Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/3234 E. 2019/2241 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2019/3234
KARAR NO : 2019/2241
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI : 2018/1301 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
Taraflar arasındaki davada, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 17/08/2005 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi bulunduğunu, dava konusu dairenin 145.000USD mukabilinde davalı … ve … satılması konusunda anlaştıklarını, satış sözleşmesinin 3. Maddesinde bedelin KDV dahil 145.000USD olarak peşin ödendiğinin yazıldığını, tapu devri ve cezai şart başlıklı 4. Maddesinde alıcının satış bedeli ve cezai şart bedeli olarak ödemiş olduğu 315.000USD karşılığı almış olduğu teminat mektubunu nakde çevirme hakkına sahip olduğunu, satıcının ise kira ecrimisil talep edemeyeceğini gayri kabili rücu kaydı ile kabul ve beyan ettiklerini, bu durumda satış bedeli, cezai şart ve maddi tazminat tutarı 315.000USD’den daha az olamayacağı gibi, talep tarihindeki dairenin rayiç bedeli kadar satıcı tarafından alıcıya ödeneceğini, tapu devrinin yapılmaması halinde veya 3.yılda kesinleşmemesi üzerine tek taraflı olarak sözleşmeden cayma hakkı dışında veya satıcının davayı kaybetmesi hali dışında paraya çevirme talebinde bulunulamayacağı, tapunun devri anında alınmış olan banka teminat mektubunun satıcıya iade edileceğinin ise sözleşmenin 7.maddesinde düzenlendiğini, şekle aykırı olan sözleşme ve cezai şart dahil olmak üzere asıl borca bağlı tüm verilerin geçersiz olduğunu, davacı şirket ile arsa sahipleri arasındaki İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1228 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen tapu iptal davasının davacı yararına karara çıktığını, ancak henüz Yargıtay’da olup kesinleşmediğini, davalıların mahrum kalınan kira bedellerini ödemek zorunda olduklarını, teminat mektubunu hukuka aykırı olarak nakde çeviren davalı bankanın da davacının zararını karşılamak zorunda olduğunu, teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiğinin tespitine, davalılara haksız yere ödenen 315.000USD tutarlı teminat mektubu bedelinin daha önce tahsil edilen 145.000USD’nin mahsubu ile bakiye 170.000USD meblağın nakde çevrime tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 890.400TL mahrum kalınan kira bedelinin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, davalıların tüm alacaklarına, banka hesaplarına, menkul ve gayrimenkul mal varlığına, şirket hisselerine karar kesinleşinceye kadar ihtiyati haciz uygulanmasını talep etmiştir.İlk Derece Mahkemece; 16/11/2018 tarihli ara karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinde ve delillerin toplanmamış olması nedeniyle HMK m. 389 ve devamı hükümlerinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/1510 Esas, 2019/1369 Karar sayılı ilamı ile Davalı … Bankası A.Ş.’ye 16/11/2018 tarihli ara kararın usulünce tebliği, istinaf başvurularının mevcut olması halinde süresinde ileri sürülüp sürülmediği denetlenmek üzere eksikliklerin tamamlanması için dosyanın 3. kez iadesine karar verildiği, taraflara tedbire ilişkin ara kararın tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davacının mağdur edildiğini, ihtiyati haczin yasal koşullarının oluştuğunu, yaklaşık ispatın sağlandığını, mahkeme kararında taleplerinin HMK m. 389 gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine şeklinde değerlendirilip hüküm kurulduğunu, ihtiyati haciz talepleri bulunduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılmasını, ihtiyati haczin kabulünü talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 389 – 391 maddelerinde ihtiyati tedbir kararının usul ve esasları düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeye göre; HMK m. 389- “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” 2004 sayılı İİK’nın ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257. Maddesinde ; ”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hükmüne yer verilmiştir.Davacı dava dilekçesi ile davalıların tüm alacaklarına, banka hesaplarına, adına kayıtlı tüm menkul, gayrimenkul mal varlığına ve şirket hisselerine iş bu davada verilecek karar kesinleşinceye kadar ihtiyati haciz yapılmasını talep ettiği, ancak mahkemenin ihtiyati tedbirin reddine karar verdiği, bu nedenle talebe uygun inceleme yapılmadığı anlaşılmış ise de, davacının ihtiyati hacze ilişkin talebinin İİK m. 257 çerçevesinde muaccel olan alacaklar için uygulama koşulunun oluşmadığı, ayrıca mahkemenin talebi ihtiyati tedbir olarak değerlendirdiği göz önüne alındığında, yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, bu nedenle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı koşulları oluşmadığı anlaşılmıştır.Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 18/12/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.