Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. 2022/51 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2006
KARAR NO: 2022/51
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:14/03/2019
NUMARASI: 2018/162 Esas, 2019/301 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ:19/01/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … logolu gazetenin yayın sahibi olan davacı müvekkilinin, davalı ile aralarında varılan mutabakat gereği … ekinin 29/04/2015 tarihli nüshasının 12. sayfasında reklam/ilan hizmeti verdiğini, hizmet bedelinin 30/04/2015 tarih ve … seri numaralı 11.800TL bedelli fatura ile faturalandırıldığını, alacağın tahsili için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında başlatılan takibe davalı belediyenin haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak, taraflar arasında geçerli bir sözleşme veya mutabakat bulunmadığı gibi ücret ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, kabul anlamına gelmemek üzere mutabakata varılmış olsa dahi bedele ilişkin bilgileri olmadığını ileri sürerek davanın reddine, icra takibinin iptaline, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Takip borçlusunun adresi Narman/Erzurum olması nedeniyle yetkili bir yerde yapılmış geçerli icra takibi bulunmadığından bahisle davanın reddine dair verilen karar; Dairemizin 24.01.2018 tarih 2018/49 E., 2018/73 K.sayılı kararı ile ” … davacının ibraz ettiği gazete ordinosu TBK’da düzenlenen sözleşme unsurlarını içermektedir. O nedenle Taraflar arasında bir reklam hizmeti satın alma sözleşmesi kurulmuştur. Bu durumda dava, sözleşmeden doğan para alacağının tahsili için başlatılan takibe karşı vaki itirazın iptaline ilişkin olup, TBK m. 89, HMK m. 10 ve İİK m. 50 uyarınca davacının müseccel adresinin bağlı olduğu takibin başlatıldığı icra dairesi ile davanın açıldığı mahkeme yetkilidir. ” denilerek kaldırılıp, davanın esastan görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Daire kararını müteakip yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesince; davacı şirketin davalı belediyeyle ilgili fatura belgelerini muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak defter kayıtlarına işlediği, faturanın davalı belediyeye tebliğ edildiği gerekçesi ile “1-Davanın KABULÜ ile,Davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 11.800,00 TL bakımından devamına,” karar verilmiş; bu karar davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının delil olarak faturaya dayandığını, TTK’nın 21.maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğunu, faturanın sözleşmenin yapılması ile ilgisinin bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belgenin fatura olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, faturanın sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olduğunu, faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesinin akdi ilişkinin varlığının kanıtı olamayacağını, müvekkil belediye başkanlığı ile davacı şirket arasında Reklam Hizmet Sözleşmesine ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, müvekkil belediye başkanlığı lehine bozulmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, reklam hizmetine ilişkin sözleşme uyarınca faturaya dayalı alacağın tahsili istemi nedeniyle açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı … Aş tarafından 21.08.2016 tarihinde 11.800,00 TL cari hesap alacağı sebebiyle davalı … hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itiraz ettiği, 1 yıllık süre içerisinde eldeki davanın takibe itiraz isteğiyle açıldığı anlaşılmaktadır. Takip dayanağının reklam hizmetine ilişkin gazete yayını olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda, mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo ya da diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticaret unvanı ya da işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer alması ve tanıtıcı mahiyette sunulması örtülü reklam olarak tanımlanmakta olup, … gazetesinin ” … ” ekinin 29 Nisan 2015 tarihli nüshasının 1.sayfasında “…” başlığı ile yer alan yazının devamının gazetenin 12.sayfasında tam sayfa olarak verildiği, burada doğa harikası Narman başlığı altında değişik coğrafi yapıların resimlerine yer verilip bilgilendirme yapılarak Belediye Başkanı …’in konut yetersizliğine ilişkin bilgilendirmesinden alıntı yapıldığı, …sporla ilgili bilgilerin gazete sayfasında görsellerle haberleştirildiği anlaşılmakla, yazı içeriği ve görseller dikkate alındığında belediye hizmetlerinin ve beldenin tanıtıcı mahiyetinin ön plana çıkarıldığı, dolayısıyla örtülü reklam olduğu sonucuna varılmaktadır. Davacının ibraz ettiği “…gazetesi Ordinosu” TBK’da düzenlenen sözleşme unsurlarını içermektedir. Altındaki imza inkar edilmeyen ordino içeriğine göre hizmet bedeli olarak 10.000,00 TL + KDV belirlenmiş, yayın sayfasının 1 tam sayfa olacağı belirtilmiştir. Her ne kadar ordinoda yayın günü 26.04.2015 tarihi olarak belirtilmiş ise de 3 gün gecikmeli olarak 29.04.2015 tarihinde yayın yapılmış olmasının davacının ordinoda yazılı ücrete hak kazanamayacağı şeklinde hak ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde yorum yapılamayacağından, ordinoda kararlaştırılan bedelin tahsiline yönelik takip yapılmış olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmaması, özellikle de ”…” başlıklı belge ve bu belge içeriğine uygun gazetede yayın yapılmış olmasına göre, mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı istinaf isteğinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,3.Alınması gereken 806,05 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 202,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 604,05 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 19/01/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.