Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/1663 E. 2021/2810 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1663
KARAR NO: 2021/2810
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2018/362 Esas, 2019/115 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … ile davalı tarafın annesinin komşu olduğunu, müvekkilinin eski eşi …’ın borçlarını ödeyebilmesi için davalı … ile görüşme ayarladığını, bu görüşme neticesinde …’ın 25.000-TL ödünç parayı müvekkiline verdiğini ve 30/12/2012 tarihli, 04/03/2014 vade tarihli, 18.500-TL bedelli, 03/10/2012 düzenleme tarihli, 15/04/2014 vade tarihli, 11.750,00-TL bedelli iki adet bonoyu müvekkillerinden aldığını, işbu bonolar üzerinde müvekkillerinden …’ın düzenleyen, … Tutar’ın ise kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, ödünç sözleşmesine dayalı işbu borç ilişkisi dışında müvekkilleri ve davalı tarafın hukuki veya ticari herhangi bir ilişkisi bulunmadığını, belirtilen senetlere ilişkin olarak, yapılan ödemeler dikkate alınmaksızındavalı tarafından haksız şekilde toplam borç üzerinden İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe müvekkili tarafından borca konu senetlerden birinin tamamının, diğerinin ise kısmen ödenmesine rağmen başlatıldığından itiraz edildiğini, işbu itirazın İstanbul Anadolu … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü ve ATM makbuzlarının ve alacaklının banka hesap kayıtlarının incelemesinden yapılan ödemelerin takip konusu bonolara ilişkin olduğuna dair kayda rastlanmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, müvekkili ile davalı tarafın arasında ödünç sözleşmesinin karşılığı olan bonolar dışında hukuki bir ilişki veya borç ilişkisi bulunmadığını, davalı tarafın bildirilen ödemelerin müvekkillerinin harici borçları için gerçekleştirdiği iddiasında ise işbu iddiasını TMK’nun 6. maddesi uyarınca ispatlamakla mükellef olduğunu, davacının borca itirazında kötüniyetli olduğunu, bu nedenlerle İİK’nun 72. maddesi gereğince icra dosyasına girecek paranın alacaklıya iade edilmemesini, müvekkilinin takip başlatılmadan önce alacaklı vekiline toplam 20.180-TL ödeme gerçekleştirilmiş olduğundan bu bedele ilişkin bir borcunun bulunmadığının tespit edilmesini, davalı hakkında alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, bununla birlikte davacı tarafın eksik harcı ikmalinin dava şartı olduğunu, davanın icra takibine karşı açmış menfi tespit davası olduğunu, takip miktarının da 39.263,31-TL’si olduğunu, davacı yanın noksan harç ödediğini, dava dilekçesinde ileri sürülen davacı iddialarının hukuki olmadığını, davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen ödemelerin, davacı tarafın takip konusu senet haricindeki borçlarına ilişkin olduğunu, emredici yasal hükümler ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereği ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın işbu davayı açmasında hukuki menfaati bulunmadığını, işbu dava konusuna ilişkin İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/889 Esas nolu dosyası ile kesinleşmiş hükmü olduğunu, davacıların banka suretiyle yaptıkları ödemelerin müvekkiline olan başka borçlarının ödemesi yerine olduğunu, bahsi geçen bonolara istinaden herhangi bir ödemede bulunmadığını, takibe konu bonoların vade tarihleri ile banka ödeme tarihleri karşılaştırıldığında da durumun anlaşılabileceğini, alacağın bonoya bağlı olduğunu, senede karşı senetle ispat zorunluluğunun mevcut olduğunu, takip konusu senedin borcu takip borçlusu tarafça ödenmediğini, dava yolu ile alacağın sürüncemede bırakılmaya çalışıldığını, davacı yanın başkaca delillerle ispat etmelerini kabul etmediklerini, bu nedenlerle öncelikle davacı yanın harç ikmalinin yaptırılmasını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacı tarafın%20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın eski eşi …’ın borçlarını ödeyebilmesi için davalı …’den 25.000TL ödünç para aldığını, buna karşılık davalının 03/10/2012 düzenleme tarihli, 04/03/2014 vade tarihli 18.500,00TL bedelli, 03/10/2012 düzenleme tarihli, 15/04/2014 vade tarihli 11.750,00TL bedelli olmak üzere iki bonoyu müvekkilinden aldığını, söz konusu bonolarda müvekkili … Tutar’ın kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, senedi düzenleyenin … olduğunu, ödünç sözleşmesine dayalı bu borç ilişkisi dışında taraflar arasında ne hukuki ne de ticari herhangi bir ilişki bulunmadığını, müvekkillerinin takibe konu edilen bonolara ilişkin … aracılığıyla 20.180,00TL ödemeyi davalı alacaklının banka hesabına yaptığını, yazılan müzekkere cevaplarının dosya içerisinde bulunduğunu, bu ödemelerin sabit olduğunu, bu bonolar dışında davalının iddia etmiş olduğu üzere hiçbir hukuki ilişki ve borç ilişkisinin bulunmadığını, ancak davalı tarafın dosya kapsamında ayrıntılı olarak banka kayıtlarıyla ispatlanan ödemelerini harici borçları için gerçekleştirdiği iddiasını ispatlamadığını, yapılan ödemelerin tümünün bonolara ilişkin olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan icra takibine ilişkin İİK m. 72 uyarınca açılan borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davalı tarafça, davacılar aleyhine 03/10/2012 düzenleme tarihli, 04/03/2014 vade tarihli 18.500,00TL bedelli bono, 03/10/2012 düzenleme tarihli, 15/04/2014 vade tarihli 11.750,00TL bedelli bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz başlatılmıştır. Davacılar eldeki davada, söz konusu icra takibine konu edilen bonolarla ilgili, toplamda 20.180,00TL ödemeyi davalı alacaklının banka hesabına yaptıklarını, İİK m. 72 gereğince icra dosyasına girecek paranın alacaklıya ödenmemesini, takip başlamadan önce 20.180,00TL ödeme yapıldığından bu bedele ilişkin borcun bulunmadığının tespit edilmesini, davalı ile aralarında sadece 25.000TL ödünç para ilişkisi bulunduğunu, ödünç sözleşmesinin karşılığı olan bonolar dışında hiçbir hukuki veya borç ilişkilerinin bulunmadığını belirtmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, ileri sürülen davacı iddialarının hukuki olmadığını, davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen ödemelerin davacıların takip konusu senet haricindeki borçlarına ilişkin olduğunu, emredici yasal hükümler ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereğince ispat yükünün davacılar üzerinde bulunduğunu, davacıların banka suretiyle yaptıkları ödemelerin müvekkile olan başka borçların ödemesi olduğunu, icra takibine konu bonolara ilişkin herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, takibe konu bonoların vade tarihleri ile banka ödemeleri karşılaştırıldığında durumun net olarak anlaşılacağını, bonoya dayalı olarak takip yapıldığını, senede karşı senetle ispat zorunluluğunun bulunduğunu belirtmiştir. İspat şekil ve şartları HMK m. 190 ve devamında düzenlenmiştir. İspat için başvurulan vasıtalara delil denmektedir. İspat ve deliller, 6100 sayılı HMK dördüncü kısım madde 187’den itibaren düzenlenmiştir. HMK’da takdir ve kesin deliller düzenlenmiş olup, Kesin delil hakimi bağlayan ve vakıanın kesin olarak ispat edilmesine yarayan delillerdir. Kesin deliller sınırlı sayıda sayılmış olup bunlar; senet, yemin ve kesin hükümdür. Takdiri deliller ise; tanık, bilirkişi, keşif ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 192’ye göre kanunda düzenlenmemiş delillerdir. İlk derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ise de; davacıların delil listesinde yemin deliline de dayanmış olmaları nedeniyle, davacılara yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak yemin teklif etmeleri halinde HMK’nun 225.ve devamı maddelerine uyan bir şekilde yemin ettirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. 22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca “ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir. Bu değerlendirmeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m.353/1-a-6 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen kapsamda yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/02/2019 tarih, 2018/362 Esas, 2019/115 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEME’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacılar lehine vekalet taktirine yer olmadığına,4.Davacıların yatırmış olduğu 44,40TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 30/12/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.