Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2017/1897 E. 2018/1543 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/1897
KARAR NO : 2018/1543
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2017
NUMARASI : 2016/2 Esas, 2017/353 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/10/2018
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı görev nedeniyle davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı … vekili tarafından müvekkili aleyhine İzmir 1. İş Mahkemesi’nde 2011/512 Esas sayılı ile açılan işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasının karara çıktığını, dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, kararda hüküm altına alınan meblağın tahsili için alacaklı vekili tarafından Bakanlık aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 23/01/2015 tarihinde 3.029,87 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre iş ve işçilik haklarından doğan alacaklarda yüklenici firmanın sorumlu olduğunu, davacı kurumun sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, 3.029,87 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı hakkında Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2009 tarih 2008/416 Esas, 2009/486 Karar ile iflasına karar verildiği, kararın 18.09.2012 tarihinde kesinleştiği, dava dışı işçi tarafından davacı aleyhine iş mahkemesinde açılan ve hüküm altına alınan alacağın iflastan sonra 23/01/2015 tarihinde ödendiğinden dava tarihi itibariyle, TBK 167 maddesine dayalı olarak rücu hakkının doğduğunu, ancak böyle bir alacak iflastan önce doğmadığından iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu bir alacak davası olduğunu, davanın 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığından mahkemenin görevli olmadığını, görevli mahkemenin Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, iş bu karar süresinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin işçisi olarak çalışmaya başlayan …’ın iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak fesih edildiği ve hakkettiği tazminat ve alacakları için iş mahkemesinde dava açtığını, hüküm altına alınan meblağın tahsili için müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibi sonunda 23/01/2015 tarihinde 3.029,87 TL’nin idare tarafından ödendiğini, davalı şirketin müflis olup müflis şirket aleyhine açılan davalara müflis şirketin iflasına karar veren ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunun belirttiğini, bu sebeple usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf talebine karşı davalının beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı idare ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı, dava dışı işçinin işçilik alacakları nedeniyle ödenen alacak ve tazminatın rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Davalının 12/10/2009 tarihinde iflasına karar verildiği, kararın 18/09/2012 tarihinde kesinleştiği, dava konusu alacağın davacı tarafından 23/01/2018 tarihinde ödendiği ve bu tarihten sonra iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın davaya konu yaptığı rücuen tazminatın, davalı şirketin iflasına karar verildikten sonra doğduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla İİK m. 235 hükmü kapsamında, kayıt kabul davası olarak nitelendirilmesi doğru olmayacağından (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21.6.2013 gün ve 2895/4313 sayılı kararı) ve de davacının ve selefinin tacir olmamalarından dolayı dava TTK m. 4 kapsamında da ticari dava sayılmayacağından, davaya bakmakla asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur. Davacı istinaf talebinde haklı değildir.
Bu itibarla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine,
2.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,
3.Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 11/10/2018 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.