Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/3564 E. 2021/1226 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3564
KARAR NO: 2021/1226
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI: 2015/1851 Esas, 2017/1161 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığı anlaşılmakla, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/06/2015 danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının davacının … A.Ş’nin hisselerini satın alması için ihtiyaç duyduğu 20.000,00-TL finansmanın temini için kredi sağlamayı taahhüt ederek Kadıköy …Noterliğinin … yevmiye nolu vekaletnameyi verdiğini, kredi sonrasında vekilin hizmet bedeline hak kazanacağı kararlaştırılmış ise de işlemlere başlamak için yapılacak masraflara esas olmak üzere 40.000-TL avans bedeli belirlendiğini bu bedelin davalı şirket yetkilisi … hesabına 03/06/2015 tarihinde ödendiğini ve davacının davalının istemiş olduğu bilgi ve belgeleri paylaştığını davalıdan olumlu cevap beklediğini, davalının kısa sürede 20.000-TL’lık kredinin sağlanacağı taahhüdüyle sözleşmeyi davacıya imzalattığını sonra davacıyı oyalamaya başlayarak sözleşmede olmamasına rağmen türlü isimler altında davacıdan avanslar talep edildiğini, davalının ısrarlı tavrı ve talep etmiş olduğu 6.000-TL’ye indirmesi nedeniyle davacının bu bedeli ödemek zorunda kaldığını yine kredinin onaylanmadığını davacının bu tarihten sonra aldatıldığını düşünmeye başladığını fakat içinde bulunduğu zor durum sebebiyle krediye ihtiyacı olduğundan ve davalının işlemlere devam ettiğini belirtmesi üzerine sessiz kaldığını ve davalının edimini yerine getirmesini beklediğini fakat davalının vekalet alarak üstlenmiş olduğu görevi yerine getirmediğini bu durumdan davacıyı sorumlu tutmak amacıyla 15/09/2015 tarihinde sözleşmenin 4.md.çerçevesinde avans bedelinin kendisinde kalması şartıyla tek taraflı olarak aradaki sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirdiğini, taraflar arasındaki 01/06/2015 t.li sözleşmenin davalı yanca davacının e-posta adresine gönderilen 15/09/2015 t.li “sözleşmenin feshi” konulu belge ile feshedildiğini, işbu belge metni incelendiğinde fesih işleminin ilgili sözleşmenin 6.maddesinin A fıkrasına dayanılarak gerçekleştirilmiş olduğunun görüleceğini, davalıya ödenen avansın iadesi gerektiğini, 40.000-TL’nın bir hizmet bedeli olmayıp danışmanın kendi yapacağı masraf ve giderlerinin karşılığı olduğunu, davalı yanca yapılmış bir gider varsa belgelendirilmesi ve bu giderin mahsubundan sonra kalanın davacıya sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren temerrüt faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi gerektiğini açıklanan nedenlerle iadesi gereken miktarlar için fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kaldığını beyan ederek şimdilik 5.000-TL alacağa karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu ve ayrıca hukuki dayanaktan yoksun olduğunu davalının davacının finansmanı sağlayabilmesi amacıyla yoğun emek harcadığını, çeşitli banka ve kuruluşlarla görüşmelerde bulunduğunu, görüşmeler ilerledikçe davacı tarafın hisse satın alacağı … A.Ş’nin ekonomik durumu bakımından davacının davalıya ilettiği bilgi ve belgeler ile davalının görüşmeler gerçekleştirdiği banka ve kuruluşlardan aldığı bilgi ve belgelerin çelişkili ve zıt olduğunun görüldüğünü, davacı … A.Ş’nin ekonomik durumunun iyi olduğu ve hiçbir sorunu olmadığını beyan etmişken banka ve diğer kuruluşların şirketin borç içinde olduğunu ve hiçbir ödemeyi gerçekleştiremediğini davalıya bildirdiklerini, yanıltan tarafın davacı olduğunu, davalının 20.000-TL kredi sağlanacağı taahhüdünde bulunmadığını, sözleşmenin çeşitli maddelerine göre verilecek hizmetin finans sağlayacak kuruluşlarla görüşmeler ile sınırlı olduğunun sabit olduğunu, davalının sözleşme hükümlerine göre yükümlülüklerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, görüşülen finans kuruluşlarının … A.Ş’nin borca batık olduğunu bildirmesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini, 6.000-TL’nın davalıya ödenmesi konusunda tarafların anlaştığını, davalının gider ve masrafları davacıya açıkladığını ve davacının da bunları makul görerek ilgili ödemeyi gerçekleştirdiğini, karşı tarafın da tacir olduğunu ve basiretli davranması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte herhangi bir masraf iadesinin söz konusu olması halinde sözleşme uyarınca davalının hak ettiği ücretten mahsubunu talep ettiklerini açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, 46.000,00 TL’nin ıslah tarihi olan 20.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın … A.Ş. için müvekkili şirketin çıkaramadığı krediyi çıkardığına dair dava dosyasında ne bir iddia, ne bir ispat olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede müvekkili şirkete düşen görevin iş sahibinin kredi talebi doğrultusunda kreditörlerle gerekli görüşmeleri yapmak ve eğer kreditörler kredi talebinin kullanımını onaylarsa bunu yazılı veya sözlü olarak iş sahibine bildirmek olduğunu, müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen görev kapsamında ilgili finans kuruluşları ve bankalar ile temasa geçtiğini, görüşmelere ilişkin mail örneklerinin dosyaya ibraz edildiğini, müvekkilinin üzerine düşen görevi ifa ettiğini, davacının talep ettiği kredi miktarının 20 milyon TL olduğunu, müvekkilinin danışma ve aracı şirket olduğunu, yapılan görüşmelerde finans kuruluşları “… AŞ’nin ekonomik durumunun davacının müvekkiline anlattığından farklı olduğunu, borca batık bir şirket olduğunu beyan ettiklerini, müvekkilinin aksine davacı tarafın bizzat kendisinin kusurlu hareket ettiğini, sözleşmenin beşinci maddesi kapsamında 40.000 TL avans olarak masraf ve giderlerin karşılanması için alındığını, 6.000 TL’nin ise kendisi de basiretli davranma yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafından hiçbir itiraz olmaksızın ve sözleşmeye atıf yapılmaksızın tamamen kendi hür iradesiyle masraf ve gider için müvekkiline verildiğini, sözleşmenin altıncı maddesinin “c” fıkrasının “d” bendinde belirtildiği üzere müvekkili şirketin avans olarak ödenen paralara hak kazandığı ve iadesinin gerekmediğinin kesin ve net bir şekilde karşılıklı anlaşmayla belirlendiğini, Vekâlet sözleşmesi, vekilin sözleşmeyle vekâlet verenin menfaatine ve iradesine uygun olarak işin idaresini ya da hizmetin ifasına, sonucun elde edilmemesi rizikosu kendisine ait olmamak üzere yükün yüklendiği ve bu iş görmenin kanunun diğer hükümleri ile düzenlenen sözleşmelerden herhangi birinin kapsamına girmediği, buna karşılık teamül gereği veya sözleşmede kararlaştırılmış olması şartıyla ücrete hak kazandığı, kural olarak sürekli borç ilişkisi doğuran rızai bir sözleşme olduğunu, bir an için kredinin çıkmamasının rizikosundan müvekkili şirket sorumlu tutulsa bile, zorunlu olarak müvekkilinin bankalarla yaptığı görüşmeler ve yaptığı çalışmalar için ücrete hak kazanacağının aşikar olduğunu, davacı tarafın müvekkiline ödenen gider ve masraflar olan 46.000 TL’nin iadesine karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinden aldığı 46.000TL ücreti masrafları da kullanmak amacıyla tahsil ettiğini, bu hususun istinaf dilekçesinde ve dosyaya sunmuş olduğu diğer yazılı beyanlar ile de kabul ettiğini, masraflara ilişkin hiçbir gider belgesinin dosyaya sunulmadığını, davalının iş görme borcu kapsamında yaptığı giderler dışında bu tutardan artakalan kısmı iade ile yükümlü olduğuna göre davanın kabulüne karar verilmesini usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, taraflar arasındaki 1.06.2015 tarihli finansal danışmanlık hizmet alım sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının ödediği avans bedelinin iadesine ilişkindir. Taraflar arasında 01.06.2015 tarihli “finansal danışmanlık hizmet alım sözleşmesini düzenleyen davacının bu sözleşme kapsamında davalıya 46.000 TL masraf ve avans ödemesin de bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu davalı şirketin davacı adına 20.000.000. TL kredi sağlanması karşılığında davacının edimini sözleşmenin beşinci maddesinde yer alan; hizmet bedeli kreditörlerce tesis edilen kredinin yüzde beşini isabet eden tutarı ücret olarak ödenmesi konusunda anlaşmışlardır. Davada,davalı sözleşmenin altıncı maddesinin “c” fıkrasında ki “tek taraflı fesih” hakkını kullanmış ise de, sözleşmede belirtilen sebeplere dayanmadığından,davalı sözleşmeyi haksız olarak feshetmiştir. Sözleşmeye aykırı olarak,haksız bir şekilde davalı tarafından yapılan fesih nedeniyle sözleşme konusu edimini davalı yerine getirmeden sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden davacı tarafından avans olarak davalıya verilen 46.000.Tl.nin davacıya iadesi gerekir.Sözleşme uyarınca davalı edimini henüz ifa etmediğinden davalı henüz hizmet bedelini almaya hak kazanmamıştır. Bu nedenlerle davacı tarafından davalıya ödenen avansın iadesi gerekir. Mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 3.142,26TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 785,56TL’nin mahsubu ile bakiye 2.356,70TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 24/06/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.