Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/715 E. 2023/785 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/715 Esas
KARAR NO: 2023/785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/03/2023
NUMARASI: 2020/600 Esas, 2023/216 Karar
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 18/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin … Mahallesi … Cad. No:… Arnavutköy/İstanbul adresinde faaliyet gösterdiğini, …’ın yönetim kurulu başkanı olup şirket hisselerinin % 100’üne sahip olduğunu, müvekkili şirketin Covid 19 salgını ile birlikte faaliyetine 3 ay ara verdiğini, yurtdışı siparişlerinin iptali üzerine ciddi bir likidite sıkıntısı içerisine düştüğünü, banka kredileri ve vadesi gelen çekleri ödeme güçlüğüne düşen müvekkili şirketin, yeni siparişlerini hayata geçirmesi, eldeki stokların satışı ve nakit akışının düzelmesi için zamana ve konkordatonun sağlayacağı korumaya ihtiyaç duyduğunu, bunun sadece müvekkili şirketin değil, başta şirket çalışanları olmak üzere alacaklıların, kamunun ve birçok tedarikçinin yararına olacağını, müvekkili şirketin vade konkordatosu teklifinde bulunduğunu, bu kapsamda borçlarını herhangi bir tenzilat talebinde bulunmaksızın ilk taksiti 31 Ocak 2022 tarihinden başlamak üzere beş yıl içinde 60 eşit taksit halinde %100 olarak ödemeyi planladığını, konkordato kapsamında borç ödeme oranının %100, şirketin iflası halinde ödeme oranının ise %66,72 olduğunu, bu sayede alacaklıların, alacağına daha yüksek oranda kavuşmasının sağlanabileceğini, diğer müvekkili …’ın ise, tek ortaklı … A.Ş.’nin bütün hisselerini elinde bulunduran …’ın eşi olduğunu, şirketin, banka borçlarına kefaleti bulunması nedeniyle şirketle ilişkilendirildiğinden onun için de konkordato talep etmek durumunda kalındığını, müvekkili …’ın, şirketin finans kuruluşuna olan toplam 6.532.733,31 TL’lik borcuna müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, şahsi borçlarının bulunmadığını, şirketin konkordato projesine bağlı olmayı kabul ve taahhüt ettiğini belirterek İİK m.286’da öngörülen tüm belgeleri içeren işbu konkordato talebi muvacehesinde, öncelikle üç aylık süre ile geçici mühlet verilmesine, gerekli görülmesi halinde geçici mühletin iki ay daha uzatılmasına, geçicin mühlet kararının İİK m. 288 gereğince ilanına, geçici mühlet kararı ile birlikte, şirketin ekonomik hacmi nazara alınarak, geçici konkordato komiseri atanmasına, İİK. m. 294/1 uyarınca, şirket hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına ve başlamış takiplerin durdurulmasına, İİK. m.294/1 uyarınca, şirket hakkındaki ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına, müvekkili şirketin ve şahsın takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda olduğu takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri ile İİK 78. maddesi çerçevesinde doğmuş ve doğacak alacakların haczi talebini ihtiva eden haciz müzekkerelerinin gönderilmesinin tensiben önlenmesine, takas, hapis ve mahsup hakkının kullanılmasının tensiben önlenmesine, İİK. m. 295 uyarınca konkordatoya tâbi olmayan rehinli alacaklar bakımından, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılacak icra takiplerinde muhafaza ve satış işlemlerinin durdurulmasına, şirketin bankalar nezdinde tatbik edilmiş/edilecek blokaj işlemlerinin kaldırılmasına ve şirketin üçüncü kişilere vermiş olduğu teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin önlenmesine, müvekkili şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının müvekkili şirkete ödenmesine, müvekkili şirketin muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacaklarının müvekkili şirkete iadesine, İİK m.297/1 hükmü uyarınca müvekkili şirkete komiserin nezareti altında işlerine devam edebilmesi için faaliyet izni verilmesine ve bu bağlamda belirlenecek işlemlerin komiserin izni ile yapılmasına, geçici mühlet neticesinde İİK m.289 gereğince bir yıllık kesin mühlet verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının altı ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanına, yargılama neticesinde İİK m.305 vd.maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesi halinde ve konkordato talebinin red olunması durumunda alacaklıların alacağını tamamen tahsil etmesi imkansız gözükmekle davacı şirketin mevcut teklifinin alacaklılara daha uygun ve daha fazla koşullarda bir imkan sağladığı, konkordato projesine olumlu oy kullanılmış olsa da alacaklıların daha lehine olan ve tasdik yargılaması aşamasında sunulan revize projeye itibar edilmesinin gerekli ve mümkün olduğu, tasdik aşamasında sunulması sağlanan, alacaklının daha lehine olan revize proje ile ilgili gerek konkordato komiser heyetinin kök ve ek nihai raporları gerek bilirkişi kurulu raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı borçlu şirketin halihazırdaki muhtemel gelirleri, mevcut kaynakları ve borçlarının dikkate alındığı, buna göre teklif edilen tutarların davacı şirketin kaynaklarıyla orantılı olduğu, konkordato talep eden davacı şirketin bilançolarında ikrar veya konkordato sürecinde kabul ettikleri alacakların gerçek borçlara tekabül ettiği, davacı borçlu şirketin ticari defter incelemelerinde net aktif miktarla birlikte konkordatoya tabi borçların teklif edilen ve kabul edilen konkordato projesi uyarınca iflasa nazaran daha yüksek tutarda olduğu, teklif edilen tutar ile kaynakların orantılı olduğunun gerekçeli ve ayrıntılı olarak belirtildiği, alacak miktarı ve alacaklı sayısı bakımından, davacı şirket yönünden gerekli nisap çoğunluğu dikkate alındığında kabul edilmiş bir proje bulunduğu, alacaklıların daha lehine olan revize edilmiş proje ile ilgili gerekli incelemelerin tasdik yargılaması aşamasında tamamlandığı, bu oranın sağlanması esnasında oy kullanan alacaklıların kaydı, oy kullanma tarzı ve oluşan çoğunluk kanun hükümlerine uygun olarak gerçekleştiği, itiraz eden alacaklı beyanlarında geçen vakıaların bu oranın sağlanmasına engel nitelik taşımadığı, gerekli ve yeterli olan teminatın, üzerinde haciz gözükmeyen, konkordato kaynakları arasında gösterilmeyen, şirket aktifinde kayıtlı makineler ile sağlandığı, bu noktada konkordato komiser heyetinin gerek kök gerek ek gerekçeli raporları yönünden teminatlandırma şartının davacı şirket yönünden gerçekleştiği, konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu kök ve ek raporları ve yine bilirkişi kurulu raporları içeriği dikkate alındığında, toplam harç tutarının 93.857,54 TL olduğu, tasdik kararı öncesi adi alacaklılar yönünden harç eksikliğinin tam ve eksiksiz şekilde giderildiği, yine konkordato tasdiki duruşması öncesi konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderlerinin de ayrıntılı olarak hesaplanarak karar altına alındığı, buna göre davacı şirket yönünden gerek tasdik harcı gerek yargılama giderlerinin kalem kalem ve tek tek davacı vekili tarafından depo edildiği, iitiraz edenler … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … Bankası A.Ş. vekillerinin itirazlarının genel ve soyut içerik taşıdığı, yer, zaman, konum ve kişi unsurları yönünden somutlaştırılmadığı tasdike ilişkin şartların muhasebesel ve finansal açıdan gerçekleşmiş olduğu hususunun gerek konkordato komiser heyeti raporu gerekse bilirkişi raporunda saptanmış olduğu, diğer beyanların ise tasdike engel olabilecek nitelik taşımadığı, kanunun Mahkemeye tanımış olduğu takdir yetkisi çerçevesinde, itiraz eden alacaklılarla ilgili bir payın bankaya yatırılmasıyla ilgili herhangi bir hüküm oluşturulmadığı, somut olayda konkordato kurumunun şartları ve amaçları karşısında davacı şirketin, alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği noktasında açık, inandırıcı, somutlaştırılmış bir delil bulunmadığı, davacı şirketin konkordato talebi yönünden, itiraz eden tüm alacaklıların ileri sürdükleri vakıalar var ise de konkordato tasdikine engel olabilecek somutlaştırdıkları bir delil ve deliller zincirinin olmadığı gerekçelerine istinaden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK m. 305 hükmü uyarınca tasdikine, davacının, İİK m. 306 hükmü uyarınca ve 29/06/2022 tarihli birinci ve 08/12/2022 tarihli teklifler gereği konkordatoya tabi borçların tamamına %5 oranında sabit faiz ilave edilmek suretiyle ödemelerin yapılmasına; buna göre ilk taksit ödemesinin 30/06/2023 tarihinde başlamak üzere üçer aylık eşit taksitler halinde ve ayın son gününde olmak üzere 13 eşit taksit halinde konkordatoya tabi borçlarının ödenmesine; her bir taksitte 3.002.000,39 TL ana para ve 150.100,02 TL faiz olmak üzere 3.152.100,41TL olarak ödemenin gerçekleştirilmesine; bu suretle 39.026.004,99 TL tutarında ana para ve 1.951.300,25 TL tutarında faiz olmak üzere 40.977.305,24 TL tutarın ödenmesine, konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 10/03/2023 günü saat: 15:38 itibariyle sonuç doğurmasına dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, müdahiller Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, … Bankası A.Ş. ve … Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; konkordato sürecinde yapılan değerlendirme ve verilen kararlarda müvekkili kurumun alacaklarının da dikkate alınması gerekirken bu bakımdan hiçbir açıklama yapılmadan konkordato projesinin tasdik edildiğini, müvekkili kurumun alacaklarının, konkordatodan etkilenmediğinden konkordato projesinin onaylanması halinde 6183 Sayılı Kanununun 206. maddesindeki sıra gözetilerek ve tam olarak ödenmesi gerektiğini, konkordatonun sonuçları açısından imtiyazlı, bazı rehinli ve amme alacakları için konkordatonun bağlayıcı hüküm arz etmeyeceğini, bir diğer ifadeyle konkordato projesinden beklenen vade, iskonto gibi hususların, bunlar için geçerli olmayacağını, Mahkemenin kararının, usul ve yasaya aykırı olarak eksik inceleme sonucu verildiğini, bu sebeple davacının davasının ve konkordato projesinin tasdiki talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve tasdik talebinin reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacının, müvekkili banka tarafından kullandırılan krediler sebebiyle borcunun bulunduğunu, Konkordato Komiserliğince yapılan ilan üzerine alacaklarına işleyecek faiz ve fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakları saklı olmak üzere 1.761.725,90 TL üzerinden alacak kaydı yaptırılarak dayanak belgelerin komiserliğe sunulduğunu, davacı borçlu firmanın ise, bildirdikleri alacak tutarına itiraz ederek müvekkili bankaya olan borcunun 1.424.608,41 TL olduğunu beyan ettiğini, bu hususa müvekkili bankaca itiraz edilmesi üzerine alacaklarının tespiti için bilirkişiden rapor alınması neticesinde Mahkemece müvekkili banka alacağının 1.650.032,37 TL olarak tespit edilip kayıt altına alındığını ve 111.693,53 TL’lik alacağın çekişmeli hale geldiğini, konkordato projesinin uygulanabilir ve gerçekçi olmadığını, projedeki öngörülerin gerçeklikten uzak olduğunu, aynı zamanda konkordato öncesinde müvekkili bankaya olan borçlarıyla ilgili bir yapılandırma veya ödeme planına bağlama talebinin veya işleminin söz konusu olmadığını, konkordato projesine ilişkin tasdik kararı verilebilmesi için kanunda yazılı şartların oluşmadığını, İİK m.305 uyarınca konkordatonun tasdik edilebilmesi için gerekli olan ön şartın, konkordato projesinin İİK m.302’de yazılı çoğunlukla kabul edilmesi olduğunu, fakat somut olayda, projenin kabulü için gerekli olan çoğunluğun, davacı açısından sağlanamadığını, mahkemece görevlendirilen bilirkişinin sunmuş olduğu raporla ilgili konkordato komiserliği tarafından hiçbir inceleme ve hesap doğrulaması yapılmadığını, bilirkişinin salt belgeler üzerinde inceleme yaptığını, bilirkişi raporlarının taraflarına tebliğ edilmediğini ve tek taraflı olarak borçlu beyanları doğrultusunda hazırlandığını, taraflarına itiraz etme hakkı tanınmadan düzenlenen tek bir rapor üzerinden karar kurulup toplantı nisabında alacaklarının eksik ve hatalı olarak projeye dahil edildiğini ve eksik olarak tasdik edildiğini, müvekkili banka alacağının hatalı değerlendirildiğini ve müvekkilinin bu sebeple zarara uğratıldığını, davanın ve konkordato projesinin tasdiki talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; tasdik edilen projeye göre, firmanın karlılığının sürdürülebilir olduğu ve konkordatonun, faaliyetlerin devamı için gerekli olduğu şeklinde bir tespite varılmaktaysa da, yalnızca bu yöndeki eksik ve hatalı tespitlerin esas alınarak konkordatonun tasdikine karar verilmesinin mümkün olmadığını, nitekim projenin orantılı şekilde hem alacaklılar hem de konkordato talep eden bakımından makul seviyede ödemeler ve şartlar içermesi gerektiğini, firmanın, gerçekte borçlarını rahatlıkla ödeyebilecek güçte olacağı açık olduğundan konkordato başvurusunun kötüniyetli olduğunu, bu durumda konkordato şartlarının oluşmadığını, konkordato müessesinin dürüst borçlular için düzenlendiği ve kötüniyetin işbu davada davanın reddine sebebiyet vermesi gerektiğini, nitekim davacı şirketin konkordato projesinin, şirketin gerçek mali yapısını ve olası karlılığını yansıtmayan rakamlarla düzenlendiğini ve alacaklıların gerek ödeme tutarı gerekse ödeme vadesi bakımından açıkça zarara uğratıldığını, davacının, konkordato kurumunun sağladığı imkanlardan kötü niyetli şekilde yararlanma amacı taşıdığını, projenin, davacı şirketin mali durumunu, aktif ve pasiflerini de doğru bir şekilde yansıtmadığını, konkordato teklifinin kabul edilebilmesi için borçlunun ödeme teklifinin, kaynakları ile orantılı olması, borçlunun dürüst olması, açıkça vazgeçmeyen alacaklılar için teminat gösterilmesi, teklifin nitelikli çoğunluk tarafından kabul edilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan ve tasdik edilen projenin ise, alacaklıların açık mağduriyetine sebebiyet verecek derecede borçlu taraflı proje olup projenin, tarafların menfaatlerini korur şekilde orantılı olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Talep, konkordatonun tasdikine ilişkindir. Davacı … hakkında açılan davadan feragat edilmesi üzerine, Mahkemenin 19/03/2021 tarihli celsesinde, adı geçen davacı gerçek kişi hakkında geçici mühlet kararı ile verilen tüm tedbir kararlarının 19/03/2021 günü saat 15:50 itibariyle tümden kaldırılarak davacı … hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle reddedilip reddedilmeyeceği hususunun takdir ve değerlendirilmesi için davacı … hakkındaki davanın HMK m.167 hükmü uyarınca asıl dava dosyasından ayrılmasına dair karar verilmiştir. Öncelikle müdahil vekillerinin istinaf başvurularının İİK’nun 308/a maddesi kapsamında usul ve yasaya uygun olup olmadığının ve bunun sonucuna göre istinaf yasa yoluna başvuru haklarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ile sonucuna göre işin esasının incelenmesi gerekir.Müdahil SGK’nın istinaf talebi yönünde yapılan incelemede; Müdahil SGK vekili tasdik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de, SGK Başkanlığının prim alacakları, 5501 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88/16. maddesine göre, İcra ve İflas Kanununa göre değil, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilmektedir. Bu Kanuna tâbi alacaklar konkordato hükmünün dışında kaldığından (İİK m.308/c) SGK alacaklarının konkordatodan etkilenmediği sonucuna varılmaktadır. Konkordatodan etkilenmeyen alacakların itirazlarının dikkate alınması gerekmediği gibi bunların alacaklılarının toplantıya çağrılmasına da gerek bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile SGK Başkanlığının konkordatonun tasdikine ilişkin olarak istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi istinaf yasa yoluna başvurulması için de aranan bir şarttır. Bu nedenle müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Müdahiller … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf talebi yönünde yapılan incelemede;İİK’nun 308/a maddesi “Kanun Yolları” başlıklı olup “Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir…” hükmünü içermektedir. İİK”nun 304/1. fıkrasında “…İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır.” cümlesine karşılık İİK’nun 302/7. fıkrasında “Konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.” denildikten sonra İİK’nun 302/son fıkrasında “Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdii eder.” düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine, raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nun 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır. İİK’nun 302. maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının, konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, 2/B s. 569)
Kanunun 302/7 maddesinde “…Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.” ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması İİK’nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan “Adil Yargılanma Hakkının” en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından “Hukuki Belirlilik” ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır. Hem alacak bildirme ve oylamaya katılma hakkı tanınıp hem de hakkında verilen karara karşı bu kararın yasal yollardan denetimi ve hak ihlalinin önlenmesi olanağının tanınması kendi içinde bir çelişki yaratacaktır. İltihak süresi içinde oylamaya katılma hakkının verilmesinin ve konkordatoya itiraz edilip ret oyu verilmesinin bir işlevi kalmayacaktır.Yukarıya ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresinde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 03.11.2022 tarih, 2022/3289 Esas 2022/5142 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, müdahiller … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin konkordato projesinin müzakerelerine (alacaklılar toplantısı) katılmadıkları, toplantının yapılmasından itibaren 7 günlük iltihak süresi içerisinde beyanda bulunarak ret oyu da kullanmadıkları anlaşılmaktadır. Buna göre adı geçen müdahillerin, mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakları bulunmadığından istinaf taleplerinin usulden reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle, müdahil SGK’nın istinaf başvurusunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/c maddesinin 3. fıkrası gereğince hukuki yarar yokluğundan; diğer müdahillerin istinaf başvurusunun ise HMK’nın 352/1.c bendi gereğince usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının istinaf başvurusunun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/c maddesinin 3. fıkrası gereğince hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, 2-Müdahil … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf başvurularının, HMK’nın 352/1.c bendi gereğince USULDEN REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından müdahiller … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş. tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile her bir müdahil için eksik kalan bakiye 89,95 TL harcın müdahiller … Bankası A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’den ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Müdahil SGK harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Müdahiller tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK’nun 308/a maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/07/2023