Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/952 E. 2023/912 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/952 Esas
KARAR NO: 2023/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/09/2022
NUMARASI: 2021/143 Esas, 2022/662 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında 28/04/2010 tanzim tarihli, … poliçe numaralı İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi yapıldığını, sigortanın 3. şahıs mali mesuliyetini de kapsadığını, sigorta bedelinin ise olay başına 100.000,00 TL, proje süresince toplam 300.000,00 TL olduğunu, 09/06/2011 tarihinde alt müteahhit işçisi …’ın geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat ettiğini, SGK tarafından müteveffa sigortalının hak sahiplerine 88.790,99 TL’lik ilk peşin değerli sermaye geliri bağlandığını ve SGK tarafından rücuen tazminattan doğan kurum alacağı olan 44.850,32 TL’nin tazmini istemi ile dava açıldığını, Elazığ İş Mahkemesince verilen kararın Yargıtay tarafından düzeltilerek onandığını, müvekkili şirketin kurum zararının tamamından sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de bu tutarın poliçe kapsamında sigortacı tarafından ödenmesi gerektiğini, SGK tarafından Elazığ … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamlı icra takibinde müvekkiline ait malların haczedildiğini, tüm bunlara rağmen sigorta şirketinin, sorumlu olduğu tutarı icra dosyasına ödemekten imtina ettiğini belirterek davalarının kabulüne, poliçe kapsamında limitle sınırlı olmak üzere davalının meydana gelen iş kazası sebebi ile ödemek zorunda olduğu miktarın tespiti ile müvekkili aleyhinde yapılan Elazığ … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına ödenmesinin emredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinin tam ıslahına ilişkin 23/09/2021 tarihli dilekçe ile, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinin tam ıslahına karşı sunduğu cevap dilekçesinde; müteveffa işçi ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi olduğundan dava konusu taleplerin “İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi” kapsamında teminat dahilinde bulunmadığını, zira Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 3. maddesinde, sigortalıya bir hizmet münasebetiyle bağlı kimseler tarafından vaki olan taleplerin teminat dışı olduğunun belirtildiğini, zarar gören işçinin 3. kişi konumunda olmadığını, davacı yanın müvekkili şirket nezdinde düzenli sigorta poliçesinden talep hakkı mevcut olmadığını, zira ödemede bulunmayan sigortalının, poliçe kapsamında talep hakkı muaccel olmayacağından dolayı davanın reddinin gerektiğini, davacı sigortalının ödeme yapmamış olması sebebiyle ne icra dairesine ne de sigortalıya ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, taleplerin teminat dışı olduğunu, müvekkilinin, konu kazadan arabuluculuk başvurusu ile haberdar olduğunu, müvekkili sigorta şirketi yönünden faiz ve fer’ilerinden sorumluluğun ilk kez usulüne uygun ihbar tarihi ile başlayacağını, sigortalı şirket tarafından ödenen miktarın tamamının müvekkilinden talep edilemeyeceğini, talebin niteliği gereği avans faiz talep edilemeyeceğini, mezkur poliçede üst limitin 100.000 TL olduğunu taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; SGK tarafından müteveffa işçi …’ın yakınlarına ödenen bedelin tahsili için davalıya karşı açılan davada verilen karar üzerine Elazığ İcra Dairesinin … esas (Kapatılan Elazığ … İcra Dairesi … esas) sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, davacının, icra dosyasına 03/02/2017 tarihinde 701,53 TL ödeme yaptığını, TTK m.1420/1 maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin, ödeme tarihinden itibaren 03/02/2019 tarihinde dolması sebebiyle davanın bu kısım bakımından zamanaşamından reddine; ayrıca davanın 9.298,47 TL’Lik kısım yönünden ise, davacının bu miktara ilişkin, dava dışı SGK’ya Elazığ İş Mahkemesinin 2016/930 esas 2017/858 karar sayılı dosyasında verilen karar kapsamında icra dosyası dahilinde ve haricen yapılmış herhangi bir ödemesinin bulunmaması nedeniyle erken açılan davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin, herhangi bir ödeme yapmamış ve mal varlığında herhangi bir azalma gerçekleşmemiş olsa bile huzurdaki davayı ikame etme hakkı bulunduğunu, nitekim Türk Ticaret Kanununun 1473. maddesi uyarınca zararın doğma tarihinin önemli bulunmadığını, zararın öngörülebilir olması ya da zararın daha sonra doğmuş olması hususunun sigorta şirketinin sorumluluğunu ortaya çıkardığını, ortada öngörülen zarar olduğunu, önemli olan hususun, davacı ile davalı arasında ikame edilen sigorta sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye göre meydana gelen zararın davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket tarafından 9.298,47 TL’lik kısma ilişkin bir ödeme yapılmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı zamanda davalı tarafça ödenmesi gereken miktarın mahkemece tespit edilmesine ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, ancak davalı sigorta şirketinin ödemesi gereken miktara ilişkin bir tespit yapılmadığın belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi kapsamında sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle poliçenin düzenlenme tarihi dikkate alındığında somut olayda hangi kanunun uygulanacağı belirlenmelidir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2. maddesinde “(1) Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse: a) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır. b) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukukî fiiller, bağlayıcılıkları ve hukukî sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbidir. c) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır…” ; “sigorta sözleşmesi” başlığı altında 39. maddesinde “(1) 6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehdarı koruyan hükümler bakımından, 1517nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur…” düzenlemeleri yer almaktadır. Buna göre somut olayda, taraflar arasındaki İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesinin 28/04/2010 tarihinde tanzim edildiği, inşaat başlangıcının 23/12/2009 ve bitiş tarihinin ise 04/09/2011 olduğu, rizikonun ise 09/06/2011 tarihinde meydana geldiği ve davanın da 26/02/2021 tarihinde açılmış olduğunun anlaşılması sebebiyle 6102 sayılı TTK hükümleri gereğince değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda, sigorta ettirenin davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti., sigortalının ise T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı olduğu “İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi” 28/04/2010 tarihinde tanzim edilmiş olup inşaat başlangıcının 23/12/2009 ve bitiş tarihinin 04/09/2011 olduğu, bakım başlangıcının 04/09/2011 ve bitişinin ise 04/09/2012 olduğu, rizikonun (işçi …’ın ölümü) 09/06/2011 tarihinde meydana geldiği, müteveffa … ‘ın hak sahiplerine ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığından bahisle SGK Başkanlığı tarafından davalılar …, … San. ve Tic. Ltd. Şti., … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve …’a karşı rücuen tazminattan doğan kurum alacağının tahsili amacıyla açılan davada, davanın kabulüne dair verilen karara dayalı tüm davalılara karşı alacağın tahsili amacıyla Elazığ İcra Dairesinin … Esas (Kapatılan Elazığ … İcra Dairesi … Esas) sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, dosyaya davacı tarafından 03/02/2017 tarihinde 701,53 TL yatırıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf taleplerin zamanaşımına uğradığına yönelik itirazda bulunmuştur. TTK’nun 1420 maddesi uyarınca, sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır. Buna göre somut olayda, davacı tarafından icra dosyasına 03/02/2017 tarihinde 701,53 TL yatırıldığı, anılan maddeye göre zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, arada zamanaşımının durması yada kesilmesi sebeplerinin de gerçekleşmediği dikkate alındığında ödenen alacak kesimine yönelik, davanın, 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 26/02/2021 tarihinde açılması sebebiyle Mahkemece zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Dava konusu 10.000,00 TL dışında kalan 9.298,47 TL’lik kısım bakımından ise, davacı tarafından haricen yada icra dosyası kapsamına yapılmış bir ödemenin varlığı iddia ve ispat edilemediğinden Mahkemece, davanın erken açıldığından bahisle reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Bu açıdan davacının istinafında ileri sürdüğü TTK’nun 1473 maddesinin somut olaya uygulanması söz konusu değildir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/143 Esas, 2022/662 Karar 22/09/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.27/09/2023