Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/673 E. 2018/672 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2018/673
KARAR NO : 2018/672
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2017
NUMARASI : 2015/121 Esas, 2017/829 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
Taraflar arasındaki alacak davasında; Kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen Karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin alüminyum piyasasında çalıştığını, 2007 yılında davalıya 13 ton civarında 50.000,00 TL bedelle alüminyum billet sattığını, bu mallara mahsuben davalının keşide ettiği 50.000,00 TL bedelli çekin karşılıksız çıktığını, çek bedelinin uzun süre ödenmediğini, bilahare çeke karşılık 30/10/2007 vade 15.000,00 TL bedelli ve 30/09/2009 vadeli 15.000,00 TL bedelli 2 adet senet verdiğini, protesto edilmesine rağmen bu senetlerin de ödenmediğini, kambiyo senetlerinin zaman aşımına uğraması nedeniyle iş bu davada temel ilişkiye dayandıklarını belirterek, 50.000,00 TL alacağın 31/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu çekin hamiline yazıldığını, çeklerin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğramasından itibaren 1 yıl içinde dava açılmadığını, ayrıca müvekkili hakkında açılan davanın kötüniyetli olduğunu, zira müvekkiline malın teslim edilmediğini, davacının ticaret odası kayıtlarına göre tacir olduğunu, malı kendi adına belgesiz faturasız satmasının yasalara aykırı olduğunu ve dolayısıyla suç teşkil ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davaya konu alacağın kambiyo senedinden değil, alimünyum billet satışına ilişkin temel ilişkiden kaynaklandığı, ticari sicil kayıtlarının tetkikinde davacı ve davalının faal gerçek kişi ticari işletme kayıtlarının bulunmadığı, tarafların bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olmadıkları ve böylelikle ticari nitelik arz etmeyen uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine ve kararın kesinleşmesine müteakip dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesi ekinde bulunan İstanbul Ticaret Sicil kayıtlarına göre ….Ltd.Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, muhtemel fatura kesme yükümlüğünün önüne geçmek için bu şekilde hareket ettiğini, şahsına ait bir işlem olmayıp yapılan işlemin şirket adına yapıldığını, tanık anlatımlarından da bu hususun anlaşıldığını, müvekkilinin de 2007 tarihinde yine İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı ….Ltd.Şti’nin yetkilisi olduğunu, bu nedenle mahkemenin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı tarafça istinaf dilekçesine cevap verilmemiştir.
Dava, taraflar arasındaki alım satımdan kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar gerçek kişi olup İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 24/05/2016 tarihli cevabı yazısında, davalının vergi kimlik numarasıyla kayıtlı faal mükellef olup, tasfiye halinde . …Ltd. Şti’nin genel müdürü olduğu, 30/05/2016 tarihli cevabı yazısında ise davacının 30/11/2011-31/12/2013 tarihleri arasında ticari kazanç faaliyetinde bulunduğu ve ticari faaliyet sırasında işletme hesabına göre defter tuttuğu belirtilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 18/02/2016 tarihli cevabı yazısında; kayıtlarında tarafların faal gerçek kişi ticaret kayıtlarının bulunmadığı bildirilmiştir.
Taraflar gerçek kişi olup, tacir olmadığı gibi dava konusu alacak da ticari işletmeden kaynaklı olmadığından, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Davalı istinaf talebinde haklı değildir.
Bu itibarla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine,
2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,
4.Alınması gereken istinaf harçları peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 11/04/2018 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.