Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/918 E. 2023/841 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/918 Esas
KARAR NO: 2023/841
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 05/05/2023
NUMARASI: 2023/306 Esas
DAVA: ALACAK (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/57831 Soruşturma Nolu dosyası kapsamında Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı İstanbul Valiliği Kooperatifler İl Müdürlüğü görevlilerince yaklaşık yedi aylık bir çalışma sonucunda hazırlanmış Denetim Raporunda davalıların, müvekkilini zarara uğrattığını, inşaat yapım ihalesinde hileli işlemler yapıldığını, ihalenin usulsüz şekilde adrese teslim olarak dava dışı bir şirkete (…) verildiğini ve görevlerinin gereklerini yerine getirmediğinin ve ayrıca davalıların sorumluluğunu doğuran bir vakıa olarak geçici teminat mektubunun paraya çevrilmemesi nedeniyle müvekkilinin 6.400.000,00 TL gelir kaybına uğradığının tespit edildiğini, yine müvekkili kooperatifin genel kurulunda seçilmiş Hesap Tetkik Komisyonu tarafından, yaklaşık üç aylık bir çalışma neticesinde müvekkilinin, davalıların eylemleri nedeniyle 55 milyon TL civarında zarara uğradığının tespit edildiğini, buna dair raporun genel kurulda kabul edilmiş olduğunu ve davalıların itiraz etmemesi ve dava açmaması üzerine kesinleşmiş olduğunu, bu kapsamda davalıların zarar konusunda zımni kabulünün bulunduğunu, ek olarak mahkemeler, üniversiteler ve özel kuruluşlardan alınmış raporların mevcut olduğunu ve bu raporlarda müvekkilinin ihale ile yaptıracağı inşaatlarda çok önemli sorunlar olduğunun tespit edildiğini, davalılar, görevlerini yerine getirmediği için yüklenici tarafından yapılan inşaatların ayıplı, hatalı, eksik, fen ve sanat kurallarına aykırı şekilde inşa edilmiş olduğunu, Arnavutköy Belediyesi tarafından inşaattaki aykırılıklar nedeniyle müvekkiline ceza kesilmiş olduğunu, inşaat bu kadar sorunlu iken davalıların, gerekli denetimi yapmadıkları gibi müvekkilinin teknik personeline de denetim yaptırmadığını, denetim olmaksızın hakedişler imzalanmış olduğunu, geçersiz hakedişlere istinaden yükleniciye 130 milyon TL’nin üzerinde ödeme yapılmış olduğunu, halbuki 17.04.2023 tarihli ara hakediş uyarınca yüklenicinin -ortaya çıkan zararlar ve/veya kalemler düşülmek koşuluyla yeniden ara hakediş yapılebileceği şerhiyle- 66.317.039,81 TL alacak hakkına sahip olduğunu, halbuki yükleniciye 130 Milyon TL civarında para ödendiğinden yaklaşık 64 milyon TL fazla paranın salt davalıların görevlerini yerine getirmediği için ödenmiş olduğunu ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/205 D. İş sayılı dosyasında tedbir kararı verilmesine rağmen davalıların sözleşme imzalayarak müvekkilinin büyük zarara uğramış olduğunu, tüm bu hususların ve yazılı delillerin, İİK m. 258 kapsamında yaklaşık ispat şartını sağladığını, işbu davada yapılacak tahkikat süresince davalıların mal kaçırmalarının kesin olduğunu, bu bağlamda davanın kazanılması ancak müddeabihin kaybedilmesi riskinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin zararının, bilirkişi heyet incelemesi ile tespit edilebilecek nitelikte olduğunu, bu sebeple davanın HMK m. 107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davalılar, her ne kadar genel kurulda ibra edilmişlerse de genel ibranın geçerliliğinin olmadığını, çünkü davalıların ceza davasına konu eylemlerinin olduğunu, gerek yüklenici ile olan ilişkiler gerek inşaatla ilgili süreçler gerekse de kooperatifin mali durumu ve borçları konusunda genel kurula doğru ve yeterli bilgi verilmediğini, dava konusu olayların 28.05.2022 tarihli olağanüstü genel kurulda tespit edildiğini ve davalılara sorumluluk davası açılması için genel kurul tarafından yetki verildiğini, genel kurul iradesine istinaden işbu sorumluluk davasının açıldığını, Kooperatifler Kanunu m. 98 atfıyla TTK m. 369/1 uyarınca davalıların, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında olduklarını belirterek delilleri toplandıktan ve bilirkişi raporu ile belirli hale geldikten sonra talep artırım veya ıslah dilekçesi sunma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Bakırköy CBS soruşturma dosyasında sorumluluklarının tespit edilmemesi sebebiyle davalılardan … ile … hariç diğer davalıların mal kaçırması neredeyse kesin olduğundan Bakırköy CBS’nin 2022/57831 Esas sayılı dosyasındaki Bakanlık Raporu, HTK Raporu, Mahkeme Raporları, Üniversite Raporları vb. her türlü delil değerlendirilerek İİK m. 257 ve devamı uyarınca 1.000.000,00 TL üzerinden öncelikle teminatsız Mahkeme aksi kanaatte ise en düşük teminat bedeli ile ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi 05/05/2023 tarihli ara kararı ile, somut uyuşmazlıkta, ihtiyati haciz talep eden davacı kooperatifin, davalı yöneticilerin haksız fiillerinden kaynaklanan zararının tahsilini talep ettiği, buna göre davacının, ortaklık ilişkisine ve yönetici sorumluluğuna dayalı muaccel veya müeccel, rehinle temin edilmemiş alacağının varlığı ve miktarı yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek olup bu aşamada yaklaşık düzeyde ispat olunamadığı, İİK’nun 257/1,2 fıkraları ve 258. maddesi ile HMK’nun 390/3 fıkrasında aranan koşulların oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar vermiştir. İhtiyati haciz kararının tesisinden sonra davalılar …, …, …, …, …, …, … ve … davaya cevap vererek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş olup diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın esası yönünden haklılıklarını yaklaşık olarak ispat ettiklerini, Bakırköy CBS’nin 2022/57831 Esas sayılı dosyasındaki denetim raporunda, davalıların, müvekkilini zarara uğrattığı, inşaat yapım ihalesinde hileli işlemler yapıldığı, ihalenin usulsüz şekilde adrese teslim olarak dava dışı bir şirkete (…) verildiği ve davalıların görevlerinin gereklerini yerine getirmediği hususlarının açıkça tespit edildiğini, davalı …’ın müvekkili kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı olup ihale sürecinde ihale komisyonu içerisinde yer alarak ihaledeki usulsüzlüklerde bizzat rol oynadığını ve dava dışı yüklenici ile ihaleden farklı bir sözleşme imzalayan, yükleniciye 130 milyon TL üzerinde haksız yere ödeme yaptıranın da kendisi olduğunu, davalı …’ın da ihale komisyonunda yer aldığını, yönetim kurulunda muhasip üye olarak görev yaptığını, dava dışı yüklenici ile imzalanan sözleşmede ve sonrasında yapılan ödemelerde, kararlarda vb. imzası ve/veya bilgisinin bulunduğunu, davalı …’ın çeşitli kararlarda, ödemelerde ve işlemlerde sorumluluk gerektiren imza ve/veya onayının bulunduğunu, bu davalının da davalılar … ve … ile birlikte herhangi bir yönetim kurulu kararı ve herhangi bir denetleme veya kontrol olmaksızın, kooperatifin teknik personellerince inceleme ve araştırma yapılmadan hakedişlere imza atarak müvekkilinin milyonlarca TL parasının haksız şekilde yükleniciye ödenmesine neden olduğunu, davalı …’ın denetim kurulu üyeliği yapmış eski bir yönetim kurulu üyesi olduğunu, Bakırköy CBS dosyasında az önce belirtilen davalılar ile ilgili tespit ve değerlendirmelerin bazıları yönünden ayrık tutulmuş olsa da diğer yönlerden sorumlu olduğunun tespit edildiğini, davalı …’ın hukuki konumunun da bu davalı ile aynı olduğunu, davalılar … ve …’ın, müvekkili kooperatife ilişkin yürütülen ihale ve sonrası süreçlere ilişkin bazı kararlara muhalif kalması sebebiyle sorumluluklarının farklı olduğu değerlendirilebileceğinden ihtiyati haciz taleplerinden hariç tutulduğunu, davalılar … ve …’in sonradan yönetime girdiklerini, hukuki konumlarının davalılar … ve …’ın konumu ile benzer olduğunu, davalıların çeşitli usulsüzlükleriyle kooperatifi nasıl zarara uğrattıklarını gösteren denetim raporunun, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olan yaklaşık ispat koşulunu sağladığını, yine genel kurulda kurulmasına karar verilen Hesap Tetkik Komisyonu raporunda da davalıların sorumluluklarını doğuran tespitlerin yer aldığını ve raporun herhangi bir iptal davası açılmadığından kesinleştiğini, inşaatın fen ve sanat kurallarına, projelere, teknik şartlara vb. uygun olup olmadığı vb. gibi hususlarda üniversitelerden rapor alınmasının kararlaştırıldığını, yapılan incelemelere göre, yüklenici tarafından yapılan imalatın hatalı ve ayıplı olduğunu, yüklenicinin denetlenmediğini ve davalıların sorumlulukları bulunmasına rağmen bu durum karşısında denetim yapmadığını ortaya koyduğunu ve sonuç olarak müvekkilinin zarara uğradığını, aykırılıkların tespiti amacıyla müvekkili tarafından mahkeme raporları alındığını, İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/72 D. İş sayılı dosyasında alınan raporda, binaların deprem yönetmeliğine aykırı şekilde inşa ve imal edildiği, depreme uygun hale getirmenin maliyet ve zaman gerektirdiğinin tespit edildiğini, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/237 D. İş sayılı dosyasında alınan raporda, inşaata ilişkin proje vb. belgeler celp edilerek bilirkişilerin uzun süre şantiye sahasında kalarak yerinde yaptıkları incelemelerde inşaattaki ayıp ve hataların sayfalarca tespit edildiğini, davalılar, gerekli denetimi yapmadığı için inşaatın sorunlu yapıldığını, inşaatın yeniden devam etmesi için vakit ve nakit ihtiyacı doğduğunu, bundan da davalıların sorumlu olduğunu, davalılardan özellikle …, …, …’in inşaatı incelemeksizin veya gerekli denetimi yaptırmaksızın birtakım hakedişlere imza attıklarını, bu hakedişler neticesinde yüklenici tarafından kesilen faturalara süresi içerisinde itiraz etmeyerek faturaları da defterlere işlediklerini, bu sebeple, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/582 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhinde salt davalıların bu kusurlu eylemleri nedeniyle toplam 29.165.750,44 TL ihtiyati haciz kararı verildiğini, söz konusu hacizleri kaldırabilmek için müvekkilinin teminat mektubu almak zorunda kaldığını, teminat mektubunun maliyeti ve bu süre zarfında katılım geliri elde edememesinden kaynaklı zarara uğradığını, davalılar, yüklenicinin 6.400.000,00 TL geçiçi teminatını gelir kaydetmeli iken bunun yapılmaması sebebiyle müvekkilinin sadece bu eylemden kaynaklı 6.400.000,00 TL zarara uğratıldığını, bu bedel net olduğundan ve savcılık dosyasındaki bilirkişi raporunda tespit edildiğinden ihtiyati haciz kararı verilirken dikkate alınmasının talep edildiğini, davalıların, öncelikle ihale aşamasında avans verilmeyeceğini belirtmesi sebebiyle teklif sayısının az olması veya verilen teklifin yüksek olmasına dolayısıyla da müvekkili kooperatifin bu sebeple zarara uğramasına neden olduğunu, zeyilnamede de belirtildiği üzere kesinlikle avans verilmeyeceği hükmü yer almasına rağmen avans ödemesi yapıldığının görüldüğünü, bu sebeple müvekkili kooperatifin zarara uğradığını, ayrıca yapılan avans ödemeleri için herhangi bir teminat alınmadığından kooperatifin riskli duruma düşürüldüğünü, bu nedenle ihale sürecindeki hükümlerde usulsüzlük yapıldığının tespit edildiğini, verilen bu avans nedeniyle müvekkilinin o dönemdeki katılım gelirinden mahrum kaldığını, katılım gelirinin günümüze kadar olan katılım veya faiz gelirinin de hesaplanması gerektiğini, yüklenici tarafından birçok icra takibi yapılmasına ve dava açılmasına neden olunduğunu, bu davalarda verilen ihtiyati haciz kararı nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, ruhsatlarda müteahhit değişiklikliği yaptırılmaması sebebiyle ek birçok maliyet ve cezaya maruz kalınmasına neden olunduğunu, sözleşme anahtar teslim götürü bedel olup zaten anahtar teslim götürü bedelde fiyat farkı olamayacağından yükleniciye “fiyat farkı veya eskalasyon vb.” gibi adlarla yapılan tüm ödemelerin hukuki temelinin olmadığını, iş planının, sözleşmenin uygulanması için en temel belgelerden birisi olmasına rağmen davalılar tarafından iş planı alınmadığını ve iş planı olmadan yükleniciye 30 milyon TL fiyat farkı ödemesinin yapıldığını, ayıplı imalatın bedelsiz olarak giderilmesi kanuni zorunluluk olmasına rağmen ayıplı imalatlar sebebiyle ayıbı gidermek için yükleniciye haksız para ödenerek müvekkilinin zarara uğratıldığını, HTK raporunda bu konuda tespitler bulunduğunu, davalıların, şantiye şefi olarak çalıştıkları …’e yüklü miktarda ödeme yaptığını, oysa hem … hem de eşi …’e yapılan ödemelerin haksız olduğunu, … denetlenmediği için denetim kuruluna yalan beyanda bulunduğunu, müvekkilinin defter ve banka kayıtları ile …’in banka kayıtları incelendiğinde ödeme yapıldıktan sonra serbest meslek makbuzları alınmadan tekrar tekrar ödemeler yapıldığı ve adı geçene göreve başlamasından vefatına kadar yapılan toplam ödeme tutarı 302.044,34 TL olmasına rağmen firması tarafından kooperatife düzenlenen fatura toplamının 163.626,67 TL olduğunu, buna göre 138.417,67 TL fazla ödeme yapıldığını ve bu ödemeden dolayı uğranılan katılım payı geliri nedeniyle davalıların sorumlu olduğunu, …’in Ağustos 2021 tarihinden itibaren iş göremez raporu bulunmasına rağmen çalışıyormuş gibi gösterilerek ücret ödendiğini, davalıların yönlendirmesi ve/veya denetim eksikliği nedeniyle bu şahsın Denetleme Kuruluna yalan beyanlarda bulunarak genel kurulu yanılttığını, bu sebeple de zaten davalıların ibra edilmesinin geçersiz olduğunu, çünkü genel kurulun iradesinin fesada uğratıldığını, davalıların, hakedişi şişirerek yükleniciye 6 milyon TL civarında para verdiklerini soruşturma dosyasına ikrar ettiklerini ve bu vakıanın da önemli bir sorumluluk sebebi olduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/57831 Soruşturma sayılı dosyasında alınan Bakanlık Raporunda yükleniciye ek işler adı altında ödeme yapıldığı, ancak bu ödemelerin amacının alınacak resmi izinler için olduğu ve bu sebeple hakedişlerin şişirilmiş olduğu hususlarının bizzat davalılardan …, … ve …’ın beyanları ile tespit edildiğini, davalılar tarafından müvekkiline verilen zararların anlatılanlarla sınırlı olmadığını, davalıların görevde oldukları süre boyunca neredeyse sorumluluklarını doğurmayan tek bir eylemleri dahi bulunmadığından tek tek hepsine yer vermenin mümkün olmadığını, ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalıların, müvekkilini maddi ve manevi olarak ciddi zararlara uğrattıklarını, bu bağlamda müvekkilinin İİK m. 257 uyarınca alacaklı olduğunun sabit olduğunu, İİK m. 258 uyarınca ise, gerek Hesap Tetkik Komisyonu Raporu, gerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/57831 Soruşturma sayılı dosyasında alınmış Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kooperatifler İl Müdürlüğünün 09.01.2023 Tarih ve 2022/15 Sayılı Denetim Raporu, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Raporu dikkate alınarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulü gerekirken mahkemenin, yaklaşık ispat sağlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddi yönünde hüküm kurmasının isabetsiz olduğunu, denetim raporunun 24. sayfasında tespit edilen müvekkilinin gelir kaybına uğradığı vakıanın dahi tek başına ihtiyati haciz talebinin kabulü için yeterli olduğunu, denetim raporunun, Savcılık tarafından talep edilmesi üzerine Bakanlık tarafından görevlendirilen iki uzman tarafından bütün deliller tek tek incelenerek, davalılar ile görüşülüp delilleri de toplanarak yaklaşık yedi aylık bir incelemenin neticesinde hazırlandığını, hem denetim raporu hem de dava açılmaması sebebiyle kesinleşen HTK raporunun yaklaşık ispat şartını yerine getirdiğini, işbu dava kapsamında yapılacak araştırmalar ve bilirkişi raporunun alınması zaman alacağından davalıların mal varlıklarını kaçırmaları ve müvekkilinin zararını tazmin etmesinin mümkün olmayabileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istinaf ederek davalılardan nolu davalı … ile … hariç olmak üzere diğer davalılar bakımından 1.000.000,00 TL üzerinden öncelikle teminatsız aksi kanaatte ise en düşük teminat bedeli ile ihtiyati haciz taleplerinin kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, yöneticilerin sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup dava kapsamında ayrıca ihtiyati haciz talep edilmiştir. Uyuşmazlık, İİK 257 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz şartlarının mevcut olup olmadığı noktasında toplanmıştır. İcra ve iflas hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medeni usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi hukuki koruma önlemidir. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Geçici hukuki himaye tedbirlerinin düzenleme nedeni, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmasıdır. Bu da Hukuk Devleti ilkesinin bir gereğidir (AY m.2). Geçici hukuki koruma önlemleri, henüz hüküm verilmeden bireylerin acil hukuki korunma ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. İhtiyati haciz, İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İİK’nun 257. maddesi uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. İİK’nun 258/1 maddesinin 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında ihtiyati haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. Bir alacak için ihtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı ihtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden ihtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse ihtiyati hacze ilişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek delillerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK’daki diğer şartlar mevcutsa ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır. Bununla birlikte hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Somut olayda, Mahkemece, alacağın varlığı ve miktarının yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek olması sebebiyle aşama itibariyle yaklaşık ispatın sağlanamadığından bahisle şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, soruşturma dosyası kapsamında alınan denetim raporu, hesap tetkik komisyonu raporu ve üniversitelerden alınan raporlar uyarınca yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını ileri sürmüş olsa da, bahsi geçen raporlarda, hangi davalının hangi eylemi sebebiyle zarar gerçekleştiği ile oluşan zararın kapsamı yani ne kadar zararın meydana geldiği tam anlamıyla tespit edilebilmiş değildir.Başka bir deyişle yargılamanın bulunduğu aşama ve mevcut deliler itibariyle itibariyle de bu hususların bilinebilir ve belirli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemenin, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik kararı isabetlidir.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/306 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 05/05/2023 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 ve 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2023