Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/852 E. 2023/971 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/852 Esas
KARAR NO: 2023/971
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/12/2022
NUMARASI: 2021/565 Esas, 2022/977 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketten olan işçilik alacakları nedeniyle İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi 2016/627 E. 2018/570 K. Sayılı dosyası ile dava açtıklarını, alacak davasının yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi 2016/627 E. 2018/570 K. Sayılı ilamı dayanarak davacının alacaklarının tahsili için icra takip işlemlerine başlandığını, borçlulara usulüne uygun icra emirleri gönderildiğini, borçluya 17 Ekim 2018 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlular tarafından itirazda bulunulmadığından icra takibinin kesinleştiğini, borçlular adına kayıtlı malvarlığı bulunmadığından ve ödeme de yapılmadığından takibin İİK 43.maddesi gereğince iflas yoluyla takibe çevrilerek ödeme emri gönderildiği, ödeme emrinin davalıya 10/08/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmediğini ve herhangi bir itirazda da bulunulmadığından İİK 156 vd.maddeleri uyarınca davalı …’nin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; dava şartlarının tam olduğu, kesin yetki kuralına göre mahkemenin yetkili olduğu, takibin kesinleştiği (ödeme emrinin 22/01/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, itiraz edilmediği), davanın İİK.nun 166. maddedeki usulle ilanına karar verildiği, davalı vekiline 30/11/2022 tarihinde depo emri tebliğ edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediği, ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğun ileri sürerek icra hukuk mahkemesinde ödeme emrinin iptali istemli açılan davanın, eldeki davadan sonra açılması nedeniyle beklenmesinin mümkün olmadığı, depo emri tebliğinin Tebligat Kanunu ile yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu gerekçesi ile davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; depo kararının T.K. 21.maddeye göre tebliğ edildiği, T.K. 35.maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğini, depo kararının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, takibin ve ödeme emrinin iptali için İstanbul Anadolu 9 İcra hukuk Mahkemesi 2022/747 E. Sayılı dosyası ile açtıkları şikayet davasının bu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, ilamlı takipte yabancı para alacağının harca esas değerinin takipte gösterilmemesinin kamu düzenine aykırı olduğunu, takibin bu nedenle iptali gerektiğini, ilamlı icra takibinin iflas yolu ile adi takibe dönüştürüldüğünde istenen faizin artırılarak takip talebi ve ödeme emrinde ilk takipten daha fazla miktarın tahsilinin istenmiş olması nedeniyle ödeme emri ve takip talebinin usulsüz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; davalı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, başvuru gerekçelerinin gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin ticaret sicil adresine gönderilen tebligatta bir usulsüzlük bulunmadığını, depo emirlerinin tarihlerinin İcra Hukuk Mahkemesinden açılan şikayet davasından önce olduğunu, davalı tarafın iflas takibinden haberdar olmasına rağmen iflas tarihine çok yakın bir tarihte kötüniyetli ve yapılan işlemleri sürüncemede bırakma amacını taşıdığını, takip yolunun taraflarınca değiştirilmesinden sonra yabancı para alacağının Türk lirası karşılığının belirtildiği, iflas yolu ile adi takipteki ödeme emrindeki asıl alacak kalemlerinin İstanbul 10.İş Mahkemesi 2016/627 E-2018/570 K. Sayılı ilamına uygun olduğunu, ilamlı takip ile iflas yolu ile takip arasındaki geçen sürede işlemiş faizlerin iflas takibine eklenmiş olmasında bir isabetsizlik ya da hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kesinleşen iflas yoluyla adi takip sebebiyle talep edilen iflas davasıdır. İstanbul Anadolu 10. İş mahkemesinin 05.09.2018 tarihli 2016/627 E., 2018/570 K sayılı kararı ile; davacı … tarafından, davalılar … Ltd Şti ve … Makine ve Tic A.Şirketi aleyhine işçilik alacakları nedeniyle açılan davada Mahkemece davalıların 4.932,00 USD kıdem tazminatı, 6.161,00 USD ihbar tazminatı, 9.237,00 USD fazla mesai ücreti, 2.018,50 USD genel tatil ücreti, 4.200,00 USD izin ücreti, 50,00 USD ulaşım ücreti,1.937,00 USD agi ücreti, 2.986,00 TL yargılama gideri, 17.387,00-TL vekalet ücretinin davalılar aleyhine müteselsilen ve müştereken hükmedildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile dosyası ile toplam 20.573,94-TL+32.215,51 USD alacağın tahsili için ilama dayalı olarak 15/10/2018 tarihinde takip başlatıldığı, davacı vekilinin 03/08/2021 tarihinde talepte bulunarak, ilamlı icra yoluyla başlatılan takibin İİK ‘nun 43/2 maddesi uyarınca iflas yoluyla takibe dönüştürülmesini talep ettiği, icra takibindeki alacağa işlemiş faiz de ekleyerek toplam 25.717,99-TL + 38.032,00 USD TL alacak talep edildiği, ödeme emrinin 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği; eldeki davanın 19.08.2021 tarihinde (1 yıllık) süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca dosya kapsamında yer alan belgelere göre iflas davası, İİK 154/3 fıkrası gereğince mutlak yetkili yer olan borçlu şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde açılmıştır. Ayrıca yargılama aşamasında, İİK‘nın 160. maddesi gereğince masrafların ve iflas avansının depo ettirildiği anlaşılmakla işin esasının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde depo kararının T.K. 21.maddeye göre tebliğ edildiğini, T.K. 35.maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğini, depo kararının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat Kanunu’nun 12 nci ve 13 üncü maddeleri uyarınca, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Temsile yetkili kişinin herhangi bir nedenle tebliğ yapıldığı sırada işyerinde bulunmaması veya bizzat alamayacak durumda olması halinde, kendisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürüne, bu da olanaklı değilse, tüzel kişinin o yerdeki memur veya işçilerinden birine yapılmalıdır. Bu sıraya uyulması yasal zorunluluk olup, aksi takdirde tebligat usulsüz sayılacaktır. Tebligat adresinin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese TK’nun 21/1. maddesine ya da koşullarının yerine getirilmesi halinde aynı Kanunun 35/4. maddesine göre tebligatın yapılması gerekir. Tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği’nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Ancak, Kanunun 21/1.maddesine göre tebligat yapılması halinde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. Bu açıklamalar kapsamında somut olayda davalıya çıkarılan depo kararına ilişkin tebligatın Tebligat Kanunu 21.maddesi uyarınca yapılmış olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; takibin ve ödeme emrinin iptali için İstanbul Anadolu 9 İcra hukuk Mahkemesi 2022/747 E. Sayılı dosyası ile açtıkları şikayet davasının bu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu(İİK)’nun 43/2 maddesi hükmüne göre, iflas veya haciz yoluyla takip talebinde bulunan alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir. Somut olayda başlatılan ilama dayalı takip yolu ile başlatılan icra takibi, İİK’nin 43/2. maddesi uyarınca adi iflas yolu ile takibe dönüştürülmüş ve takip itirazsız kesinleşmişse, mahkemenin yapacağı inceleme sınırlı olup, takip konusu borcun ödenmediğinin, itiraz ve şikayette bulunulmadığının tespit edilmesi halinde borçluya depo emri tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilir. Süresinde itiraz etmeyen borçlunun, kanunda öngörülen sebepler haricindeki diğer itiraz sebepleri incelenmez.Davalı vekili İstanbul Anadolu 9. İcra hukuk Mahkemesi 2022/747 E. Sayılı dosyasında ilamlı takipte yabancı para alacağının harca esas değerinin takipte gösterilmemesinin kamu düzenine aykırı olduğunu, takibin bu nedenle iptali gerektiğini, ilamlı icra takibinin iflas yolu ile adi takibe dönüştürüldüğünde istenen faizin artırılarak takip talebi ve ödeme emrinde ilk takipten daha fazla miktarın tahsilinin istenmiş olması nedeniyle ödeme emri ve takip talebinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ödeme emri ve takibin iptalini talep etmiştir. Davalı vekilince İcra Hukuk Mahkemesinde şikayete konu edilen hususların iş bu davada da istinaf nedenleri olarak ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.Takip yolunun değiştirilmesi halinde davacının önceki ödeme emrinde bulunmayan yeni alacak kalemlerini ve yeni takip dayanaklarını sonraki ödeme emrine ekletmesi mümkün değildir. Ancak somut olayda davacı yanca takip yolunun değiştirilmesi üzerine düzenlenen iflas yolu ile ödeme emrinde yeni bir dayanak ya da alacak kalemi bulunmamaktadır. Eklenen tutar, takip aşamasında işlemiş olan faizden ibaret olup bu tutar zaten depo emri hesaplanırken dikkate alınacaktır. Bir diğer ifade ile tebliğ edilen iflas yolu ile takipte ödeme emri içeriğinde gösterilen faiz olmasa bile depo tutarı hesabında, bu faiz de hesaplanacaktır. Nitekim Yargıtay 23. HD’nin 2014/9204 Esas, 2014/733 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.Yine, davacının İİK’nin 43.maddesi uyarınca ilama dayalı takip yolunu iflas yolu ile takiple değiştirdiği, davacının iflas yolu ile takipte İİK 58/3 maddesi uyarınca yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterildiği, davacının dava dilekçesinde İİK 156 vd. maddeleri uyarınca davalı … Makine ve Tic. A.Ş.’nin iflasına karar verilmesini talep ettiği ve İİK’nin 177/4. maddesine de dayanılmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Belirtilen nedenlerle; ilama dayalı haciz yolu ile takibin 03/08/2021 tarihinde iflas yolu ile adi takibe çevrildiği, ödeme emrinin borçluya 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iflas yolu ile takibin itiraz edilmeden kesinleştiği; davalı borçlunun süresi içinde itirazda bulunmadığı ve borcu da ödemediği iddiası ile davalı şirket hakkında iflas kararı verilmesi talebiyle dava açıldığı, mahkemece bilirkişi raporuyla tespit edilen takibe konu borç ve ferilerinin ulaştığı meblağın mahkeme veznesine depo edilmesi veyahutta borcun ifa edilmesi hususunda davalıya usulüne uygun ihtarı içerir davetiyenin tebliğ edildiği, davalı tarafından süresi içerisinde ihtaratın gereğinin yerine getirilmediği gibi kararın verildiği duruşma gün ve saatine kadar da borcun ifa edilmediği anlaşılmakla verilen iflas kararında isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak; mahkemenin davalı şirketin iflasına dair verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/565 Esas, 2022/977 Karar ve 21/12/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05/10/2023