Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/2523
KARAR NO : 2019/1723
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2017
NUMARASI : 2015/1095 2017/224
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
Taraflar arasındaki rücuen alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılardan … Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçi … 25/09/2009 tarihinde Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak görev yaptığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/444 E, 2015/389 K. Sayılı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiğini, bu alacakların Eskişehir … İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla takibe konduğunu ve dosya borcunun tamamının müvekkil şirketten tahsil edildiğini, belediye ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince fazla mesai yapılmasının mümkün olmadığını, davacının ihale döneminde fazla mesai de yapılmadığının bilirkişi raporuyla belirlenmesine rağmen bu ücretlerin de davacıdan tahsil edildiğini, keza davacı döneminde yıllık izin hak etmemiş olan işçi lehine yıllık izin ücreti de ödemek zorunda kaldıklarını, haksız biçimde ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı da ödemek zorunda kaldıklarını, bu tazminatlardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğunun da buradan kaynaklandığını ileri sürerek dava dışı işçi … için ödenen tazminattan davalının sorumluluk payı oranında ve ferileriyle birlikte olmak üzere şimdilik 1.000.TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk payları oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşmasındaki ıslah dilekçesiyle de, toplam 18.049,58 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili ilk derece mahkemesindeki savunmasında özetle; görev, yetkisizlik ve zaman aşımı usuli itirazlarında bulunmuş ve esas açısında da, davalı şirketin kendi döneminde çalıştırdığı personel ve hizmet verdiği idareye karşı üzerine düşen tüm ödemeleri zamanında ve eksiksiz yerine getirdiğini, davanın kendisine ihbar edilememesi sebebiyle müvekkilin rücu hakkının bulunmadığını, işçinin son alt verinin müvekkil şirket olmadığını, ilgili ücretlerden son alt verenin sorumlu olacağından, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı … Ltd. Şti. Vekili ilk derece mahkemesindeki savunmasında özetle; İşçilik alacağına ilişkin davada taraf olmadıklarından, kendilerine husumet yönetilemeyeceğini, 6552 Sayılı Kanun gereğince işçilik alacaklarından kamu kurumunun sorumlu olduğunu, yüklenici şirketlerin sorumluluğu bulunmadığını, davacının bu taleplerini Tepebaşı Belediyesine karşı ileri sürmesini, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, rücu hakkının kullanılmasının doğru olmadığını, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğundan, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığından, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplanmış, yapılan yargılama neticesinde, Davanın kabulü ile, 8.645,13 TL alacağın 500 TL’sinin dava tarihi olan 19/08/2015 tarihinden itibaren, 8.145,13 TL’sinin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. şti’den alınarak davacıya verilmesine ve 9.404,46 TL alacağın 500 TL’sinin dava tarihi olan 19/08/2015 tarihinden itibaren, 8.904,45 TL’sinin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine yönelik karar tesis edilmiştir.Bu karara karşı davalılardan…Tic. Ltd. Şti. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesindeki görev ve zamanaşımı itirazlarını tekrarla, esas açısından da, sorumlulukları bulunmamasına rağmen, aleyhlerine hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davacı şirketin dava dışı işçiye ödediği işçilik alacakları açısından diğer davalı şirketlerin sorumlulukları oranında rücuen tahsili istemine yöneliktir.Davacı şirket dava dışı işçi açısından ödediği işçilik alacaklarının davalı şirketlerde çalışma süresi ve dönemleri açısından diğer alt işverenlerin sorumlu olduğu gerekçesiyle rücuen talepte bulunmuş, mahkemece taraf delilleri toplanmak suretiyle, ödenen işçilik alacaklarına yönelik her bir davalının alt işveren olduğu dönemler olduğu itibariyle sorumlu olduğu miktar tespit edilmek suretiyle hüküm tesis edilmiş bulunduğundan, bu yönde tesis edilen hükümde isabetsizlik bulunmamaktadır. İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden, 4857 sayılı İş Kanun’u 6. Maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren birlikte sorumludur. Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden ise son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Belirtilen bu hükümler çerçevesinde hesaplama yapılmıştır. Yine davalı zamanaşımı definde bulunmuş ise de, olayda 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden ve zamanaşımı süresi içerisinde talepte bulunulduğundan, davalının zamanaşımı itirazının reddine yönelik karar ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava, tacirler arasındaki rücuen tazminat davası olması nedeniyle karar tesis eden asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan, davalı bu yöndeki istinafında da haklı değildir. Sorumluluk ve husumet yukarıda belirtildiği üzere tespit edildiğinden, davalı bu yöndeki istinaf taleplerinde de haklı değildir. Karar usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı istaf talebinde haklı değildir.Bu itibarla; davalı …. Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacılı …. Tic. Ltd. Şti. istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 590,54 TL harçtan peşin yatırılan 195,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 395,54 TL’nin davalı …. Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye irad kaydına,4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 09/10/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.