Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2017/2131 E. 2018/2181 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/2131
KARAR NO : 2018/2181
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2017
NUMARASI : 2015/95 Esas, 2017/351 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Davalı şirketin kuruluş amacının aracılık faaliyeti olduğunu, …. Evleri Projesi isimli projede yapılması planlanan evlerin dava dışı satıcı ve yüklenici firmalar olan …Tic. A.Ş. ile … A.Ş. Adlı şirketlerin bu projeyi tamamlamaları için nakit finansmanı sağlamak amacıyla faaliyet gösterdiğini, nakit sıkıntısı içine giren yüklenici/satıcı firmaların bu nakit sıkıntısını projedeki evleri satın alanların borç olarak verecekleri paralar ile gidermek, yapılacak işlerin denetlenmesi yükümlülüğünün de davalıya ait olduğunu, geçici bir süreliğine borç olarak verilen paraların hesaplarının tutulması ve iadesinin temin edileceğini, ancak hisse devir bedeli adı altında yatırılan paraların iade edilmediği gibi, herhangi bir hisse payı devrinin de yapılmadığını, herhangi bir üretim faaliyeti olmayan ve sadece bir başka şirketi finanse eden bir şirketin kişi başı 15.000 – 20.000TL’lik ödemeyi nasıl ve nereden yapacağının izahtan vareste olduğunu, davalı borçlunun alacaklı olarak göründüğü İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerine dosyaya yatacak nakdin çekilememesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasını ve davalı borçlu şirkete yöneltilen İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki davalı itirazının iptali ile takibin devamına, bakiye 170.144,00TL ana para alacağının ticari faiz ve masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline, %20’den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabında; Davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının da dahil olduğu 39 ev sahibinin evini teslim alamadığı ve haciz konulan taşınmazların davalı şirket tarafından satılıp paraya çevrildiği zaman elde edilecek hasılattan davacının ödediği 80.000USD’ye tekabül edecek miktarın iade edileceği, davacının bu miktar kadar alacaklı olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak davacının kısmi de olsa borç verdiği ve borcunu talep edebileceği tarafın davalı şirket olmadığını, … A.Ş. Ve …. A.Ş. Olduğunu, bu hususta davacı tarafın sunduğu 27/06/2008 tarihli sözleşmede de açık hüküm bulunduğunu, ödemelerin banka vasıtasıyla ve iki yönetim kurulunun imzası ile ev sahiplerinin bilgisi altında yapıldığını, bu nedenle davalıdan talep edilen bedel kadar borcun bulunmadığını, haksız başlatılan icra takibinin iptali ile takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler ile dosya kapsamı gereğince taraflar arasında düzenlenen 27/06/2008 tarihli sözleşmenin ödünç akdinin ağırlıklı unsurlarını taşıyan karma bir sözleşme olduğunu, davacının hisse devrinin yapılmadığı ve inşaatın tamamlanmadığı gerekçesiyle verdiği paranın iadesini talep ettiğini, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı ya da tek taraflı olarak sona erdirilmediği, sözleşmeden dönme şartlarının oluşmadığı, bu nedenle davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunması mümkün olmadığından davanın reddine dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, gerekçeli karara esas olan gerekçenin hukukçu bilirkişi tarafından yazıldığını, mahkeme tarafından eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, kararın bilirkişi raporunun kopyası niteliğinde olduğunu, davacı şirketin hisse devri ile ilgili iddiasının ispat edilemediği şeklinde vahim bir gerekçe yazıldığını, davacı tarafından ispat edilenin tespit dahi edilemediğini, sözleşmenin davacı ile davalı arasında yapıldığı tespitinin de doğru olmadığını, sözleşmenin davalı şirket kurulmadan önce davalı şirket tek hissedarı ile dava dışı yüklenici ve satıcı firma yetkilileri arasında düzenlendiğini, dolayısıyla davalı şirketin sözleşmeye uygun olarak kurulması, işlemesi ve yapılandırılması ile ilgili sözleşmede belirtilen şekilde ortaklıkların sağlanması gerektiğini, dosyadaki 27/06/2008 tarihli ve 25/08/2008 tarihli sözleşmenin davalı şirketin kuruluş amacı, yönetim şekli ve işleyişinin tespiti için oluşturulduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin yazılı değil şifahi olduğunu, mahkemenin belirttiği sözleşme olmadığını, şifahi sözleşmeden davalı tarafın caydığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/92 Esas sayılı dosyasındaki beyanından bu hususun anlaşıldığını, davacının farklı davalının ve dava konusunun aynı olduğu İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/96 Esas sayılı dosyasında verile görevsizlik kararının Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından incelendiğini ve Yargıtay kararında davalı firmaya verilen borç paraların ve devredilmeyen davalı şirket hisse payları için ödenen nakdin iadesi talepli dava olduğu, davalının ticari işletmesiyle ilgili olduğundan ticari işten kaynaklandığının tespit edildiği, alacağın kaynağı ve konusunun bu Yargıtay kararında açıkça belirlendiğini, bu hususlar dikkate alınarak kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında; Dava konusu alacağın muhattabının kesinlikle davalı şirket olmadığını, dava dışı şirketlerin borcu olduğunu, bu hususun sözleşmede yazıldığını, TK m. 382 gereğince kendi hissesine sahip olması mümkün olmayan davalı şirketten kendi hissesi talep edilerek dava açılmasının mümkün olmadığını, davacının sorabileceği, isteyebileceği tek şeyin davalı şirkete yolladığı paraların talimatı doğrultusunda inşaatçı şirkete ödenip ödenmediği olacağını, ancak bu konuda talep ve beyanda bulunulmadığını, davacının istinaf dilekçesine ekli sunduğu Yargıtay Kararının ticaret mahkemelerinin görevi hakkında verilmiş karar olduğunu, bu davanın esası ile ilgisi bulunmadığını, bu nedenle istinaf talebinin usul ve esastan reddi ile kararın onanmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı taraflar arasındaki sözleşme ile öngörülen taşınmazın tapusunun verilmemesi nedeniyle, müteahhit firmaya finans sağlamak amacıyla kurulan davalı şirkete ödemiş olduğu bedelin tahsili için başlattığı takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece sözleşmenin geçerli olması nedeniyle bedel talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı tarafından aynı taşınmaz için … A.Ş’ye karşı bu davaya da konu olan taşınmazın tapu kaydının iptali için açmış olduğu dava sonucu verilen tapu iptali kararının temyizi üzerine kararın 16/05/2018 tarihinde Yargıtay’ın 2018/3866 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Davanın çözümü davacının talep edilen bedeli talep hakkı bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olup, TBK m. 165 gereğince bekletici mesele yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği halde işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olduğundan mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK m. 353/1-a-4 uyarınca kararın kaldırılmasına, HMK m. 165 gereğince İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi’nin dosyasını sonuçlanmasına kadar yargılamanın bekletilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.İstinaf başvurusunun kabulü ile esas incelenmeden HMK m. 353/1-a-4 uyarınca kararın kaldırılmasına, HMK m. 165 gereğince İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi’nin dosyasını sonuçlanmasına kadar yargılamanın bekletilmesi için dosyanın Kararı veren Mahkemeye gönderilmesine
2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.İstinaf eden davacının istinaf başvurusu için yapmış olduğu yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,
4.İstinaf başvurusu kabul edildiğinden, davacının yatırdığı 31,40TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 13/12/2018 günü, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.