dava konusu araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, söz konusu aracın davacıya en uygun onarım yöntemi olarak tercih edildiğini ve söz konusu onarımın garanti kapsamında yapıldığını, ilgili onarımdan sonra test sürüşü ve kalite kontrol sonrasında davacıya teslim edildiğini, değişimde kullanılan parçaların orijinal parçalar olduğunu ve üretici kalite standartlarında onarım uygulandığını ve aracın değer kaybı kaybetmesinin mümkün olmadığını beyan etmekle davanın zamanaşımı ve usulüne uygun ayıp ihbarı bulunmaması sebebi ile reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davanın kabulüne, 5.000 TL değer kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.300TL kazanç kaybı bedelinin 300 TL sine dava tarihinden itibaren 2.000 TL sine ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu aracın onarımı motoru oluşturan parçaların yenilenmesi suretiyle yapıldığını, söz konusu onarımın tadilat veya yapısal değişim içermediğini, bu sebeple aracın değer kaybetmesinin söz konusu olmadığını, dava konusu aracın 26.10.2015 tarihinde seyir halinde iken stop etmesi nedeniyle servise getirildiğini, motorda istenmeyen bir oluşum tespit edilerek onların yönteminin tercih edildiğini ve onarımın garanti kapsamında yapılmasına karar verildiğini, motoru oluşturan parçaların yenilenmesi ile yapılacak motor onarımında, orijinalliğin bozulmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle değer kaybının mümkün olmadığını, 80 km’ye ulaşmış bir aracın motorunun yenilenmiş olmasının araca ekonomik ömrünü uzattığını, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davacı tarafından 2013 yılında davalı şirketten satın alınan … plakalı aracın 25.10.2015 tarihinde motor arızası nedeniyle, davacının motor değişimi onarım hakkını kabul edilerek motorun tamirini yapılmasından sonra, onarım süresi içerisindeki kazanç kaybı ve motor arızasından dolayı değer kaybının tahsiline ilişkin tazminat davasıdır. Dava konusu somut uyuşmazlıkta,davacının davalıdan satın aldığı aracın 80 km’de iken motorun arıza yapması sebebiyle davalı teknik servis tarafından motor değişimine karar verildiği ve davalı servis tarafından ücretsiz olarak motorun değiştirildiği anlaşılmaktadır. Davalı satıcı 6502 s.TKHK.kapsamına göre sağlayıcı olmadığı için,davacı ile davalı arasında tüketici işlemi sözkonusu olmadığı için uyuşmazlık 6098 s.TBK.nunun ayıba karşı tekeffül ve ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümleri uyarınca çözülmesi gerekir. 6098 s.TBK.nun 219.ms.inde ayıptan sorumluluk ;”- Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 s.TBK.nun 222.m.sinde satış sözleşmesi sırasında alıcının bildiği ayıplar”- Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir.Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur. ” şeklinde düzenlenmiştir. Alıcının,satılanı satış anında gözden geçirme yükümlülüğü 6098 s.TBK.nun 223 m.si hükmüne göre ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak,satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, Tramer kayıtlarını inceleme, Tramer’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü yoktur. Davacı aracı satın alırken mevcut ayıbı bilmediğine göre, aracı davalı akidinden alırken ayıplı olduğunu bilmeyerek daha yüksek meblağ ödediğinden aradaki farkı akidinden istenebileceği kabul edilmelidir. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın ağır hasarlı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildigini ispatlaması gerekir. Satışa konu araç ayıplı ise satıcı ayıpların varlığını bilmese bile satış öncesi döneme ait gizli ayıplardan sorumludur. Davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Diğer yönden, kural olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Yargılama sırasında dava konusu aracın dava dışı üçüncü şahısa satılmış olması da bu sonucu değiştirmez. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın hasarlı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesi haklı nedene dayanmakta olup ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. TBK m. 227’de alıcının ayıp durumunda hakları sıralanır. Buna göre, “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Davacının onarım seçimlik hakkını kullandıktan sonra genel hükümlere göre eğer varsa menfi zararınıda talep etme hakkı mevcuttur. Davalı tarafından motorun değişmesinin araçta değer kaybına sebebiyet vermediği hatta değerini arttırdığı iddia edilmiş ise de, motorun değişmesi aracın tescil dosyasına dahi işlenmesi mecburi bir işlemdir. Aracın tescil dosyasına durum bildirilecek ve ruhsat değişikliği ile ruhsatnamesindeki motor numarası dahi değişecektir. Bu şekilde işlem gören bir aracın ikinci el değeri de piyasada ciddi miktarda düşeceği açıktır. Aracın ayıplı olması davacının maldan beklediği faydayı azaltan maddi ve ekonomik eksiklik içeren bir ayıp olduğu gibi, motorun fabrikada montaj edilmiş değil, Türkiye’de serviste sonradan takılmış motoru olan bir araçta tüketicinin maldan beklediği faydayı sağlayamayacaktır. Bu nedenlerle, değer kaybına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup, aracın garanti şartlarına göre 15 gün içinde onarılması gerekmekte ise de, işlemin 38 günde tamamlandığı anlaşıldığından, onarım sırasında davacının ikame araç kullanması halinde 2.300TL zararın meydana geleceği belirtilmiş olup, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 498,66TL harçtan peşin olarak yatırılan 124,66TL’nin mahsubu ile bakiye 374,00TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 28/04/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.