Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/93 E. 2023/285 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/93 Esas
KARAR NO: 2023/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2022
NUMARASI: 2020/761 Esas, 2022/804 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin sigortalısı … AŞ’nin yapımını yürüttüğü “…” şantiyesinde 6 adet balkon korkuluğunun çalındığını, gerekli güvenlik tedbirlerini almayan davalı güvenlik şirketinin olayda sorumluluğu bulunduğunu, müvekkilinin sigortalının zararını karşılayarak sigortalıya halef olduğunu, sigortalıya ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsili için davalı hakkında takip başlatmışlarsa da, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 03/10/2016 dilekçesi ile, davalı güvenlik şirketinin unvanının maddi hataya dayalı olarak yanlış gösterildiğini belirterek davalının değiştirilerek husumetin doğru davalıya tevcihini ayrıca itirazın iptali davalarını ıslah ettiklerini beyanla 6.129,69 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte doğru davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
CEVAP Davalı vekili cevabında; talep haksız fiile dayandığından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, olay tarihinden itibaren 2 yıllık süre geçtikten sonra dava açıldığından alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin işyeri ile ilgili riskleri dava dışı sigortalıya bildirmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını, çalınan malların depolanmadığını ve yolun kenarında etrafı açık olarak gelişigüzel istiflendiğini, müvekkili şirketin güvenlik hizmetini eksiksiz yerine getirdiğini ve sigortalı ile yapılan güvenlik hizmet sözleşmesi uyarınca sorumluluğunun bulunmadığını, aksinin kabulü halinde olayda sigortalının da müterafik kusuru bulunduğunun gözönünde tutulması gerektiğini, sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, bu nedenle müvekkiline rücu edilemeyeceğini, gerçek zararın ispatlanması gerektiğini, müvekkili temerrüte düşürülmemesi nedeniyle ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacının, hırsızlığın gerçekleştiğini ve hırsızlığın davalı güvenlik şirketinin güvenlik hizmetini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklandığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; hükme esas alınan raporda, işyerinin hırsızlık olayının meydana geldiği kısmında kamera bulunmadığı ve hırsızlanan malzemenin davalının hakimiyet alanı dışında istiflendiği gerekçesiyle davalı güvenlik şirketinin kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, güvenlik hizmeti veren davalının bu hususta sigortalıya bilgi ve tavsiyede bulunması gerekirken, bu sorumluluğunu yerine getirdiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, hırsızlığa konu malzemenin davalı güvenlik şirketinin sorumluluk alanında olmadığının kabulü halinde, davalının görev alanının kısıtlı bir alan olarak kalacağını, bu durumda güvenlik şirketine sorumluluğu olan zararda hiç bir şekilde davalıya kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, dava dışı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının hasar sorumlusu olduğu ileri sürülen davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk olarak mahkemenin 12/10/2016 tarihli kararı ile; ıslahla taraf sıfatının değiştirilemeyeceği, ıslah bildiriminden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesi gerektiği, ancak verilmediği, işyerinin güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/478 Esas, 2020/2101 Karar sayılı kararı ile; tarafın maddi hataya dayalı olarak yanlış gösterildiği anlaşıldığından mahkemece dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin HMK’nın 124. maddesi uyarınca kabulü ile yargılamaya gerçek tarafla devam etmesi gerektiği, davasını tamamen ıslah etmiş olan davacı, ıslah dilekçesinde aynı zamanda ıslah ettiği işlemi açıkça belirtmişse (yani ıslah dilekçesi yeni bir bir dava dilekçesi niteliğinde ise) davacının artık m.180’e göre bir hafta içinde yeni (ikinci) bir dava dilekçesi vermesine gerek bulunmadığı, somut olayda, davacı tarafın ıslah dilekçesinde davasını alacak davası olarak ıslah ettiğini beyan ederek talep sonucunu açıkça belirttiğine göre, yeni bir dava dilekçesi vermesine gerek bulunmadığı belirtilerek yargılamaya gerçek taraf yönünden devam edilerek davanın esası ile ilgili deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar kaldırılmıştır. Kararın kaldırılmasından sonra mahkemece taraf değişikliği kabul edilmiş ve hırsızlık olayının gerçekleştiği ve ayrıca hırsızlık olayında davalı güvenlik şirketinin kusurlu olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi heyeti raporunda; sigortalının çalındığı iddia olunan malzemenin güvenliği bakımından gerekli önlemleri almadığı, emtiaları kapalı alanda muhafaza etmediği, yeterli kamera sistemi kurdurmadığı, şantiye sahasının açık kısmının duvar, tel örgü vb önlemlerle çevrilmediği, çalındığı iddia edilen emtiaların güvenlik görevlilerinin görevli olduğu kapılardan kontrolsüz giren bir araç ile emtiaları şantiye alanının dışına çıkarıldığına dair kamera görüntüleri, tanık, bilgi ve belgenin olmadığı, ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, Nasakoma firmasına ait olan malzemelerin güvenlik görevlilerinin gözetim ve kontrollerinin dışında, binanın dışından geçen yolun kenarında gelşigüzel istiflendiği, bu nedenle olayda davalı güvenlik şirketinin kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.Alınan rapor ayrıntılı ve gerekçeli olup sigortalının emtiaları kapalı alanda muhafaza etmediği, yeterli kamera sistemi kurdurmadığı, şantiye sahasının açık kısmının duvar, tel örgü vb önlemlerle çevirmediği, malzemelerin güvenlik görevlilerinin gözetim ve kontrollerinin dışında, binanın dışından geçen yolun kenarında gelşigüzel istiflendiği, bu nedenle olayda davalının kusurunun bulunduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmdeğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul l. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/761 Esas, 2022/804 Karar ve 12/10/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.09/03/2023