Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2018/1859 E. 2020/2016 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1859
KARAR NO : 2020/2016
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2018
NUMARASI : 2016/776 Esas, 2018/319 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen karara karşı davalı …. San Ve A.Ş. vekili ve davalı …. vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalılardan ….’den araç satın aldığını, aracın arızalanması üzerine yetkili servis … A.Ş. servisine tamir için götürdüğünde aracın arızasının garanti kapsamında olmasına ve üretim hatasından kaynaklanmasına rağmen, aksi yöndeki beyan ile giderilmediğini, bedeli karşılığı arızanın giderileceğinin belirtildiğini, bunun üzerine davacı tarafından İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/31 D.İş dosyasıyla aracın arızası ve arızanın kaynağı ile giderilmesi için gereken süre ve bedelin tespit ettirildiğini, tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna göre araçtaki arızanın üretim hatasından kaynaklandığını, tespit üzerine aracın yetkili servise bedelinin davacı tarafından ödenerek tamir ettirildiğini ve aracın arızasının giderildiğini, aracın tamir süresince davacının iş yapanaz duruma düştüğünü ve aracın kiralandığını, bunun için ayrıca kira bedeli ödendiğini, zararın katlandığını, davacı tarafından alacağın tahsili için davalı borçlular aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından İstanbul 15.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/31 D.İş sayılı dosyası üzerinden keşif günü kendilerine bildirilmeden delil tespiti yaptırıldığını, usulüne uygun olmayan şekilde tanzim edilen bilirkişi raporunun dayanak gösterildiğini, gıyaplarında yapılan tespite itirazları bulunduğunu ve davacının yaptırdığı usulüne uygun olmayan delil tespitinin davaya dayanak kabul edilmeyeceğini, davacı tarafından araç tamir ücretinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, somut olayda söz konusu arızanın 44.000 kmye kadar görülmemiş olması ve daha sonra ortaya çıkmasının, bu hususun zaman içinde sürekli aşırı yükleme yapılarak aracın kullanılmasından kaynaklı olduğu konusundaki haklılıklarını açıkça gösterdiğini, olayda aracın motor kulağının zarar görmesinin ağırlığının fazla gelmesi ile ilgili olup, bilirkişi raporunda bu konuya açıklama getirilmediğini, mezkur aracın 1,5yıl boyunca 44.000 kmye kadar kullanılmış olup, bu süre içerisinde şanzıman ile ilgili herhangi bir sorun oluşmadığını, davacının araç kiralama bedelini talep etmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. ve San. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının adresinin Maltepe/İstanbul olup, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca davalı firmanın üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalı firmanın davasının söz konusu olan olayda, üretici konumunda olmadığının açık olduğunu, davalı firmanın ticari iştigal alanının araçların satımı-kiralanması, ikinci el araçların satımı-kiralanması ve satış sonrası hizmetlerden oluştuğunu, söz konusu olayda mezkur aracın mekanik aksamından olan vites kutusunun bozulmasından mütevellik davacının katlanmış olduğu tamir ücreti ve araç kirasının kendisine ödenmesinden kaynaklandığını, aracın satın alındığı tarihten itibaren davacının davalı firma servisine geldiği zamana kadar garanti süresinin geçmediğinin açık olduğunu, ancak dikkat edilmesi gereken hususun garanti şartlarının söz konusu olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekliliği olduğunu, aracın servise intikal etmeden önceki yük kapasitesine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…Davacının davasının KISMEN KABUL/-KISMEN REDDİ ile, davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 4.150,00 TL tamir gideri, 2.360,00 TL araç gideri ve 1.080,00 TL tespit gideri olmak üzere toplam 7.590,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, işlemiş faiz ve kalan kısımlar ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik taleplerin reddine…” karar verilmiş, karara karşı davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda özetle; araçta gizli ayıp bulunduğu yönünde görüş bildirildiği, rapordaki teknik açıklamaların hatalı olup hükme esas teşkil edecek nitelikte olmadığı, motor takozlarının belli zaman aralıklarında değiştirilmesi gerektiğine ilişkin yorumun gerçeği yansıtmadığı zira motor takozları kendi kendine bozulan parçalar değil aksine periyodik olarak değişmeyen uzun ömürlü parçalar olduğu ve kullanıcı tarafından agresif kullanma ya da araca aşırı yükleme yapılması neticesinde debriyaj sistemi ve takozların zarar görmesinin beklenen bir sonuç olduğu ayrıca satıştan 1,5 yıl sonra 44.000 km civarında gerçekleşen arızanın üretim kaynaklı olamayacağı zaman içinde sürekli aşırı yüklemeden kaynaklı olabileceği, bu nedenle raporun teknik açıdan karar vermeye yeterli nitellikte ve açık olmadığı dosyanın otomotiv mühendisliği bölümü bulunan başka bir üniversitenin 3 kişilik öğretim üyesinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdii ile yeniden rapor alınması gerektiği ayrıca ikame araç gideri olarak belirlenen bedelin de uygun olmadığı zira aracın serviste kalmasının tek sebebinin davacı tarafın onarım için onay vermemesi ve aracı serviste bekletmesinden kaynaklandığı kaldı ki yetkili servis tarafından yapılacak işlemin geciktirilmesi parça beklenmesi gibi durumunda somut olayda mevcut olmadığı dikkate alındığında aracın davacı tarafından teslim alınmayarak fiili durum olduğundan, ikame araç ücretine de hak kazanılmayacağı, her halükarda tüketici mevzuatında dahi onarım süresinin ilk 10 süresinde araç temin zorunluluğu bulunmazken ve tüketicinin bu onarım süresine katlanması beklenirken kıyasen 10 iş günü boyunca ticari araç sahibinin de onarıma katlanmasının beklendiği ve dosyaya ikame araç için sunulan faturada ikame aracın emsal nitelikte özelliklere sahip olup olmadığına ilişkin herhangi bir bilgi yer almadığı ve kiralama bedeli tutarının da uygun olup olmadığı incelenmeksizin karar verildiğinden verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. ve San. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yapılan itirazlar dikkate alınıp ek rapor için dosya bilirkişiye gönderilmeden verilen kararın bozulması gerektiği, mahkemece verilen ara kararla itirazlar reddedilerek tahkikat aşaması bitirilip sözlü yargılamaya geçildiği, beyan ve itirazlar incelenmeden dosyanın karara çıkarılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu, dosyaya sunulan rapor ile aracın gizli ayıp niteliği taşındığı yönünde yapılan değerlendirmenin de kanuna aykırı olduğu davacı alıcının aracı satın aldıktan sonra süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, davacı aracı satın aldıktan sonra kullanmaya başlamış, periyodik kontrollerini yaptırmış olup yaklaşık 1,5 yıl sonra 05/02/2016 tarihinde aracın arızalanması üzerine servise gittiğini, emsal kararlar gereğince davacının bu tutumunun hukuken korunabilir bir yanı olmadığını, bilirkişi raporu ile hasarın teslim anında varlığı ya da kullanım hatasından kaynaklandığı konusunun tam olarak açıklığa kavuşturulmadığı, davalı firmanın üretici konumunda olmaması ticari iştigal alanının araç satımı kiralanması ve satış sonrası hizmetlerden kaynaklı olduğundan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı beyanla verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacının davalılardan … A.Ş.’den satın aldığı diğer davalı yetkili servisten servis hizmeti aldığı aracının arızasının üretim kaynaklı olduğu iddiası ile davalı yetkili servis şirketine ödemiş olduğu bedelin her iki davalıdan müteselsilen tahsili hakkında başlattığı takibe vaki itirazın iptali davası mahiyetindedir. Davalılardan … A.Ş.’nin dava konusu aracın üreticisi ve satıcısı diğer davalının ise araca servis hizmeti veren yetkili şirket olduğu tarafların kabulündedir. Öncelikle dava konusu aracın ticari araç olduğu ve davacının da bu aracı iş ve iştigalinde kullanmış olması nedeni ile taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olmadığı ve bu şekilde aralarındaki uyuşmazlığa TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.Davacı dava konusu aracın üretim kaynaklı ayıplı olduğu iddiasında bulunmaktadır. Davalılar ise özetle; aracın ayıplı olmadığını, kaldı ki davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunmuşlardır.6098 sayılı TBK’nın 223.maddesine göre; ”Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”6098 sayılı TBK’nun 227. maddesinde satılanın ayıplarından kaynaklı alıcının seçimlik hakları düzenlenmiş olup, 227/1-3.fıkrası gereğince ”aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarımını isteme hakkı da bulunmaktadır.” Ayrıca Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 14.maddesi şu şekildedir:Üretici, ithalatçı ve satıcının sorumluluğu Madde 14 – (1) Üretici veya ithalatçılar, yetkili servis istasyonlarının ayrı bir tüzel kişiliği olsa dahi, satış sonrası hizmetlerin sağlanmasından ve yürütülmesinden yetkili servis istasyonları ile birlikte müteselsilen sorumludur. (2) Satış sonrası hizmetler, malın niteliğine göre kullanıldığı yerlerde de sağlanabilir. (3) Bu Yönetmeliğe ekli listede belirlenen sayıda yetkili servis istasyonu kurmasına rağmen, her coğrafi bölgede servisi bulunmayan üretici veya ithalatçılar; malın kullanım ömrü süresince, servis istasyonu sayıları her coğrafi bölgede en az 1, toplam 7 servis istasyonu sayısına ulaşıncaya kadar malın bakım ve onarımıyla ilgili olarak tüketicilerden nakliye, posta, kargo veya servis elemanlarının ulaşım gideri gibi herhangi bir ilave ücret talep edemezler. (4) Malın garanti süresi içerisinde yetkili servis istasyonuna veya satıcıya tesliminden itibaren arızasının on iş günü içerisinde giderilememesi halinde, üretici veya ithalatçının; malın tamiri tamamlanıncaya kadar, benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmesi zorunludur. Benzer özelliklere sahip başka bir malın tüketici tarafından istenmemesi halinde üretici veya ithalatçılar bu yükümlülükten kurtulur. Buna ilişkin ispat yükümlülüğü üretici veya ithalatçıya aittir.Bu açıklamalar ışığında dava konusu olayda yapılacak inceleme ile şayet satış sözleşmesine konu araç ayıplı ise davacının davalı şirketten satın aldığı ve dava konusu aracın yetkili servisi konumunda olan ve aracın kullanım hatasından kaynaklı hasarının olduğunu beyan ederek davacıdan onarım bedeli tahsil eden diğer davalıya yapılan ödeme bakımından her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu açıktır. Ancak Yüksek Yargıtay 13. ve 19. Hukuk Dairelerinin araç satışından kaynaklı ayıp iddiası ile açılan davalardaki emsal kararlarında da zikredildiği üzere dava konusu uyuşmazlıkta aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği, makul sürede davalıya ayıp ihbarının usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı ve yine aracın tamiri için geçen sürenin makul olup olmadığı, makul ise davacı tarafından ödenen araç kiralama bedelinin onarım süresindeki ikame araçların kiralanması bakımından kadri marufunda olup olmadığının tespiti için tercihen otomotiv konusunda uzman akademik kariyere haiz 3 kişilik makine yüksek mühendislerinden oluşacak heyetten rapor alınıp, sonucuna göre davacının talepleri ve davalıların itirazları değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken mahkemece tek kişilik makine mühendisi bilirkişiden belirtilen hususları da açıkça kapsayacak şekilde alınmamış olan ve bu şekilde karar vermeye ve denetime haiz olmadığı anlaşılan rapora dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu ve bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak alınan eksikliklerin giderilerek belirtilen nitelikteki bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekse de ;Öncelikle 6102 Sayılı Kanunun 4.ve 5.maddeleri gereğince davacının tacir olup olmadığının mahkemece tespiti ile şayet davacı tacir ise yukarıda izah eden eksik hususların giderilerek yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi, şayet davacı tacir değil ise de müsnet davada genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca “ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s.HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir.Bu değerlendirmeler kapsamında; davalıların istinaf başvurularının kabulüne, HMK m.353/1-a-3-6 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, öncelikle davacının tacir vasfında olup olmadığının belirlenerek görev yönünden değerlendirme yapılması, tacir vasfında olmaması halinde görevsizlik kararı verilmesi, tacir vasfında olması halinde ise Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan gerekçedeki eksikliklerin giderilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.Davalı … Tic. San Ve A.Ş. ve davalı ….’nin istinaf başvurularının KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-3-6 uyarınca İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/03/2018 Tarih, 2016/776 Esas, 2018/319 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2.Yukarıda belirtilen kapsamda eksikliklerin giderilmek suretiyle yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, 3.Davalı … Tic. San Ve A.Ş.’nin istinaf talebi kabul edildiğinden peşin yatırılan 129,61 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,4.Davalı ….’nin istinaf talebi kabul edildiğinden peşin yatırılan 129,60 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,5.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 6.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 30/12/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.