Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2017/1845 E. 2018/849 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/1845
KARAR NO : 2018/849
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2017
NUMARASI : 2016/448 Esas, 2017/850 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/05/2018
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; Kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen Karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı bankanın Merter şubesi ile borçlu … arasında imzalanan Bireysel Ürün ve Hizmet Paketi Başvuru Formu ve Sözleşmesinde adı geçen borçlu …’ye kredi açıldığı ve kullandırıldığını, itirazda bulunan müşterek borçlu .. ….nin ise sözleşmeye müşterek borçlu olarak imza atmış olduğunun gözüktüğünü, kredi borcunun süresi içinde ödenmemesi üzerine, sözleşmenin bankaya verdiği yetkiye istinaden kredi hesaplarının hesap kat ihtarnamesi ile kesilerek borca muacceliyet verildiğini ve söz konusu ihtarnamenin borçluya tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı müşterek borçlu aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, anacak davalının borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı; kefil olduğu iddia edilen … isimli şahsı tanımadığını, belirtilen şahısla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, banka nezdinde de kendisi lehine herhangi bir kefillikte bulunmadığını, 2002 yılında Güngören Belediye Başkanlığı’nda göreve başladığını, göreve başlarken maaş ve kredi kartı çıkartılması için banka çalışanlarınca kendisinden ve birçok farklı kişiden imza alındığını, muhtemel olarak banka çalışanları tarafından alınan bu imzaların farklı amaçla kullanıldığını, anılan şahıs ile arasında herhangi bir talebi, bilgisi ve onayı olmaksızın vekalet ilişkisi kurulduğnu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; davacının iddiası, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle, davalıya imzalatılan kefalet sözleşmesinde kefil olunan miktarın açıkça yazılmadığı, davalının kefil olduğu miktarın belirli olmadığı, bu itibarla imzalanan kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanından reddine karar verilmiş, karar süresinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kredi borçlusu dava dışı …i için takipteki borcun kesinleştiğini, garanti eden davalının borca itiraz ettiğini, dosyaya konu bireysel ürün ve hizmet akdi sözleşmesinde bilirkişi raporunun aksine, krediyi kullanan asıl borçlu …’nin adı soyadı, kimlik ve adres bilgileri, çalıştığı kurum ve aile bilgilerinin yazılı olduğunu, söz konusu kredi sözleşmesinde kredi limiti ve belirlenen limitin hangi oranda arttırılacağının belirtildiğini, davalının kredi sözleşmesini garanti eden sıfatıyla imzaladığını belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir.Davalının istinaf talebine karşı beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.Dava, bireysel ürün ve hizmet paketi sözleşmesi kapsamında kredi borcunun tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede, davacı tarafından borçlu …i ve davalı aleyhinde kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden 3.431,32TL asıl alacak ve işlemiş faiz ve diğer masraflar olmak üzere toplam 4.543,68TL üzerinden takip başlatıldığı, davalı borçluya ödeme emrinin 13/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun 18/11/2014 tarihinde borca itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından anlaşıldığına göre; dava konusu alacak tüketici işlemi niteliğindeki bireysel kredi sözleşmesinden doğmuştur. O nedenle 6502 sayılı Kanunun m.73 uyarınca davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. Bu durumda mahkemece görev dava şartı gözönünde bulundurularak davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, davanın esastan sonuçlandırılması doğru olmamıştır.Bu itibarla, HMK m.353/1-a-3 uyarınca esas incelenmeden mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere karar veren mahkemeye gönderilmesine kararı vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-a-3 uyarınca esas incelenmeden mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3.Davacının istinaf başvurusu için yapmış olduğu yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 16/05/2018 günü, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.