Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/2994 E. 2021/737 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2994
KARAR NO: 2021/737
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2018
NUMARASI: 2016/1299 Esas, 2018/557 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı borçluya icra takibine konu senetler mukabilinde, senette belirtilen tarihlerde, toplamda 25.000 -TL kadar borç para verildiğini, ancak, senetlerin vadeleri gelmiş olmasına karşılık davalı tarafından ödenmediğini, çekilen ödememe protestolarının da sonuçsuz kaldığını, davalının senetlerde belirtilen borcunu ödememesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile hakkında ilamsız icra takibine geçildiğini, somut olmaktan uzak ve afaki itiraz sebepleri ile haksız olarak takibin durmasına sebebiyet verildiğini belirterek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; senet metninden de anlaşılacağı üzere davacının tacir olduğunu, müvekkilinin davacıdan davaya konu parayı almadığını, davaya konu edilen senetlerin kambiyo senedi vasfını kaybetmiş olup davacı tarafça adi yazılı belge mahiyetinde kabul edilip ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacı tarafça, davalıya 25.000 TL borç para verildiği iddia edildiğini, bu iddianın davacı tarafından ispat edilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde anlaşılacağı üzere yanlar arasında alacak-borç ilişkisinin bulunmadığını, davalıya ait banka kayıtlarında da böyle bir para girişi olmadığını belirterek davanın reddi ile, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalı davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 36.188,83 Tl üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 25.000.-Tl ye avans faiz uygulanmasına fazla istemin reddine, % 20 icra inkar tazminatı tutarı 7.237,76-Tl nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkiline borç para verdiğini iddia ettiğini, ancak bu hususun doğru olmadığını, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde de, herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığını, davacı tarafından müvekkiline borç para verilmediğini, müvekkiline ait banka kayıtlarında böyle bir para girişinin olmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, buna rağmen mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf istemlerinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı istinafa cevap vermemiştir. Dava, ödünç akdine dayalı ve zamanaşımına uğrayan bonolar nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili müvekkilinin davalıya 25.000,00 TL borç para verdiğini, karşılığında icra takibine konu ettikleri bonoları aldığını, bonoların vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, ödeme protestolarının sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili istemiyle başlattıkları icra takibine davalının haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise, yanlar arasında ödünç ilişkisinin bulunmadığını, davaya konu edilen senetlerin kambiyo senedi vasfını kaybettiğini, aralarında herhangi bir ticari yada borç ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklı … tarafından, borçlu … aleyhine 10 adet zamanaşımına uğramış bono nedeniyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun süresinde itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu görülmüştür. İcra takibine konu edilen bonolar zamanşımına uğramış olduğundan, adi yazılı belge hükmündedir. Bonoların zamanşımına uğrayan nitelikte olması ve davalının da bonolar altındaki imzasına itiraz etmemesi sebebiyle, anılan belgeler borç ikrarını içeren adi senet hükmündedir ve alacağın varlığına karine teşkil etmektedir. Bu durumda yazılı belgeye karşı ispat yükü davalıda olup, davalının borçlu olmadığını ispat etmesi gereklidir. ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/29403 Esas, 2015/28257 Karar sayılı ilamı) Dosyada mevcut deliller, tarafların iddia ve savunmaları dikkate alındığında, zamanşımına uğrayan bonolar nedeniyle, davacının alacaklı olduğu yönünde mahkeme tespitinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Mahkemece, icra takibinden önce herhangi bir ihtarname bulunmamasına rağmen, faiz talebi yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay İçtihatı Birleştirme Hukuk Genel Kurulun’unun 14/07/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 2019/1 Esas, 2019/8 Karar sayılı, 25/12/2019 tarihli kararı uyarınca, zamanaşımına uğrayan bonoların vade tarihi faizin başlangıcına esas alınamaz. Temerrütün oluşması için TBK m. 117/1 uyarınca ihtarnameyle davalının borçtan haberdar edilmesi ve temerrütün bu şekilde oluşması gereklidir. Somut olayda, icra takibinden önce temerrüt oluşmadığından mahkemece faize de hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Belirtilen gerekçelerle, asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, icra takibinden önce işleyen faizler için de davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. O nedenle davalı bu yöndeki istinaf talebinde haklı bulunmuştur. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 25.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, davacının fazlaya dair talebinin reddine, alacak likit olduğundan kabul edilen asıl alacak olan 25.000,00TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine oybirlğiyle varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A.İstinaf Başvurusu Yönünden; 1.Davalının istinaf talebinin KABULÜNE, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAKEMESİ’nin 13/06/2018 tarih, 2016/1299 Esas, 2018/557 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden yatırış olduğu 620,00TL harcın talep halinde davalıya iadesine, B.Davanın Esası Yönünden; 1.Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 25.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, davacının fazlaya dair talebinin reddine, -Alacak likit olduğundan kabul edilen asıl alacak olan 25.000,00TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca kabul edilen miktar yönünden hesap edilen 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen miktar yönünden hesap edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4.Alınması gereken 1.707,75TL harçtan peşin olarak yatırılan 486,05 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.221,70 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 5.Davacının dava açarken yatırmış olduğu 486,05 TL peşin harç ile 29,20 TL başvurma harcının toplamı 515,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6.Davacının yargılama aşamasında yapmış olduğu toplam 1.548,50 TL’nin kabul ve red oranına göre hesaplanan 961,94 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7.Davalının yargılama aşamasında yapmış olduğu toplam 23,50 TL’nin kabul ve red oranına göre hesaplanan 8,90 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 8.Bakiye gider avanslarının karar kesinleşince yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 21/04/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.