Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2017/1611 E. 2018/1042 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2017/1611
KARAR NO : 2018/1042
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2017
NUMARASI : 2014/411 Esas, 2017/316 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasında; Kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen Karara karşı davalı … ve davalı …vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili; müvekkillerinden davacı …’in uzun yıllardır devam eden kronik rahatsızlıklarının bulunduğunu, buna rağmen davalı sağlık kuruluşu nezdinde, diğer davalı doktorlar tarafından ameliyata alındığını, ameliyat öncesinde gerekli tahlil, inceleme ve tetkiklerin yapılmadığını, ayrıca müvekkilinin şeker hastası olduğunu, müvekkilinin ameliyat olduğu yerden devamlı surette akıntı meydana geldiğini, akıntı durdurulamadığı için tedavinin uzadığını, müvekkiline yanlış tedavi uygulanması nedeniyle müvekkilinin sol bacağında daha büyük olmak üzere, her iki bacağında yaralar meydana geldiğini, müvekkilinin her iki bacağının kesilmesi riskinin doğduğunu, müvekkilinin ameliyattan bir hafta sonra hastaneye kontrole gittiğinde durumunun ciddi olduğu nedeniyle hastaneye yatırıldığını, bir süre sonra tekrar taburcu edildiğini, tekrar kontrole gittiğinde, bu kez 20 gün davalı hastanede yatırıldığını, sonrasında başvurulan GATA Haydarpaşa Hastanesi’nde yer bulunmadığından gerekli tedavinin yaptırılamadığını, müvekkilinin tedavi sürecinde 10 ay boyunca hasta bakıcı tutmak zorunda kaldığını, müvekkilinin tüm bu süreç boyunca 12.360 YTL maddi zararının doğduğunu belirterek, 12.360 YTL’nin davalılardan tahsiline, ayrıca manevi tazminat olarak davacı …’e 15.000 YTL ve …’in çocukları olan diğer müvekkillerine 5.000’er YTL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekili; müvekkilinin hastanın tedavi sürecinde bulunmadığını, epikrizde adının ve imzasının bulunmasının nedeninin yasal prosedürden kaynaklandığını belirterek husumet yokluğundan davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili; davacının ameliyatından önce gerekli tetkik ve değerlendirmelerin tamamımn eksiksiz bir şekilde yapıldığını, davacının ameliyat sonrası oluşabilecek riskler konusunda ve söz konusu ameliyatın gerçekleştirilmemesi durumunda davacının yüksek hayati tehlike altında olacağı konusunda davacının bilgilendirildiğini, davacının ameliyatı ve tedavisi süresince, gerekli tüm tedbirlerin alındığını ve özenin gösterildiğini, davacının ameliyat sonrası uğradığı bedensel zararların kendisinden ve patolojik durumundan kaynaklandığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili; davacıya yapılan tıbbı müdahalenin tıbbın gereklerine uygun olduğunu, davacının zarara neden olduğunu iddia ettiği tellerin takılmasının bir zorunluluk olduğunu ve alternatifinin bulunmadığını, davacının bahsettiği akıntıların şeker hastası olması dolayısıyla enfeksiyon kapma riskinin yüksek olmasından kaynaklandığını, davacının ameliyatı ve tedavisi süresince gerekli tüm tedbirlerin alındığını, ameliyat sonrasında oluşabilecek durum hakkında davacının yeterince bilgilendirildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda davalı …’e uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olmadığı, bu nedenle davalı doktor …’nun kusurlu olduğu ve kusur oranının 3/8 olarak belirtildiği, bu rapora itiraz sonrası Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan alınan raporda da davalı doktor …’nun kusurlu olduğu belirtildiğinden bu rapor doğrultusunda maddi tazminat talebinin belirlenmesi için alınan 01/12/2015 tarihli bilirkişi raporu gereği davanın kısmen kabulü ile 7.625,08 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı şirket ve davalı …’dan dayanışmalı olarak tahsili ile davacı mirasçılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, olayda kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine, davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirket ve davalı …’dan tahsili ile davacı mirasçılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı … ve … tarafından açılan manevi tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; ameliyat öncesi hastanın takip ve kontrolü ile ameliyat sonunda da hastanın şekerinin takibinin uzmanlara ait olduğunu, müvekkilinin ameliyat sonrası da kendisine düşen takip ve kontrolü tıp kurallarına göre yerine getirdiğini, ilk bilirkişi raporunda müvekkilinin kusursuz gösterildiğini, ancak ne olduysa ikinci raporda 3/8, son raporda da tamamen kusurlu gösterildiğini, ancak bu değerlendirmenin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; 11/01/2008 tarihli bilirkişi heyeti raporunda müvekkilinin sorumluluğunun olmadığının belirtildiğini, Adli Tıp raporunda da kendisine kusur izafe edilmediğini, hatta Adli Tıp Genel Kurulu raporunda da kusur verilmediğini, dosyada 6 ayrı bilirkişi raporu bulunduğunu, bunların birbiriyle çelişkili olduğunu, müvekkilinin kusurlu olmamasına rağmen tazminattan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davacılar istinafa cevap vermemiştir.
Dava, davacı …’in davalı Özel … Hastanesi’nde yapılan ameliyatının tıp kurallarına uygun olmadığı gerekçesiyle uğranılan maddi ve manevi tazminatın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı …’in, davalı … tarafından baypass ameliyatı yapılmış, ancak şeker hastası olması nedeniyle ameliyat sonrası yaşanan sorunlar nedeniyle tedavi süreci uzamıştır. Olay nedeniyle önce hukuk fakültesi öğretim üyesi, tıp fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve raporda; ameliyat öncesinde davacının diyabetinin regülasyonu için yeterli zaman ayrılmadığı ve yeterli özen gösterilmediği belirtilerek davalıların oluşan zarardan sorumlu oldukları belirtilmiş, rapora itiraz sonrasında, bu sefer … Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, mali müşavir ve kardiyologdan oluşturulan bilirkişi heyeti raporunda; olay nedeniyle davalıların hukuki sorumluluklarının bulunmadığı belirtilmiş ve her iki bilirkişi heyeti raporundaki çelişki gerekçe gösterilerek çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp 3.İhtisas Kurulundan alınan 03/07/2008 tarihli raporda; şeker hastalığı olan kişide kan şekerinin tedavi ile kontrol altına alınarak düşürülmesi ve ameliyata bu şekilde alınmasının uygun olduğu, ancak uygulanan tedavinin tıp kurallarına uymadığı ve dolayısıyla davalı …’nun 3/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Son olarak Adli Tıp Kurumu’nun aynı ihtisas kurulunca hazırlanan 07/12/2011 tarihli ikinci raporda ve Adli Tıp Genel Kurulu’nun 13/11/2014 tarihli raporunda; diyabetik hastalarda oluşan komplikasyonların çoklu faktörlere bağlı olduğu, glikoz regülasyonunun sağlanamadığı cihetle davalı doktorun 3/8 oranında kusurlu olduğu, bu eksikliğinin meydana gelen sonuca yol açıp açmayacağının bilinemeyeceği ve enfeksiyon gelişiminden sonra yapılan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu belirtilmiştir. Bunun üzerine maddi tazminatın hesaplanması yönünde dosya bu sefer yeminli mali müşavir ve iç hastalıkları uzmanından oluşan başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bu heyet raporunda; davacının belgelenmiş ameliyat sonrası masraflarının 15.875,08 TL olduğu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği 7.625,08 TL hesaplandığı belirtilmiş ve mahkemesince iş bu rapor hükme esas alınmıştır.
Davacı … yargılama sırasında vefat etmiş ve Kartal ..Noterliği’nin … tarihli mirasçılık belgesi ile davacı çocukları dışında … adında evladının bulunduğu belirtilerek üç mirasçı belirlenmiştir. Yargılama sırasında davacı olmayan mirasçı …’in vekaletnamesi davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilmiştir.
İddia, savunma, alınan bilirkişi raporları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; esasa ilişki mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yalnızca yargılama sırasında ölen davacı müteveffa …’in üçüncü mirasçısı olan … vekili aracılığıyla davaya devam ettiği halde karar başlığında gösterilmemiştir. Bu husus kamu düzenini ilgilendirdiğinden re’sen düzeltilmesi gerekir. O nedenle davalı tarafın istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
Bu itibarla; istinaf başvurularının esastan reddine, karar başlığında sehven gösterilmediği anlaşılan mirasçı …’in karar başlığında gösterilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-b-1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine,
2.Davacı mirasçı …’in karar başlığında gösterilmesine,
3.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5.Alınması gereken 1.203,00 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 301,00 TL’nin mahsup edilerek, kalan 902, TL’nin davalı …Ltd.Şti.’den alınarak Hazine’ye irat kaydına, bu hususun İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6.Alınması gereken 1.203,00 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 301,00 TL’nin mahsup edilerek, kalan 902, TL’nin davalı …’dan alınarak Hazine’ye irat kaydına, bu hususun İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 07/06/2018 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.