Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/942 E. 2018/972 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2018/942
KARAR NO : 2018/972
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/09/2017
NUMARASI : 2016/489 Esas, 2017/671 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
Taraflar arasındaki alacak davasında; Kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul 6.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/1433 D.İş sayılı dosyasıyla kayyum olarak atandığını, atamadan sonra şirket bünyesinde yapılan araştırmada geriye dönük olarak bir takım muvazaalı işlemler yapıldığı ve şirketin malvarlığının boşaltıldığının anlaşıldığını, şirket adına kayıtlı …plakalı aracın 20/11/2015 tarihinde o tarihte şirket çalışanı olan davalıya satıldığını, ancak satış bedelinin ödenmediğinin anlaşıldığını, yapılan satışın muvazaalı olduğunun diğer bir kanıtı ise kasko bedelinin çok altında satılmış olduğunu belirterek, araç satış sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine ve dava konusu aracın davacı şirket adına tesciline ve teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin dava konusu aracın satış tarihinde … Gazetecilik şirketinde çalışmadığını, bu nedenle aracın bir çalışana satılmasından hareketle muvazaa iddiasının söz konusu olmayacağını, müvekkili işten ayrıldığında işyerinde yılsonu performans priminden kaynaklı 40.000,00 TL tahakkuk etmiş alacağının mevcut olduğunu, bu alacağa ilişkin olarak dava konusu aracın satışının teklif edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu ve davanın kayyum tarafından 13/05/2016 tarihinde açıldığı, davacının 670 sayılı KHK çerçevesinde sicilden terkin edildiği gerekçesiyle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, 16/10/2017 tarihinde kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğine dair karara kesinleşme şerhi verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 09/02/2018 tarihinde verilen istinaf dilekçesiyle; davacı şirketin 27/07/2016 tarihinde yayımlanan 668 sayılı KHK ile kapatıldığını, kapatma sonrası davanın takip yetkisinin …’nda olduğunu, dosyanın re’sen ele alınarak …’na tebligat yapılmaksızın dava şartı yokluğundan red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca kapatılan Kurumu temsile yetkisi bulunmayan vekile tebliğin usulsüz olduğunu ve dolayısıyla kesinleşme şerhinin de yok hükmünde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı istinafa cevap vermemiştir.
Dava FETÖ/PDY terör örgütüne iltisakı nedeniyle OHAL kapsamında yönetimine el konulan ve kayyum atanan davacı şirketin maliki olduğu araç üzerinde yapmış olduğu tasarruf işleminin iptali için kayyum tarafından açılmış olup; mahkemece dosya üzerinden yapılan incelemede OHAL kapsamında yayımlanan 670 sayılı KHK uyarınca davacı şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği ve böylece taraf olma ehliyetinin ortadan kalktığı gerekçesiyle aktif husumet dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karar süresinde davacı olarak … tarafından istinaf edilmiştir.
İddia ve savunmada belirtildiği ve dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatı ve iltisakı olduğu nedeniyle OHAL kapsamında çıkarılan 668 KHK ile davacı şirkete el konulmuş ve bilahare de yönetimi kayyuma devredilmiştir. Şirket yönetimi kayyuma devredildikten sonra yine OHAL kapsamında çıkarılan 670 sayılı KHK m.5/3 uyarınca davacı şirket ticaret sicilden terkin edilmiştir. Bu terkin işlemi ile OHAL kapsamında el konulan şirketler yine anılan maddenin 1, 2, 3. fıkraları uyarınca …’na devredilmiştir ve bu hükümle … yetkili kılınmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken tıpki müddeabihin devrinde olduğu gibi … davacı olarak davaya kabul edilip, yani davayı takip etmesi için …’na tebligat yapılıp, böylece taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esastan görülmesi gerekirken aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
O nedenle davacı …’nın istinaf sebepleri haklı görülmüştür.
Bu itibarla; istinaf başvurusunun kabulü ile esas incelenmeden HMK m.353/1-a-4 uyarınca Mahkeme Kararının kaldırılmasına, davanın görülmesi için dosyanın Kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.İstinaf başvurusunun kabulü ile esas incelenmeden HMK m.353/1-a-4 uyarınca Mahkeme Kararının kaldırılmasına, davanın görülmesi için dosyanın Kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,
2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.İstinaf eden davalının istinaf başvurusu için yapmış olduğu yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 30/05/2018 günü, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.