Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2017/2471 E. 2019/991 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/2471
KARAR NO : 2019/991
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2017
NUMARASI : 2011/46 Esas, 2017/406 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının tapu tahsis belgesi ile kendisine ait olan … Mahallesi … ada, … parsel sayılı taşınmazlarını davalı şirketin kullanmış olduğu kredinin teminatı için iade edilmek üzere bilabedel bu şirkete tapuda devrettiğini, şirket tarafından kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine yapılan icrai işlemler sonucunda taşınmazın dava dışı 3.kişilere satıldığını, bu nedenle söz konusu taşınmazların davacı adına tekrar tapuda tescilinin mümkün olmadığını, taşınmazların dava tarihi itibariyle değerlerinin tespiti edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000,00 TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili ilk derece mahkemesindeki savunmasında; taşınmazın tapuda davalı … adına kayıtlı olduğunu, davalı …’ın söz konusu taşınmazları ilgili belediyeden bedelini ödeyerek satın aldığını, davacıyla ve davalı şirketle bir ilgisi bulunmadığından haksız davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince; davanın hukuki nitelendirilmesi, taralar arasındaki taşınmaz satışı nedeniyle taraflar arasındaki işlem inançlı işlem olarak nitelendirilerek, davanın kabulüne yönelik karar tesis edilmiştir.Karar davalılar vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki savunmalarını tekrarla, dava konusu yapılan taşınmazların 1999 yılında bağlı bulunduğu belediye tarafından şuyulandırma işlemi yapılarak … ada, … nolu parsel numarasını aldığını ve söz konusu taşınmazların dava dışı Yenidoğan Belediyesi adına tescil edildiğini, davalı …’ın 19/02/2001 tarihinde dava dışı belediye adına kayıtlı olan taşınmazı ilgili belediyeden satın almak suretiyle bedelini dava dışı belediyeye ödediğini, taşınmazın davacıdan alınmadığını, celp edilecek olan tapu kaydında bu durumun açık olarak belirli olduğunu, mahkemenin davacının dayanak yaptığı 19/01/2005 tarihli belge başlıklı adi yazılı belgeyi yanlış tasvip ederek yanlış değerlendirdiğini, söz konusu belgenin inançlı işlem niteliğinde olmadığını, mahkemenin belgeyi inançlı işlem olarak kabul etmesinin doğru olmadığını, davaya dayanak yapılan belgenin başka amaçlı tanzim edildiğini, davalının taşınmazı satın aldıktan 4 yıl sonra ve sadece davalı … tarafından imzalanan belge olduğunu, davalı …’ın taşınmazı belediyeden satın aldıktan sonra ortağı bulunduğu şirket adına kredi alınması amacıyla dava dışı bankaya ipotek tesis ettirdiğini, taşınmazların icra yoluyla satılmadığını, davacı ve kardeşleriyle Romanya ülkesinde kurulan ortaklık nedeniyle, ortaklığın sona ermesi nedeniyle haricen satışının gerçekleştirildiğini, bilirkişi ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlar arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmediğini, sundukları uzman raporunun mahkemece değerlendirilmediğini, uzman raporunun HMK’da delil olarak kabul edilmesine rağmen mahkemece hiç nazara alınmadığını ve neden itibar edilmediğinin belirtilmediğini, davacının kendi adına kayıtlı olan taşınmazı yöneticisi ve ortağı olduğu şirkete aldığı kredi için teminat göstermesinin doğal hakkı olduğunu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve organik bağ kavramının zorlanarak somut olaya uygulandığını, davalı … Ltd.Şti’nin defterleri üzerinde yapılan incelemede iddia ile ilgili hiçbir kayda rastlanmadığının belirtildiğini, davaya dayanak yapılan söz konusu belgede davalı şirketin o tarihte kayyum atanması nedeniyle kayyum onayı olmadan şirketi bağlamasının mümkün olmadığını, davacının davalı …’ın, Yenidoğan Belediyesi’ne ödediği satış bedelini denkleştirici adalet kuralı gereğince kendisine ödemeden talepte bulunamayacağından, davanın kabulüne yönelik kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; ilk derece mahkemesince davacının davaya dayanak yaptığı 19/01/2005 tarihli belge davacının imzasını taşımasa da, inançlı işlem olarak kabul edilerek ve inançlı işlemde inananın bir hakkını belirli bir süre veya amaçla inanılana geçirmeyi, inanılanın da inananın emir ve talimatlarına göre hakkı kullanıp amaçlanan işlem veya süre dolunca ilgili hakkı inanana devretmeyi taahhüt ettiği hukuki işlemler gurubunda olduğu kabul edilerek, davanın kabulüne yönelik karar tesis edilmiştir.Davacının davasına dayanak yaptığı “Belge” başlıklı 19/01/2005 tarihli belgenin davalı … tarafından tanzim edilerek imzalandığı, söz konusu belgede davacının imzasının olmadığı hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. “Belge” başlıklı davaya dayanak belgeden ….Bölge … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazlar tapuda davacı … adına kayıtlıyken, iş bu taşınmazların bilabedel davalı …’a devredildiği ve devir amacının ….Ltd.Şti’nin dava dışı … alınacak kredisine teminat verme olduğu, bankayla ihtilaf çözümlendiğinde taşınmazların daha önceki malik olan davacıya bilabedel iade edileceği ve kira bedellerinin davacı tarafından tahsil edileceği söz konusu belgede içerik olarak yazılı bulunmaktadır. Celp edilen tapu kayıtlarından ise davacının söz konusu taşınmazı malik olarak sahip olduğu gözükmemekte, Yenidoğan Belediyesi adına 01/08/2000 tarihinde şuyulandırma ile tescil edildiği, 19/02/2001 tarihinde satış ile davalı … adına kayıtlı olduğu ve taşınmazların satış nedeniyle dava dışı şahıslar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davaya dayanak yapılan ve ilk derece mahkemesince inançlı işlem olarak nitelendirilen 19/01/2005 tarihli, davacının imzasını içermeyen söz konusu belgeden dolayı taraflar arasındaki işlem, inançlı işlem niteliğinde değildir. 05/02/1947 ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi inanç sözleşmesi, inanılana bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla; inanan, inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini inanana geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğünü yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmesi anılan içtihadı birleştirme kararı uyarınca ancak yazılı delil ile kanıtlanabilir. Kural olarak bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Oysa belirtildiği üzere dayanak belgede davacının imzası bulunmadığı gibi davacı, belgede belirtilen taşınmazın önceki maliki sıfatında değildir. Bu durumda taraflar arasındaki işlemi inançlı işlem olarak nitelendirmek mümkün değildir. Ancak davaya dayanak yapılan 19/01/2005 tarihli belge başlıklı, davalılardan … tarafından imzası inkar edilmeyen yazılı delilin içerik olarak değerlendirilmesinde belirtilen taşınmazlardan dolayı davalının, davacıya karşı borç ikrarını içerdiğinin kabul edilmesini gerektirmektedir. Söz konusu belgede belirtilen taşınmazların başlangıçta davacının zilyetliğinde olduğu ve adına da tapu tahsis belgesi alındığı, zilyetliğin halen kesintisiz olarak devam ettiği, taşınmaz kiralarının da davacı tarafından tahsil edildiği bizzat davacının düzenlediği söz konusu belgeden anlaşılmaktadır. Bu belge içeriği ve davalının savunmasında, davacıya ait bir taşınmazın belediyece davalıya satışının yapıldığı, ancak söz konusu belgenin içeriği tapu kayıtları ile uyuşmamakta ise de, gerek belgede taşınmazın davacı tarafından davalıya bilabedel verildiğinin kabul edilmesi ve bu belgenin tapu kaydı davalı üzerineyken bilerek yazılarak düzenlenmesi ve davalının belge içeriğine ve imzasına itiraz etmemiş olması nedeniyle, davacı ile davalılardan … arasında taşınmaz devrine ilişkin bir alacak, borç ilişkisinin olduğunun kabul edilmesini gerektirmektedir. 6098 sayılı TBK m.18 gereğince, sebep ihtiva etmemiş olsa da borç ikrarı geçerli olduğundan, davalı bu belge ile borç ikrar etmiş olduğundan belge ile bağlıdır. Borcun miktarı ise taşınmazların değeridir. Belgenin 19/01/2005 tarihi olması nedeniyle Dairemizce bilirkişi kurulundan aldırılan ek rapor kapsamında, taşınmazın değerinin 100.000,00 TL olduğu belirlenmiş bulunduğundan davacının, davalı …’dan belge tarihi itibariyle taşınmaz değeri olan 100.000,00 TL miktarında alacaklı olduğu sabit bulunduğundan, davacının, davalı … açısından açılan davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak davacının diğer davalı … Sanayi ve Tic.Ltd.Şti açısından açılan davada davalı şirket açısından borç ikrarını içeren herhangi bir belgenin düzenlenmediği gibi davaya dayanak yapılan 19/01/2005 tarihli belgede davalı şirket yetkililerinin imzasının bulunmadığı, sadece davalı …’ın imzası bulunması nedeniyle ve kullanılan kredinin söz konusu şirket adına kullanılmasının şirketi davacıya karşı borçlu duruma getiremeyeceğinden, davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığı kabul edilerek, davalı şirket açısından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Belirtilen nedenlerle, davalıların istinaf talebinin kabulüne ve kararın kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesis edilerek, davalı şirket hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.Bu itibarla; davalıların istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı şirket hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın ilk derece mahkemesinin kararındaki gibi kabulüne, 100.000,00 TL’nin davalı … tahsili ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;A.1.HMK m. 353/1-b-2 uyarınca davalıların istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, 2.İstinaf talebinin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Davalı ….San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin yatırdığı 1.707,75 TL istinaf karar harcının karar kesinleşince talep halinde davalıya iadesine, B.1….hakkındaki davanın reddine,2.Davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 10.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 3.Davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.’nin yapmış olduğu 25,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, C.1.Davalı … hakkındaki davanın kabulüne, 100.000,00 TL’nin davalı …’dan tahsili ile dava tarihinden (17/01/2011) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, 2.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 10.750,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 3.Alınması gereken 6.831,00 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.485,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.346,00 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,4.Davacının peşin harç olarak yatırdığı 1.485,00 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,5.Davacı tarafından yapılan toplam 4.434,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 2.217,00 TL’sinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 6.Davacı …’ın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,7.Karar kesinleşince bakiye gider avanslarının yatıran taraflara iadesine, Dair, HMK m. 361 uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.