Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/629 E. 2023/827 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/629 Esas
KARAR NO : 2023/827
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan
(İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin baza ve yatak imalatı yaptığını, şirketin 145.000,00 TL sermayesinin tamamının ödendiğini, hammade ve işletme maliyetlerindeki artış, iç piyasadaki daralma ve ihracat engelleri nedeniyle şirketin finansal krize girdiğini, davacı gerçek kişinin ise şirketi yönetim kurulu başkanı olup, şirket borçlarına şahsi kefaleti bulunduğunu, konkordato projeleri ile borçların 48 ay vadede ödeneceğini belirterek İİK’nın 287. maddesi gereğince öncelikle üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini ve akabinde İİK’nın 289. maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; borçlu şirketin mali tablolarının gerçeği yansıtmadığı, gerçek borç ve alacağını, gerçek varlıklarını ve özkaynağını yansıtmayan ticari kayıtlar ve mali tablolar esas alınarak hazırlanmış konkordato projesinin başarıya ulaşma imkanının bulunmadığı, davacı şirketin borca batık bulunmadığı, davacı gerçek kişinin projesinin davacı şirketin projesinin başarısına bağlı olması nedeniyle davacı gerçek kişinin projesinin de başarıya ulaşma şansı bulunmadığı gerekçesiyle davacıların konkordato talebinin reddine ve verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ
Karar yasal süresinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak; alacaklılar toplantısı yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2022 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren şirketlerde de satış olmadığını, aralıklı envanter yöntemi kullanılması nedeniyle aylık bazda maliyet çıkmadığını, kamuya yükümlülüklerin yerine getirildiğini, şirketin kayıtlarında yer kamu borçları ile kamu kurumlarından alınan borç tutarlarının uyumsuz olduğu iddiasının gerçek olmadığını, tüm işçilik alacaklarının kesintisiz ödendiğini, gerçek kişinin taşınmazlarında bulunan hacizlerin şirket borçları nedeniyle konulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketi muamele merkezinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286. maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacılar lehine 25/06/2021 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği ve geçici komiser atandığı, geçici mühletin iki ay daha uzatılması sonrasında 25/06/2021 tarihinden itibaren davacılar lehine 1 yıllık kesin mühlet verildiği görülmektedir.Komiser heyeti 16/11/2022 tarihli raporunda; 01.07.2022- 31.08.2022 dönemi aralığında şirkette herhangi bir üretimin olmadığı, kamuya olan mali yükümlülüklerin zamanında ve tam olarak yerine getirilmediği, şirketin kayıtlarında yer alan borç tutarlarının ilgili kamu kurumlarından alınan borç tutarlarından önemli tutarda farklı ve uyumsuz olduğu, borçlu şirket muhasebesinin yeterli doğruluk ve şeffaflıkta bilgi üretemediği, 2022 yılının ilk altı aylık dönemi faaliyetleri neticesinde 18.798.862,99 TL net satış hasılatı yapan bir üretim işletmesinin 30.06.2022 tarihli bilançosunda İlk Madde ve Malzeme, Mamuller, Ticari Mallar hesaplarında hiçbir bakiyenin bulunmamasının, hem üretim işletmelerindeki normal üretim analizlerine ve üretim süreçlerindeki genel esaslara hem de ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu kapsamda şirketin 30.06.2022 tarihi itibariyle ticari defterlerinde görülen Stoklar hesabına ilişkin muhasebe kayıtlarının fiili stok durumunu göstermediği, işletme kayıtlarında düzeltme yapılacağı söylenen Gelecek Aylara Ait Giderler hesabındaki toplam 5.000.506,63 TL’nin, 30.06.2022 tarihinde gider hesaplarına aktarıldığı, yapılan bu muhasebe kaydı ile şirketin giderlerinin olduğundan fazla gösterildiği, konkordato mühleti içerisinde oluşan ve ödenmesi gereken cari kira borcunun ihtara rağmen ödenmediği, gereken bilgi ve belgelerin heyete gönderilmesi konusunda titiz davranılmadığı, şirketin projesinin tasdik edilmediği durumda davacı gerçek kişinin projesinin de başarı şansı bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir. İİK’nun 287. maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir. İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir. İİK’nun 288/1 ve 287/5 maddeleri yollaması ile geçici mühlet içinde uygulanacak İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra anılan maddede sayılan hususların gerçekleşmesi halinde, mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması, kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.Diğer taraftan İİK’nın 297. maddesinde, borçlunun komiserin nezareti altında işlerine devam edeceği, borçlunun 297. madde hükümlerine veya komiser ihtarlarına aykırı davranması halinde borçlunun malları üzerinde tasarruf yetkisinin kaldıracağı veya 292. madde çerçevesinde karar verileceği, 292./1.c bendi ise, borçlunun 297. maddeye aykırı davranır ya da komiserin talimatlarına uymazsa komiserin yazılı raporu üzerine kesin mühletin kaldırılarak borçlunun iflasına karar verileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı şirketin kamuya olan mali yükümlülükleri zamanında ve tam olarak yerine getirmediği, mühlet içinde ödenmemiş kira borcunun bulunduğu görülmektedir. Yargıtay 6. HD’nin 2021/3850 Esas, 2022/1354 Karar sayılı kararında; “Her ne kadar kanun koyucu konkordato kurumunu hayata geçirmekle işletmelerin devamlılığını amaçlasa da genel giderlerini dahi ödeyemeyen bir şirketin konkordatodan yararlanamaz” denilerek genel giderlerini ödeme gücü bulunmayan şirketin konkordatodan yararlanamayacağına karar verilmiştir.Ayrıca davacı şirketin muhasebesinin yeterli doğruluk ve şeffaflıkta bilgi üretemediği, şirketin giderlerinin olduğundan fazla gösterildiği anlaşılmaktadır. Gerçek borç ve alacağını, gerçek varlıklarını ve özkaynağını yansıtmayan ticari kayıtlar ve mali tablolar esas alınarak hazırlanmış konkordato projesinin başarıya ulaşma imkanı bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bilgi ve belgelerin heyete gönderilmesi konusunda titiz davranmadığı ve komiser talimatlarına uymadığı gözetildiğinde, mahkemece davacı şirketin konkordatoya layık olmadığının kabul edilmesi yerindedir.Bunun yanında davacı gerçek kişinin davacı şirketten ayrı ve bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davacı gerçek kişi yönünden kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesi de yerindedir.Sonuç olarak davacıların konkordato taleplerinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacıların istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/525 Esas, 2022/1068 Karar ve 24/11/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan ayrı ayrı alınması gereken 269,85 TL harçtan davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL’er harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nun 293.madesi uyarınca gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2023