Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/3617 E. 2021/1266 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3617
KARAR NO : 2021/1266
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI : 2016/299 Esas, 2018/275 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti arasında 19/04/2015 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalının 165.000,00 TL’lik konut bedelinin 70.000,00 TL’sini peşin ödediğini, 19/04/2015 tarihli ödeme taahhütnamesi uyarınca bakiye borcu için toplam 14 adet senet imzalayıp verdiğini, bu şirketin inşaata hiç başlamadığını, ancak aldığı senetleri 3. kişilere ciro ettiğini, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinin 2015/615 Esas sayılı dosyasında bu şirkete karşı açılan menfi tespit davasında tüm senetler yönünden ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bu senetlerden 01/10/2015 tarihli ve 30.000 TL bedelli olanının son hamil … Tic. Ltd. Şti. tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası icra takibi başlatıldığını belirterek, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinin 2015/615 Esas dosyası ile birleştirilmesine, bu senet yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve senedin iptaline , alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; müvekkilinin …. San. ve Tic. Ltd.Şti’ne … İlçesi, … Mah, … Ada,… parsel sayılı taşınmazda 346 ve 6347 numaralı bağımsız bölümleri satarak tapuda devrettiğini, müvekkilinin bu satış işlemi dışında dava dışı …ı ile başkaca hiçbir ilişkisi olmadığını, dava konusu bonoların …Ltd.Şti.ye davacı tarafından hangi sebeple verildiğinin müvekkili tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olduğunu, kötü niyetli olmadığını, senetler üzerinde tüketici sözleşmesi sebebiyle verildiğine dair bir ibare bulunmadığını, senedin tüketici senedi olarak verilmesi sebebiyle nama düzenleneceği def’isinin, keşideci tarafından önceki hamille olan münasebetlere dayanan defılerin yeni hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, bu def’inin sonradan iyi niyetli hamile karşı da ileri süremeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Davanın reddine, Davacı yanın kısmi ıslah dilekçesine konu istirdat istemi hususunda hüküm kurulmasına yer olmadığına,..” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6502 sayılı Yasa’nın 4/5 fıkrası uyarınca tüketici senetlerinin sadece nama yazılı olabileceğini, aksi takdirde tketici yönünden geçersiz olduğunu, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas sayılı dosyası ile senetlerin geçersiz olduğunun tespitine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, artık bu bonoların müvekkili yönünden icraya konu edilmesinin mümkün olmadığını, davalının sadece dava dışı …Ltd.Şti hakkında icra takibi başlatmasının mümkün olduğunu, bilirkişi raporunda senetlerin ne zaman ciro edildiğine dair herhangi bir yazılı belge bulunmadığının belirtildiğini, mahkemece senetlerin geçerli olduğu yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bonoların tanzim tarihinden önce yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHK m. 4/5’e göre; tüketici hakkında nama düzenlenmeyen bonoların tüketici yönünden geçersiz olduğunu, ayrıca madde gerekçesine göre de dolaşıma giren kambiyo senedi nedeni ile işlem güvenliğinin sağlandığı belirtildikten sonra aynı zamanda tüketicinin mağdur olmasının önüne geçilmesinin amaçlandığının açıkça ifade edildiğini, mahkemece istirdat talebi yönünden paranın tahsil edilmediği şeklindeki gerekçenin de hatalı olduğunu, tahsilat makbuzunu sunduklarını, davalının bile bile senetleri icraya konu ettiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf istemlerinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı ile dava dışı ….Ltd. arasında imzalanan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi nedeni ile bu şirkete teslim edilen 14 adet bononun dosyamız davalısı … Tic. Ltd. Şti.’ye ciro edilmiş olması sebebi ile, 6502 sayılı Yasa’nın 4/5 maddesi kapsamında açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı …Ltd arasında 19/04/2015 tarihinde düzenlenen Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin 14 adet bono imzaladığını, bu şirketin daireyi teslim etmediğini, aldığı senetleri de üçüncü şahıslara ciro ettiğini, düzenlenen bonoların nama yazılı olması gerektiğini, emre yazılı bono düzenlenmesinin mümkün olmadığını belirterek, davalıya ciro edilen 01/10/2015 tarih 30.000,00 TL bedelli bono ile ilgili müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bu bono ile ilgili İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise; müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, kambiyo hukuku uyarınca icra takibi başlattığını, senedin tüketici senedi olduğunu, bu nedenle nama yazılı olarak düzenleneceğine ilişkin definin keşideci tarafından önceki hamile karşı ileri sürülebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 3. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/1928 Esas sayılı dosyasındaki iş bu davada, aynı satış vaadi sözleşmesine ilişkin olarak başka bonolarla ilgili olarak açılan İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmiş ve yargılamaya İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas sayılı dosyasında devam edilmiştir. Bu dosyadaki yargılama sırasında mahkemece davalı … Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan bu davanın tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş, 2016/235 Esas sayılı dosyada davaya bakmakla görevli mahkemeler genel görevli Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. Yargılamaya İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/299 Esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir.Somut olayda; öncelikle davaya bakmakla görevli mahkemelerin hangisi olduğunun değerlendirilmesi gereklidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.6502 sayılı TKHK m.4/5 fıkra hükmünde; tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeni ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği kabul edilmiştir. Yapılan bu düzenleme Kanunun temel amacı olan tüketiciyi koruma ilkesi uyarınca bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetleri için de geçerlidir. Bu nedenle kural olarak tüketici sözleşmesi nedeni ile düzenlenen kambiyo senedinin geçerli olabilmesi için bunun mutlak surette nama yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Aksi halde senet tüketici yönünden geçersizdir. Nama yazılı olmayan kambiyo senedi düzenlenmesi durumunda senedin tüketici yönünden geçersizdir. Bu düzenleme uyarınca, nama yazılı olmayan kambiyo senedi tanzim edilmesi durumunda kambiyo senedinin geçersizliği yönündeki iddia karşısında senedi ciro yolu ile devralan taraf iyi niyet iddiasında bulunamaz. Yani davacı tüketici olduğundan sözleşmeden kaynaklanan def’lerini senedi ciro yoluyla devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir.Somut olayda; bonoların tüketici tarafından teminat amaçlı olarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden verildiği gözetildiğinde, burada yanlar arasında tüketici ilişkisi olduğunu kabul etmek gereklidir. Bu nedenle; davaya bakmakla görevli mahkemeler 6502 sayılı Yasa’nın 3 ve 73.maddeleri uyarınca Tüketici Mahkemeleridir. Belirtilen gerekçelerle; davaya bakmakla görevli mahkemelerin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esastan incelenerek karara bağlanması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, başka istinaf nedenleri incelenmeksizin, kararın görev yönünden ortadan kaldırılarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.Bu itibarla; davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-a-3 gereğince istinaf incelemesi yapılan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 13/03/2018 Tarih, 2016/299 Esas, 2018/275 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
2. Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE, dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine 3.Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren, taraflarca 6100 s.HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesine DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ İÇİN müracaat edilmesi halinde, davanın esastan görülmesi için DOSYANIN görevli Nöbetçi İSTANBUL ANADOLU TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, ilk derece mahkemesince dosya esasa kaydedilerek 6100 s.HMK’nın 20.maddesi gereğince işlem yapılmasına ve karar verilmesine,4.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 5.Davacının yatırmış olduğu 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 6.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 01/07/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.