Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/2752 E. 2021/606 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2752
KARAR NO: 2021/606
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2018
NUMARASI: 2018/296 Esas, 2018/339 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik verilen karara yönelik, karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı cevap dilekçesi ve karşı davası ile; dava konusu senetlerin vadesi dolmasına rağmen davacı-karşı davalının herhangi bir ödeme girişiminde bulunmadığını, bu süre zarfında otobüsü de çalıştırıp gelir elde ettiklerini, dava konusu aracın otobüsün trafik kurallarını ihlal ettiği ve reşit olmayan bir çocuğun kullanması neticesinde Kocaeli’nde hizmet vermekte olan bir otoparkda bağlanarak müvekkil tarafından teslim alındığını, müvekkili ile davacı-karşı davalı arasında düzenlenen otobüs satışına ilişkin sözleşmeden davacı- karşı davalıların sözleşme ile bağdaşmayan eğlemleri ve temerrüdü sebebiyle dönüldüğünü, hayata geçirilemeyen sözleşmeden dolayı müvekkilinin söz konusu aracı işletip geliri elde edemediği gibi davacıların zilyedi olduğu döneme ilişkin trafik cezalarını ödemek zorunda kaldığını, ve geçen süre zarfında aracın değerinin düşmensinden dolayı 50.000,00 TL daha düşük bir bedelle satmak zorunda kaldığından bahisle davacı-karşı davalılar’ın kötü niyetli olarak açmış oldukları davanın reddine, taraflar arasında imza edilen sözleşme gereği üzerine düşün edimleri yerine getirmemesi sebebi ile davacının temmürüde düşmesi sonucu haklı olarak sözleşmeden dönüldüğünün tespitine sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle müvekkilinin uğradığı tüm zararlarının tespitine yargılama gideri ve vekalet ve masraflarınını davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Karşı davalılar (davacılar) vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … plakalı aracı satıp karşılığında davacı …’nın borçlu, davacı …’nın ise kefil olduğu 19.02.2016 tanzim ve 15.03.2016 vade tarihli 125.000,00 TL miktarlı senet (peşinata ilişkin) ile 19.02.2016 tanzim tarihli 75.000,00 TL miktarlı senedi (kredi teminatı) davacıdan aldığını, (19.02.2016 tarihli araç satış protokolüne istinaden) davalı tarafın tüm ısrarlara karşın aracın mülkiyetini davacıya devretmediğini, yaptıkları araştırmalar neticesinde davalının aracın mülkiyetini 3.kişiye devrettiğinin tespit edildiğini, davalının taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırı davranarak aracın mülkiyetini 3.kişiye devretmesine karşın, bedelsiz kalan senetleri davacıya iade etmediğini belirterek; davacı …’nın borçlu, diğer davacı …’nın ise kefil olduğu, 19.02.2016 tanzim ve 15.03.2016 vade tarihli, 125.000,00 TL miktarlı senet(peşinata ilişkin) ile 19.02.2016 tanzim tarihli 75.000,00 TL miktarlı senet(kredi teminatı) nedeniyle davacıların, davalıya herhangi bir borçlarının olmadığının tespiti ile ilgili senetlerin iptali ve davacılara iadesine, davalı haksız ve kötü niyetli olduğundan lehlerine %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1241 E. sayılı dosyasına sunulan iş bu dilekçelerden sonra mahkemece yapılan 19/03/2018 tarihli celsede ”davada karşı dava harcının yatırılmadığı anlaşılmakla (27/09/2017 tarih itibariyle) 6100 Sayılı HMK’ nın m. 167 hükmü gereği karşı davanın tefrik edilmesine karar verilmiş olup, karşı dava dosyasının mahkemenin 2018/296 Esas sayısına kaydedildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince “…Karşı Davacı dava harcını yatırmadığından karşı davanın açılmamış sayılmasına…” yönelik karar tesis edilmiştir. Karar süresinde davacı vekilince istinaf edilmiştir. Karşı davacı (davalı)vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle ortada hüküm kurmaya yer alacak bir karşı davanın olmadığını, taraflarınca cevap dilekçesi ya da ayrı bir dilekçe ile harcı yatırılarak açılmış bir karşı davanın mevcut olmadığını, bu nedenle mahkemece talepleri hakkında en fazla “hüküm kurulmasına yer olmadığına” ilişkin karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin açıkça usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek, verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Davalı vekilinin esas dava dilekçesine vermiş olduğu cevap dilekçesindeki karşı dava niteliğinde olduğu anlaşılan taleplerinin, taraflar arasındaki araç satış protokolünden karşı tarafın temerrüte düşmüş olmasından dolayı dönüldüğünün ve sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle karşı davacının zararlarının tespitine yönelik olduğu anlaşılmıştır. HMK 118/1.maddesine göre dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir. HMK 133/1.maddesine göre karşı dava, asıl davada verilen cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle asıl davanın görülmekte olduğu mahkemede açılır. HMK 135/1.maddesine göre ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava ile ilgili hükümleri, aksine özel düzenleme bulunmayan hâllerde, karşı dava hakkında da uygulanır. İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1241 E. sayılı dosyasına sunulan cevap dilekçesi içeriği incelendiğinde – her ne kadar taraflar arasında imza edilen sözleşme gereği üzerine düşün edimleri yerine getirmemesi sebebi ile davacının temmürüde düşmesi sonucu haklı olarak sözleşmeden dönüldüğünün tespitine sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle müvekkilinin uğradığı tüm zararlarının tespitini talep etmiş ise de – bu beyanların savunma mahiyetinde olduğu ve dilekçenin içeriğinden davalı vekilinin karşı dava açmak gibi bir saikinin bulunmadığı, zira dilekçenin karşı dava dilekçesi şeklinde de düzenlenmediği kanaatine varılmıştır. Bu itibarla; karşı davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK m.353/1-b-2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak açılmış bir karşı dava söz konusu olmadığından tefrik edilen talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun bir karşı dava olmadığından taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, masrafların davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A.İstinaf Başvurusu Yönünden; 1.Karşı davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 02/04/2018 tarih, 2018/296 Esas, 2018/339 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet takdirine yer olmadığına, 3.Karşı davacının yatırmış olduğu istinaf harçlarının talep halinde iadesine, B.Dava Yönünden; 1.6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak açılmış bir karşı dava söz konusu olmadığından tefrik edilen talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 2.6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun bir karşı dava olmadığından taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 3.6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun bir karşı dava olmadığından masrafların davacı üzerine bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 24/03/2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.