Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/825 E. 2023/970 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/825 Esas
KARAR NO: 2023/970
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2023
NUMARASI: 2022/173 Esas, 2023/284 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında inşaat işleri yüklenici sözleşmesi, mekanik tesisat işleri sözleşmesi, tesisat işleri yüklenici sözleşmesinden kaynaklanan alacak için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, tebliğ edilen ödeme emrine karşı davalı şirket tarafından herhangi bir şekilde itiraz edilmediğini, şikayet yoluna da gidilmediğini, davalı tarafça icra dosyasına itiraz edilmemiş olması nedeniyle kesinleşen takip dosyasında takip konusu alacağın faiz ve ferileriyle birlikte ödenmesi için icra dosyasından alınmış olan kapak hesabı doğrultusunda depo kararı oluşturulmasını ve depo kararının yerine getirilmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verilmesi için dava açtıklarını belirterek davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece depo kararı verilmemesini ve İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2022/72 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, taraflarınca 26/01/2022 tarihinde 2022/72 Esas sayılı dosyasında davacı tarafa borçlarının bulunmadığına ilişkin olarak menfi tespit davası açıldığını, iflas davasının 07/03/2022 tarihinde açılmış olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından açılan menfi tespit davasının iflas davasının açılmasından iki ay öncesinde açılmış olması nedeniyle dava konusu olan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, taraflarınca açılan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/72 Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararının alınabilmesi için dosya borcu karşılığında 490.000,00 TL teminat mektubunun ve %100 tutarında olan 3.255.505,00 TL bedelli teminat mektubunun ise İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına borç tutarını karşılayacak olan teminatın hem mahkeme dosyasına hem de icra dosyasına sunulduğunu, teminat mektuplarının sunulmasından dolayı depo kararının verilmemesi veya depo kararının teminatına sayılmasını talep ettiklerini, ayrıca müvekkili şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve ekonomik durumu oldukça iyi olan bir şirket olduğunu, davalı tarafça kötü niyetli olarak iflas yolu ile takip başlatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; somut olayda tartışmalı olan hususun kesinleşmiş iflas takibine dayalı olarak açılan davada iflas davası öncesi takip borçlusu tarafından açılan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği, bu dava beklenmeksizin ve akabinde ilan ve depo emrine dair usuli işlemlerin yapılmasının gerekip gerekmediği, iflas kararı verilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, Mahkemelerince İstanbul 15.ATM nezdinde açılan 2022/72 Esas sayılı menfi tespit davasında tedbir kararı verildiğinden bu dosyanın bekletici mesele yapılması takdir olunmuş ise de yargılama aşamasında İstanbul BAM 15.HD tarafından verilen karar sonucunda adı geçen menfi tespit dosyasındaki tedbir kararının kaldırıldığı, İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesindeki tedbir kararının kaldırılmasıyla menfaat dengesinin davacı lehine ve davalı aleyhine değişmiş olması karşısında bu aşamadan sonra değişen ve gelişen hukuki durum nedeniyle depo emrinin tebliğine rağmen ödeme yapılmadığı taktirde müteakip duruşmada tahkikatın bitimi ve hüküm hususunun takdir edileceğinin tüm vekillere bildirilmesine dair ara karar oluşturulduğu, bu şekilde menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasına dair ara kararın BAM 15.HD kararı sonrası uygulanmadığı, somut olayda İİK m.156 hükmü çerçevesinde ödeme emrindeki müddet içerisinde borçlu tarafından gerekli itirazın yapılmadığı, buna göre iflas yoluyla takibin şeklen kesinleştiği, Mahkemece yapılan yargılama aşamasında halihazırda borcun ödenmediği, gerekli iflas avansının davacı vekili tarafından depo olunduğu, iflas takibinin kesinleştiği ve gerekli ilanların dahi yapıldığı, bu defa depo emrine esas miktarın Yargıtay uygulamasına uygun şekilde Mahkemece atanan bilirkişi marifetiyle hesaplandığı, davalının, yasal süresi içerisinde ve ön görülen şekilde depo kararı gereği belirlenen meblağı depo ettiği ve davanın konusunun kalmadığı gerekçesi ile konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı borçlu şirket tarafından depo edilmesi ile takibe konu alacağın ödendiği kabul edilerek davalı şirketin iflasına karar verilmesi taleplerine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği dikkate alındığında, mahkeme veznesine depo edilen alacağın nihai hükümle birlikte derhal alacaklı müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerekirken hükmün verildiği 27/03/2023 tarihi ile kanun yollarına başvuru süresinin bitimine kadar olan süreç içinde adı geçen bedel üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve bu aradaki süreç içinde herhangi bir ödemenin yapılmamasına, nihai karara karşı tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvurulmadığı taktirde depo edilen alacağın tüm ferileri ile birlikte davacı müvekkilin ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, nihai karara karşı tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvurulduğu takdirde depo emrine konu bedelin, hükmün kesinleşmesi sonrası ve tüm ferileri ile birlikte davacı müvekkile ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün bu kısmının kaldırılmasına, Mahkeme veznesine depo edilen bedelin karar kesinleşmeksizin, kanun yoluna başvurulup başvurulmadığı dikkate alınmasızın alacaklı müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili şirket tarafından İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan menfi tespit davasının sonucu beklenilmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, adi iflas yoluyla yapılan takipte ödeme emrinin iptali sebebiyle açılan şikayet davasının ilk derece mahkemesince bekletici mesele yapılması gerekmekte iken yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ödeme kabiliyetinin yüksek olduğunu, iflasını gerektirecek herhangi bir durum bulunmamasına rağmen gerekçeli kararda aykırı yönde tespitte bulunularak menfi tespit davasının beklenilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibe ilişkin Yüksek Mahkeme uygulamasına değinerek karar vermesinin hatalı olduğunu, davacı tarafın bilirkişi raporuna itiraz ve beyan sunmaması sebebiyle bilirkişi raporunun müvekkili şirket lehine usuli kazanılmış hak olduğundan bu miktarın daha üstünde bir miktar ile ek rapor alınarak depo emrine esas alınması hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında öncelikle bekletici mesele yapılmasını aksi ihtimalde davanın reddi yönünde karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 156/1.fıkrası gereğince iflas kararı istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının aynı alacak nedeni ile İstanbul 15 ATM’ da açmış olduğu menfi tespit davasının bekletici mesele yapılıp yapılamayacağı, bekletici mesele yapılmadan verilen ilk derece Mahkemesi kararının yasaya ve hukuka uygun olup olmadığı hususlarına ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/12/2021 tarihinde “2.937.270,48-TL sözleşme alacağı” dayanak gösterilmek suretiyle 2.937.270,48-TL alacağın davalıdan tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği, davanın İİK 156/4 maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde 07/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/1 maddesi; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibi kesinleştiğinde İİK’nın 166. Maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesi gerekir. İİK’nın 158/2 fıkrası uyarınca depo kararı ile borçluya yedi gün içinde faiz ve icra giderleri ile birlikte borcunu ödemesi veya kararda belirtilecek miktarı mahkeme veznesine depo etmesi istenir. Somut uyuşmazlıkta; davalının aleyhine yapılan icra iflas takibine borca itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesi halinde, Mahkemece iflas davasında artık borcun bulunup bulunmadığının inceleme konusu yapılamayacağı, ancak icra iflas takibinin kesinleşmesi, davalının tacir olması, mahkemenin görevli ve yetkili olup olmadığı hususlarında şekli inceleme yapılacağı, bu yönden ise dava şartlarının mevcut olduğu, davalı hakkında iflas yolu ile başlatılan adi takibin kesinleştiği, iflas davasından önce açılacak bir menfi tespit davasının iflas davasında bekletici mesele yapılmasının kanunda öngörülmediği, yine İİK’nın 170. maddesinde bu tür durumlarda borçlunun borcunu yatırdıktan sonra istirdat davası açabileceği, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5791 E. 2018/5690 K. Sayılı kararı), davalı şirketin usulüne uygun depo emri sonrasında, yasal süresi içerisinde ve ön görülen şekilde depo kararı gereği belirlenen meblağı depo ettiği ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, iflas avansı alınarak İİK’nın 166/2. maddesi uyarınca ilanlar yapılmış, depo emrinin davalıya tebliği akabinde davalının, yasal süresi içerisinde ve ön görülen şekilde depo kararı gereği belirlenen meblağı depo ettiği ve davanın konusunun kalmadığı gerekçesi ile konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Borçlu, yedi günlük süre içinde faiz ve giderleri ile birlikte borcunu bizzat alacaklıya ödediğini kesin delillerle mahkemede ispat eder ya da borç mahkeme veznesine depo edilirse ticaret mahkemesi iflas davasının reddine karar verir (Mahmut Coşkun,Konkordato ve İflas, 2 baskı sh. 4429). Somut olayda, takipli iflas davasında takibe konu alacağın davalı tarafça depo edilmesi sebebiyle iflas talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, iflas davasının konusu kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamıştır. Nitekim Yargıtay 23. HD’nin (2016/9096 Esas, 2020/580 Karar sayılı kararı). Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2008 tarih ve 2007/8591 E., 2008/293 K., 20.10.2010 tarih ve 11132 E., 11663 K. sayılı ilamları da bu yöndedir. Ne var ki istinaf incelemesinin istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılacağı ve bu konuda istinaf sebebi olmadığı da gözetilerek yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Diğer taraftan davacı vekili tarafından Mahkeme veznesine depo edilen bedelin karar kesinleşmeksizin, kanun yoluna başvurulup başvurulmadığı dikkate alınmaksızın alacaklı müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi talebi ile karar istinaf edilmiş ise de, davalı tarafça İİK 36.maddesi kapsamında tehiri icra istemli olarak istinaf kanun yoluna başvurulduğu dikkate alındığında bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/173 Esas, 2023/284 Karar ve 27/03/2023 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05/10/2023