Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/791 E. 2023/779 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/791 Esas
KARAR NO: 2023/779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 19/04/2023
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Genel Kurul ile gelen yeni yönetim ve denetçi tarafından SGK dosyaları incelenirken davalıların kooperatifin idari işlerini usul ve yasa hükümlerine uygun tutmamakla kooperatifin idari para cezası ile muhatap olmasına neden olduklarını, bu cezalara karşı itiraz etmeyerek idari para cezalarının kesinleşmesine ve kooperatifin zarar görmesine neden olduklarını, bu nedenle davalıların eski kooperatif yöneticileri olarak bu zarardan sorumluluklarının bulunduğunu, bu nedenlerle hangi miktarda yapılandırma olacağı belli olduktan sonra yapılandırma ile çıkacak miktardaki kısmi talep etme hakkı saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde; davacının, genel kuruldan davanın açılması yönünden yetki almadığından ve bu sebeple dava açma ehliyeti olmadığından davanın reddi gerektiğini, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, davaya konu cezanın, müvekkillerinin yöneticilik yaptığı dönemde olmadığını, bu cezaların yeni yönetim kurulunun görevde bulunduğu dönemde tebliğ edildiğini, yeni yönetim kurulunun da davaya konu cezaya karşı gerekli yasal işlemleri yapmayı ihlal ettiğini, müvekkillerinin görev yaptıkları dönemler için ibra edildiğinden haklarında sorumluluk davası açılamayacağını, SGK tarafından idari para cezası kesilmesinin, … ve … ile ilgili işlem ve bildirimlerin yapılmamasına dayandığını, adı geçen kişilerin sigortalı işçi olarak çalışmadığını, kendilerinden hizmet alımı suretiyle çalışıp ödeme yapıldığını, bu hususun genel kurullara sunulan tahmini bütçelerde ve bilançolardan açıkça görüldüğünü, yeni yönetim kurulu üyeleri tarafından bu hususun açıklanması suretiyle cezalara itiraz edilebilecekken görev ve sorumluluğun ihmal edilerek kooperatifin zararına sebebiyet verdiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde; 2012 Temmuz’da göreve başladığını, konu hakkında 2012 Eylül’de bilgi sahibi olduğunu, … ve …’un sigorta bildirgelerinde adlarının olmadığını gördüğünü, konuyu sorduğu …’nın kooperatifin zarar etmemesi için böyle yapıldığını söylediğini, bu hususu yönetim ve danışma kuruluna ilettiğini, kurulda yer alan kişilerin de yapılan uygulamanın yanlış olduğu görüşünü bildirdiklerini, daha sonra bu duruma sebebiyet veren …’nın görevine son verilerek …’un da SGK girişinin yapıldığını, kendisinin göreve gelmesinden önce devam eden bu uygulamanın kendi tespiti ile düzeltilerek yasal sürece geçildiğini, herhangi bir hatası olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davanın, bir miktar paranın tazmini istemine ilişin olduğu, tedbirin dava konusu hakkında verilebileceği, davalının ortaklık payının bu yargılamanın konusunu teşkil etmediği, dolayısıyla HMK’nun 389. maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile, davacı vekilinin tedbirin kaldırılmasına itirazı ile yeniden tedbir tesisi isteminin koşulları bulunmadığından reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Ara karar, yasal süresinde davacı vekili tarafından yasal süresinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin ilk yargılaması sırasında 17/02/2016 tarihli ara karar ile, kooperatif hissesini eşine devretmek isteyen davalı …’ün ortaklık payının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ortaklık payına tedbir konulduğunu, istinaf ilamı ile kararın kaldırılmasından sonraki yargılama sırasında ise, davalının 30/01/2023 tarihli dilekçesine istinaden, tesis edilen 17/02/2023 tarihli ara karar ile, işbu ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, yasal süresi içerisinde bu hususa itiraz edilerek yeniden ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş ise de, yerel Mahkeme tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde işbu taleplerinin reddedildiğini, davalının talep dilekçesinde yer verdiğinin aksine icra dairesine yatırılan ve tehir-i icra niteliğinde olan teminatın istinaf yargılaması sonucu önceki kararın kaldırılması neticesinde davalı yani borçlu tarafından iadesi talep edilebilir veyahut yakın zamanda talep edilmesinin pek muhtemel olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin, yargılama sonucunda alacağının tahsili için bir teminat bulunmadığını, davalının bu ortaklık payı dışında dosyada bilirkişiler tarafından tespit edilen zararları ödeyebilecek başkaca maddi gücü olmadığının bilindiğini, davanın kabulü halinde, mahkeme kararının infazının mümkün olması ve telafisi imkansız zararlara uğramaması bakımından davalı …’ün kooperatifteki ortaklık payının devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesinin elzem olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı …’ün kooperatif ortaklık senedine, 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatifin eski yönetim kurulu üyelerinin, kooperatife vermiş olduğu iddia olunan zararın tahsili istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/221 Esas 2014/366 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın iş bu Mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili 10/02/2016 tarihli dilekçesi ile, dava sonucunda müvekkili kooperatif lehine hükmedilecek hak ve alacakların güvence altına alınabilmesi amacıyla davalı …’ün kooperatif ortaklık payını devretmesini önlemek bakımından tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup Mahkeme 17/02/2016 tarihli ara kararı ile, ileride davanın kabulü halinde, kararın infazının mümkün olması ve telafisi imkansız zararların doğmaması bakımından ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile kooperatifin eski yöneticisi davalı …’ün davacı kooperatifteki ortaklık payının 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ortaklık payına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Mahkemece davanın esası bakımından verilen kararın Dairemizin 2019/2066 Esas 2022/1460 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasından sonra yapılan yargılama sırasında davalı … vekili 26/01/2023 tarihli talep dilekçesi ile, davacı tarafça başlatılan ilamlı takip üzerine toplam 120.210,00 TL’nin nakit olarak yatırıldığını, bu durumda davacının, dava sonucunda uğrayabileceği zararının yatırılan işbu nakit teminat ile koruma altına alındığını ve davanın, davacı taraf lehine kesinleşmesi halinde davacının teminatı nakit olarak alabileceğini, tüm kooperatif ortakları taşınmaz tapularını almışken Mahkemenin ihtiyati tedbir kararı bahane gösterilerek müvekkilinin hak sahibi olduğu taşınmazın tapusunun halen verilmediğini, bu durumun müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini belirterek müvekkili …’ün ortaklık payı üzerindeki 17/02/2016 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme 17/02/2023 tarihli ara kararı ile, davanın kooperatif yöneticisinin sorumluluğu hükümleri gereğince tazminat istemine ilişkin olduğu, HMK’nun 389. maddesi gereğince tedbirin, uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, davalının ortaklık payının işbu davanın konusu olmadığı gerekçesiyle davalı … vekilinin talebinin kabulü ile Mahkemenin 2015/73 Esası üzerinden verilen 17/02/2016 tarihli, davalı …’ün ortaklık payının devir ve temlikinin önlenmesine ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 27/02/2023 tarihli itiraz dilekçesinde, tedbirin devamına aksi halde davalı …’ün davacı kooperatifteki ortaklık payının 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından teminatsız olarak aksi halde teminatlı olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep edilmiş olup Mahkemenin 12/04/2023 tarihli duruşmasında da itirazların tekrar edildiği, Mahkemece, davacı vekilinin tedbire ilişkin talebi yönünden gerekçesi ve yasa yolu gösterilerek ara karar oluşturulmasına dair ara karar oluşturulduğu ve akabinde istinafa konu edilen 19/04/2023 tarihli ara kararın yazıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, istinafa konu edilen kararın gerekçesinde, davanın, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hükümleri gereğince tazminat yani bir miktar paranın tazmini istemine ilişkin olduğu, tedbirin ise, dava konusu hakkında verilebileceği, davalının ortaklık payının bu yargılamanın konusunu teşkil etmediği hususlarına yer verilerek davacı vekilinin, tedbirin kaldırılmasına itirazı ile yeniden tedbir tesisi isteminin koşulları bulunmadığından reddine dair karar verilmiştir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun onuncu kısım birinci bölümünde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 389/1 maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” ve yine Kanunun 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükümlerini içermektedir. Anılan hükümlerde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ve talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi şartıyla uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi). Somut dava, kooperatifin eski yönetim kurulu üyelerinin, kooperatife vermiş olduğu iddia olunan zararın tahsili istemine ilişkin olup tedbir talebi ise, kooperatifin eski yöneticilerinden olan davalı …’ün kooperatif ortaklık senedinin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yöneliktir. Davacı, ileride davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacağını güvence altına alabilmek bakımından tedbir talebinde bulunmuş ise de, üzerine tedbir konulması talep edilen şey dava kapsamında uyuşmazlık konusu olmadığından Mahkemece tesis edilen ara kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeri kapsamında, tedbirin kaldırılması kararına karşı yapılan itirazın reddine yönelik Mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1000 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 19/04/2023 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 ve 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/07/2023