Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/3282 E. 2021/2047 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3282
KARAR NO: 2021/2047
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2016
NUMARASI: 2015/34 2016/811
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen dosyasında yapılan istinaf incelemesi sonunda davalının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine yönelik Dairemiz kararına karşı temyiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2019 tarih, 2018/2348 Esas, 2019/10372 Karar sayılı ilamı ile Dairemiz kararının bozulması üzerine Dairemizce HMK m. 356 uyarınca heyetçe duruşmalı olarak yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … ile davalı … arasından futbolcu …’un transferi sebebi ile 12.6.2012 tarihinde “…” başlıklı sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmenin 2. maddesinde …’un …’da 2012/2013 sezonunda oynaması nedeniyle verilmiş olan hizmet karşılığı ödenmesi kararlaştırılan toplam 350.000 Euro ücretin davalı tarafından ödendiğini, aynı sözleşmenin 3. maddesi uyarınca da davalı tarafından futbolcu …’u kiralık dönemini takip eden 2013/2014 sezonunda satın alma opsiyonunun kullanılması ve futbolcu ile … arasında kiralık sözleşmesinden sonra transfer sözleşmesi imzalanması halinde ise, ayrıca 200.000 Euro’nun sözleşmenin imza tarihinde, 200.000 Euro’nun da 30.11.2013 tarihinde olmak üzere toplam 400.000 Euro’nun davalı … tarafından eski kulübe ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kiralık döneminin sona ermesini takip eden 2013/2014 sezonunda futbolcu …’un işbu sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde davalı tarafından 12.07.2013 tarihinde transfer edildiğini, dava dışı futbolcu ile davalı … arasında 12.07.2013 tarihli transfer sözleşmesi imzalandığını, bu nedenle sözleşmenin 3. maddesinde kararlaştırılan 400.000 Euro’nun ödenmesi gerekmesine karşılık davalı tarafından ödemenin yapılmadığını, bu alacağın 200.000,00 Eurosunun tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, takip durduktan sonra alacaklı sıfatını haiz dava dışı …’nin söz konusu sözleşmeden doğan alacaklarını, 12/08/2014 tarihinde Belgrad Büyükelçiliği konsolosluk şubesi tarafından onaylanan temlikname ile müvekkili …’e temlik edildiğini, müvekkilinin söz konusu temlikname ile alacaklının haklarına halef olduğunu, bu sebeple davalı …’ye hem faks hem de iadeli taahhütlü olarak bedelin müvekkiline ödenmesi gereğinin ihbar edildiğini ileri sürerek; itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, ayrıca 30/11/2013 tarihli 200.000 Euro alacağın da vade tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı uyruklu olması nedeniyle MÖHÜK m. 48 gereğince davacının teminat göstermesinin zorunlu olduğunu, bu hususun bir dava şartı olarak kabul edildiğini, itirazın iptali davası ile alacak davasının birlikte ikame edilemeyeceğini, dava dışı … şirketi ile davalı arasındaki sözleşmede ihtilaf halinde ihtilafın FİFA yargı organları önünde çözüleceğinin kabul edildiğini, bu tahkim şartı nedeniyle İsviçre’deki FİFA yargı organları yetkili olduğundan öncelikle bu hususlar itibariyle davanın usulden reddini, esasa yönelik olarak da; müvekkilinin ne davacıya ne de dava dışı “…” adlı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili ile “…” arasındaki sözleşmede belirtilen 400.000 Euro’nun şarta bağlı bir alacak olduğunu ve bu şartın aralarındaki imzaladıkları sözleşmede belirtildiğini, bu şartın gerçekleşmemiş olduğunu, müvekkilinin profesyonel futbolcu …’un geçici olarak transferi (kiralanması) için 14 Temmuz 2012 tarihinde Fransa’nın … Kulübüyle bir sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye göre …’un 2012-2013 sezonu boyunca müvekkili …’de kiralık olarak oynayacak, sezon sonunda kiralık sözleşmesi sona erdikten sonra asıl kulübü olan …’a geri döneceğini, kira sözleşmesinin 5. maddesinde davalı …’ye futbolcu …’un tüm transfer haklarını (bonservisini) satın alma (futbolcuyu kalıcı olarak transfer etme) hakkı tanındığını, buna göre müvekkili …’nin aşağıdaki şartlara uymak kaydıyla, futbolcu …’u kalıcı olarak transfer etme hakkına sahip olduğunu, bu şartların; -… Kulübüne en geç 30 Nisan 2013 tarihine kadar bu hakkını kullanmak istediğini yazılı olarak bildirmek, 3.200.000 Euro transfer bedelini sözleşmede belirtilen vadelerde …’a ödemek, …’a 2.200.000 Euro tutarında senet vermek- olduğunu, bu şartların satın alma hakkının kullanılmasının zorunlu unsurları olduğunu, bunlara uyulmaksızın bu satın alma hakkının kullanılmış sayılmasının mümkün olamayacağını, müvekkili …’ın, anılan kiralama sözleşmesi ile kendisine tanınmış olan satın alma hakkını kullanmadığından ve …’un 31 Mayıs 2013 tarihinde kira sözleşmesinin sona ermesi ile asıl Kulübü olan …’a geri döndüğünü belirterek davanın esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “…200.000,00 EURO a yönelik olarak davalının İstanbul … İcra Müd.nün 2014/16004 sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın devlet bankalarının EURO ya uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte tahsil edilebilmesi için itirazının iptaline, Takibin talepname koşullarıyla devamına, Davacının %20 icra inkar tazminatının REDDİNE, 2-137.500,00 EURO nun dava tarihinden itibaren devlet bankalarının EURO ya uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Bakiye isteminin REDDİNE,…” yönelik verilen karar süresinde davalı vekilince istinaf edilmiş, davacı vekili tarafından ise katılma yoluyla istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; usule ilişki olarak, itirazın iptali davası ile alacak davasının birlikte ikame edilemeyeceğini, tahkim şartı uyarınca mahkemenin davaya bakma yetkisinin olmadığını, esasa ilişkin ise; dava konusu alacağın şarta bağlı bir alacak olduğunu, şartın gerçekleşmediğini, dolayısıyla alacağın doğmadığını, zira tarafların sözleşmenin 5.maddesinde futbolcu …’un transfer haklarını satın alma hakkını en geç 30/04/2013 tarihine kadar kullanmak istediğini eski kulübüne bildirmesi gerektiğini, ayrıca 3.200.000 Euro transfer bedelini sözleşmede belirtilen vadelerde eski kulübüne ödemesi gerektiğini, bununla birlikte 2.200.000 Euro tutarında senet vermesi hususunun zorunlu olduğunu, davacının bu şartlara uymadığını, böylelikle satın alma hakkı kullanılmadığı için futbolcunun eski kulübüne geri döndüğünü, daha sonra ise futbolcuyu satın alma hakkı ile anlaşılan bedelden daha düşük bir bedele transfer ettiğini, bu çerçevede davalı … ile eski kulübü arasında …’un 2.700.000 Euro karşılığında 15/07/2013 tarihinde …’ye transferi için yeni bir sözleşme imzalandığını, netice olarak müvekkili olan davalının satın alma hakkını kullanmadığından dolayı şartın gerçekleşmediğini, mahkemenin aksi yönde değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, hatta davacının dava dışı kulüpten aldığını iddia ettiği fotokopi belgeyi dosyaya sunduğunu, içeriğine bakıldığında Fransa’da bulunan bu kulübün Türkiye’de görülen bir davada doğrudan Türk Mahkemesine yazılmış ve sadece davacının iddialarını desteklemeye ve ispatına yönelik bir yazı verilmesinin davacı ile yazıyı imzalayan kişi arasında menfaat ilişkisi şüphesini doğurduğunu, söz konusu belgenin usul ve esas yönünden sorgulanması gerektiğini, bu yöndeki taleplerinin mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, ancak müvekkili tarafından Fransız eski kulübe yazı ile başvurulduğunu, kulübün başkanı tarafından imzalanan ve dosyaya ibraz edilen 26/04/2016 tarihli belgeyi imzalamadığını ve sahte olduğunu açıkça belirttiğini, ayrıca faiz için harç yatırılmadığını ve faizden açıkça feragat edilmesine rağmen kararda faize hükmedildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararıyla itirazında haksız olduğu anlaşılan davalı aleyhinde icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini, zira İİK m.67’de belirtilen tüm şartların mevcut olduğunu, bu sebeple katılma yoluyla istinaf taleplerinin kabulü ile, davalı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve davalının ise istinaf talebinin reddini talep etmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin dava değeri üzerinden devamına, alacağın tahsiline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi, ayrıca 30/11/2013 tarihli 200.000 Euro’luk alacağın vade tarihinden itibaren işleyecek ticari bankaların en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, takip konusu asıl alacak miktarının 200.000 Euro olduğu, … ile davalı … A.Ş.arasında futbolcu …’un transferi sebebi ile İstanbul’da 12/06/2012 tarihinde … başlıklı sözleşmeden kaynaklı itirazın iptali ile 30.11.2013 tarihli 200.000.Euro’luk alacağın davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasında yapılan 12/06/2012 tarihli aracılık sözleşmesi suretinin ilk derece mahkemesince celp edildiği, bilirkişi incelemesi yapıldığı, temlik sözleşmesi suretinin de dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür. Dairemizce 15/02/2018 tarih, 2017/1321 Esas, 2018/272 Karar sayılı kararı ile “Dosya kapsamından anlaşıldığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya temlik eden ve yerleşim yeri Fransa’da bulunan …şirketi ile yerleşim yeri Türkiye’de bulunan davalı …AŞ arasında yapılan 12/06/2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanmıştır. Sözleşmenin 7. maddesiyle, sözleşmeden veya bağlantılı olarak doğabilecek tüm ihtilafların FİFA’ya taşınacağı kararlaştırılmıştır. Bu hüküm tahkim şartı olup geçerlidir. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşme 4846 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) kapsamında değerlendirilmelidir. Zira sözleşme adı geçen Kanunun 2. maddesi kapsamında yabancılık unsuru taşımaktadır. Anılan Kanunun 4/1. maddesi uyarınca ihtilafa konu sözleşmenin 7. maddesi tahkim anlaşması niteliğindedir. Yine MTK’nın 5 ve 6.maddelerinin tahkim yerinin Türkiye dışında belirlendiği durumlarda uygulanacağı Kanunun 1. maddesinin 3. fıkrasında açıkça belirtilmiştir. MTK’nın 5. maddesinde ise, davanın mahkemede açılması durumunda karşı tarafın tahkim itirazında bulunabileceği ve bu itirazın HMK’nın ilk itirazlara ilişkin hükümlere tabi olduğu, tahkim itirazının kabulü halinde ise davanın usulden reddine karar verileceği açıkça ve emredici şekilde düzenlenmiştir. Davalı taraf ise cevap dilekçesi ile ve süresi içinde ilk itiraz olarak HMK m.116’da düzenlenen tahkim ilk itirazında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece yapılması gereken 4846 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun (MTK) anılan hükümleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi olduğu halde, yazılı gerekçe ile hem itirazın iptalinin kabulüne, hem de alacak davasının kısmen kabulüne karar verilmesi, böylece davanın esastan sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Bu yöne ilişkin istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Bu itibarla, esas incelenmeden HMK m.353/1-b-2 uyarınca davalı tarafın, usule ilişkin istinaf sebebi yönünde, istinaf başvurusunun kabulüne, MTK m.5, HMK m.116 uyarınca tahkim itirazı nedeniyle davanın usulden reddine…. A.İstinaf başvurusu yönünden; 1.HMK m. 353/1-b-2 uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına… B.Davanın Esası Yönünden; 1.MTK m.5, HMK m.116 uyarınca tahkim itirazı nedeniyle davanın usulden reddine…” karar verilmiş ve bu karara karşı süresinde davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2019 tarih, 2018/2348 Esas, 2019/10372 Karar sayılı ilamı ile “…Dava, ödenmediği iddia olunan temsilcilik ücretinden kaynaklanmakta olup, davacının temlik alan sıfatıyla eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davalı ile dava dışı şirket arasında yapılan sözleşmenin 7. maddesi “İş bu sözleşmeden doğan ya da sözleşme ile ilişkili olan tüm ihtilaflar FİFA’ya ibraz edilecektir.” düzenlemesi yer almakta olup, sözleşmede yer alan bu ibarenin gerçekten tahkim şartı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olan uyuşmazlığın devletin bünyesindeki yargı organları- mahkemeler tarafından çözülmesidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında sayılan arabulucuk, tahkim, hakem, bilirkişi vs. gibi yollarla uyuşmazlıkların çözümü tarafların serbest iradesi ya da bu yola başvurmayı zorunlu kılan yasa hükmünün varlığına bağlıdır. Tahkim yolu, uyuşmazlıkların çözümünde tarafların devlet yargısı yerine hakem olarak adlandırılan özel kişileri görevli ve yetkili kılmalarını ifade eder. Bunun sonucu olarak tahkim çözüm yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartının bulunması gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için yanların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında geçerli bir tahkim şartı varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı kabul edilmektedir. Taraflar sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler. Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, ihtilaf konusu sözleşmenin 7.maddesi içeriğine göre, doğacak olan uyuşmazlığın, FİFA’ya ibraz edileceği yazılıdır. Oysa HMK’nın 412/1 maddesindeki tahkim sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 1.maddesindeki şartlarla ve yukarıda belirtilen açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde, bu ibarenin uyuşmazlığın çözümünde tahkim yoluna başvurmak anlamını ifade etmediği, sadece bildirim niteliği taşıdığı sonucuna varılmaktadır. Bu haliyle, tahkim şartı içermeyen sözleşmenin anılan maddesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle Dairemiz kararı bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamı Dairemizin yukarıda esasına kaydedilmiş, taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış, tarafların Yargıtay bozma ilamına karşı beyanları alınmış, usul ve kanuna uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı gerekçesi kapsamına göre dosya Spor Hukuku konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişiler Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. …, özleşme, borçlar ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişi Prof.Dr. …, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. …’a dosya tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından verilen 20/12/2020 tarihli ayrıntılı raporda açıklandığı üzere, … A.Ş. ile Agency Friends arasında 12/06/2012 tarihinde yapılan Aracılık/Acente Sözleşmesinin 7.maddesinde FİFA’ya başvurulacağının belirtildiği, bununla beraber Tahkim ibaresinin kullanılmadığı ve FİFA’nın hangi organına başvurulacağının belirtilmediği, dolayısıyla tahkim iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya konulmadığı, ayrıca 7.maddede “FİFA’ya sunulacaktır.” ibaresi ile FİFA futbolcuların statüsü komitesinin mi yoksa FİFA Uyaşmazlık Çözüm Kurulu’nun mu kastedildiğinin belli olmadığı, üstelik aracılık/acente sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların FİFA tarafından düzenlenen sözleşmelerle her iki organın görev ve yetkisi dışında tutulduğu, bu şekilde yapılan tahkim anlaşmasının “Patolojik Tahkim Anlaşması” olarak adlandırılan tahkim anlaşması türlerinden biri olduğu, bu tür tahkim anlaşmaları geçerli olmadığından tahkim itirazının mahkemece dikkate alınamayacağı, üstelik zaten davayı 12/06/2012 tarihli sözleşmenin tarafı olan ve alacağı temlik eden … değil, alacağı temellük alan …’in açtığı 12/06/2012 tarihli sözleşmenin 7.maddesinin …’e karşı öne sürülemeyeceği, aracı/agency şirketinin alacağının temlik alan davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle 200.000 Euro alacak ücreti bulunduğu, bu miktarın 137.000 Euro indirilmesinin gerekip gerekmediğinin mahkemenin takdirinde olduğu, bu alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal döviz faizi (3095 sayılı Faiz Kanunu’nun 4/a maddesi) ile birlikte tahsil edilmesi gerektiğine ilişkin rapor alındığı görülmüş, bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları alınmış ve itirazlar kapsamına göre dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından verilen 06/04/2021 tarihli ayrıntılı ek raporun sonuç kısmında açıklandığı üzere, kök raporda gerek tahkim itirazı açısından gerekse esasa ilişkin olarak yapılan ayrıntılı değerlendirmelere eklenecek herhangi bir hususun bulunmadığının rapor altına alındığı görülmüş, bu ek rapor da taraf vekillerine tebliğ edilmiş, bu ek rapora da itiraz edilmesi üzerine, itirazların kapsamına ve mahiyetine göre özellikle davalı … A.Ş.vekilinin ileri sürdüğü her bir itiraz sebebi yönünden ek rapor tanzimi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişiler tarafından verilen 19/08/2021 tarihli ikinci ek raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, yapılan yeniden değerlendirmeye göre kök raporda ve ek raporda gerek tahkim itirazı açısından, gerekse esasa ilişkin olarak yapılan ayrıntılı değerlendirmelerden farklı bir sonuca varılmasını gerektiren bir husus tespit edilemediğinin ayrıntılı olarak açıklandığı görülmüş, bu ek raporda taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ek rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları alınmıştır. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler kapsamına,Yüksek Yargıtay bozma ilamı gerekcesine göre spor hukuku konusunda üniversiteden seçilen 3 kişilik bilirkişi heyet raporu kapsamına,tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre davacının ve davalının istinaf isteminin HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.Davacının istinaf istemiyle davalının istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, istinaf konusu ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2.İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve duruşma sayısı birden fazla olduğundan, yürürlükteki AAÜT’nin ikinci kısım ikinci bölüm 17/c maddesi uyarınca 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3.İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve duruşma sayısı birden fazla olduğundan, yürürlükteki AAÜT’nin ikinci kısım ikinci bölüm 17/c maddesi uyarınca 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4.Davalıdan alınması gereken 62.540,28 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 15.635,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 46.905,28 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 5.Davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 6.Tarafların istinaf aşamasında yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK m. 361 uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/10/2021