Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2019/1035 E. 2021/2198 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1035
KARAR NO: 2021/2198
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI: 2015/843 Esas, 2018/995 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı … arasında … Ltd. Şti.’ne müvekkil şirket tarafından kurulacak olan enerji santraline ilişkin olarak aracılık hizmeti sunmuş olmasından dolayı komisyon verilmek üzere anlaşıldığını, teminat amacıyla icra takibine konu 42.000,00 TL bedelli şarta bağlı ve vade tarihi olmayan teminat senedinin düzenlendiğini, takibe konu senedin arka kısmına senedin geçerlilik şartlarının yazılıp taraflarca imzalandığını, anlaşmaya göre senedin müvekkili ile …’den santral bedelinin tamamını tahsil ettikten sonra muaccel olacağını ve bedelinin ödeneceğini, müvekkili şirket ile … arasında yapılan iş halen devam etmekte olup müvekkili şirket ile ödemesinin tamamını halen tahsil etmediğini, bu nedenle icra takibi konusu yapılan senedin muacceliyet kazanmadığını ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağını, iki şirket arasında yapılacak olan iş anlaşmasına aracılık etmiş ve bu sebeple de … tarafından kendisine aracılık hizmeti karşılığında 42.000,00 TL bedelli teminat senedi düzenlendiğini, vade tarihi olmadığı gibi senede şerh edilen şart nedeni ile muaccel hale gelmemiş olan bir teminat senedini icraya koymakla tahsil yoluna giden davalının müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, icra takibinin haksız olarak başlatıldığını belirterek, İİK72.maddesi gereği davaya konu İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasını, kambiyo hukuku açısından kıymetli evrak niteliği bulunmadığından takibe konu senedin iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı tarafından kötü niyetle başlatılan takip nedeni ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin tarafları tanımadığı gibi aracılık da yapmadığını, davacı ile dava dışı … adındaki şahıs arasında iddia edilen komisyonculuk işi olduğunu, … adlı kişinin davacı ile … şirketi arasında enerji santrali kurma işinde aracılık ettiğini ve bu aracılık nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu, müvekkilinin ise davacıya komisyonculuk yapan dava dışı …’tan başka bir nedenle alacaklı olduğunu, …ın müvekkiline parasının olmadığını ancak davacı şirkete komisyonculuk etmesi nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduğunu , bu konuda isterse şirket yetkilisi …’la görüştürebileceğini söylediğini, müvekkilinin de davacı şirket yetkilisi ile telefonda görüştüğünü, bu telefon görüşmeleri üzerine davacı şirket yetkilisi dava dışı müvekkiline borçlu …’ın kendilerinde aracılık hizmeti nedeniyle alacağının bulunduğunu teyit ederek en kısa sürede de bunu müvekkiline ödeyeceğini kabul ettiğini, telefon görüşmesinden sonra davacının iki defa da 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 40.000,00 TL ‘yi müvekkilinin bildirdiği hesaba gönderdiğini, kalan bakiye 42.000,00 TL için de en geç 5 ay içinde ödeyeceği vaadi ile dava ve icra takibi konusu senedi keşide ederek avukatı aracılığıyla müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin davacıya yaptığı herhangi bir aracılık hizmeti bulunmadığından davacı vekilinin iddiasının yerinde olmadığını, arz ve izah edilen tüm nedenlerle davacının haksız ve yerinde olmayan davasının reddine, %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından kurulacak olan enerji santrali işini aracılık hizmeti sunmuş olmasından dolayı müvekkili şirket tarafından davalıya ödenmesi kararlaştırılan komisyon bedeli için teminat amacı ile icra takibine konu 42.000,00 TL bedelli şarta bağlı ve vade tarihi olamayan teminat senedi düzenlendiğini, takibe konu senedin arka kısmına senedin geçerlilik şartlarının yazılarak taraflarca imzalandığını, anlaşmaya göre; senet bedelinin müvekkili … Ltd. Şti’den santral bedelinin tamamını tahsil ettikten sonra muaccel olacağı ve bedelin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, santral işinin hala devam ettiğini, müvekkili şirketin dava dışı …den alacağını hala tahsil edemediğini, halen 180.000,00 USd alacağının mevcut olduğunu, dolayısıyla icra takibi yapılan senedin henüz muacceliyet kazanmadığını, teminat şartlarının oluşmadığını, bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TBK’nın 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. Dava dosyasına celbedilen İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından 15/04/2015 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, takip ile 26/09/2013 tanzim tarihli … ile … arasında yapılan rüzgar enerji santrali anlaşması için yapılan aracılık hizmeti nedeniyle alınmış olan teminat senedine dayalı olarak 42.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, gönderilen ödeme emrine süresinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiği görülmüştür. Takibe dayanak senet metni incelendiğinde keşidecinin davacı … Ltd. Şti. Lehtarın davalı …, senedin tanzim tarihinin 26/09/2013 tarihli, miktarının 42.000,00 TL ve bedel kaybının teminaten olduğu senette ödeme gününün olmadığı senedin arkasında “işbu senet; … ltd. Şti. İle … Ltd. Şti. Arasında İstanbul/Kumburgaz’da kurulacak olan rüzgar enerji santrali anlaşması gereği aracılık hizmetine karşılık olarak teminat olarak verilmiş olup … Ltd. Şti. Tarafından santral bedelinin tamamı … Ltd. Şti.’ne ödendiğinde geçerli olup bedeli ödenecektir.” şeklindeki metnin yer aldığı ve metnin altının davacı … Ltd. Şti. İle … tarafından imzalanmış olduğu görülmüştür. Somut olayda öncelikle, davanın ticari dava olup olmadığının açıklığa kavuşturularak mahkemenin görev hususunun değerlendirilmesi gereklidir. Yargılamanın görüldüğü İstanbul 1. ATM tarafından yargılama sırasında davalının tacir olup olmadığı ve dolayısıyla TTK’nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca davanın ticari dava olup olmadığı ve mahkemenin görevli olup olmadığı araştırılmaksızın hüküm kurulmuştur. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla; öncelikle yapılması gereken davalının tacir olup olmadığı araştırıldıktan sonra davalı tacir değil ise davanın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gereklidir. Eğer davalı tacir ise; yargılamaya devam olunarak, hem davacı şirketin hem de enerji santrali sözleşme ilişkisi bulunan dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait ticari defterlerin karşılaştırılmalı şekilde incelenmesi ile sözleşme ve bedeline ilişkin defterlerde kayıt bulunup bulunmadığı, işin tamamlanıp tamamlanmadığı ve alacağın muaccel hale gelip gelmediği hususları belirlendikten sonra karar verilmesi gereklidir. Yazılı hususlara riayet edilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olması nedeni ile davacı istinaf talebinde haklı bulunmuştur. 22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca “ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle; davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-a-6 gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçe doğrultusunda araştırma yapılarak görev hususu karara bağlandıktan sonra esasa girilerek karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine oybirliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/10/2018 Tarih, 2015/843 Esas, 2018/995 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen gerekce kapsamda yargılama yapılarak tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra,toplanan tüm deliller kapsamnıa göre hüküm kurulmak üzere dosyanın kararı veren İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine vekalet taktirine yer olmadığına, 4.Davacının yatırmış olduğu 44,40 istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,10/11/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.