Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/3535 E. 2019/4 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2018/3535
KARAR NO : 2019/4
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2018
NUMARASI : 2018/1157 Esas,
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
Taraflar arasındaki davada, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı şirket ile davalı … arasında 17/10/2005 tarihinde yapılan adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi bulunduğunu, davacı satıcının dava konusu 20 nolu daireyi 150.000USD bedeli mukabilinde alıcı …’a sattığını, satış bedelinin peşin olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ödenen satış bedeli ile cezai şart karşılığı olan 200.000USD olmak üzere toplam 350.000USD tutarlı diğer davalı … Bankası A.Ş tarafından tanzim edilen 17/10/2005 tarihli teminat mektubunu davalı …’a verildiğini, sözleşmenin 4.maddesinde belirtildiği üzere davalı alıcı satıcı ile arsa sahipleri arasında tapu devri ve tescili davasının derdest olduğunu, dava sonucunda satıcı lehine hükmen tescil yapıldığı tarihten sonra alıcı adına tapu devrinin yapılabileceğini bilerek ve kabul ederek daireyi satın aldığını, davalı alıcının sözleşmenin imza tarihinden itibaren dava konusu daireyi kullandığını ve yararlandığını, sözleşmenin imzalanmasına müteakip 3.yılın sonunda devam eden dosyanın kesinleşmemiş olması ve satıcının tapuda devir ve ferağ veremeyecek olması halinde alıcının tek taraflı olarak sözleşmeden cayma hakkının bulunduğunu, cayma hakkının kullanılmamasının TMK m. 2’ye aykırı olduğunu, somut olayda alıcının sözleşme tarihinden itibaren 3.yılın sonunda yani 17/10/2008 tarihinde cayma hakkını kullanmadığı ve 10 yıl daha taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, bu nedenle cayma hakkını kaybettiğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1228 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptal davasında davalıya satıcı yapılan C Blok 20 nolu dairenin tapusunun davacı şirket adına tesciline karar verildiğini, dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, davalı …’ın herhangi bir ihtar ve ihbar yapmadan önce davacı şirketin vermiş olduğu teminat mektubunu nakde çevirmek için diğer davalı bankaya müracaat ettiğini ve teminat mektubu bedeli olan 350.000USD’yi uhdesine geçirdiğini, şekle aykırı olan sözleşmenin cezai şart dahil olmak üzere asıl borç ve tüm ferilerinin de geçersiz olduğunu, teminat mektubunun nakde çevrilmesi neticesinde davacının zarara uğradığını, davalı tarafın bu nedenle sorumlu olması gerektiğini, davalıya haksız ödenen teminat mektubu bedeli 350.000USD’nin nakde çevrilme tarihi itibariyle işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müşterekn ve müteselsilen tahsiline, ek olarak davacının uğradığı 875.800,00TL mahrum kalınan kira bedelinin her bir kira bedelinin muacceliyet ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline, …’ın tüm alacaklarına, banka hesaplarına, adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul tüm mal varlığıne ve şirket hisselerine karar kesinleşene kadar ihtiyati haciz uygulanmasını talep etmiştir.
Mahkemece; 10/10/2018 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK m. 257 ve devamı hükümleri gereğince reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekilinin süresinde istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davalının sözleşmeyi ihlal ederek teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirmesi üzerine davacının uğradığı zararın tazmini ve davacının mahrum kaldığı kira bedelinin tahsilinin ve davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiğini, yerel mahkemenin ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararının geçici hukuki koruma kararı niteliğinde olduğunu, aciliyetle karar verilmesi gerektiğini, aksi halde davacının ticari kayba uğramasının söz konusu olacağını, yaklaşık ispat kuralının yerine getirildiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinafa cevabında; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının likit bir alacağı bulunmadığını, davacının sözleşmenin 4.maddesine aykırı hareket ettiğini, bu durumda alıcının satış bedeli ve cezai şart toplamı ödemiş olduğu 350.000USD karşılığı aldığı teminat mektubunu nakde çevirme hakkı bulunduğunu, satıcının kira/ecrimisil talep edemeyeceğini, davacının sözleşme tarihinden itibaren 3.yılın sonunda taahhüt ettiği feraği vermediğini, bu nedenle teminat mektubunu nakde çevirme hakkı doğduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere cayma hakkının sözleşmeden kaynaklı işlerde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, süresi içinde davalının fesih iradesi ve cayma hakkını Beyoğlu … Noterliği’nin 26/09/2018 tarih,… yevmiye nolu ihtarnamesi ile kullandığını, bu nedenlerle istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında harici olarak düzenlenmiş gayrimenkul satış sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin 4. maddesi kapsamında davacı satıcı tarafından davalı alıcı …’a verilen teminat mektubunun nakde çevrildiğinden bahisle, teminat mektubu bedeli ile mahrum kalınan kira bedelinin tahsilinin talep edildiği ve bu taleplere ek olarak davalı …’ın mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması yönünde talepte bulunulduğu, mahkemece İİK m. 257 ve devamı hükümleri gereğince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin bu karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmış olup, İİK m. 257 kapsamında alacağın muaccel hale gelmesi ve borçlunun kaçma şüphesi bulunması, muayyen yerleşim yeri bulunmaması, mallarını gizlemeye, kaçırmaya dair hileli işlemlerde bulunması şeklinde düzenlenen ihtiyati haczin yasal şartlarının dosya kapsamında mevcut olmadığı, bu yönde delil ve belgenin ibraz edilmediği anlaşılmakla, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O nedenle davacı istinaf talebinde haklı değildir.
Bu itibarla, istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-b-1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine,
2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,
4.Alınması gereken harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 17/01/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.