Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/728 E. 2023/775 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/728 Esas
KARAR NO: 2023/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2022
NUMARASI: 2020/544 Esas, 2022/978 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … AŞ’nin eski ünvanının … AŞ olduğunu, diğer davalı … AŞ’nin ise, davalı … AŞ’nin ortakları tarafından kurulmuş olan bir inşaat şirketi olduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketlerden alacaklı olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek davalıların mal kaçırma ihtimallerine binaen, keşidecisi dava dışı … A.Ş. olup dava dışı … A.Ş. tarafından borcuna karşılık davalı … A.Ş.’ye ciro edilen ve … A.Ş. tarafından da mal kaçırmak kastı ile 3. kişilere ciro edildiği düşünülen 16.250.000,00 TL tutarındaki 22 adet senet hakkında tedbir kararı verilerek keşideci … A.Ş.’nin senet ödemelerinin mahkeme dosyasına yapılmasına, mülkiyeti diğer davalı … A.Ş.’ye ait olan Zonguldak ili, Kozlu ilçesi, … Mah., … Pafta, … Ada, … parselde kayıtlı bulunan gayrimenkulün 3. kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulması ile davalıların itirazlarının kaldırılmasına ve davalı şirketlerin ayrı ayrı iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; takibin dayanağı olduğu ileri sürülen finansman bonoları ve protokolün, İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olmadığından itirazın kaldırılmasının talep edilemeyeceğini, öyle olsa bile görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemeleri olduğunu, nisbi harç yatırılmadan açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkili … AŞ’nin protokol kapsamında geçerli bir garantisi veya kefaleti bulunmadığını, ayrıca protokoldeki kefalet şartının da, BK’nun 583. maddesindeki şekil şartlarının hiçbirini taşımadığından geçerli olmadığını, müvekkilerin borçlarının dayanağı olduğu iddia edilen protokolün geçersiz olduğunu, bahse konu protokolün, bizzat davacı ve diğer alacaklılar tarafından şartlarının ihlal edildiğini, … Faktoring AŞ’nin ünvan değişikliğine gitmesinde herhangi bir kötü niyeti bulunmadığını, buna dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin borçlarını elinde olmaksızın ödeyememeye başlamışsa da, alacaklılarına karşı hiçbir hileli davranışta bulunmadığını, hatta alacaklıların borçlarını karşılayabilecek çözümler üretmek maksadıyla akdedilen protokol çerçevesinde alacaklılar lehine alacaklara yeter derecede teminat ve ipotekler verildiğini, davacının, müvekkillerinin iflasını istemesi için gerekli şart ve sebeplerin oluşmadığını, müvekkillerinin yerleşim yerlerinin belli olduğunu ve borçlarından, taahhütlerden kaçmak gibi bir davranışlarının bulunmadığını, müvekkillerinin iflas yolu ile takip sırasında mallarını saklamadığını, hatta portokolde de görüleceği üzere müvekkillerinin malvarlığı değerlerinin kontrolü nün alacaklılarda olduğunu belirterek davanın öncelikle eksik harç ikmali ve görevsizlik sebebiyle usulden reddine, aksi halde borca itirazlarının kabulü ile davacının haksız ve hukuka aykırı davasının esastan reddine, davacı alacaklı hakkında asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince, 03/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında yer alan görüşler ortaya konularak bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden bahisle Mahkemece de benimsendiği ve hükme esas alındığı belirtilerek raporda tespit edilen tutarlar yönünden davalıların yaptığı itirazın kaldırılmasına, takibin devamına karar verildiği, akabinde ise depo bedelinin, usulüne uygun tebliğe rağmen verilen 7 günlük süre içerisinde mahkeme veznesine veya icra veznesine yatırılmadığı gibi alacaklıya da herhangi bir ödemenin yapılmadığı gerekçesiyle davalı şirketlerin 29/12/2022 günü saat 14:07 itibarıyla ayrı ayrı iflaslarına dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süresinde davalı vekili tarafından, müvekkili … Yapı ve İnşaat AŞ yönünden istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının, diğer davalı … AŞ’den finansman bonosu ve tahvil alacakları bulunduğunu, davacının sahip olduğu tahvillerin 2018 yılı Eylül ayı anapara ve kupon ödemelerinde temerrüde düşülmesi üzerine, aralarında davacının da bulunduğu tahvil alacaklıları ile davalı … AŞ arasında 2018 yılı Eylül ayında imzalanan protokolde, müvekkili … AŞ’nin maliki bulunduğu Zonguldak ili Kozlu … Mah. … ada … parselde kayıtlı arsayı davalı … AŞ’nin borcunun teminatı olarak alacaklılara ipotek vermeyi yüklendiğini, müvekkili şirketin, protokol şartlarından görüleceği üzere bir garanti taahhüdünün yada kefaletinin bulunmadığını, bilirkişi raporunda, protokolün 11. maddesi gereğince müvekkili şirketin, davalı … AŞ’nin borcundan sorumlu olduğunun belirtildiğini, Mahkemece, itirazları dikkate alınmaksızın ve başkaca hiçbir inceleme yapılmaksızın sırf bilirkişi raporundaki bu yanlış değerlendirme gerekçe gösterilerek müvekkili şirketin iflasına karar verildiğini, davacı tarafından garanti taahhüdü olarak nitelenen protokolün 11. maddesinin esasında kefalete ilişkin olduğunu, ne var ki, kefalet şartının da, BK’nun 583. maddesindeki şekil şartlarının hiçbirini taşımadığından geçerli olmadığını, müvekkili şirketin bir garanti taahhüdü bulunduğu varsayımında dahi, protokolde açık bir şekilde belirtilmemiş olan borçtan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağından garanti taahhüdünün geçerli olmadığını belirterek müvekkili … AŞ yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen iflas yolu ile takibe karşı yapılan itirazın kaldırılması ile borçlu şirketin aynı yasanın 158. maddesi gereğince iflasının istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, davacının, davalılar aleyhinde 6.906.998,83 TL alacak için İflas Yolu ile Adi Takip başlattığı, davalıların takibe itiraz etmeleri ile 08.10.2020 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece uyuşmazlık ile ilgili bilirkişi heyetinden rapor alındığı görülmüştür. Mahkemece tesis edilen istinaf başvurusuna konu kararın esas bakımından incelenmesine geçmeden önce bazı hususların üzerinde durmak gerekmiştir. Anayasanın 141/III maddesi uyarınca Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş olup hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK’nun 297/1-c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru, Prof.Dr.Ramazan Arslan, Prof. Dr.Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472). “…Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozma üzerine verilen kararda davacı iddiası ile davalı savunması yazılmış, Dairemizin bozma kararı özetlenmiş, gerekçe olarak aynen “Yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama doğrultusunda başka bir bilirkişi heyeti oluşturularak banka müdürü ve insan kaynakları uzmanından rapor aldırılmış, bilirkişi kurulunun raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere her ne kadar davalı tarafça davacının iş akdi 06.01.2012 tarihinde işletmesel nedenlerle feshedilmiş ise de bu kararın yerinde ve isabetli olmadığı anlaşılmıştır” açıklaması yapılmıştır. Mahkemece davanın kabulünün gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmamış, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinilmiştir. Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Mahkemenin kararı T.C. Anayasası’ nın 141 ve HMK. nun 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımamaktadır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016/16428 Esas 2016/12347 Karar sayılı ilamı). Somut davada, 03/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında yer alan görüşler ortaya konularak bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden bahisle Mahkemece de benimsendiği ve hükme esas alındığı belirtilerek bilirkişi raporunda yer verilen görüş ve tespitler herhangi bir gerekçeye bağlanmadan sadece bilirkişi raporuna atıf ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemece verilen kararın bir gerekçe ve hukuki değerlendirme ihtiva ettiğinden söz edilemez. Mahkemenin gerekçeli kararında davanın neden kabul edildiğine dair herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmamıştır. Diğer yandan bilirkişi raporuna atıf da kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Mahkemece kararda, rapora hangi nedenle itibar edildiği hususunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi iddia ve savunmanın değerlendirilmesi yönünden hangi tarafın haklı, hangisinin haksız olduğu hususunda da herhangi bir gerekçeye yer verilmediği, ayrıca kararda davanın kabulüne dair kanaate nasıl ve hangi delile dayanılarak varıldığı da tartışılmamıştır. Oysa kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır. Mahkemece davanın kabulünün gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmamıştır. Bu nedenle Mahkemenin, belirtilen yasal düzenlemelerin aksine, gerekçesiz şekilde oluşturduğu karar usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a-6. bendi de göz önünde bulundurarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … AŞ yönünden yapılan istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/544 Esas, 2022/978 Karar ve 29/12/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı … AŞ tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davalı … AŞ tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/07/2023