Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/820 E. 2023/855 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/820 Esas
KARAR NO: 2023/855
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/03/2023
NUMARASI: 2021/289 Esas, 2023/200 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2016 yılından bu yana www…com alan adlı internet sitesi üzerinden ve “ …” markası ile kullanıcılara internet sitelerinden, pazar yerlerinden, sosyal medya hesapları ve blogları üzerinden satışa sundukları ürünlerin alıcılar tarafından satın alınmasını sağlayan bir elektronik ticaret çözümü olarak hizmet vermekte olduğunu, davacı şirketin verdiği hizmetin yalnızca ve sadece sisteme kaydolan satıcılara satış yapabilecekleri alan adı, e-ticaret sitesi tasarım ara yüzü, ödeme altyapısı gibi imkanlar sunmaktan ibaret olduğunu, bu kapsamda davacı şirketin” …”, “…“ veya “ …” gibi bir pazaryeri hizmeti vermemekte olup satıcılar ve alıcılar ile müvekkili şirket arasında kurulan sözleşme ilişkisi kapsamında davacının şirketin sorumlulukları olduğunu, banka ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeye aykırı şekilde ürün satışı yapıldığının belirtildiği, belirtilen internet siteleri üzerinden, davalı tarafından ilaç niteliğinde haiz ürünlerin satıldığının görüldüğünü, bu kapsamda davalının mevzuata aykırı şekilde ürün satışa sunduğunu ve söz konusu ürünlerin bedellerinin davacı şirketin, sağladığı altyapı üzerinden tahsil ettiğini, satışı yapılan bu ürünlerin davacı şirket tarafından üyelik sözleşmesinde belirtilen ve www…com alan adlı internet sitesinde de yayınlanan yasaklı ürünler arasında olduğunu, davalının üyelik sözleşmesine ve mevzuata aykırı eylemleri neticesinde … Ltd. tarafından banka aracılığıyla müvekkili şirkete kesilen cezayı takiben; müvekkili şirketi, davalının üye hesabında halihazırda bulunan 18.135,59 TL tutarındaki alacak bakiyesini, 03.09.2020 tarihindeki kura göre 218.587,50 TL tutarına denk gelen 25.000,-Eurodan 04.09.2020 tarihinde mahsup edecek şekilde tahsil ettiğini, davacı şirketin 218.587,50 TL tutarındaki bedelden mahsup ettiği 18.135,59 TL’den sonra kalan bakiye olan 200.451,91 TL tutarında alacak için davalı ile defaten görüşmeler yaptığını, davalının sebep olduğu zarara ilişkin müteaddit defalar bildirimler yapılmış olmasına
rağmen davalı tarafından herhangi bir yanıt verilmediğini, müvekkili şirketin ödediği bakiye 200.451,91 TL tutarındaki ceza bedeli ile 295,95 TL tutarındaki ihtarname bedeli olmak üzere toplam 200.747,86 TL tutarındaki alacağı bakımından davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep, artırım ve ıslah hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 10.000,-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebliğ adresi yukarıda belirtilen Marmaris adresi olduğunu, alacaklı şirket ile Marmaris’te sözleşme imza edildiğini ve yetkili Mahkeme olarak Marmaris Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu sebeple Marmaris Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, HMK yetkiye dair amir hükümlerine göre öncelikle yetkisizlik kararı verilerek takibin yetkili olan Marmaris İcra dairelerinden yapılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacı tarafın dava değerinin 200.747,86 TL olduğunu ifade etmesine rağmen davasını kısmi dava olarak açtığını, davacının dava değerini tam olarak belirleyebilmesine rağmen kısmi dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı için davanın hukuki yarar yokluğundan reddini talep ettiğini, yapılan satışlarda bu shopier platformu içerisinde oluşturulan ve www…com internet adresinin uzantısı olan online dükkanlar aracılığı ile gerçekleştirildiğini belirterek hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı tarafça cevap süresi içinde yetki itirazında bulunulması ve aradaki sözleşmede münhasır yetki kaydı gözetilerek yetkili mahkemenin İstanbul (Merkez) Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun anlaşılması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; görev noktasında yapılan itirazları yönünde bir değerlendirme yapılmadan karar verildiği ayrıca yetkisizlik kararı öncelikle görev noktasında bir değerlendirme yapılması ve sonrasında ise yetki noktasında asıl yetkili olan marmaris asliye hukuk mahkemesi noktasında karar verilmesi gerekir iken usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, davacı tarafından müvekkiline izafe dahi edilemeyen bir cezanın sorumlusu olarak gösterilmeye çalışılmakta ve dosyaya sunulan evraklardan müvekkilinin sorumlu olduğunu gösterir veya cezaya konu edilen malzeme veya eşyanın müvekkili tarafından satışının yapıldığına nasıl kanaat gösterildiğinin anlaşılamadığını, dava dışı … Program kapsamında … Ltd. Tarafından davacıya internet bankacılığı hizmeti sunun … Bankası aleyhine tahakkuk ettirilen 25.000-EUR para cezasının neye ilişkin olduğu ve hangi ürün kapsamında kesildiği ve hangi faturaya ve kim tarafından yapılan sipariş üzerine kesildiği noktasında hiçbir bilgi ve belge olmadan müvekkiline nasıl izafe ettiklerinin anlaşılmış bir durum olmadığını, bu durumların Yerel Mahkeme tarafından tam olarak araştırılmadan karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklı zarara uğradığı iddiasıyla zararın tazmini istemine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin vasıflandırılması gerekmektedir. Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir. TTK’nun 4/1. maddesi kapsamında uyuşmazlığın esası dikkate alındığında iş bu dava mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Yine aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği davalardan da değildir. Şu haliyle eldeki davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Yine somut olayda, davacı taraf tacir olsa da, Marmaris Ticaret Sicili Müdürlüğü ile Marmaris Vergi Dairesi’nin cevabi yazılarından da anlaşılacağı üzerine davalının tacir olmadığı açıktır. Bu haliyle her iki tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir davanın ticari dava sayılmasına hukuken olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. Bununla birlikte, davada görev ve yetki itirazı birleştiği takdirde öncelikle görev hususunda bir karar verilmesi gerekir. Çünkü yetkisizliğe ilişkin itirazı inceleyecek mahkeme esas davayı görmeye yetkili olan mahkemedir. Görevli mahkeme, yetkili mahkemeyi belirlemelidir. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından davanın, mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece yetkisizlik karar verilmiş olması doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/289 Esas, 2023/200 Karar sayılı ve 07/03/2023 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 2-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendindeki mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2.fıkrası uyarınca USULDEN REDDİNE, b)Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK 20.maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın NÖBETÇİ İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına, d)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-2. fıkrası gereğince kaldırılarak yeniden aynı yasanın 353/1a-3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2023