Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/1474 E. 2020/1547 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1474
KARAR NO : 2020/1547
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI : 2017/1037 2019/140
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu gereğince İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı özel hukuk tüzel kişkiliğine haiz iştirak şirketi olduğunu, müvekkil şirket İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale yoluyla aldığı işleri yapmak için İş Kanunun hükümleri çerçevesinde personel istihdam ettiğini, müvekkil şirket bünyesinde 01/01/2014-28/12/2016 tarihleri arasında çalışmış olan … emekliliğe hak kazandığına, dava dışı işçi … son çalıştığı işyeri olması sebebiyle 01/03/2010-31/12/2013 tarihleri arasında iş verenlerin de çalışmış olduğu döneme ilişkin tüm yıllara ait kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, ödemenin dosyada mevcut Av. … hesabına yatırıldığını, bu nedenle dava dışı işçi … çalıştığı dönemlere ait (01/03/2010-31/12/2013) kıdem tazminatı tutarı olan net 12.633,51 TL kıdem tazminatı tutarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile yargılama masrafı ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar ….Ltd. Şti., … Ltd. Şti. Ve …. Ltd. Şti. Vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dışı işçi müvekkili şirketlerin davacıdan 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesi 1. fıkrası e bendi uyarınca almış olduğu personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesi kapsamında; … Ltd. Şti.’nde 01.02.2012 – 31.12.2012 tarihleri arasında 1.034,94.-TL. brüt ücretle, …. Ltd. Şti.’nde 01.01.2013 – 31.01.2013 tarihleri arasında 1.034,94.-TL. brüt ücretle, …. Ltd. Şti.’nde 01.02.2013 – 31.12.2013 tarihleri arasında 1.067,36.-TL. brüt ücretle, çalıştığını, davacıının, müvekkili şirketlerde 1 tam yıl çalışmadığını bu nedenle müvekkili şirketlerin davacının kıdem tazminatı ile ilgili bir sorumluluğunun olmadığını, kıdem tazminatına hak kazanmanın koşulunun 1 tam yıl çalışmak olduğunu, müvekkil şirketle davacı arasında akdolunan sözleşmede sözleşme bedeline dahil olan giderler ve yine ihale şartnamesinde teklif fiyata dahil olan giderlerin sayıldığını, ihale idari şartnamesinde de teklif fiyata dahil olan giderler başlığı altında işçilerin sadece aylık ücretleri, yol, yemek ve giyecek ücretlerinin, K.İ.K. payı, vergilerin teklif fiyatın içerisinde olduğunun ifade edildiğini, Hizmet Alım İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 10. maddesinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde teklif fiyata dahil olan giderlerin nelerden ibaret oalcağının sayıldığını, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesi kapsamında istihdam edilen personellerin kıdem tazminatlarının ihale teklif fiyatına dahil edilemediğini, kıdem tazminatının sözleşme bedeline dahil olan bir gider olmadığını, bir işçiye kıdem tazminatının ancak 1475 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi çerçevesinde ödeneceğini, ihaleli işlerde kıdem tazminatı ihale teklif fiyatının içine konulamadığı gibi sözleşme bedeline dahil olan giderler arasında da sayılmadığını, sözleşme bedeline dahil olmayan ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan ve işbu dava özelinde sonradan ortaya çıkan bir tazminat kaleminin müvekkili şirkettten rücu ile istenmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, işçilik maliyetlerinin hesaplanmasında yüklenicilere yön veren Kamu İhale Kurumu’nun Yönetmeliklerinde de işbu davaya konu tazminatlara dair herhangi bir bilgi olmadığını, kıdem tazminatı akdin işveren tarafından haksız biçimde sonlandırılması ve yasada sayılı şartların gerçekleşmesi halinde kazanılan bir tazminat türü olduğunu, müvekkil şirketle davacı şirket arasında imzalanan sözleşmede, sözleşmenin atıf yaptığı genel şartnamede yer almayan, sözleşme bedeline dahil edilmemiş, müvekkilin öngörmediği ve 4734 Sayılı K.İ.K. hükümleri dairesinde kendisinden öngörmesinin beklenemeyeceği ve işin doğası gereği ihale makamının üstleneceği kıdem tazminatından müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacı tarafın rücu talebinin 10.09.2014 tarihinde 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine ilave edilen hükme aykırı olduğunu, özellikle kamu sektöründe iş alan alt işverenlerin ihale konusu işin maliyetini hesaplarken kıdem tazminatını bu hesaplamaya dahil edemediğini, “sözleşme gideri veya genel giderler” için ayrılan tutarın ise ihale bedelinin yüzde üçü ile sınırlandığını, dolayısıyla kıdem tazminatını ödemek isteyen alt işverenlerin dahi bu ödemeyi yapamadığını, işçilerin dava yoluna başvurmaları halinde ise işçilerin kıdem tazminatlarının faizi ile birlikte asıl işveren kabul edilen kamu tarafından ödenmesine karar verildiğini, savunmalarının mahkemece kabul edilmemesi halinde ise sözleşmenin 22. maddesinde işbu konudaki sorumluluk ve İş Kanunu’na yapılan atıf nedeni ile müvekkili şirketin sözkonusu kıdem tazminatından doğan sorumluluğu 1475 S.Y. 14/5 maddesi, 4857 Sayılı Yasa’nın 2/6 maddesi, B.K. 167. maddesi ve emsal nitelikteki Yargıtay kararları uyarınca davacıyı istihdam ettiği tarihteki brüt ücret tutarının yarısı ile sınırlı olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasındaki Hizmet Alım Sözleşmelerinde ve ilgili şartnamelerde kıdem tazminatından doğan sorumluluğun müvekkiline ait olduğu yönünde hüküm olmadığını belirterek, Borçlar Kanununun 167. maddesinden bahsetmiş, aleyhe beyan teşkil etmemek kaydı ile; bütün bu açıklamaları mahkememece kabul edilmemesi halinde ise, sözleşmede işbu konudaki sorumluluk ve İş Kanunu’na yapılan atıf nedeni ile müvekkil şirketin sözkonusu kıdem tazminatından doğan sorumluluğunun 1475 S.Y. 14/5 maddesi, 4857 Sayılı Yasa’nın 2/6 maddesi, B.K. 167. maddesi ve emsal nitelikteki Yargıtay kararları uyarınca davacıyı istihdam ettiği tarihteki brüt ücret tutarının yarısı ile sınırlı olduğunu, Yargıtayca da, kıdem tazminatından doğan sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu düzenlemediğine karar verdiğini belirterek, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Sayın Başkanlığı’nın E:2015/31696, K:2016/6260 sayılı 01.03.2016, Yargıtay 13. H. D.’nin 2014/33636 E., 2015/21557 K. Ve 23.06.2015, Yargıtay 13. H. D.’nin 2015/1190 E., 2015/21561 K. Ve 23.06.2015, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/14008 Esas 2011/14205 K. sayılı 11.10.2011, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E: 2014/13-19, K: 2015/1743 sayılı ve 24.06.2015 tarihli kararlarından bahsetmiş, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; müvekkili şirket hakkında açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur. Davalı … San. Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, işçi ve işveren ilişkisi konularını özünde barındırdığından bahisle; görevli Mahkemenin İstanbul İş Mahkemeleri olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul ilindeki işlerinde yine belediyeye bağlı davacı şirketin sorumlu ve vazifeli olduğunu, İ.B.B., dava dışı işçinin işlerini, kendine bağlı şirketi olan davacı üzerinden yürütmekte olup; üst iş veren konumunda olduğunu, dava dışı işçinin, müvekkili şirkette hiç çalışmadığını, davacı şirketin, dava dışı işçinin, iş ilişkisinden kaynaklanan tazminatlarını kendisine ifa ederek sözleşmeyi sonlandırdığını, dava dışı işçinin, çalıştığı dönem boyunca emir ve talimatları davacı şirketten aldığını, bunun yanında, işçinin yıllık izin düzenlemeleri ile birlikte bütün işçilik hak ve sorumluklarının davacı şirket nezdinde takip edildiğini, dava dışı işçinin davacı şirkete ve/veya müvekkili şirket aleyhine herhangi bir iş davası açmadığını, öte yandan, müvekkili şirkete yönelik herhangi bir ihbarda bulunmadığını, davacı şirket tarafından işçiye yapılan ödemenin neye ilişkin ve hangi nitelikte olduğunun belirli olmadığını, davacı şirketin dava dışı işçiye yapmış olduğu tazminat ödemesinin müvekkili şirket’in savunma hakkını ihlal ettiğini, niteliği belirli olmayan ödemeler üzerinden savunma hakkı ihlal edilen müvekkili şirkete işbu davanın yöneltilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, çalışma sahası, iş, talimatlar ve yönetim hakkının tamamen İ.B.B bünyesindeki davacı Şirkete ait olduğunu, bu durumda davacı şirket ile müvekkil şirket arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisinin mevcut olmadığını belirterek, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/511 E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundan bahsederek, raporun konuya tarafların sözleşmesel yükümlülüklerine açıklık getirdiğini, yukarıdaki ifadelere dayanarak ödenen tazminatın rücu edilebilmesinin olanaklı görülmediğini, işçi tazminatının kesinlikle bir zarar olarak adlandırılamayacağını, bir özlük hakkı olduğunu, bu nedenle idarenin ödediği tazminatın bir zarar olarak görülmesi ve yazılı hükme dayanarak bunun rücuen tahsilinin mümkün olmayacağına ilişkin tespitte bulunulduğunu belirterek, dava dışı işçiye ödenen tazminatlar yönünden; savunma hakkı kısıtlanan davalı müvekkili şirkete açmış olduğu işbu davanın usulden ve esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 6.316,76- TL tazminatın 3.137,86- TL’sinin davalı … Ltd. Şti’den, 1.523,32- TL’sinin davalı … Ltd. Şti’den, 1.518,76- TL’nin davalı … Ltd. Şti’den, 136,82- TL’sinin davalı … Ltd. Şti’den dava tarihi olan 20/03/2017 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirketin İstanbul Büyükşehir belediyesine bağlı bir iştirak olduğunu, Büyükşehir belediyesinden ihale yoluyla aldığı işleri yapmak için İş Kanun’u hükümleri çerçevesinde personel istihdam ettiğini, bu kapsamda dava dışı işçi …’nın 01.03.2010 – 31.12.2013 tarihleri arasında davalı şirketlerde çalıştığını, emeklilik nedeniyle iş akdinin 01.01.2014 tarihinde feshedildiğini, 28.12.2016 tarihine kadar ise müvekkili şirkette çalıştığını ve fesih sonrası dava dışı işçiye müvekkili şirketçe çalışmış olduğu dönemlere ilişkin kıdem tazminatı olarak 12.633.51 TL ödendiğini, davalı yüklenici şirketlerin müvekkili şirkette fazladan ödenen kıdem tazminatının tamamından sorumlu olması gerektiğini, dava dışı işçinin çalıştığı döneme ilişkin “ilaçlama çalışmalarında görevlendirilecek personel temini hizmeti alım işi hizmeti alımı sözleşmesinin, idari ve teknik şartnamelerin de “Yüklenici işçileri ile idarenin doğrudan ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle yüklenicinin; iş kolu, sosyal sigorta mevzuatı ve diğer kanun ve yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri yerine getirmekle mükellef olduğunun hüküm altına alındığını, SGK ve İş Kanunu, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Kanunu, 1593 sayılı Umumi Hıfsısıha Kanunu ve Ek Tadilleri hükümleri ile bu kanunlarda ileride çıkabilecek mevzuatlar ile yapılacak değişikliklerle işveren sıfatıyla doğabilecek tüm hukuki sorumlulukların yükleniciye ait olduğu” şeklindeki düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla davalıların fazla ödenen kıdem tazminatının tamamından sorumlu olduklarını, mahkemece ilk hesaplamaya göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketçe fazla ödenen kıdem tazminatına ödeme tarihinden itibaren yasal faizin işletilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, rücuen tazminat davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı alacağından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. 4857 sayılı İş Kanun’unun 2/6 maddesinde, “bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerine sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur” hükmü bulunmaktadır.Dava konusu olayda da, davacı idare ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak İş Kanun’undan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibari ile müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, İşçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsil sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişki de, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi taraflara ait olduğu konusunda anlaşma yapabilirler. Borçlar Kanunu 167. maddesinde düzenlenen “aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifa da bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” Şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırlabileceği de açıkça belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin eki teknik şartnamenin dördüncü maddesinde “yüklenici işçileri ile idarenin doğrudan ilişkisinin bulunmadığı, bu nedenle yüklenicinin, iş hukuku, sosyal sigorta mevzuatı ve diğer kanun ve yönetmelik yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri yerine getirmekle mükellef olduğunun” hüküm altına alındığı, SGK’ca ve İş Kanunu, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Kanun’u 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve Ek Tadilleri hükümleri ile bu kanunlarda ileride çıkabilecek mevzuatlar ile yapılacak değişikliklerle işveren sıfatıyla doğabilecek tüm hukuki sorumlulukların yükleniciye ait olduğu” belirtilmiş olup, işçinin işçilik alacaklarından doğan kıdem tazminatından alt işverenlerin sorumlu olduğu açıkça düzenlenmiş olması sebebiyle, davacı şirket tarafından ödenen kıdem tazminatının tamamında davalı şirketlerin işçiyi çalıştırdıkları dönem itibari ile sorumlu oldukları göz önüne alındığında, bilirkişi raporunda belirtilen şekilde … San. Tic. Ltd. Şti.’nin 6275.71 TL’den, …’nin 3.046.64 TL’den, …. Ltd Şti’nin 3.037.52 TL’den, … Tic. Ltd. Şti.’nin 273.65 TL’den sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu değerlendirmeler ve yasal düzenlemeler kapsamında; davacının istinaf talebinin HMK m. 353/1-b-2 uyarınca esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 12.633,51 TL tazminatın, 6.275,71TL’sinin …. San. Tic. Ltd. Şti.’den, 3.046,64 TL’sinin …’den, 3.037,52 TL’sinin …. Ltd Şti’den, 273,65 TL’sinin … Tic. Ltd. Şti.’den 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;A. Davacı istinafı yönünden;1.Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/02/2019 Tarih, 2017/1037 Esas, 2019/140 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, B.Davanın Esası Yönünden;1.Davanın KABULÜ ile 12.633,51 TL’nin;- 6.275,71TL’sinin 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …. San. Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,- 3.046,64 TL’sinin 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, – 3.037,52 TL’sinin 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …. Ltd Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine,- 273,65 TL’sinin 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,2-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan;- 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı …San. Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,- 3.046,64 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,- 3.037,52 TL vekalet ücretinin davalı …. Ltd Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine, – 273,65 TL vekalet ücretinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 3.Alınması gereken 862,99 TL karar ve ilam harcın peşin yatırılan 215,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 647,24 TL harcın, 321,51 TL’sinin davalı … San. Tic. Ltd.’den, 156,85 TL’sinin davalı …’den, 155,61TL’sinin …. Ltd Şti’den, 14,09 TL’sinin …Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye irad kaydına, 4.Davacının yargılama boyunca yaptığı tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.654,31 TL ile dava açılırken peşin olarak yatırdığı 215,75 TL peşin harç ile 31,40 TL başvuruma harcı toplamı 1.901,46 TL yargılama giderinin;a-944,55 TL’sinin …. San. Tic. Ltd.’den tahsili ile davacıya verilmesine,b-458,54 TL’sinin …’den tahsili ile davacıya verilmesine, c-457,17TL’sinin …. Ltd Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine, d-41,18 TL’sinin … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 5.Bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 03/11/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.